2007'den Bugüne 92,561 Tavsiye, 28,260 Uzman ve 20,017 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Biyokimya Terimleri
MAKALE #23197 © Yazan Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ | Yayın YENİ Temmuz 2024
BİYOKİMYA TERİMLERİ
BİYOKİMYA VE LABORATUVAR ANALİZ TERİMLERİ
Abbreviation : Kısaltma

Aberration : Sapma

Ability : Yetenek

Abiotic : Canlı olmayan, hayat dışı

Abnormal : Anormal, normal olmayan

Abrasion : Aşınma

Abrasive : Aşındırıcı

Abridge : Kısaltmak, özetlemek

Abridgement : Kısaltma, özet

Abscess : apse

Abscissa : Yatay çizgi

Absolute alcohol : Saf alkol

Absorbance : Soğurma, emme

Absorbance measurement : Soğurma ölçümü

Absorbance region : Soğurma bölgesi

Absorbant : Soğuran, soğurucu

Absorption : Soğurma, emilme

Absorption coefficient : Soğurma katsayısı

Absorption spectrum : Soğurma görüngesi

Absorptivity : Soğurma durumu

Abstract : Özet

Abundance : Bolluk, çokluk

Abundant : Bol, çok

Acceleration : Hızlandırma

Accelerator : Hızlandırıcı

Acceptor : Alıcı

Acceptory control : Alıcı düzeyinde kontrol

Accessibility : Ulaşılabilirlik, erişilebilirlik

Accessory : Eklenik, yardımcı

Accomodation : Uyuma

Accumulate : Biriktirmek, toplamak

Accumulation : Birikme, birikim, toplama

Accumulator : Akümülatör, Biriktirici cihaz

Accuracy : Doğruluk

Accurate : Doğru

Acetly CoA : Asetil KoA

Acid : Asit

Acidification : Asitlendirme, asitleştirme

Acidimetry : Asit ölçümü

Acidity : Asitlik

Acidosis : Asidoz

Acquired : Edinilmiş, kazanılmış

Act : Etkilemek

Action : Eylem, etki

Activated : Aktif, etkinleşmiş, etkinleştirilmiş

Activated state : Aktif durum, etkinleşmiş durum

Activation : Etkinleşme, etkinleştirme

Activator : Etkinleştirici

Active : Aktif, etkin

Active site : Etkin bölge

Active transport : Aktif taşınma

Activity : Etkinlik

Actual : Güncel, gerçek

Acute : Akut, yeni, yoğun etkili

Adaptation : Uyum

Adaptor : Uyarlayıcı

Add : Eklemek, katmak

Addition : Ekleme, katma, toplama

Addictive : Bağımlılık yapan

Addictivity : Bağımlılık yapma özelliği

Adduct : Eklenti

Adhere : Bağlı kalmak

Adhesion : Yapışma

Adhesive : Yapışkan

Adhesiveness : Yapışkanlık

Adiabatic : Isı almayan, Isısız

Adipocyte : Yağ hücresi

Adipose tissue : Yağ dokusu

Adjoint : Eklenmiş, eklenik

Adjuvant : Eklenmiş madde, destekleyici madde

Administration : Yönetim

Adolescence : Ergenlik

Adolescent : Ergen

Adoptive : Benimsenmiş

Adsorbate : Kendi yüzeyine tutturan, kendi yüzeyine yapıştıran

Adsorbent : Kendi yüzeyine tutturan madde, kendi yüzeyine yapıştıran madde

Adsorption : Yüzeyine tutturma,yüzeyine yapıştırma

Adsoptivity : Yüzeyine tutuculuk, yüzeyine yapıştırıcılık özelliği

Adult : Erişkin, yetişkin, olgun

Advantage : Üstünlük

Aerobe : Oksijenli ortamda yaşayan

Aerobic : Oksijen gerektiren, oksijen varlığında oluşan

Aerosol : İtici gaz

Affinity : İlgi, yakınlık

Affinity labeling : Yakınlık etiketi

Aged : Yaşlı

Agent : Ajan, madde

Agglomerate, Aggregate : Yığışmak, kümeleşmek

Agglutination : Kümeleşme

Aggregation : Yığılma, kümelenme

Aging : Yaşlanma, yaşlandırma

Agigate : Çalkalamak, karıştırmak, sallamak

Agitated vessel : Çalkalama kabı

Agitation : Çalkalama, karıştırma

Air : Hava

Air blowing : Hava üfleme, üfleme

Air suction : Hava emme

Alarm : Uyarı

Alcohol : Alkol

Alcoholic : Alkollü içki tutkunu, alkolik

Alcoholic steroid : Alkolik steroid, sterol

Aliment : Besin, yiyecek, gıda

Alimentary : Besinle ilgili, gıdayla ilgili

Alimentation : Beslenme

Aliquot : Sıvı kısım

Alkali : Alkali, baz

Alkaline : Bazik

Alkalinity : Alkalilik, baziklik

Alkalosis : Alkaloz

Alkyl : Alkil

Alkylation : Alkilasyon, alkilleme

Allele : Alel, eş

Allergen : Allerjen, duyarlı

Allergic : Aşırı duyarlı

Allergy : Aşırı duyarlılık

Allosteric : Allosterik, oynak

Allosterism : Allosterizim, oynaklık

Allotropy : Farklı biçimlenme

Allow : İzin vermek

Alloy : Alaşım

Alfa helix : Alfa tipi sarmal

Alternating current : Dalgalı akım

Alternative : Seçenek

Altitute : Rakım, yükseklik

Amalgam : Civalı alaşım

Amorphous : Kendine özgü biçimi olmayan

Amphoteric : Ortamın pH değerine göre asidik veya bazik özellik gösterebilen madde

Amplification : Yükseltme, güçlendirme

Amplifier : Yükseltici, güçlendirici

Amplitude : Genlik

Anabolic : Anabolik, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması

Anabolism : Anabolizma, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması

Anaerobe : Oksijensiz ortamda yaşayan

Anaerobic : Oksijensiz

Analog : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri

Analogy : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri

Analysis : Çözümleme

Analytical : Çözümsel

Analytical chemistry : Analitik kimya, çözümleyici kimya

Analyze : Çözümlemek

Analyzer : Çözümleyici

Anemia : Kansızlık, kan azlığı

Angle : Açı

Angular : Açı ile ilgili

Anharmonic : Ahenksiz, uyumsuz

Anhydride : Susuz, anhidrid

Anhydride bond : Anhidrid bağı

Anhydrous : Susuz, suyu uzaklaştırılmış

Anion : Negatif (-) yüklü iyon

Anisotropic : Anizotropik, Eşyönsüzlük, izotropinin aksine, yön olarak bağımlı olma özelliğidir.

Annealing : Isıtılan DNA’nın yavaşça soğutularak tekrar çift zincirli haline geri dönmesi

Anode : Pozitif (+) artıuç

Antagonizm : Karşıt etki gösteren

Antagonist : Karşıt

Antibiogram : Antibiyotik duyarlılık testi

Antibiotic : Antibiyotik

Antibody : Antikor, kana dışarıdan giren yabancı cisimlere karşı koyan madde

Anticoagulant : Pıhtı önleyici

Anticoagulation : Pıhtı önleme

Anticodon : mRNA'daki kodon dizilişine göre robozomlara aminoasit getiren tRNA'ların özel üçlü nükleotit dizilerine antikodon denir.

Antidiuretic : İşeme önleyici

Antifreeze : Donma önleyici

Antigen¬antibody complex : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen kompleks, bağışıklık kompleksi, immün kompleks, antijen - antikor kompleksi

Antigen¬antibody reaction : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen tepkime, bağışıklık tepkimesi, immün tepkime, antijen - antikor tepkimesi

Antigen¬binding capacity : Antijen bağlama kapasitesi

Antimetabolite : Enzim molekülünde koenzim veya substrat durumundaki esas metabolitin yerini alarak enzimin bloke olmasına neden olan ilaç veya zehir.

Antimatter : Karşıt madde

Antiparallel : Antiparalel

Antiparallel spin : Antiparalel dönme

Apo : -den, -dan, uzaklaşan, giden, ayrılma, uzak, uzakta anlamları veren önek

Apoenzyme : Koenzimle birleşerek aktif enzimi oluşturan enzimin faal olmayan protein kısmı

Apparatus : Cihaz, aygıt

Apparent : Bariz, Görünen

Application : Uygulama

Applicator : Uygulayıcı

Applied : Uygulamalı, uygulanmış

Approach : Yaklaşmak, yaklaşım

Approximately : Yaklaşık

Aqua fortis : Nitrik asit, kezzap

Aquerous : Sulu

Arbitrary : Keyfi, kendince, gelişigüzel

Area : Alan

Arrangement : Hakemlik, yönetme, düzenleme

Artery : Atardamar

Artificial : Yapay, suni

Ascending : Yükselen, çıkan

Ash : Kül

Aspirate : Aspire etmek, emmek

Aspirator : Aspiratör, emen cihaz

Assay : Tahlil, analiz

Assembly : Kurul

Association : Dernek, ortaklık, bir araya gelme

Assume : Varsaymak

Assumption : Varsayım

Asymmetric : Asimetrik, simetrik olmama durumu

Asymmetry : Simetrik olmama durumu, herhangi bir eksende iki tarafın ayna görüntüsü yaratmadığı ve birbirinden alakasız olduğu durum

Asynchronous : Eş zamanlı olmayan

Atherosclerosis : Damar sertliği

Atmosphere : Yeryüzünü saran hava katmanı

Atmospheric distilation : Açık damıtma

Atom : Atom veya zerre, bilinen evrendeki bütün maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. Atom kelimesi Grekçe bölünemez anlamına gelen atomus kelimesinden türemiştir.

Atomization : Atomizasyon, sıvı ve gazların bir basınç altında mikron boyutunda küçük zerreciklere ayrılması işlemidir. Atomizasyonu sağlayan basınç yine su veya gazlar kullanılarak üretilir.

