Sağlığımız Kimlere Emanet
SAĞLIĞIMIZ KİMLERE EMANET
Ülkemiz sağlık sektörünün cesur, vicdanı temiz ve onurlu seslerinden tıp hocası ve hekim Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen özetle diyor ki:
2008′de muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış.
İlaç tüketimi son 10 yılda % 300 artarken hasta sayısı azalacağına % 500 artmış.
SGK 2011 raporuna göre, sağlığa harcanan para ise, 9 yılda 8 kat artmış. (Not: Faiz lobisi OUT, sağlık ve ilaç lobisi IN demek ki!)
Bu vb. bir yığın teknik bilgi verdikten sonra Doç. Dr. Yeşilçimen soruyor ve devam ediyor:
Peki bunca ilaca, tedaviye, astronomik sağlık harcamalarına rağmen tedavide başarılı olabiliyor muyuz? Ne yazık ki akıntıya kürek çekiyoruz
En modern tansiyon ilaçlarını kullanmamıza rağmen tedavide başarı oranımız maalesef % 14. Büyük çoğunluk olan % 86 hasta ise çaresiz.
Eldeki kanıtlar, performans sisteminin uygulandığı dönemde hastalıkların patlama yaptığını çok net olarak gösteriyor.
Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? (Not: Yıllardır ben de hep bu noktaya parmak basmaya çalışıyorum)
Hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren bu anlayışın gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı.
Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor. (Not: Düşüren kadar düşen de sorumlu. Hekimse düşmeyecek, buna hakkı olamaz)
Kutsal vakıf şifahanelerinin yerini, kar etmezse kapatılmakla tehdit edilen hastaneler alıyor.
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen şöyle sürdürüyor yazısını:
Türkiye'nin toplam sağlık harcaması 1992 yılında 6 milyar dolar iken, 2006 yılında % 500 artışla 30 milyar dolara çıktı.
Kamu ilaç harcamaları 2003'de 5 milyar dolar iken 2006'da 10 milyar dolara çıktı.
Son 4 yılda ruhsal depresyon ilaçları tüketimi bile % 85 oranında arttı.
(Not: Demek ki bu dönemde beyindeki yapısal anomaliler patlamış!)
SONUÇ
Bu tür hayati gerçeklerden bahseden bir elin parmağını geçmiyor ülkemizde.
O yüzden kıymetini bilin ve aşağıdaki adreslerden bu hayati bilgilerin detayını ve daha fazlasını takip edin...
Unutmayın her şeyin başı sağlık...
Baş giderse gövde de gider!
www.kemalyesilcimen.com
www. aciamagercek.com
YETMEZ...
BİR KEZ DAHA OKUYUN HADİ...
ÇÜNKÜ BU İŞ SAĞLIK İŞİ.
İYİ BİLE YETMEZ, ÇOK İYİ ANLAMAK LAZIM...
O YÜZDEN TEKRAR OKUYUN YAZIYI...
SAĞLIĞIMIZ KİMLERE EMANET
Ülkemiz sağlık sektörünün cesur, vicdanı temiz ve onurlu seslerinden tıp hocası ve hekim Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen özetle diyor ki:
2008′de muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış.
İlaç tüketimi son 10 yılda % 300 artarken hasta sayısı azalacağına % 500 artmış.
SGK 2011 raporuna göre, sağlığa harcanan para ise, 9 yılda 8 kat artmış. (Not: Faiz lobisi OUT, sağlık ve ilaç lobisi IN demek ki!)
Bu vb. bir yığın teknik bilgi verdikten sonra Doç. Dr. Yeşilçimen soruyor ve devam ediyor:
Peki bunca ilaca, tedaviye, astronomik sağlık harcamalarına rağmen tedavide başarılı olabiliyor muyuz? Ne yazık ki akıntıya kürek çekiyoruz
En modern tansiyon ilaçlarını kullanmamıza rağmen tedavide başarı oranımız maalesef % 14. Büyük çoğunluk olan % 86 hasta ise çaresiz.
Eldeki kanıtlar, performans sisteminin uygulandığı dönemde hastalıkların patlama yaptığını çok net olarak gösteriyor.
Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? (Not: Yıllardır ben de hep bu noktaya parmak basmaya çalışıyorum)
Hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren bu anlayışın gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı.
Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor. (Not: Düşüren kadar düşen de sorumlu. Hekimse düşmeyecek, buna hakkı olamaz)
Kutsal vakıf şifahanelerinin yerini, kar etmezse kapatılmakla tehdit edilen hastaneler alıyor.
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen şöyle sürdürüyor yazısını:
Türkiye'nin toplam sağlık harcaması 1992 yılında 6 milyar dolar iken, 2006 yılında % 500 artışla 30 milyar dolara çıktı.
Kamu ilaç harcamaları 2003'de 5 milyar dolar iken 2006'da 10 milyar dolara çıktı.
Son 4 yılda ruhsal depresyon ilaçları tüketimi bile % 85 oranında arttı. (Not: Demek ki bu dönemde beyindeki yapısal anomaliler patlamış!)
SONUÇ
Bu tür hayati gerçeklerden bahseden bir elin parmağını geçmiyor ülkemizde.
O yüzden kıymetini bilin ve aşağıdaki adreslerden bu hayati bilgilerin detayını ve daha fazlasını takip edin...
Unutmayın her şeyin başı sağlık...
Baş giderse gövde de gider!
Kaynak: www.kemalyesilcimen.com
Ülkemiz sağlık sektörünün cesur, vicdanı temiz ve onurlu seslerinden tıp hocası ve hekim Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen özetle diyor ki:
2008′de muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış.
