Özel Muayenehaneler Kapanmalı Mı
Özel hastaneler devlet hastanelerini az çok “adam” etti.
Önündeki bir, “Özel” sıfatı bile bu hastaneler için kendine çeki düzen verme gereğini ortaya çıkardı.
Kanaatimce muayenehaneler de devlet hastanelerine dönmeye başlayan özel hastaneleri “adam” edecek yerlerdir.
Tabi ki izin verilirse!
Tabi ki işleyişi, bakılan hasta sayısı, hastaya ayrılan zaman vb. açılardan eski devlet hastanelerinden pek de bir farkı kalmayan bu yeni moda özel hastanelerin düzelmesi isteniyorsa. Düzgün işleyenlerinin ise bu çizgisinin kalıcı olarak sürmesi bekleniyorsa…
Parası olanlar onca vergi, artı üzerine maaştan prim kesintisine rağmen bir de üstüne ekstradan özel sigorta yaptırabiliyorsa (sağlık işi ne kadar maliyetli hale gelmiş görüyorsunuz; tam üç farklı kalem ödeme ancak kafi geliyor artık) aynı şekilde imkanı olanların özel muayenehaneye gitmesi neden engellenir ki.
Niçin, “Ya özel hastaneye ya devlet hastanesine ya da araştırma hastanelerine gidilsin, böylece fatura mutlaka devlete yani millete çıkarılsın” denilir ki!
“Ben sağlık faturamı kendim ödeyeceğim” diyenler neden illa ki kamu bütçesine yük yapılmak istenir sahi!
Özel hastaneye gidecek potansiyeldeki kişilerin muayenehanelere gitmesi, haliyle buraların müşteri kaybetme olasılığı -kaygısı- güçlü bir lobicilik baskısı mı oluşturuyor yoksa!
BENCE
Bence, nacizane görüşüm; her uzman muayenehane açamayabilir. Ancak alanında 20 – 30 yılı doldurmuş hekimler, hatta diğer tüm meslek elemanları bunu yapabilmelidir.
Mesela, kimsenin gitmek istemediği, gidenlerin de bir biçimde bir – iki yılda geri döndüğü taşrada 17 yılını doldurmuş bir psikologum. Neden saat dörtte – beşte eve gitmek zorunda ya da kahvehanelerde oturmak, derken körelmek, bir biçimde olumsuz örnek olmak zorunda olayım. Bu beyin israfı değil midir. Bu birikime yapılan bir haksızlık değil midir. Bir masa ile üç – beş sandalyeden ibaret bir ofisim olsa, orada insanlarla sorunları üzerinde sohbet etsem, onlara danışmanlık yapsam, sadece konuşarak destek sunsam bunun ilaç lobisinden başka kime ne zararı olur. Bunun birilerinin eşantiyon payını ve ek ödeme performansını düşürmekten başka kime, hangi tür bir yan etkisi olacaktır!
Ülkemiz deneyimi, birikimi, emeği ne zaman taçlandıracak?
Hakimler – savcılar zamanla yükselir, ona bağlı olarak da görev ve sorumlulukları değişir. Bilim insanı denilen bir üniversite çalışanı alanının rutinlerini yaptıysa ayrıca bir bilimsel keşif falan yapması gerekmez; vakti geldiğinde yükselir. Mesela bir astsubay zamanla ilerler; ona bağlı olarak görev ve yetkileri değişir. Pek çok alanda bu böyledir.
Sağlıkta ise otuz sene de çalışsan ilk günkü unvanınla ve çalışma temponla kalıyorsun. Otuz senelik hekim yeni yekimle aynı statüde, benzer tempoda ve işleyişte hasta bakıyor. Oysa onlar daha farklı konsepte değerlendirilebilir; bilgeliklerinden, tecrübelerinden, gözlemlerinden, üretkenliklerinden vs. yararlanılabilir. Bu her meslek için böyle olmalıdır. Bırakalım yıllarca emek vermiş, işin içinde pişmiş kişilere farklı kapılar açılsın. Her şeye aynı davranmak eşitlik demek değildir. Mevlana bile, “Güle su vermek adalettir; dikene su vermek ise zulüm. Her köke su vermeyi adalet zannetme” demez mi!
Deneyimden, bilgelikten, birikimden herkes yararlanabilmelidir.
İhtiyaç duyanlar buralara gidip etraflıca durumunu arz edebilmelidir.
Birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü basamak diye sağlıkta üç basamak oluyorsa muayenehanecilik şeklinde ekstra bir basamak daha olsa ne çıkar! Bu farklı bir alternatiftir üstelik, klasik bir basamak değil.
Vergi verecekken, istihdam yaratacakken, en önemlisi de devletin sağlık harcamasını kısmen azaltacakken üstelik.
Mevcut hastanelerin; kamyona kum torbası yükleme hızında cereyan eden işleyişinden bunalan, buralarda ruhu (haliyle bedensel yakınmaları da) teskin olmayan, mevcut gerçeğin aksine, “Hasta yok, hastalık var” yaklaşımına dönüşen mevcut sistemde tıkanan kişilere bu alternatif sunulmalıdır.
Sağlık biraz da umutları diriltme / diri tutma işi değil midir!