Atomizer : Pülverizatör, püskürteç, fıs fıs

Attachment : Bağlılık, tutunma, tutturma

Attenuation : Zayıflaştırma, güçsüzleştirme

Attraction : Çekim, çekme

Attractive : Çekici

Audibility : Duyulabilirlik, işitilebilirlik

Auto : Kendi, oto

Automatic : Otomatik, kendiliğinden

Automation : Otomsayon, kendi kendine

Autonomy : Özerklik

Autotroph : Ototrof, Yaşamsal etkinliklerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları bütün organik bileşikleri, doğrudan doğruya inorganik bileşikleri sentezleyerek kendisi elde eden

Autotrophy : Kendi kendini besleyen

Auxillary : Yardımcı, ek, yan

Auxillary equipment : Yardımcı donatım, ek donatım

Availability : Varlık, mevcudiyet, bulunabilirlik

Availment : Kullanım

Average : Ortalama

Background count : Taban sayımı

Back mutation : Geri mutasyon

Bacteriophage : Bakteriyofaj, bakteri yiyen

Bag : Torba

Balance : Denge

Balanced equation : Denge denklemi

Band : Şerit, kuşak

Band spectrum : Band spektrumu

Barrier : Engel

Basal metabolism : Bazal metabolizma, canlının tam dinlenme sırasında kas hareketi yapmadan, vücuttaki canlılık olaylarının sürmesi için gereken enerjiyi sağlayan metabolizmaya bazal metabolizma denir.

Base : Baz, temel, taban

Base analog : Baz türevi

Baseline : Temel

Base pair : Çift bazlı

Basicity : Bazlık

Bath : Banyo

Beam : Işın

Belt : Kemer

Benign : İyi huylu

Beta helix : Beta ¬tipi sarmal

Bibliography : Kaynakça

Bilayer : İki katmanlı

Bile : Safra, öd

Bile acid : Safra asidi, öd asidi

Bile salt : Safra tuzu, öd tuzu

Binary : İkili

Binary mixture : İkili karışım

Binder : Bağlayıcı

Binding : Bağlanma

Binding site : Bağlanma bölgesi

Bio : Canlı, diri, biyo

Biochemistry : Biyokimya, yaşam kimyası

Bioenergetics : Biyoenerjetik, biyolojik sistemlerdeki enerji dönüşümünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Hücrelerin serbestçe enerji ve madde alışverişinde bulunan açık bir sistemi çevresi ile temsil ettiği düşüncesini içerir.

Biogenesis : Biyogenez, her canlı varlığın yine canlı bir varlıktan oluştuğu kuramı.

Biomolecule : Canlılarda yer alan moleküllere verilen ad.

Biopolymer : Biyopolimerler, canlı organizmalar tarafından üretilen biyomateryal ve polimerlerdir, başka bir deyişle, bunlar polimerik biyomoleküllerdir.

Biosynthesis : Küçük moleküllerin enzimler aracılığı ile birleştirilerek büyük moleküllerin sentezlenmesi olayının canlı organizma içinde meydana gelmesi olayı.

Biotic : Biyotik faktörler veya biyotik bileşenler, başka bir organizmayı etkileyen veya ekosistemi şekillendiren herhangi bir canlı faktör olarak tanımlanır.

Bivalent : İki değerli

Bleaching : Ağartma

Blender : Parçalayıcı

Blending : Karıştırma, parçalama

Blocker : Engelleyici, önleyici

Blocking agent : Engelleyici madde, önleyici madde

Blood : Kan

Blood circulation : Kan dolaşımı

Blood stream : Kan akımı, kan dolaşımı

Blower : Üfleyici

Body : Gövde

Boiling : Kaynama

Bond : Bağ

Bottle : Şişe

Boundary : Sınır

Boundary layer : Sınır katman, uç katman

Branch : Dal, şube

Branching : Dallanma

Breeding : Yetiştirme, üretme

Brightness : Parlaklık

Bubble : Baloncuk, kabarcık, balon

Buffer : Tampon

Building block : Yapı taşı

Bulk : Toplu, yığın, gövde yoğunluğu

Bulky : Hantal, yapılı

Bunsen burner : Bunsen ocağı

Burner : Brulör, yakıcı, ocak

By¬pass : Köprüleme

By¬product : Yan ürün

Calcification : Kireçlenme

Calibration : Ayarlama, kalibrasyon

Calibration curve : Ayarlama eğrisi

Calori : ısı, sıcaklık

Caloric : Isı ile ilgili, kalori ile ilgili

Caloric power : Isı gücü

Caloric value : Isı değeri

Calorie : Isı, sıcaklık

Calorimeter : Isı ölçer

Canal : Kanal, oluk

Capacitor : Kapasitör veya kondansatör, elektronların kutuplanıp elektriksel yükü elektrik alanın içerisinde depolayabilme özelliklerinden yararlanılarak bir yalıtkan malzemenin iki metal katman arasına yerleştirilmesiyle oluşturulan temel elektrik ve elektronik devre elemanıdır.

Capacity : Kapasite, hacim, sığa

Capillarity : Kılcallık

Capillary : Kılcal

Capture : Yakalamak, kapmak

Carrier : Taşıyıcı

Caryo : Çekirdek anlamına gelen önek

Caryokinesis : Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması

Caryolymph : Çekirdek sıvısı

Caryon : Çekirdek

Caryoplasm : Çekirdek plazması

Caryosome : Karyozom, Çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğu

Caryotin : Karyotin, Karyotin, hücre çekirdeğinin sürdürülebilir, retiküler, malzemesi olarak tanımlanır.

Catabolic : Yıkımla ilgili

Catabolism : Yıkım

Catabolite : Yıkım ürünü

Catalysis : Kimyasal bir tepkimeye girmiyormuş gibi görünen bir maddenin, hiçbir değişmeye uğramadan, tepkimenin olmasını ya da tepkimenin hızının değişmesini sağlayan etkisi

Catalyst : Katalizör, Kimyasal bir reaksiyonu hızlandıran madde, enzim.

Catalytic : Kataliz ile ilgili

Catalytic level : Kataliz düzeyi, kataliz seviyesi

Catalytic reaction : Kataliz tepkimesi

Catalytic site : Katalitik bölge

Catalyze : Tepkimeyi hızlandırmak

Catalyzer : Tepkimeyi hızlandırıcı

Cathode : Eksi (-) uç

Cathode rays : Katot ışınları, eksi ( -) uç ışınları

Cation : Bir çözeltinin elektrolizi sırasında eksi (-) uçta toplanan iyon.

Cavity : Boşluk

Cell : Hücre

Cell culture : Hücre kültürü, hücre ekimi, doku ekimi

Cell cycle : Hücre döngüsü

Cell division : Hücre bölünmesi

Cell fractionation : Hücre parçalanması

Cell line : Hücre çizgisi

Cell membrane : Hücre zarı

Cellular : Hücresel

Cellular immunity : Hücresel bağışıklık

Cell wall : Hücre duvarı

Center : Merkez

Central : Merkezi, merkez ile ilgili

Centrifugal : Merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren.

Centrifugal filter : Santrifüj filtresi

Centrifugal force : Merkezden çevreye yöneltme gücü

Centrifuge : Santrifüj, merkezkaç kuvvetinden yararlanarak bir karışımın içinde bulunan ve diğerlerine oranla ağır ve çökebilir ögeleri çöktürmekte kullanılan laboratuvar aleti.

Centromere : Sentromer, kromozom üzerinde iğ ipliğinin tutunduğu nokta, kromozomlarda kardeş kromatitleri bir arada tutan kısıma verilen ad.

Centrosome : Sentrozom silindir şeklinde sıralanmış bir çift sentriolden oluşan ve hücre bölünmesinde görevli zarsız bir organeldir.

Chain : Zincir, dizi

Chamber : Oda, bölme

Change : Değişim, değiştirme

Channel : Kanal, oluk

Channeling : Kanallama, oluklama, yönlendirme

Character : Karakter, ıra

Characteristic : Özgü olan, bir şeye özgü

Charge : Yük, yüklemek

Charge balance : Yük dengesi

Charging : Yükleme, dolma

Chart : Grafik, çizgi

Chelating : Şelatlama, Şelasyon, iki veya çok dişli bir kimyasal ligandın iyonik bir substrata bağlanması veya komplekslenmesidir.

Chelating agent : Şelatlayıcı madde

Chelation : Şelatlama

Chemical : Kimyasal

Chemisorption : Kemisorpsiyon, adsorbat ve adsorbant arasında kimyasal bir bağın oluştuğu adsorpsiyon tipidir.


Chromatic : Renkli, renkle ilgili

Chromatid : Kromatid, kromatitlere aynı zamanda eş kromozomlar denir, kromozom eşlenmesi sonucunda oluşurlar ve iki kromatit bir araya gelerek bir kromozomu oluşturur.

Chromatin : Kromatin, hücre çekirdeğindeki DNA'nın, histon denilen küçük molekül ağırlıklı bazik proteinler ile beraber oluşturduğu yapı.

Chromatogram : Kromatogram, analitik GC ve LC’de hareketli faz veya eluent kolondan çıkarak bir detektörden geçerek zaman kat ettikleri yola veya hacme göre grafiğe çevrilen bir dizi elektronik sinyal oluştururlar. Sonuçta elde edilen grafik görüntüye kromatogram denir.

Chromatography : Kromatografi, bir karışımın bileşenlerini, bunlara seçimsel ilgi gösteren iki ya da daha çok evreden sistemler arasında farklı göçlerine bakarak tanımak, gerektiğinde niceliklerini belirlemek amacıyla yapılan ve ayırma işlemine dayanan analitik yöntemdir.

Chromophobe : Kromofobi kelimesi, histolojik yapıların, boyayı gerçekten almamaları ve böylece mikroskop altında soluk olarak görünmeleri için kullanılır, chrome – renk ve phobia - korku kelimelerinden türetilmiştir.

Chromophore : Renk veren

Chromophyl : Kromofil, hipofiz ön lobunda asit boyanma özelliği gösteren hücrelerdir.

Chromosome : Kromozom, Grekçe chromos - renk, soma – vücut, beden kelimelerinden türetilmiş bir kelime olup, DNA'nın histon proteinleri etrafına sarılmasıyla, yoğunlaşarak oluşturduğu, canlılarda kalıtımı sağlayan genetik birimlerdir.

Chronic : Kronik ya da süreğen, müzmin, vücudun herhangi bir parçasında var olan, uzun süreli devam eden, kimi zaman hayat boyu düzelmeyen ve tedavi imkanları daha sınırlı kabul edilen hastalık türüdür.

