2007'den Bugüne 92,568 Tavsiye, 28,260 Uzman ve 20,019 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Başarıya Adanmak
MAKALE #13937 © Yazan Psk.Dnş.Ayşe ERBAŞ | Yayın Ocak 2015 | 1,703 Okuyucu
BAŞARIYA ADANMAK

Başarı için olmazsa olmazlar vardır; bunlara sahip isek, başarı kaçınılmazdır. Bunlara ne oranda sahip isek ortaya çıkan sonuç ta o oranda gerçekleşmektedir.
Başarı için olmazsa olmazların birincisi; “yeterince nedenimizin olması”. Bir işi başarmamız için o işi yapmamız konusunda gerekli çaba ve gayreti gösterebilmemiz, zaman ve enerjimizi harcamamız için yeterince nedenimiz olmalı yani o çalışmaları, zamanı ve enerjimizi harcamamıza değmelidir.
Bu konuda elde edeceğimiz sonuç, o sonucu elde etmek için harcayacağımız enerji ve zamana fazlasıyla değecekse yeterince nedenimiz var demektir. Yeterince nedenimiz yok ise o çalışmayı gayreti, enerjiyi ve zamanı niye harcayalım ki?
Yeterince nedenimiz olmasıyla ilgili olarak sizlere ‘puma sendromu’ n dan bahsetmek istiyorum. Puma yaklaşık iki metre uzunluğunda ki benekli yırtıcı. Birçok özelliği ile ünlüdür bu ormanların harika kedisi. Ama en çok ta hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketlerini seyretmek bir zevktir. Bu ölüm koşusu bazen pumanın, bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.
Peki bir puma avının peşinden ne kadar koşar? İşte ormanların vahşi avcısını uygarlıkların kurucusu insana örnek yapacak olan da pumanın bu özelliğidir. Puma avının peşinden sürdürdüğü "ölüm koşusunu" her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylan ele geçirmek için koştuğu süre ile, bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı değildir. Çünkü puma akıllı bir hayvandır ve koşarken harcadığı enerji miktarı avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda puma koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.
Başarının sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi saptamaktan geçiyor.
Bir şeyi başarmak için gösterilmesi gereken çaba ve gayreti ortaya koyabilmemiz için yeterince nedenimiz var ise harekete geçmemiz için birinci ve en önemli nedenimize artık sahibiz demektir.
Söz konusu olan şey ders çalışmak, okul başarısı sınav başarısı ya da hazırlandığımız herhangi bir sınav ise bu sınav ya da başarı için gösterilmesi gereken çabanın ne olduğunu aslında annemizden de, babamızdan da, öğretmenlerimizden de daha iyi biliyoruz demektir. Ben bu konuda görüşmelerimin hiç birisinde bu yapılması gerekenlerin neler olduğunu bilmeyen, ne kadar çaba ve gayret göstermesi gerektiğini bilmeyen hiçbir kimseye öğrenciye henüz rastlamadım. Herkes anne babasından da, öğretmenlerinden de daha iyi biliyor aslında ne yapması gerektiğini, onun için “ne yapmam gerekiyor”,”ne kadar çalışmam gerekiyor” diye soran öğrencilerime danışanlarıma aslında bu sorunun cevabını kendilerinin benden daha iyi bildiklerinin farkına varmalarını sağlıyorum. Bunun cevabını biliyorlar ama farkında değiller, çünkü bilmeleri yetmiyor, farkındalık düzeyinin artması gerekiyor…
Ulaşmak istedikleri sonuç, elde edecekleri bütün güzellikleri, kazançları fark etmelerini sağlanmakla ortaya aslında yeterince nedenlerinin ne kadar da çok olduğunun fark ettirilmesi sağlanmış oluyor.
Bu çalışmaların sonunda güzel bir gelecek, kariyer, statü, atlar, katlar, yatlar, araba, güzel bir ev vb…bütün bunlar yeterince nedendir.