Psikolog
İzzet Güllü
Önündeki bir, “Özel” sıfatı bile bu hastaneler için kendine çeki düzen verme gereğini ortaya çıkardı.
Kanaatimce muayenehaneler de devlet hastanelerine dönmeye başlayan özel hastaneleri “adam” edecek yerlerdir.
Tabi ki izin verilirse!
Tabi ki işleyişi, bakılan hasta sayısı, hastaya ayrılan zaman vb. açılardan eski devlet hastanelerinden pek de bir farkı kalmayan bu yeni moda özel hastanelerin düzelmesi isteniyorsa. Düzgün işleyenlerinin ise bu çizgisinin kalıcı olarak sürmesi bekleniyorsa…
Parası olanlar onca vergi, artı üzerine maaştan prim kesintisine rağmen bir de üstüne ekstradan özel sigorta yaptırabiliyorsa (sağlık işi ne kadar maliyetli hale gelmiş görüyorsunuz; tam üç farklı kalem ödeme ancak kafi geliyor artık) aynı şekilde imkanı olanların özel muayenehaneye gitmesi neden engellenir ki.
Niçin, “Ya özel hastaneye ya devlet hastanesine ya da araştırma hastanelerine gidilsin, böylece fatura mutlaka devlete yani millete çıkarılsın” denilir ki!
“Ben sağlık faturamı kendim ödeyeceğim” diyenler neden illa ki kamu bütçesine yük yapılmak istenir sahi!
Özel hastaneye gidecek potansiyeldeki kişilerin muayenehanelere gitmesi, haliyle buraların müşteri kaybetme olasılığı -kaygısı- güçlü bir lobicilik baskısı mı oluşturuyor yoksa!
BENCE
Bence, nacizane görüşüm; her uzman muayenehane açamayabilir. Ancak alanında 20 – 30 yılı doldurmuş hekimler, hatta diğer tüm meslek elemanları bunu yapabilmelidir.
Mesela, kimsenin gitmek istemediği, gidenlerin de bir biçimde bir – iki yılda geri döndüğü taşrada 17 yılını doldurmuş bir psikologum. Neden saat dörtte – beşte eve gitmek zorunda ya da kahvehanelerde oturmak, derken körelmek, bir biçimde olumsuz örnek olmak zorunda olayım. Bu beyin israfı değil midir. Bu birikime yapılan bir haksızlık değil midir. Bir masa ile üç – beş sandalyeden ibaret bir ofisim olsa, orada insanlarla sorunları üzerinde sohbet etsem, onlara danışmanlık yapsam, sadece konuşarak destek sunsam bunun ilaç lobisinden başka kime ne zararı olur. Bunun birilerinin eşantiyon payını ve ek ödeme performansını düşürmekten başka kime, hangi tür bir yan etkisi olacaktır!
Ülkemiz deneyimi, birikimi, emeği ne zaman taçlandıracak?
Hakimler – savcılar zamanla yükselir, ona bağlı olarak da görev ve sorumlulukları değişir. Bilim insanı denilen bir üniversite çalışanı alanının rutinlerini yaptıysa ayrıca bir bilimsel keşif falan yapması gerekmez; vakti geldiğinde yükselir. Mesela bir astsubay zamanla ilerler; ona bağlı olarak görev ve yetkileri değişir. Pek çok alanda bu böyledir.
Sağlıkta ise otuz sene de çalışsan ilk günkü unvanınla ve çalışma temponla kalıyorsun. Otuz senelik hekim yeni yekimle aynı statüde, benzer tempoda ve işleyişte hasta bakıyor. Oysa onlar daha farklı konsepte değerlendirilebilir; bilgeliklerinden, tecrübelerinden, gözlemlerinden, üretkenliklerinden vs. yararlanılabilir. Bu her meslek için böyle olmalıdır. Bırakalım yıllarca emek vermiş, işin içinde pişmiş kişilere farklı kapılar açılsın. Her şeye aynı davranmak eşitlik demek değildir. Mevlana bile, “Güle su vermek adalettir; dikene su vermek ise zulüm. Her köke su vermeyi adalet zannetme” demez mi!
Deneyimden, bilgelikten, birikimden herkes yararlanabilmelidir.
İhtiyaç duyanlar buralara gidip etraflıca durumunu arz edebilmelidir.
Birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü basamak diye sağlıkta üç basamak oluyorsa muayenehanecilik şeklinde ekstra bir basamak daha olsa ne çıkar! Bu farklı bir alternatiftir üstelik, klasik bir basamak değil.
Vergi verecekken, istihdam yaratacakken, en önemlisi de devletin sağlık harcamasını kısmen azaltacakken üstelik.
Mevcut hastanelerin; kamyona kum torbası yükleme hızında cereyan eden işleyişinden bunalan, buralarda ruhu (haliyle bedensel yakınmaları da) teskin olmayan, mevcut gerçeğin aksine, “Hasta yok, hastalık var” yaklaşımına dönüşen mevcut sistemde tıkanan kişilere bu alternatif sunulmalıdır.
Sağlık biraz da umutları diriltme / diri tutma işi değil midir!
Psikolog
İzzet Güllü
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Özel Muayenehaneler Kapanmalı Mı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.