Chyle : Kilüs, sütümsü, yağ emülsiyonu içeren lenf, yani akkandır. Besin yoluyla alınan yağların sindirimiyle ince barsakta oluşur.

Chylomicron : Şilomikron, ince barsakta üretilen lipid taşıyan büyük lipoproteinlerdir, dış yüzeyinde bulunan apoB48 ile reseptörler tarafından tanınır, bu lipoproteinler besin yolu ile alınan triaçilgliserolleri, kalp, yağ ve kas dokusuna taşır.

Circle : Çember, daire, circulus

Circular : Daire ile ilgili, daire şeklinde, halka biçiminde, sirküler.

Circulation : Dolaşım

Cis : Bir alkende karbonların aynı tarafta olması

Classification : Sınıflandırma

Clearance : Atım, atılım

Cleavage : Bölünme

Cloning : Klonlama, Bir canlı hücresinin bölünmesi veya canlı hücre çekirdeğinin, çekirdeği alınmış bir başka hücre yumurtasına yerleştirilerek döllenmenin sağlanmasıdır.

Clot : Pıhtı

Clotting time : Pıhtılaşma zamanı

Cluster : Küme, öbek

Coagulant : Pıhtılaştırıcı

Coagulation : Pıhtılaşma

Coagulation time : Pıhtılaşma zamanı

Coagulator : Pıhtılaştırıcı

Coagulum : Pıhtı

Coalescence : Birleşme, kaynaşma

Coarse control : Kaba kontrol, kaba denetim
Code : Kod, dizgi

Codon : Kodlanma, dizgi

Cofactor : Kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur.

Coefficient : Katsayı

Coenzyme : Koenzim, aktif enzimi (holoenzim) oluşturmak için protein molekülü (apoenzim) ile bağlanan organik, protein olmayan moleküllerdir.

Coherent : Tutarlı, uyumlu

Cohesion : Bağlılık, yapışma

Coil : Bobin, sargı, sarmal

Coincidence : Tesadüf, rastlantı

Coincident : Rastlayan, çakışık

Cold room : Soğuk oda

Collapse : Çöküntü, Çevresel damarların genişleyip burada kanın toplanmasıyla oluşan ağır bir çöküntü tablosu, vücutta bütün kuvvetlerin birdenbire kesilmesi.

Co¬linearity : Kolineer, aynı doğru üzerinde olan

Collection : Toplama

Collective : Toplu, ortak

Collector : Kollektör, toplayıcı, yüzdürmede (flotasyon) kullanılan mineral taneciklerinin hava kabarcıkları ile taşınma verimini artıran, ksantatlar gibi bir madde.

Collision : Çarpışma

Colloid : Kolloid, çözücü sıvıda küçük tanecikler halinde dağılmış madde, katı maddenin bu nitelikle belirgin hali, jelatin’e benzer, jelatin niteliğinde olan.

Colloidal : Kolloidal, kolloid durumu gösteren; kolloid niteliğinde olan.

Colorimeter : Renk ölçen cihaz, renk ölçer

Colorimetry : Renk ölçümü

Colostrum : Ağız sütü, ilksüt

Column : Direk, sütun

Coma : Koma , Grekçe derin uyku anlamına gelen koma kelimesinden gelme bir tıp terimdir. Koma, bir kişinin altı saatten fazla süren bilinçsizlik durumudur. Bu durumdaki kişiler ağrılı uyaranlarla, ışık ya da sesle uyandırılamaz.

Combination : Birleşme

Combustion : Yanma

Combustion chamber : Yanma odası

Common : Yaygın

Comparative : Karşılaştırmalı

Comparator : Karşılaştırıcı

Compartment : Bölme

Compatible : Uyumlu

Compensation : Karşılama, dengeleme

Competitive : Yarışmalı

Competitive inhibition : Yarışmalı engelleme

Complement fixation : Komplement fiksasyon testi, Hastanın serumundaki antikorları tespit eden test, Kompleman virus antijeni - antikor çiftine tutunur. Tutunan komplemanlar görüntüleme sistemi (koyun alyuvarı ve anti koyun alyuvarı antikoru) kullanılarak görüntülenir, eğer boşta kompleman kalmazsa alyuvarlar çözülemeyip çöker ve tortu oluşturur.


Complementary : Tamamlayıcı

Complete : Bütün, tamamlanmış

Complex : Karmaşık

Complex molecule : Karmaşık madde

Complicated : Karmaşık

Component : Bileşen

Compose : Oluşturmak, birleştirmek

Composed : Oluşmuş, birleşmiş

Composition : Oluşum, bileşim

Compound : Bileşik

Compress : Sıkıştırmak, bastırmak

Compressibility : Sıkışırlık

Compressibility factor : Sıkıştırılabilirlik faktörü

Compression : Sıkıştırma, bastırma

Compressor : Sıkıştırıcı, bastırıcı

Computer : Bilgisayar

Concave : İçbükey

Concentrated : Konsantre, yoğun

Concentration : Konsantrasyon, yoğunluk

Concentrator : Yoğunlaştırıcı

Conclusion : Sonuç

Condensable : Yoğunlaştırılabilir

Condensate : Yoğun madde

Condensation : Yoğunlaşma

Condense : Yoğunlaştırmak

Condensed : Yoğun, yoğunlaşmış

Condenser : Yoğunlaştırıcı

Condition : Koşul, şart

Conditional : Koşullu

Conductance : İletkenlik

Conductibility : İletken olma durumu

Conduction : İletim

Conductometer : İletkenlik ölçer

Conductometry : İletkenlik ölçümü

Conductor : İletken

Confidence : Güven, güvenme

Confidence interval : Güven aralığı

Configuration : Biçim

Conformation : Yapı

Conformational change : Yapı değişikliği

Conglomerate : Küme, kümeleşme

Conjugated : Birleşmek, bağlı

Conjugation : Birleşme, bağlanım

Connection : Bağ, bağlantı

Consecutive : Ardışık

Conservation : Koruma

Consistency : Tutarlılık, koyuluk, kıvam

Constant : Sabit, değişmez

Constituent : Kurucu, bileşen, yapıtaşı

Constitution : Yapılandırma, birleştirme

Constitutive enzyme : Sentezlenmeleri bir denetim mekanizmasına bağlı olmayan enzimler

Construction : Yapı

Contact : Değme, dokunma

Contain : İçermek

Contamination : Bulaşma, kirletme, kirlenme

Content : İçerik

Continuity : Süreklilik

Continuous : Sürekli

Continuous flow technique : Sürekli akış tekniği

Continuum : Devam

Contraction : Kasılma, büzülme, kısalma

Contractionlosscoefficient : Büzülme kaybı katsayısı

Contradiction : Çelişki, ikilem

Contribution : Katkı

Control : Kontrol, denetim

Convergence : Yakınsama, yakınsaklık

Convergent : Yakınsak

Converse : Karşıt, ters

Conversion : Dönüştürmek

Convex : Dışbükey

Conveyorband : Taşıyıcı bant

Conveyor belt : Taşıyıcı kemer

Cooler : Soğutucu

Cooling : Soğutma, soğutmak

Cooperation : İşbirliği, ortaklaşma, ortak çalışma

Cooperative : Koperatif, işbirliği

Cooperativity : İşbirliği

Coordinate : Kordinat

Coordinate covalent band : Ortaklaşa kovalent band

Coordination : Kordinasyon, eşgüdüm

Core : Çekirdek

Corpus : Cisim, gövde

Correct : Doğru

Correction : Düzeltme

Correlation : İlişki

Correlation energy : Korelasyon enerjisi

Correspondence : Yazışma, haberleşme

Corresponding : Karşılık gelen

Corrosion : Aşınma

Corrosive : Aşındırıcı

Cosubstrate : yardımcı substrat, substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.

Counter : Sayaç

Counter current : Karşı ¬akım

Countercurrent flow : Karşı ¬akım akışı

Counter ion : Karşı iyon

Counting : Sayma, sayım

Coupling : Birleştirme, kenetlenme

Covalent : Kovalent bağ, iki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağın bir tanımıdır.

Covalent labeling : Kovalent etiketleme

Covariance : Kovaryans,iki rastgele değişkenin beraber değişimlerini inceleyen bir istatistiktir.

Covariant : Kovaryant, verilen herhangi bir denklemin fiziksel olup olmadığını gösterir durum, eğer denklem fiziksel ise kesinlikle kovaryant olmak zorundadır.

Coverage : Kapsama, içerik

Cracking : Çatlama

Criterion : Kriter, ölçüt

Critical : Kritik

Cross : Çapraz

Cross flow : Çapraz akış

Cross feeding : Çapraz besleme

Cross linking : Çapraz bağlanma

Cross over : Çaprazlama geçiş

Cross reaction : Çapraz tepkime

Cross section : Çapraz kesit

Crucible : Pota

Crude extract : Ham öz, kaba özüt

Cryoscopy : Kriyoskopi, çözeltilerde gözlenen donma noktası alçalmasıdır. Seyreltik çözeltiler yeterli miktarda soğutulduklarında çözünen maddeden önce saf çözücü kristalleri oluşturmaya başlar.

Cryostat : Sabit düşük sıcaklık kabı.

Crystal : Kristal

Crystalline : Kristal, berrak, şeffaf

Crystallization : Kristalleşme

Culture : Kültür, ekim

Cumulate : Birikmek, birikme

Cumulative : Birikici

Cure : Çare, tedavi, sağıtım, sağaltım

Curl : Kıvrırmak

Current : Akım

Curvature : Eğrilik

Curve : Eğri

Cybernetics : Sibernetik, canlı ve cansız bütün karmaşık sistemlerin denetlenmesi ve yönetilmesini inceleyen bilim dalı.