İlaç tüketimi son 10 yılda % 300 artarken hasta sayısı azalacağına % 500 artmış.
SGK 2011 raporuna göre, sağlığa harcanan para ise, 9 yılda 8 kat artmış. (Not: Faiz lobisi OUT, sağlık ve ilaç lobisi IN demek ki!)
Bu vb. bir yığın teknik bilgi verdikten sonra Doç. Dr. Yeşilçimen soruyor ve devam ediyor:
Peki bunca ilaca, tedaviye, astronomik sağlık harcamalarına rağmen tedavide başarılı olabiliyor muyuz? Ne yazık ki akıntıya kürek çekiyoruz
En modern tansiyon ilaçlarını kullanmamıza rağmen tedavide başarı oranımız maalesef % 14. Büyük çoğunluk olan % 86 hasta ise çaresiz.
Eldeki kanıtlar, performans sisteminin uygulandığı dönemde hastalıkların patlama yaptığını çok net olarak gösteriyor.
Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? (Not: Yıllardır ben de hep bu noktaya parmak basmaya çalışıyorum)
Hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren bu anlayışın gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı.
Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor. (Not: Düşüren kadar düşen de sorumlu. Hekimse düşmeyecek, buna hakkı olamaz)
Kutsal vakıf şifahanelerinin yerini, kar etmezse kapatılmakla tehdit edilen hastaneler alıyor.
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen şöyle sürdürüyor yazısını:
Türkiye'nin toplam sağlık harcaması 1992 yılında 6 milyar dolar iken, 2006 yılında % 500 artışla 30 milyar dolara çıktı.
Kamu ilaç harcamaları 2003'de 5 milyar dolar iken 2006'da 10 milyar dolara çıktı.
Son 4 yılda ruhsal depresyon ilaçları tüketimi bile % 85 oranında arttı.
(Not: Demek ki bu dönemde beyindeki yapısal anomaliler patlamış!)
SONUÇ
Bu tür hayati gerçeklerden bahseden bir elin parmağını geçmiyor ülkemizde.
O yüzden kıymetini bilin ve aşağıdaki adreslerden bu hayati bilgilerin detayını ve daha fazlasını takip edin...
Unutmayın her şeyin başı sağlık...
Baş giderse gövde de gider!
www.kemalyesilcimen.com
www. aciamagercek.com
YETMEZ...
BİR KEZ DAHA OKUYUN HADİ...
ÇÜNKÜ BU İŞ SAĞLIK İŞİ.
İYİ BİLE YETMEZ, ÇOK İYİ ANLAMAK LAZIM...
O YÜZDEN TEKRAR OKUYUN YAZIYI...
SAĞLIĞIMIZ KİMLERE EMANET
Ülkemiz sağlık sektörünün cesur, vicdanı temiz ve onurlu seslerinden tıp hocası ve hekim Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen özetle diyor ki:
2008′de muayene olan hasta sayısı 6 yıl öncesine göre % 500 artarak 500 milyon hastaya ulaşmış.
İlaç tüketimi son 10 yılda % 300 artarken hasta sayısı azalacağına % 500 artmış.
SGK 2011 raporuna göre, sağlığa harcanan para ise, 9 yılda 8 kat artmış. (Not: Faiz lobisi OUT, sağlık ve ilaç lobisi IN demek ki!)
Bu vb. bir yığın teknik bilgi verdikten sonra Doç. Dr. Yeşilçimen soruyor ve devam ediyor:
Peki bunca ilaca, tedaviye, astronomik sağlık harcamalarına rağmen tedavide başarılı olabiliyor muyuz? Ne yazık ki akıntıya kürek çekiyoruz
En modern tansiyon ilaçlarını kullanmamıza rağmen tedavide başarı oranımız maalesef % 14. Büyük çoğunluk olan % 86 hasta ise çaresiz.
Eldeki kanıtlar, performans sisteminin uygulandığı dönemde hastalıkların patlama yaptığını çok net olarak gösteriyor.
Hasta sayısı artmış, muayene sayısı rekor kırmış herkes bununla övünüyor. Ne biçim bir moda, nasıl bir anlayış? (Not: Yıllardır ben de hep bu noktaya parmak basmaya çalışıyorum)
Hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren bu anlayışın gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı.
Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor. (Not: Düşüren kadar düşen de sorumlu. Hekimse düşmeyecek, buna hakkı olamaz)
Kutsal vakıf şifahanelerinin yerini, kar etmezse kapatılmakla tehdit edilen hastaneler alıyor.
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen şöyle sürdürüyor yazısını:
Türkiye'nin toplam sağlık harcaması 1992 yılında 6 milyar dolar iken, 2006 yılında % 500 artışla 30 milyar dolara çıktı.
Kamu ilaç harcamaları 2003'de 5 milyar dolar iken 2006'da 10 milyar dolara çıktı.
Son 4 yılda ruhsal depresyon ilaçları tüketimi bile % 85 oranında arttı. (Not: Demek ki bu dönemde beyindeki yapısal anomaliler patlamış!)
SONUÇ
Bu tür hayati gerçeklerden bahseden bir elin parmağını geçmiyor ülkemizde.
O yüzden kıymetini bilin ve aşağıdaki adreslerden bu hayati bilgilerin detayını ve daha fazlasını takip edin...
Unutmayın her şeyin başı sağlık...
Baş giderse gövde de gider!
Kaynak: www.kemalyesilcimen.com
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sağlığımız Kimlere Emanet" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
3 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.