2007'den Bugüne 92,576 Tavsiye, 28,262 Uzman ve 20,023 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kilo Dediğin Nedir Ki? Kendimizi mi Kandırıyoruz!
MAKALE #14942 © Yazan Psk.Derya OĞUZTÜRK | Yayın Haziran 2015 | 1,500 Okuyucu
KİLO DEDİĞİN NEDİR Kİ?KENDİMİZİ Mİ KANDIRIYORUZ!

İnsan bedeni,daha doğrusu görüntüsü. Yüzyıllarboyu hep üzerinde konuşulmuş,tartısılmış ve üzerine bir çok yorumlar yapılmış bir kavram. Kimine göre önemli kimi de göre sadece geçici ama hep tartışmaya açık ve bence göreceli olan bir gerçeklik. Kişinin sahip olduğu belki de yaşamını bile yön veren bir gerçeklik. Bedenimiz. Bazılarımız kendinle barışık çoğumuz halinden mutsuz.İster zayıf ister şişman ol ya da öyle hisset ama tek gerçeklik vardır ki tüm bunlar aslında kendimizin beden algımızla ilgili. Evet bazılarımız sağlık sorunları yaşamamıza neden olabilecek derecede bedenimizle uğraşıyor bazılarımız ise boşvermiş,aman sen de diyor.Aslında savunma mekanizmasıyla yadsarız ya da inkar ederiz çoğu zaman.Çünkü kilolu olmak bir suç gibi algılanır çoğu zaman… Yediği suç, içtiği suç, giydiği suç. Sürekli bir hissedilen bir “suçluluk” duygusu. Peki bu duyguya sebep olan nedir, kişinin kendi algısı mı? Toplum mu yoksa koşullar mı?
Bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte tıp alanında gerçekleştirilen bir takım yeni araştırmalar bulunmaktadır. Özellikle günümüzün popüler rahatsızlıklarından biri olan ve gün geçtikçe sayısı hızla artmakta olan obezite ile ilgili yapılan bir takım araştırmalarda, kişinin kilo alma sürecinin bilinenden çok daha farklı olduğu ve sadece hareketsiz yaşam ve düzensiz beslenmeden ibaret olmadığı aynı zamanda fizyolojik, genetik ve özellikle psikolojik olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olduğu ortaya çıkmıştır.
Kilo artışlarının ilk nedeni bağımlılıkla ilişkilendiriliyor. Açlık dürtüsü, sürekli yeme alışkanlığı, bir süre sonra yeme bağımlılığına dönüşüyor.* Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi, bu bağımlılığın da altında yatan bir çok sebep bulunuyor.
Genellikle kilolu veya obez olan ya da obez adayı kişilerin geçmişlerine indiğimizde bu kişilerin bebeklik dönemi itibariyle, ihtiyaçtan fazla besin tüketme alışkanlığıyla yetiştirildikleri ve bu şekilde yetiştirildikleri için, bir süre sonra bu durumun kişinin yaşam biçimi haline geldiğini görüyoruz. Doyduğu halde bebeğe zorla yedirilen yemekler, çocukluktan itibaren çocuğunun tabağına yiyebileceğinden fazlasını koyan ve onların bitmesi için zorlayan ebeveynler, kontrolsüz şekilde yenilen abur-cubur, fast-food tüketimi vs vs. Her biri yeme alışkanlıklarının gelişmesinde rol oynayan faktörler.
Kilo almanın diğer sebeplerinden bir tanesi ise, günlük yaşam sorunlarıdır. Genellikle birlikte olunan eş ile ilgili olarak yaşanan cinsel problemlerin tatminsizlik duygusu yaratmasıyla, kadınlarda sık yemek yeme eğilimi görülüyor. Öfke kontrolünü sağlayamayan, sinirli, gergin kişilerde de yine yemek yemek bir tür ‘sinir giderme, rahatlama’ yöntemi gibi. Aynı zamanda çeşitli hastalıkların tedavileri için kullanılan ilaçlar da kişilerde kilo problemlerine yol açıyor. İştah açıcı niteliği olan, kilo yapan ilaçlar hastalığın tedavisi için gerekliyse, kilo açısından kişide problem yaratabiliyor.
Kilo yapan problemlerden bir diğeri ise hormonal denge bozukluklarıdır. Aynı zamanda bağırsak tembelliği dediğimiz hazımsızlık problemleri de kilolu olmaya sebebiyet vermektedir.
Aynı zamanda düzensiz yeme alışkanlıkları, bilgisayar ve televizyon başında yenen abur cubur dediğimiz atıştırmalar, çok sık fast food türü yiyeceklerin tüketimi, gittiğimiz,gezdiğimiz yerlerdeki karşı konulamaz tadı nasıl acaba dürtüsü,misafir olarak gidilen evlerde karşı koyulamayan ikramlar, rutin ve spor/egzersiz alışkanlıklarının olamayışı da yine farkında olmadan kilo almaya sebep olabilmektedir.Aslında Obezite dediğimiz kişiye göre değişen beden kitle endeksinin belirlenmiş olağandan fazla olması durumu kişi için bir travmadır. Çünkü hepimiz için yeme alışkanlıklarımız kültürünüzün, ailenizin ve arkadaşlarınızın aşılamış olduğu bir davranış türüdür ve doğumdan itibaren çevremizdeki insanların beslenme çeşidine göre kendimizi ayarlarız.Ancak;