Cycle : Çevrim, döngü

Cyclic : Çevrimsel, döngüsel, siklik

Cyclic¬AMP : Çevrimsel AMP

Cylinder : Silindir

Cytoplasm : Sitoplazma, hücre sıvısı

Damage : Hasar, yara, bere

Dark current : Karanlık akım

Dark current adjustment : Karanlık akım ayarı

Data : Veri

Datum : Tarih

Dead line : Ölü çizgi

Dead point : Ölü nokta

Dead space : Ölü boşluk

Dead time : Ölü süre

Dead volume : Ölü hacim

Deaerator : Hava giderici

Deamination : Deanimasyon, Amin grubunu uzaklaştırma, Aminsizleştirme

Debranching enzyme : Dallanmayı gideren enzim

Decant : Boşaltmak

Decantation : Boşaltma

Decarbonization : Karbonsuzlaştırma

Decarboxylation : Dekarboksilasyon, karboksil grubunu uzaklaştırma

Decay : Çürüme

Decoding : Kod çözme

Decolonization : Dekolonizasyon, koloniden arındırma

Decolonized : Koloniden arındırılmış

Decomposition : Ayrışma

Decrease : Azaltmak

Decontamination : arındırılmış, dezenfekte edilmiş, bulaşma giderilmiş

Deep freeze : Derin dondurucu

Defecation : Dışkılama

Defect : Kusur, bozukluk

Deficiency : Yetersizlik

Define : Tanımlamak

Definite : Kesin, belirli

Definition : Tanım

Deformation : Bozulma, deformasyon

Degassing : Gazdan arındırma

Degenerate : Bozulmuş

Degeneration : Bozulma

Degenerative genetic code : Bozulmuş gen kodu

Degradation : Bozunma, bozulma, DNA'nın mor ötesi ışık, kimyasal madde, radyasyon gibi çevresel etmenlerle parçalanması, bir bileşiğin kendisini oluşturan daha basit parçalara ayrılması.

Degree : Derece

Dehumidifier : Nem giderici

Dehydratase : Dehidrataz

Dehydratation : Suyunu çıkarma, dehidrasyon

Deionized : Deiyonize

Deionization : Deiyonizasyon

Delay : Gecikme

Deletion : Silme

Deliquescent : Eriyen

Demineralised water : Deminarelize su, minerallerden arındırılmış su

Demonstration : Gösteri, gösterme

Denatured : Denature, doğal yapısını kaybetmiş

Denatured alcohol : Denature alkol

Denaturation : Denaturasyon, doğal yapının bozulması

Denature : Denature, doğal yapısı değişmiş

Denominator : Payda

De novo synthesis : Yeniden yapma

Dense : Yoğun

Density : Yoğunluk

Density gradient : Yoğunluk tırmanışı

Density gradient centrifugation : Yoğunluk tırmanışında çeperleme

Density gradient sedimentation : Yoğunluk tırmanışında çökelme

Density gradient sedimentation equilibrium : Yoğunluk tırmanışında denge sedimentasyonu

Density gradient sedimentation velocity : Yoğunluk tırmanışında çökelme hızı

Department : Bölüm

Dependence : Bağımlılık

Dependent : Bağımlı

Depolarization : Depolarizasyon, kutupşamayı kaldırma

Depolimerization : Depolimerizasyon, organik materyallerin hidrokarbon ve amino asit gibi basit moleküllerine ayrıştırılması

Deposit : Depozito,

Deposition : Tortu

Depressant : Depresan, çöküntü sağlayan, baskılayıcı

Depression : Çöküntü

Derepression : Çöküntüsüzleştirme

Derivation : Türetme

Derivative : Türev

Derive : Türetmek

Derived : Türetilmiş

Desalting : Tuzdan arındırma, tuzsuzlaştırma

Desaturation : Desatürasyon, Doymuş bileşiğin doymamış bileşik haline dönüşmesi

Descending : İnen, alçalan

Description : Açıklama

Desensitization : Duyarsızlaştırma

Desiccant : Kurutucu, nem çekici

Desiccator : Kurutucu

Design : Tasarım, dizayn

Desorption : Desorpsiyon, tutunan taneciklerin yüzeyden ayrılması

Destain : Rengini değiştirmek

Destroy : Yok etmek, yıkmak

Destruction : Yıkma, yıkım, yok etme

Detection limit : Saptama sınırıı

Detector : Saptayıcı, bulucu

Detergent : Detarjan, temizleyici

Deterioration : Bozulma

Determinant : Belirleyici

Determine : Belirlemek

Determination : Belirleme

Detoxication : Zehirden arındırma, zehirsizleştirme

Detoxification : Detoksifikasyon, zehirsizleştirme

Development : Geliştirme

Deviation : Sapma

Device : Cihaz, aygıt

Dextro¬ : Sağ

Diagnosis : Teşhis, tanı

Diagram : Diyagram, şema

Dialysis : Diyaliz, kanı süzerek temizleme

Diameter : Çap

Diaphragm : Diyafram, bölme

Diet : Diyet, beslenme düzeni

Dietary : Diyet ile ilgili, beslenme düzeni ile ilgili

Difference : Fark, ayrım

Differential : Farklılık

Differential centrifugation : Diferansiyel santrifüj

Differentiation : Farklılaşma, başkalaşım

Diffraction : Kırınım

Diffuse : Yaymak

Diffused : Yayılmış

Diffussion : Yayılma

Digestion : Sindirim

Digestor : Sindirici

Digital : Sayısal, rakamsal

Dilataion : Genişleme

Dilute : Seyreltik

Diluted : Seyreltilmiş

Dilution : Seyreltme

Dimension : Boyut

Dimensional analysis : Boyutsal çözümleme

Dimer : Dimer, monomer adı verilen iki alt üniteden oluşan kimyasal ya da biyolojik yapı

Diploid : Diploid, yarısı anadan yarısı babadan gelmek üzere, türe özgü kromozom sayısı gösteren hücre

Dipolar : Çift kutuplu

Dipolar ion : Çift kutuplu iyon

Dipole : İki kutuplu

Dipole moment : Çift kutuplu moment

Direct : Doğrudan, dolaysız

Direction : Yön

Directionality : Yönlülük

Disaccharide : Disakkarit

Discharge : Deşarj, boşaltma

Discontinuity : Süreksizlik

Discontinuous : Süreksiz, kesintili

Discovery : Keşif, buluş

Disease : Hastalık

Disfunction : İşlev bozukluğu

Dish : Tabak, kap

Disintegration : Dağılma

Disintegrator : Parçalayan

Dislocation : Çıkık

Disorder : Düzensizlik

Disperse : Yaymak, dağıtmak

Dispersed : Dağınık, dağılmış

Dispersion : Dağılım

Displacement : Yer değiştirme

Disruption : Parçalanma

Dissipation : Yayılma

Dissociation : Ayrışma

Dissolution : Çözüme

Dissolve : Eritmek, çözmek, çözünmek

Dissolved : Çözünük, çözünmüş

Distal : Merkezden uzak, uzakta

Distill : Damıtmak

Distillate : Damıtılmış sıvı, damıtım

Distillation : Damıtma

Distilled : Damıtık, damıtılmış

Distinct : Farklı

Distinguish : Ayırmak

Distinguishability : Ayırt edilebilirlik

Distortion : Çarpıtma

Distributor : Dağıtıcı

Distribution : Dağılım, dağıtma

Distribution coefficient : Dağılım katsayısı

Distribution constant : Dağılım değişmezi

Distribution curve : Dağılım eğrisi

Distribution equlibrium : Dağılım dengesi

Distribution ratio : Dağılım oranı

Disturbance : Karışıklık

Diuresis : Diürez, Böbrekler tarafından fazla miktarda idrar oluşturulması

Diuretic : Diüretik, işetici, idrar söktürücü

Diurnal : Günlük

Divalent : İki değerlikli

Divergence : Iraksama, ıraksaklık

Divergent : Iraksak

Division : Bölünme

Document : Belge

Dominant : Baskın

Donor : Verici, bağışcı

Dose : Doz

Dose response curve : Doz cevabı eğrisi, Doz yanıtlama eğrisi

Double : Çift

Double layer : Çift katman

Double stranded : Çift sarmallı

Doublet : İkili atom

Doubling : İkiye katlanma

Drag : Sürüklenmek

Drag coefficient : Sürüklenme katsayısı

Drag force : Sürüklenme enerjisi

Drainage : Drenaj, boşaltma

Drawing : Çizim

Driving force : İtici güç

Drop : Damla

Dropwise : Damla, damla

Dry : Kuru

Dry ice : Kuru buz

Dryer : Kurutucu

Drying : Kurutma

Dual : Çift, ikili

Duality : İkilik

Duplex : Dubleks, çift

Duplication : Çoğaltma, iki katına çıkma

Dust : Toz

Dust collector : Toz toplayıcı

Dust cover : Toz kaplamış, tozlu

Dye : Boya

Dynamic : Dinamik, devingen, enerjik

Dynamics : Dinamik bilimi, devinim bilimi

Earth : Dünya

Ebullioscopy : Kaynama noktası ölçümü

Eccentric : Dış merkezli

Echo : Yankı

Edge : Köşe, açı

Effect : Etki

Effective : Etkili

Effective formation constant : Etkili oluşum değişmezi

Effector : Etkileyici

Effervescence : Köpürme

Effervescent : Efervesan, köpüren

Efficiency : Verimlilik

Efficient : Verimli

Efflorescence : Çiçeklenme

Efflorescent : Çicek açan

Effluent : Dışarı akan

Efflux : Akış

Effusion : Dışarı çıkma

Ejector : Boşaltıcı

Elastic : Elastik, esnek

Elasticity : Esneklik

Electrode : Elektrot, kullanıldığı ortamda elektrik akımını taşıyan iletken parça
Electrokinetic : Elektrokinetik, hareket halindeki elektriği inceleyen bilim dalı

Electrolysis : Elektroliz, elektrik akımı yardımıyla, bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemi

Electrolyte : Elektrolit, suda çözündüğü zaman küçük ve elektrik yüklü partiküller olan iyonlara bölünen mineral.

Electromagnetism : Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet, bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır.

Electromotive force : Elektromotor kuvvet, elektrik devrelerinde, devrenin açık olduğu ve devreden elektrik akımı çekilmediği durumda devredeki kaynağın iki kutubu arasındaki potansiyel farka verilen ad.

Electron : Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacıktır

Electron microscope : Elektron mikroskobu, elektron demetlerini görüntüleme sağlamak için kullanan ve ışık mikroskobu ile görüntülenemeyen daha küçük objelerin görülmesine imkan veren bir mikroskoptur. Elektron mikroskobu, virusların da dahil olduğu pek çok yapı veya mikroorganizmanın incelenmesine imkan sağlar.

Electron transport chain : Elektron taşıma zinciri

Electron transport system : Elektron taşıma sistemi

Electrophile : Elektrofil, eksi yük ya da elektron sever anlamındaki terim.