Bu yeterince neden için yapılması gerekenleri yapıp yapmaya değer mi değmez mi? İşte kritik soru ve cevabı burada yatıyor. Evet tabii ki değer bin kere değer diyorsa bir insan o kişi artık ikinci aşamaya ulaşmıştır artık…
“Yeterince nedene” sahibizdir ve o zaman, başarı için olmazsa olmazlardan bir diğeri ise; “yeterince istemektir”. Bir şeyleri istediğimiz zannederiz, fakat ne derecede bir isteğe sahip olduğumuzu ya da gerçekten isteyip istemediğimizin farkında değilizdir. Bir çok kariyer ve meslek seçimi görüşmesinden sonra karşımdaki danışan ya da öğrencilerin aslında ne kadar az düzeyde bir isteğe sahip olduklarını, aslında “yeterince” istemediklerine görmelerine şahit olmak beni aslında önceleri şaşırtan bir durum iken artık bu duruma şaşırmaz oldum. Yeterince istediğini iddia ettikleri halde istedikleri şey için yeterince yeterli çabayı harcamadıklarını görmek ve aslında gün içerisinde yaptıkları her şeyi- zaman ve emek harcadıkları her şeyi asıl istedikleri şeyler olduğunu fark ettiklerini gördüm. Bence bazı şeyleri bilmek ayrı şeydir, farkında olmak ayrı şeydir. Aslında bildiğimizi sandığımız bir çok şeyin gerçek anlamda farkında değilizdir.
İstemek iki farklı uç düzeylerde gerçekleşen bir derecede gerçekleşir. İstiyorum tabiî ki, kim istemez ki, ben de istiyorum düzeyinde ortaya konulan en basit anlamda ve düzeyde istemedir. Aslında bu isteme düzeyine herkes sahiptir. Herkes kim istemez ki, tabii ki doktor olmayı istiyorum, avukat olmayı istiyorum, ders notlarımı daha da yükseltmek istiyorum düzeyinde bir isteğe sahiptir. Fakat bu isteme düzeyi ve yaklaşımı en alt düzeyde yani neredeyse “istememeye” denk düşen bir derecede istemektir. Bu şekilde istemek ile istememek arasında neredeyse fark yoktur, sadece “adı istemektir”.
İstediğimizi sanıyoruz, fakat bu istek düzeyimizin aslında “olsa da olur, olmasa da olur” düzeyinde olduğunun farkında değiliz.
Bir diğer isteme düzeyi de tabii ki istiyorum ve bu isteğimi gerçekleştirmek için ne kadar çalışma ve gayret gerekiyorsa onu göstermeye hazırım diyerek istemektir. Bu isteme düzeyinde olduğunu düşünen kişi için gerçek isteme düzeyinde, olması gereken isteme düzeyinde olduğu için bu isteğini gerçekleştirme konusunda çaba göstermesinin yeterli olup olmaması, motivasyonunun düşük olması, çalışmayı ve gayreti isteyip istememesi, çalışma istekliliği yada isteksizliği gibi bir durumdan söz edemeyiz çünkü; ne kadar çalışma varsa onu göstermeye hazır olan birisinin isteksizliğinden, motivasyon düşüklüğünden, çalışmalarında zorlanmasından ya da çalışmasının sıkıcı olmasından söz edemeyiz. Bu kişi için rahatlıkla şunları söyleyebiliriz; motivasyonu yüksektir, zevk alarak çalışıyordur, çalışmalarını kimsenin söylemesine gerek kalmadan yapıyordur. Bu kişi hem bilinç düzeyinde hem de bilinçaltı düzeyde çalışmayı gerçek anlamda istiyor demektir.
Yeterince isteyen bir insana kimsenin ders çalış, şunu yap, bunu bu kadar yap, demesine gerek yoktur herhalde…
Yeterince nedeni olan ve yeterince isteyen bir kişi artık “yeterince çalışır”. Evet üçüncü aşama ise “yeterince çalışmaktır”. Yeterince çalışan kişi kapasitesi oranında ve ölçüsünce gelebileceği en iyi noktaya gelecektir. Yeterince çalışma derken zaman ve verim olarak en üst düzeyde çaba ve gayret göstermekten bahsediyorum. Günlük olarak daha önce benzer çalışmayı yapmış kişilerin gösterdikleri ortalama bir çalışma performansını ortaya koyabilen herkes, kapasitesi oranında gelebileceği en üst noktaya gelmeyi hak etmiş demektir.
Bu başarı modeli bütün başarılı bireyleri incelediğimizde onların başarı yürüyüşlerinin de bir özeti, aşama aşama düşünce ve davranış olarak sonucun nasıl başarıya adanmakla mümkün olduğunun da bir göstergesidir.
Başarıya adanmak, bu basamakların hepsini de hakkıyla yerine getirenlerin en son ulaştıkları zirvedir. Bizim de kendimizi adayacağımız bir başarı serüvenimiz olsun…

Ayşe ERBAŞ
Psikolojik Danışman
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Başarıya Giden Yol Psk.Müge ADALI
► Hayatta Başarıya Ulaşmak Psk.Adem OCAK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,019 uzman makalesi arasında 'Başarıya Adanmak' başlığıyla benzeşen toplam 8 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:15
Top