- Canım sıkkın olduğunda sürekli bir şeyler atıştırırım.
- Yemek yerken o sırada içinde bulunduğum problemleri unuturum.

- Problemlerle yüz yüze gelmek için yemek yerim.

- Tıka basa tok olsam bile canım sıkıldığında yemek yerim.

- Gece uykudan uyandığım zaman dolaptan bir şeyler atıştırmadan uyuyamıyorum.

- Bir yiyecek kutusunu veya paketini açtığım vakit onu bitirmeden duramıyorum.

- Aşırı yemek yedikten sonra keşke yemeseydim diyorum.

- Bir grup içerisinde yemeğini ilk olarak ben bitiriyorum.

- Gün içerisinde sürekli bugün ne yesem diye düşünüyorum.

- Yemeği tek başıma rahat rahat yerken daha çok mutlu oluyorum.

Dİyorsak bizim için de tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Zor bir süreç başlıyor demektir ki maalesef toplum acımasız,eleştiri yağmuruna hazırlıklı olun. Bu psikolojik baskı ve çoğu zaman yalnız savaşma gücünü en iyi siz anlarsınız. Çünkü genellikle kilolu kişi çevresi tarafından sürekli eleştiri yağmuruna tutulur, “Bak yedin yedin sonunda ne oldu, yarım dünya gibi olmuşsun.”, “Bu kadar kiloyla o kıyafete biraz zor sığarsın”, “Yakında kapıdan zor sığacaksın” gibi. Diyete başlayarak bir adım atmaya çalışan kilolu insanlar ise genellikle destek görmez, yalnız savaşırlar.
Basın,televizyon ve gazetelerde verilen, “zayıf kadın güzeldir” imajı ile birlikte, belli bir kilonun üzerinde olmak genellikle herkesi rahatsız eden bir durum halini almakta hatta psikolojik sorunlara yol açabilmektedir.. “Ben kilolarımla barışığım.” diyen kişiler de bile aslında kilolu olmak bir problem haline gelebilmektedir.
Kilo vermek isteyen ve diyete başlayan kişiler genellikle kendilerini sevdikleri şeylerin çoğundan mahrum bırakılmış hissederler. Bu da onlar için yapılmış bir haksızlık gibidir. Sürekli bir kıyas hali vardır. ‘Neden ben?’ duygusu oluşur. Çoğu zaman suçluluk duygusuyla yaşarlar ve bazen de yeme alışkanlıkları,yaşam tarzlarını ve sporsuz ve hareketsiz yaşamlarını inkar ederek kendilerine acımaya ya da yanlışlarını inkar ve yadsıma yöntemine yönelirler.
Fazla kilo problemi sadece yetişkinleri değil çocukları ve ergenleri de olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Kilolu çocuklara yaşıtları tarafından sürekli lakaplar takılması, yapılan beden eğitimi derslerinde faaliyetlere katılırlarken zorlanmaları, oyunlarda dışlanmaları onları derinden etkilemektedir. Ergenlik çağına gelindiğinde artan görünüş kaygısı, kilo problemi olan çocuklara sorun yaşatmaktadır.
Kilolarından şikayetçi olan, çoğu zaman sürekli diyet yaptığı halde kilo veremeyen, verdiği kiloları hızla alan kişilerin kendilerini mutlu hissetmedikleri bilinmektedir. Sürekli aldıkları kiloları düşünerek, insanların olumsuz düşüncelerine maruz kalacakları endişesi ile rahat hareket edememekte, genellikle içlerine kapanmaktadırlar. Alay konusu olmaktan çekindikleri için, sosyal ortamlardan uzak durmayı tercih etmekte ve kendi iç dünyalarına çekilmektedirler. Aslında bu da daha çok kilo almalarını pekiştirmekte ve zmanla bir sarmala doğru sürüklenmektedirler. Böyle geldi böyle gidecek sorusu zamanla kilo almalarını hızlandırmakta ve bazen önüne geçilemez bir depresyon haline dönüşebilmektedir.Peki ne yapılabilir. Kilo vermek için başta sağlam bir psikolojiyla yola çıkmaz su götürmez bir gerçekliktir.Mevcut diyet programlarını sağlam bir psikolojiyle ve kendinden emin adımlarla başlamak maça 1-0 önde başlamak demektir ki unutmayalım zihinde yer edinen duygu ve düşüncelerin kilo problemi ve obeziteye sebebiyet verdiği bilinmektedir. Aşırı yemek yeme (yemek bağımlılığı) bu duygu ve düşüncelerin davranışa yansımasıdır. En uygun tedavi yaklaşımı Bilişsel Davranış Terapisidir ki kilo verme sürecindeki kişilere motivasyon da sağlayarak daha sağlıklı bir şekilde kilo vermelerine yardımcı olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi, kilo sorunu yaşayan kişilerin, yeme düzenlerini tanımlar, olumsuz düşüncelerinin yerine olumluları ile değiştirmesine olanak sağlar.