Electrophilic : Elektrofil olma durumu

Electrophilic attack : Elektrofik saldırı

Electrophoresis : Elektroforez, dış bir elektrik alanın etkisi ile yüklü bir parçacığın çözelti içerisinde yönlendirilmesidir.

Element : Element, öge

Elevation : Yükseklik
Elevator : Kaldırıcı

Elimination : Eleme, ayıklama

Elongation : Uzatma

Eluate : Bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü, yıkama solüsyonu

Elution : Elüsyon, Kromatografi işlemi ile, bir maddeyi, durgun ve hareketli sıvı fazlar arasındaki dağılma farkına dayanarak adım adım yürüterek başka maddelerden ayırma işlemi.

Elution profile : Yıkama profili

Elutriation : Yıkıyarak ayırma

Emission : Emüsyon, yayma, ışıma

Emission spectrum : Emüsyon spektrumu

Empirical : Amprik, deneysel, gözleme dayalı

Emulsification : Emülsifikasyon, emülsiyon haline getirme, emülsiyon haline gelme, iri yağ taneciklerinin on iki parmak barsağında safra asitleri etkisiyle daha küçük taneciklere parçalanması.

Emilsified : Emülsiyon haline getiren

Emulsion : Emülsiyon,birbiri içinde çözünmeyen iki sıvının karışımıdır.

Enantiomer : Enantiyomer, optikçe aktif bir maddenin ayna görüntüsü.

Enantiomorphism : Ayna görünümlülük

Encoded : Kodlanmış

End¬group¬analysis : Son grup analizi, son grup çözümlemesi

Endogeneous : Endojen, içsel

Endogenic : İçsellik

Endoplasmicreticulum : Endoplazmikretikulum, Endoplazmik retikulum,hücrede sitoplazma içersinde keseler, tüpler ve borulardan meydana gelen kanal ağıdır, endoplazmik retikulumun meydana getirdiği kanal sistemi çekirdek zarından başlayarak hücre zarına kadar yayılır.


Endergonic : Endergonik, solunum sonucu açığa çıkan serbest enerji, hücre içinde enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Bu tür tepkimelere endergonik tepkimeler denir.

Endothelium : Endotel, kan ve lenf damarlarının iç yüzünü oluşturan doku, endotel dokusunu oluşturan hücrelere de endotel hücre denir.

Endothermic : Isı alan

End plate : Uç plakası

End¬product¬inhibition : Son ürün engellemesi

Energetic : Enerjik, enerji veren, enerjili

Energy : Enerji

Energy balance : Enerji dengesi

Enrichment : Zenginleştirme

Enterohepatic : Karaciğer- ¬barsak

Enthalpy : Entalpi, maddenin yapısında depoladığı her türden enerjilerin toplamıdır.

Entropy : Entropi, kullanılmaz enerji miktarı.

Environment : Çevre

Enzyme : Enzim, canlı hücrelerinde bir tepkimeye yol açan ve onu hızlandıran, protein yapısında, eriyebilir organik madde.

Enzyme battery : Enzim pili

Epimer : Sadece bir karbon atomu çevresindeki dönüşlerinin farklılığıyla ayrılan izomerlere verilen ad.

Epistasis : Genetikte, aynı karakteri kodlayan farklı genler arasındaki etkileşimin incelenmesine epistasis denir.

Equation : Denklem

Equilibrium : Denge

Equipartition : Eşbölüm

Equivalance : Eşdeğerlilik

Equivalent : Eşdeğerli

Equipment : Ekipman, donanım, araç – gereç

Erlenmeyer : Erlen

Error : Hata

Erythrocyte : Alyuvar

Erythrocyte sedimentation rate : Alyuvar çökme hızı

Essential : Önemli

Estimation : Tahmin, öngörü

Ether : Eter

Euchromatin : Çekirdek içinde bulunan ve genellikle açık renkli görülen, hücre sentez fazında iken boyayı az emen, hücre

Euploid : Bir çekirdek, hücre veya canlının haploid kromozom sayısının tam bir katına sahip olan

Evaporation : Buharlaştırma

Evaporator : Buharlaştırıcı

Even : Çift sayı

Even numbers : Çift sayılar

Evolution : Evrim

Exact : Tam

Excess : Aşırı

Exchange : Değiştirme

Exchange diffusion : Değişim difüzyonu

Exchanger : Eşanjör, Isı değiştirici

Excitation : Uyarma

Exclusion : Dışlama

Excretion : Boşaltım

Exhaustive methylation : Bütünü ile metilleşme

Exogenous : Dışsal

Exogenic : Dışsal, dış ile ilgili

Exergonic : Enerji verici

Exothermic : Isı verici

Expansion : Genleşme

Expansion coefficient : Genleşme katsayısı

Facilitated : Kolaylaştırılmış

Facilitated diffusion : Kolaylaştırılmış difüzyon

Facilitated transport : Kolaylaştırılmış taşınma

Factor : EtKen, etmen

Facultative : İstemli koşula bağlı

Fan : Bir basınç farkı oluşturarak havanın akışını sağlayan cihazlar

Fast : Hızlı

Fasting : Açlık

Fast reaction : Hızlı tepkime

Fat : Yağ

Fate : Son, gelecek

Fatty acid : Yağ asidi

Feed : Beslemek

Feedback : Geri bildirim

Feedback inhibition : Geri bildirim inhibisyonu

Ferment : Maya

Fermentation : Mayalanma

Fetus : Fötüs, cenin

Fibril : İplik, lif

Fibrous : Lifli

Fibrous protein : Lifli protein

Field : Alan

Figuration : Biçimleme

Figure : Şekil

Filament : Lif, telcik

Filamentous : İpliksi

Film : Film

Filter : Filtre, süzgeç

Filtering : Süzme

Filtrate : Süzüntü, süzülmüş sıvı

Filtration : Süzme

Finding : Bulma, bulgu

Fine control : İnce kontrol, ince denetim

Fine structure : İnce yapı

Finger print : Parmak izi

Finger print region : Parmak izi bölgesi

Fission : Bölünme

Fitting : Uydurma

Fix : Saptamak, tespit etmek

Fixation : Sabitleme

Fixed angle rotor : Sabit açılı pervane

Flame : Alev

Flame photometer : Alev fotometresi

Flammable : Yanıcı

Flash evaporator : Alev yayıcı

Flash point : Alevlenme noktası

Flask : Cam şişe

Flocculant : Topaklaştırıcı

Flocculation : Topaklanma

Flocculator : Topaklaştırıcı

Flooding : Su baskını, sıvı altında bırakma

Flotation : Yüzdürme

Flow : Akış

Flow chart : Akış şeması

Flow diagram : Akış diyagramı

Flow meter : Akış ölçer

Fluctuation : Dalgalanma

Fluid : Sıvı

Fluidity : Akışkanlık

Fluidization : Akışkanlaştırma, sıvılaştırma

Fluorescence : Flöresan, ışınırlık

Fluorescent : Flöresan

Fluorimeter : Flörimetre, ışınırlık ölçer

Fluorimetry : Flörimetri, Işınırlık ölçümü

Flux : Akı

Foam : Köpük

Focus : Odak

Fog : Sis

Food : Gıda, besin

Force : Güç

Fork : Çatal

Fork region : Çatallanma bölgesi

Form : Form, biçim

Formation : Oluşum, biçimlenme

Fraction : Parça, damıtık madde

Fraction collector : Parça toplayıcı

Fractional : Kademeli, kısmi

Fractional distilation : Parçalayıcı damıtma

Fractionation : Ayırma, damıtma

Fragment : Parça

Frame shift mutation : Çerçeve kaydırma mutasyonu

Free energy : Serbest enerji

Free fatty acids : Serbest yağ asitleri

Free volüme : Serbest hacim

Freezing : Dondurucu
Freezing point depression : Donma noktası düşmesi

Friction : Sürtünme

Frequency : Sıklık

Fugacity : Kaçıklık

Function : İşlev, fonksiyon

Functional : İşlevsel

Fundamental : Temel

Funnel : Huni

Fuse : Erimek

Fusible : Eriyebilir

Fusiform : Fusiform, Sıvı halindeki maddenin pelte kıvamını alması durumu, jel oluşması, pelteleşme.

Fusion : Kaynaşma, erime

Fusion : Kaynaşma

Gain : Kazanç

Gain adjustment : Kazanç ayarı

Galactosuria : Galaktoz işeme

Gamete : Gamet, dişi veya erkek üreme hücrelerine verilen genel ad, eşeysel üremede birleşip kaynaşan yumurta ya da sperm, birleşme sonunda yeni bir birey gelişimini başlatır.

Gas chromatography : Gaz kromatografisi, bir karışımda gaz halinde bulunan veya kolayca buharlaştırılabilen bileşenlerin birbirinden ayrıştırılması ve analiz edilmesinde kullanılan yöntem.

Gas liquid chromatography : Gaz sıvı kromatografisi

Gastrointestinal tract : Gastrointestinal sistem, mide – barsak sistemi, sindirim sistemi

Gel : Jel, pelte

Gel filtration chromatography : Jel filtrasyonu kromatografisi

Gene : Gen, belli uzunluktaki bir DNA parçası, yapısında yaklaşık olarak 1500 nükleotit bulunur, hücre bölünmesi sırasında genetik materyal her iki hücrede de bulunabilmek için kendini eşleme özelliğine sahiptir, her gen, birçok genetik - kalıtsal mesaj taşır.

Generation : Nesil, soy

Generator : Jenerator, enerji sağlamak için kullanılan bir motor ve bir alternatör / elektrik jeneratöründen oluşan bir taşınabilir ekipman parçası, jeneratör mekanik enerjiyi alıp, bunu elektrik enerjisine çeviren bir makinadır.

Genetic : Genetik, kalıtım, genetik, kalıtsal olarak aktarılan hastalıkların tanımlanmasını, bu hastalıkların teşhis edilmesini ve bütün diğer süreçlerin yönetilmesini sağlayan bir tıp dalıdır.

Genetic code : Genetik kod, genetik malzemede (DNA veya RNA dizilerinde) kodlanmış bilginin canlı hücreler tarafından proteinlere (amino asit dizilerine) çevrilmesini sağlayan kurallar kümesidir

Genetics : Genetik, kalıtım bilimi

Genome : Genom, bir kalıtım birimi, bir canlının kalıtım materyalinde bulunan genetik şifrelerin tamamını simgeler, bir canlının gen ve kromozomlarındaki genetik materyale genom denir.
Genotype : Genotip, canlıların genetik kodlarının bütünü.