Peki mevcut kitle endeksi normal sınırlarda olan ve kilosunun herhangibir şekilde kişiyi olumsuz etkilemediği durumlarda neden'' kilo vermeliyim?,ben kiloluyum'' psikolojisine giriyoruz. Yapılan araştırmalar aslında kadınların kendi üstlerinde zayıf olmaya dair bir baskı hissettiklerini doğruluyor. Bunun yanı sıra, kadınların kilo vermeye dair girişimlerine yönelik çevrelerinden yeterli destek alamadıklarını da gösteriyor. Kilo verme girişimleri başarılı olsa bile sosyal ortamlarda yemek yeme gibi konularda baskı görmek motivasyonlarını olumsuz yönde etkiliyor. Kadınların kilo vermeyi neden istedikleri incelendiğinde ise çoğunluğun birincil sebebinin medya aracılığı ile hissettikleri zayıf olma baskısı olduğu görülüyor.
Yani kadınların kilo verme motivasyonlarının başlıca sebebi, sağlıklı olmak için yapılan kişisel tercihlerden ziyade medyanın zayıf olma konusunda yaptığı baskı. Motivasyon kuramlarına göre kalıcı davranış değişikliğinin gerçekleşebilmesi için, davranışın kişinin kendisi için anlamlı olması, bu seçimi kendinin yaptığını hissetmesi ve sosyal çevresinden bu konuda destek görmesi oldukça önemli. Kadınlar bireysel sağlıktan çok “sosyal baskıdan ve eleştirilerden kaçınmak için” zayıflama isteği gösterdiği için kalıcılık sağlanamıyor.Yaz mevsiminin yaklaştığı günlerde, diyet yapan kişilerin sayısı artmakta dolayısıyla medyada bahsettiğimiz konularda haberlerini arttırmakta. Sosyal baskılar da artınca hadi bakalım zayıflamaya. Ne yazıkki çoğu zaman yapılan bilinçsiz, uzman desteği olmaksızın yapılan ruhu ve bedeni dikkate almadan başlanan diyetler bazen sadece “aç bırakmaktadır.”
Sağlam psikolojiyle başlanan diyetlerde başta motivasyon faktörü önemli hatta erzemdir.
Ulaşmaya çalıştığın bir hedef varsa(ki burada söz ettiğimiz kilo vermek ya da almak)motivasyonunu koruman önemlidir. Hedefini her gün hatırlamalı ve hedefe ulaşmak için elinden gelenin en iyisini yapmalısın. Hedefinden şaşmaman için birkaç ipucu...İlk yapmanız gereken şey kendinize hedef belirleyin ama bu hedefler mantıklı sınırlar çerçevesinde olmalıdır. Yani gereksiz ütopyalar peşinde koşmak hem motivasyonunuzu hem de isteğinizi azaltır. Mesala bir not defteri al. Mantıklı olabilecek küçük, büyük tüm hedeflerini yaz. Pozitif hedefler yazmaya ama başta kısa sürede gerçekleşebilecek hedefler yaz ki başardıkça hem isteğin hem de motivasyonun artsın. özen göster. Örneğin: Diyetisyen eşliğinde bu ay 5 kilo vereceğim yerine bu ay 2 kilo vereceğim düşüncesi başlangınç için faydalı olabilir.