Ghost : Alyuvar zarı

Glacial : Buzul

Globular : Küresel

Globule : Küre, yuvar

Glucose : Glukoz

Glucosuria : Glukoz işeme

Glycogen : Glukojen, karbonhidratların polisakkaritler grubundan doğal organik bileşik.

Glycolysis : Glukoliz, enerji elde etmek için, glikozun bir seri tepkime sonucunda pirüvat denilen iki adet üç karbonlu moleküle ayrılması olayı.

Gluconeogenesis : Glukoneojenez, karbonhidrat olmayan prekürsörlerden glukoz veya glikojen sentezlemeye verilen ad.

Gradient : Gradyan, belirli bir tıbbi durumun önceki hali ile sonraki hali arasındaki fark anlamında kullanılan tıbbi terim.

Graduated : Ölçekli

Graduation : Dereceli

Granule : Granül, tanecik

Graph : Grafik

Graphy : Grafi, yazma

Gravimetry : Gravimetri, Kimyasal analizi yapılacak maddeyi doğrudan veya güç çözünen bir bileşiği şeklinde tartma esasına dayanan bir nicel (kantitatif) analiz yöntemi.

Gravity : Yerçekimi

Grindability : Öğütülebilirlik

Grinder : Öğütücü, değirmen

Grinding : Öğütme

Ground state : Zemin durumu

Group : Grup, küme

Growth : Büyüme

Halfcell potential : Yarı hücre gerilimi

Half life : Yarı¬lanma süresi

Half reaction : Yarı tepkime

Haploid : Tek kromozom setine sahip olan.

Hardening : Sertleşme

Hardness : Sertlik

Harmony : Uyum

Heat : Sıcaklık, ısı

Heater : Isıtıcı

Heat exchanger : Isı değiştirici

Heat flux : Isı akısı

Heat of combustion : Yanma ısısı

Heat of formation : Oluşum ısısı

Heat of reaction : Tepkime ısısı

Heat transfer coefficient : Isı aktarım katsayısı

Helical : Sarmal

Hemagglutination : Hemaglutinasyon , insan ve memeli hayvan eritrositleri, bazı bakteri veya viruslarla birlikte bulundukları zaman bir kümeleşme gösterirler ki, bu fenomene kanın aglütinasyonu anlamında hemaglutinasyon denir.

Hematocrit : Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin, toplam kan hacmine oranıdır.

Hemoglobin : Hemoglobin kısa adıyla HGB, kemik iliği tarafından üretilen ve kırmızı kan hücrelerinde depolanan bir proteindir, görevi, kırmızı kan hücreleri ile birlikte vücuda oksijen taşımaktır ayrıca dokularda biriken karbondioksiti toplayarak akciğerlere getirir.

Hemolysis : Hemoliz, kırmızı kan hücrelerinin büyük boyutlarda yıkımı.

Hepatitis associated antigen : Hepatit ilişkili antijen

Herbicide : Bitki öldürücü

Hereditary : Kalıtsal

Heterochromatin : Heterokromatin, interfaz aşamasında yoğunlaşmış halde bulunan kromatin.
Heterocylic : Heterosiklik, halkasında karbon dışında atomlar da bulunduran moleküller.

Heterogeneous : Heterojen, değişik yapılara sahip olan maddelerin bira araya gelmesi her noktasında aynı olmayan karışım dağılımı.

Heterotroph : Dıştan beslenen, besinlerini kendi kendilerine sentezleyemeyen canlılar.

Heterozygote : Heterozigot, gen çiftinin her birinin farklı olması.

Hexagonal : Altıgen

Hexose monophosphate shunt : Heksoz tekfosfatlı şant, heksoz monofosfat yan yolu

Hole : Delik

Homeostatis : Homeostaz, veya dengeleşim, çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin aktif düzenlemesidir.

Homogeneous : Homojen, genel anlamda, birbiriyle aynı veya yakın özellikteki maddeleri tanımlamak için kullanılan bir terim.

Homologous : Homolog, yapı bakımından başka bir organın benzeri olan organ.

Homozygote : Homozigot, gen çiftinin birbirinin aynı olması.

Horizontal : Yatay

Hormon : Hormon, vücudun işleyişinde yer alan ve birtakım metabolik oluşumlara aracılık eden sinyal molekülü.

Humid : Nemli

Humidification : Nemlendirme

Humidifier : Nemlendirici

Humidity : Nemlilik

Humidity chart : Nem grafiği

Humoral : Vücut sıvılarından ileri gelen.

Humoral humidity : Humoral nem

Hybrid : Melez

Hybridisation : Melezleşme

Hydrate : Hidrat, su ie birleştirmek

Hydrated : Sulu

Hydration : Sıvı desteği

Hydride : Hidrojenli bileşim

Hydrogenation : Hidrojenasyon, bir kimyasal reaksiyon sınıfıdır ve organik bileşiklere hidrojen eklenmesi işlemidir.

Hydrolysate : Hidrolizat, bazı organik bileşiklerin su ile tepkimesi sonucu yapısına hidrojen iyonu ve hidroksil iyonunun girişi ile ortaya çıkan daha basit madde ya da maddeler.

Hydrolsis : Hidroliz, vücutta bulunan büyük moleküllerin su ile reaksiyonları sonucunda küçük moleküllere dönüşmesi.

Hydrophobic : Hidrofobik, bir molekülün sudan kaçma özelliği.

Hydrophile : Hidrofil, bir molekülün hidrojen bağları kurarak suya bağlanabilme özelliği.

Hydrophilic : Hidrofilik, su çeken, nem çeken,suyu seven.


Hydrostatic pressure : Sıvı basıncı

Hygrometer : Nem ölçen cihaz

Hygrometry : Nem ölçümü

Hyperalimentation : Aşırı beslenme

Hyperchromic : Aşırı boyalı

Hypertonic : Aşırı yoğun, aşırı gergin

Hypothesis : Hipotez, varsayım

Hypotonic : Az yoğun, gergi azlığı ile ilgili

İdeal : Mükemmel, kusursuz

İdentification : Kimlik

İdentify : Belirlemek, kimliğini tespit etmek

İmbalance : Dengesizlik

İmmersion : Daldırma

İmmiscible : Karışmaz, karışmayan

İmmobilized : Hareketsiz

İmmunity : Bağışıklık

İmmunization : Bağışık kazandırma

İmpotent : İktidarsız

İmpregnation : Emdirme, doyurma

İmpulse : Uyarı etkisi

İnactivated : İnaktif, etkisiz

İnactivation : Etkisizleştirme

İnbreeding : Akraba, soyiçi ¬melezleme

İncorporation : Birleşme, birleştirme

İncrease : Artırmak

İncubation : Kuluçka

İndependent : Bağımsız

İndex : Fihrist, gösterge

İndicator : Gösterge

İndirect : Dolaylı

İndividuality : Bireysellik

İnduce : Başlatmak, uyarmak

İnduced : Başlatılmıi uyarılmış

İnduced¬fit model : İndüksiyon modeli

İnduced¬fit theory : İndüklenmiş uyum teorisi

İnducer : Başlatıcı, uyarıcı

İnducible : Uyarılabilir

İnduction : İndüksiyon, özel bir enzimin sentezine neden olan herhangi bir bileşik veya özel bir genin ifadesine neden olan herhangi fiziksel veya kimyasal uyarıcı.

İnfection : Enfeksiyon, bulaşma

İnfectious : Bulaşıcı

İnfiltration : Süzülme, sızma

İnflammatory : İltihaplı, yangısal

İnfrared : Kızılötesi

İnhalation : Soluma

İnherited : Kalıtsal

İnheritance : Kalıtsallık

İnhibition : Engelleme

İnhibitor : Önleyici, durdurucu

İnitial : Başlangıç, ilk

İnitiate : Başlatmak

İnjection : Enjeksiyon, zerk

İnlet : Giriş

İnput : Giriş

İnsertion : Yerleştirme

İnsolubility : Çözülmezlik

İnsoluble : Çözülmez

İnspiration : Soluk alma

İnstability : İstikrarsızlık, kararsızlık

İnsufficiency : Yetersizlik

İntact : Tam, bütün, dokunulmamış

İntake : Alım

İntegration : Entegrasyon, bütünleşme

İnteraction : Etkileşim

İnterconversion : Dönüşüm

İnterference : Girişim, engelleme

İntergenic : Genler arası

İnternal : İç

İntermediate : Ara, ara madde

İntensity : Yoğunluk

İnterstitial : Dokular arası

İntestine : Barsak

İntestinal : Barsak ile ilgili, barsağa ait, barsağın

İntoxication : Zehirlenme

İntra : İçi

İntracellular : Hücre içi

İntragenic : İntragenik baskılayıcı mutasyon, aynı genin birincil mutasyonunun etkisini hafifleten bir gende meydana gelen ikinci bir mutasyon.

İntramoleculaer : Moleküliçi

İntramuscular : Kas içi

İntranucleotide : Nükleotit içi

İntravascular : Damar içi

İntrinsic : İçsel

İnversion : Ters çevirme

İn vitro : Laboratuvar ortamında, canlı dışında

İn vivo : Canlı içinde, canlıda

İon : İyon

İon exchange : İyon değişimi

İon exchange column : İyon değişim sütunu

İonic : İyonik

İonic strength : İyonik güç

İonization : İyonizasyon

İrreversible : Geri çevrilemez, tersinmez

İschemia : Yerel kansızlık, lokal kansızlık, yetersiz kanlanma

İsoelectric : İzoelektrik, aynı elektron dizilimine ve aynı sayıda değerlik elektrona sahip iki atom, iyon veya moleküle izoelektrik denir.

İsoelectric focusing : İzoelektrik odaklama

İsoenzyme : İzoenzim, bir enzimin amino asit dizisi bakımından çok az farklı olan, aynı veya farklı genler tarafından kodlanan fakat katalizledikleri (hızlandırdıkları) kimyasal reaksiyon aynı olan biçimlerinin her birine verilen ad.

İsolation : İzolasyon, ayırma

İsomer : İzomer, kapalı formülleri aynı, atomların uzayda üç boyutlu düzenlenmesi bakımından farklı organik bileşiklere izomer denir.