E tabi bunları gerçekleştirebilmek için de mutlaka iyi bir planlama gereklidir.Planlamayı başaramıyorsan, başarısızlığı planlamışsındır. Not defterine hedeflerinle birlikte, hedefine nasıl ulaşacağının planını da yaz. Plansız ve yol haritasız yapılan her başlangınç bir sonun başlangıcıdır.iyi planlanmış bir yol haritası sizi sonuca bir adım daha yaklaştırır. Her sabah ya da akşam yürüyüşe mi çıkacaksın? İşe yemek mi götüreceksin? Uzmana mı danışacaksın? Ne planlıyorsan yaz. Tabi bunları da sürekli aklında tutup hatırlamak uygulabilirliği arttıracağından
- Hedeflerini her gün görebileceğin bir yerde bulundurabilirsin(buzdolabı,çalışma masası,bilgisayarına yapıştır)
- Resimlerinin özellikle hedef notların ve yazıların bulunduğu bir motivasyon tablosu oluştur.Motivasyon arttıkça unutma ki güdülenmen de artacaktır.
- Eve geldiğinde birşeyler atıştırmak alışkanlık haline geldiyse, atıştırmalıklarının olduğu yerlere notlarından hedeflerini içeren resimlerden yerleştir ya da eve geliş saatinde telefonuna hedeflerini hatırlatan alarm kur.
-Yapabilir miyim diye düşünme!Kendine güven ve hedefine ulaştığında yaşayacağın mutluluk ve başarma sevincini gözünde canlandır.Hedefine ulaştığında nasıl hissedeceğini hayal et. Başarmanın gururunu hisset. Her bırakmak istediğinde, bu hissi hatırla.

Unutma ki kilo vermek ya da sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için çizilen yol haritasında farklı alanları da içerisinde barındıran bir ekip desteğine ihtiyaç vardır. Diyetisyen ve psikolog eşliğinde başlayacağın bu yolda ilerlemek ancak ve ancak senin elinde!Sağlam psikolojiyle atılan her adım senin için ilerlemenin başlangıcıdır.

Psikolojiyi dikkate almayan diyet asla başarılı olamaz!
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Kendimizi Tanıyalım Psk.Selin KARA
► Kendimizi Ne Kadar Tanıyoruz? Psk.Dnş.Sibel DEMİR SARIOĞLU
► Kendimizi Bulmak ve Değişim Psk.Dnş.İsmail SÖNMEZ
► Kendimizi Özel ve Önemli Hissetmek Dr.Psk.Ümit AKÇAKAYA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,023 uzman makalesi arasında 'Kilo Dediğin Nedir Ki? Kendimizi mi Kandırıyoruz!' başlığıyla benzeşen toplam 92 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:04
Top