İsomerism : İzomerizm

İsotonic : İzotonik, aynı basınçlı

İsotop : İzotop, atom numarası aynı

İsotropic : İzotropik, fizikte her yönde maddenin özelliğinin aynı olması.

İsozyme : İzozim, aynı enzimik aktiviteyi gösteren değişik protein molekülleri.

Kaolin : Kil

Karyo : Çekirdek

Karyokinesis : Çekirdek bölünmesi

Karyolymph : Çekirdek sıvısı

Karyon : Karyo, çekirdek

Karyoplasm : Karyolymph, Karyoplazma, çekirdeğin iç kısmını dolduran sıvı.

Karyosome : Karyozom, çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğuna verilen ad.

Katalysis : Kataliz, bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.

Key enzyme : Anahtar enzim

Kind : Tür, çeşit

Kinetic : Kinetik, hareketle ilgili

Kinetics : Hareket bilimi

Knife : Bıçak

Knob : Topuz, tokmak

Label : Etiket

Labeled : Etiketlenmiş

Labeling : Etiketleme

Labile : Kararsız

Laevo : Dalga

Lag : Gecikme

Lag period : Gecikme süresi

Lag phase : Gecikme evresi

Lamella : İnce katman

Lamellar : İnce katmanlı

Laminar : İnce katmanlı

Laminate : Katmanlanmış

Latent : Gizli, tespit edilmemiş

Latent enzyme : Tespit edilmemiş enzim

Latent period : Geç dönem

Lateral : Yan

Lattice : Kafes

Law : Kanun, yasa

Layer : Katman

Leak : Sızıntı

Leakage : Sızmak, sızıntı

Left handed : Solak

Lenf handed helix : Sol sarmal

Lens : Lens, mercek

Leuko : Ak, beyaz

Leukocyte : Akyuvar, lökosit

Level : Düzey, seviye

Leveling : Tesviye

Levo : Dalga

Life : Yaşam, hayat

Life cycle : Yaşam döngüsü

Ligament : Bağ

Ligate : Bağlamak

Light : Işık

Light chain : Işık zinciri

Light path : Işık yolu

Light scattering : Işık saçınımı

Limit : Sınır, uç, kısıtlama

Limited : Sınırlı

Line : Hat, çizgi

Linear : Doğrusal

Linearity : Doğrusallık

Linkage : Bağlantı

Lipid : Lipit, yağ

Lipoid : Yağsı

Lipophilic : Yağ sever

Liquid : Sıvı

Literature : Kaynakça

Local : Yerel

Localization : Yerelleştirme

Location : Yerleşim

Localized : Yerel

Locus : Yer

Longitudinal : Uzunlamasına, boyuna

Loop : Döngü

Loss : Zarar, kayıp

Luminescence : Işıldama

Lymph : Lenf, akkan

Lymphocyte : Lenfosit

Lyophilization : Liyofilizasyon, vakumlu kurutma

Lysis : Erime

Macro : Büyük, iri

Macromolecule : Büyük molekül

Macrophage : Makrofaj, patojenlere etkenlere (mikroplara) cevap olarak oluşan sinyaller ile kanda dolaşan monosit hücrelerinden farklılaşan hücre.

Magnetic : Manyetik, mıknatıslı

Magnetic field : Manyetik alan

Magnetic stirrer : Mıknatıslı karıştırıcı

Magnetism : Manyetizma, mıknatıslık

Magnitute : Büyüklük

Maintenance : Bakım, onarım

Malign : Kötü huylu, kötücül

Malignant : Kötü huylu

Malnutrition : Kötü beslenme

Manifold : Düzenek

Manipulation : Uygulama

Manometer : Basınç ölçer

Manual : El ile

Map : Harita

Maping : Haritalama

Marker : İşaretleyici

Mass : Kitle, kütle

Mass balance : Kütle dengesi

Mass flux : Kütle akışı

Material : Malzeme

Matrix : Matriks, herhangi bir canlı ögenin gelişimine köken oluşturan doku ya da ana madde.

Matter : Madde

Maximum : En fazla

Mean : Ortalama

Measure : Ölçü

Mesured cylinder : Ölçülü silindir

Measurement : Ölçme, ölçüm

Mechanism : İMekanizma

Mediated transport : Aracılı taşınma

Medium : Orta

Meiosis : Mayoz, Mayoz bölünme bir diploid hücrenin ilk hücresi bölünerek genelde gamet olarak adlandırılan haploit hücrelere bölündüğü hücresel bir süreçtir.

Melting : Erime

Membrane : Zar

Memory : Hafıza, bellek

Mesh : Örgü

Mesh size : Örgü sayısı

Messenger : Haberci

Metabolik : Metabolik

Metabolic pathway : Metabolik yol

Metabolite : Metabolit

Metabolism : Metabolizma

Metal : Metal

Metalloprotein : Metaloprotein

Metamorphism : Başkalaşım

Meter : Metre

Method : Yöntem

Methodical : Yöntemli

Mikro : Mini, küçük

Microscope : Mikroskop

Microscopic : Mikroskopik

Microscopy : Mikroskopi

Migratation : Göç

Minimum : En az

Mirror : Ayna

Miscibility : Karışabilirlik

Miscible : Karışır

Mitosis : Mitoz, ana hücrenin bölünerek iki yeni hücre oluşturması.

Mixed type inhibition : Karışık tip engelleme

Mixer : Karıştırıcı

Mixing : Karıştırma


Mixture : Karışım

Mobil : Hareketli

Mobile phase : Hareketli evre

Mobility : Hareketlilik

Model : Örnek

Moderate : Orta, ılımlı

Modarator : Arabulucu, başkan

Moist : Nemli

Moisture : Islaklık, nemlilik

Molal : Molal, mol sayısı

Molality : Molalite, bir kilogram çözücüde çözünmüş halde bulunan maddenin mol sayısıdır.

Molar : Molar

Molarity : Molarite, bir litre çözeltide çözünmüş olan maddenin mol sayısıdır.

Molecule : Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen ad.

Molecular sieve : Moleküler eleme

Moleküler weight : Molekül ağırlığı

Moment : Moment, Mekanikte bir merkezin dolayında dönmekte bulunan bir cismin güç miktarı ile bu cismin merkeze olan uzaklık ölçüsünün çarpımına moment denir.

Monitor : Monitor, İzleyici

Monomer : Monomer, mikro moleküller kategorisinden olan ve dev moleküller veya makromoleküller oluşturmak için bir araya getirilebilen en küçük kararlı saf madde formudur.


Mono¬ : Bir, tek

Monochromatic : Tek renkli

Monochromatic radiation : Tek renkli ışınım

Monochromator : Tek renk seçen

Montage : Montaj

Morphology : Şekil bilimi

Motion : Hareket

Motive : Güdü, dürtü

Moving : Hareketli

Multi¬ : Çok

Multi chanel analyzer : Çok katlı çözümleyici

Multicompenent : Çok bileşenli

Multi enzyme complex : Çok enzimli kompleks

Multilayer : Çok katmanlı

Multimolecular : Çok moleküllü

Multiple : Çoklu

Multiplication : Çoğalma
Musle : Kas

Mutagen : Mutajen, canlı organizmaların DNA veya RNA gibi hücresel bilgi ve yönetim zincirlerinin moleküler yapısını değiştirerek söz konusu organizmanın doğal olarak beklenen seviyenin çok üzerinde mutasyona uğramasına sebep olan fiziksel veya kimyasal etmenlerdir.

Mutant : Mutant, organizmaların X, Y, Z, Gama ve benzeri hiper ışınımlara maruz kalması sonucunda hücre çekirdeğindeki DNA dizilimlerinde ve sarmallarında bozulmalar meydana gelmesiyle canlının fizyolojik ve biyolojik özelliklerinde gözle görülür değişmelerin görülmesi, Mutasyona sahip bir organizma da mutant olarak adlandırılır.


Mutarotation : Mutarotasyon, optikçe aktifliğin zamanla değişmesi, optikçe etkin maddelerin özgül çevirme derecelerinin değişmesi.

Mutation : Mutasyon ya da değişinim, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir.

Narrow : Dar, sınırlı

Native : Doğal

Native formation : Doğal biçim

Natural : Doğal

Natural immunity : Doğal bağışıklık

Natural selection : Doğal ayıklama

Nature : Doğa

Nebulizer : Nebulize, çözelti durumundaki ilaçları inhalasyon – solunum yoluyla alınmak üzere çok ince sis şeklinde dağıtan cihaz.

Nebulizator : Nebülizatör, soğuk su buharı oluşturmak için su moleküllerini yüksek frekansta ses dalgaları ile titreştirerek birbirinden ayıran ve bu sayede suyun kaynama noktasına ulaşmadan buhar durumuna gelmesi için kullanılan cihaz.


Necessary : Gerekli

Necessity : Gereklilik

Need : Gereksinim, ihtiyaç

Neddle : İğne

Negative : Olumsuz, eksi

Negative cooperativity : Olumsuz işbirliği

Negative feedback : Olumsu geribildirim

Neglect : İhmal, bakımsızlık, ilgisizlik

Negligible : Önemsiz

Neighbour : Komşu,yan

Neighbouring : Komşu, bitişik

Nephelometry : Nefelometri, bir çözeltinin bulanıklık derecesini bulanık ortama 90o'lik açı ile gelen ışığın difraksiyonunu ölçme suretiyle, bulanıklığı oluşturan maddenin konsantrasyonunu tayin yöntemi.

Net : Ağ

Network : Ağ örgüsü

Neutral : Nötr, tarafsız

Neutralization : Nötrleştirme

Nitration : Nitratlama

Noble : Asil, soylu

Noble gas : Asal gaz, soy gaz

Nocturnal : Geceleyin

Nodular : Yumrulu

Nodule : Yumru

Nomenclature : Adlandırma

Nomograph : Nomograf, hızlı hesaplama ve karmaşık eşitliklerin çözümünde kullanılan grafiksel ölçekler, çizgili kartlar.


Noncompetitive : Yarışmasız

Noncompetitive inhibition : Yarışmasız engelleme

Noncongugated : Bağlı olmayan

Nonsaturated : Doymamış

Norm : Norm, standart, örnek

Normal : Normal, olağan

Normality : Normallik, olağanlık

Normalization : Normalleştirme

Nuclear : Çekirdek, çekirdeksel

Nucleophile : Nükleofil, elektron çiftlerini bağışlayabilen bir atom veya moleküldür.

Nucleophylic : Nükleofilik

Nucleophylic addition : Nükleofilik bağımlılık

Nucleophylic attack : Nükleofilik saldırı

Nucleophylic catalysis : Nükleofilik kataliz

Nucleophylic displacement : Nükleofilik yer değiştirme

Nucleophylic substitution : Nükleofilik yer değiştirme

Nucleus : Çekirdek

Nutrient : Besin, gıda

Nutriment : Besleyici

Nutrition : Beslenme

Nutritional : Beslenme ile ilgili

Obese : Obez, şişman

Obesity : Şişmanlık

Objective : Tarafsız, nesnel

Obligate : Zorunlu

Obligate aerobe : Zorunlu oksijenli

Obligate anaerobe : Zorunlu oksijensiz

Obstruction : Engelleme, engel

Occult : Gizli

Occult blood : Gizli kan

Occupancy : Doluluk

Octa : Sekiz

Octamer : Sekizli

Ocular : Oküler, optik cihazlarda objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi.

Odd : Tek

Odd number : Tek sayılar

Oil : Sıvı yağ

Old : Yaşlı, eski

Old cells : Yaşlı hücreler

Oligo : Az

Oligomer : Küçük polimer

Oligonucleotide : Oligonükleotit

Oligopeptide : Oligopeptit

Oligosaccharide : Oligosakkarit

Onco : Tümör ile ilgili anlamında önek

Oncogene : Onkojen, kanser gelişimine katkıda bulunan, mutasyona uğramış bir gendir.

Oncogenic : Tümör oluşturabilen madde

Oncology : Tümör bilimi

Oncotic : Onkotik

Oncotic pressure : Onkotik basınç, başlıca proteinlerin oluşturduğu osmotik basınç.

Opacity : Opaklık, donukluk, şeffaf olmayış

Opalescence : Opalesans, rengarenk ışıma durumu, bulanık renk oynaşımı, yanardönerlik, çeşitli renkler gösterme hali, yanardönerlik.

Operator : İşletici

Operator gene : İşletici gen

Operon : Operon, genetikte tek bir promotörün kontrolü altında bir gen kümesi içeren DNA'nın işlevsel bir birimidir.

Operon network : Operon ağı

Operon hypothesis : Operon hipotezi

Optical : Görme, görme ile ilgili

Optical activity : Optik aktivite

Optical antipode : Optik antipod

Optical dencity : Optik yoğunluk

Optical isomer : Optik izomer

Optical path : Optik yol

Optical quenching : Optik söndürme

Optical rotation : Optik rotasyon

Optical rotatory dispersion : Optik dönüşlü dağılım

Optically active : Optik olarak aktif

Optimum : En uygun, ideal

Optimum pH : En uygun pH, ideal pH

Optimum temperature : En uygun sıcaklık, ideal sıcaklık

Oral : Ağızdan, ağız yolu ile

Orbit : Yörünge

Orbital : Yörünge ile ilgili

Order : Düzen

Ordered : Düzenli

Ordered mechanism : Düzenli mekanizma

Order of reaction : Reaksiyon ısısı

Ordinate : Ordinat, genellikle apsise dikey olarak çizilen ve bir noktanın uzaydaki yerini belirtmeye yarayan çizgilerden biri.

Organ : Organ

Organelle : Organel, küçük organ

Organic : Organik

Organism : Organizma, canlı

Organ spesific enzyme : Organin spesifik enzimi

Orijin : Köken

Orijinal : Orijinal, özgün

Osmolality : Ozmolalite

Osmolar : Ozmolar

Osmolarity : Ozmolarite

Osmole : Ozmol

Osmometer : Ozmometre, bir çözelti, kolloid veya bileşiğin ozmotik gücünü ölçmeye yarayan cihaz.

Osmoreceptor : Ozmoreceptör, Ozmotik basınçtaki değişme ile uyarılan hücre.

Osmoregulation : Ozmoregülasyon, bir canlının su içeriğinin homeostazını sağlamak için o canlının sıvılarının osmotik basıncının aktif olarak düzenlenmesidir.

Osmosis : Osmoz, ortamlar arasındaki madde yoğunluğunu dengelemek üzere suyun yarı geçirgen bir zar üzerinden geçişine ozmoz denir.

Osmotic : Ozmotik

Osmotic barier : Ozmotik bariyer

Osmotic coefficient : Ozmotik katsayısı

Osmotic concentration : Ozmotik konsantrasyon

Osmotic potancial : Ozmotik potansiyel

Osmotic pressure : Ozmotik basınç,hücre içindeki çözünmüş maddelerin hücre zarına yaptığı basınca ozmotik basınç denir.

Osmotic shock : Ozmotik şok, veya ozmotik stres , bir hücrenin etrafındaki çözünen konsantrasyondaki ani bir değişikliğin neden olduğu ve suyun hücre zarı boyunca hızlı bir değişime neden olan fizyolojik işlev bozukluğudur .

Out : Dışarı

Outer : Dış

Outlet : Çıkış

Output : Çıktı

Ovalbumin : Ovalbumin, yumurta albümini

Ovary : Yumurtalık

Overflow : Taşma, aşırı akış

Overlap : Üst üste binme, örtüşüm

Overlapping code : Örtüşme kodu

Overloading : Aşırı yükleme

Overnutrition : Aşırı beslenme

Oviduct : Yumurta kanalı

Ovum : Yumurta

Oxidant : Oksidan, yükseltgen

Oxidation : Oksidasyon, yükseltgenme

Oxidative phoshorylation : Oksidatif fosforizasyon

Oxidizing agent : Oksitleyici ajan

Paired : Eşleştirilmiş

Palendromichelix : Bakışımlı sarmal

Paperchromatography : Kağıt kromotografisi

Para : Yan

Parabiosis : Parabiyoz, Aynı anda gelişen iki organizmalardan birinin kendi imkanlarıyla yaşamını sürdürmesine karşın diğerinin ancak eşinin yaşamına bağlı olarak yaşayabildiği canlı topluluğu

Parallel : Paralel, koşut

Parallel chains : Paralel zincirler

Parallel spin : Paralel dönüş

Paramagnetic : Mıklatısla çekilebilen

Paramagnetic matter : Mıklatısla çekilebilen madde

Paramagnetism : Paramanyetizma , manyetik alanlara zayıf bir şekilde çeken belirli malzemelerin bir özelliğini açıklar.

Parameter : Katsayı, karakteristik özellik

Paraprotein : Paraprotein, kan serumunda görülebilen herhangi bir anormal protein, Bence Jones proteini, kriyoglobülin gibi.

Paraproteinemia : Paraproteinemi

Parasite : Parazit, asalak

Parent : Ebeveyn

Parent cell : Ana hücre

Parent DNA : Ana DNA

Parenteral : Barsakdışı

Parietal cell : Parietal hücre

Partial : Kısmi

Partial hydrolysate : Kısmi hidrolizat

Partial hydrolysis : Kısmi hidroliz

Partial inhibition : Kısmi engelleme

Partial pressure : Kısmi basınç

Particle : Tanecik, parçacık

Particulate : Partikül

Particulate antigen : Partikül antijeni

Particulate enzyme : Partikül enzimi

Particulate fraction : Partikül fraksiyonu

Partition : Bölüm, Bölme, ayrılım

Partition chromatography : Bölüm kromatografisi

Partition coefficient : Ayrılım katsayısı

Partition function : Bölüm işlevsel

Partition isoterm : Bölüm izotermi

Partitionary phase : Bölme aşaması, bölme evresi

Passive : Pasif, edilgen

Passive immunity : Pasif bağışıklık

Passive transport : Pasif taşınma

Pasteur pipette : Pastör pipeti

Pathogen : Patojen, hastalık oluşturan mikrop

Pathogenesis : Patogenez bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler bütünü.

Pathogenic : Patojenik

Pathogenicity : Patojenlik

Pathologic : Patolojik

Pathological : Patolojikal

Pathway : Yol

PBI : Proteine bağlı iyot

Pellet : topak, yumak

Pentozphoshate shunt : Pentozfosfat şantı

Pentosuria : Pentoz işeme

Peptide : Peptit

Peptonuria : Pepton işeme

Percent : Yüzde

Percent error : Yüzde hata, hata yüzdesi

Percent saturation : Doygunluk yüzdesi

Percent solution : Yüzde çökelti

Percent transmittance : Geçiş yüzdesi

Percentage average deviation : Ortalama sapma yüzdesi

Perfusate : Perfusade

Perfused organ : Perfused organ

Perfusion : Perfüzyon, doku, organ ve hücrelerin beslenmesi..

Period : Dönem

Periodic : Dönemsel

Periodicity : Dönemsellik

Peripheral : Çevresel

Periphera nervous system : Çevresel sinir sistemi

Peristaltic : Barsak hareketlerine ait

Peristaltic pump : Peristaltik pompa

Permeability : Geçirgenlik

Permeability barrier : Geçirgenlik engeli

Permeable : Geçirgen

Permeant : Geçirgen

Permeate : Geçmek

Perpiration : Terleme
Petridish : Petri kabı

Phage : Yutma, yeme

Phagocyte : Fagosit, vücudu zararlı partiküllere, bakterilere, ölü ya da ölmekte olan hücrelere kısacası tüm patojenlere karşı koruyan hücre.

Phagocytic : Fagositik, yutan, yiyen

Phagoctic cell : Fagostik hücre, yıkıcı, yutan hücre

Phagocytosis : Fagositoz, bir hücrenin diğer bir hücre veya partikülü sitoplazması içine alması olayına fagositoz, bunu yapan hücreye de fagosit denir.

Phase : Aşama, evre

Phase shift mutation : Faz kayması mutasyonu

Phenotype : Fenotip, dışyapı, genetik ve çevresel etkenlerin yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansıması.

Phenotypic : Fenotipik, dışyapısal.

Phenylketonuria : Fenilketon işeme

pH gradient electrophoresis : pH geçişim elektroforezi

pH meter : pH metre, pH ölçer

Phosphorescence : Fosforesans, floresansla ilişkili bir çeşit ışıldama şekli, floresanstan farklı olarak fosforesant maddeler soğurdukları enerjiyi hızlıca geri vermezler.

Phosphorescent : Fosforlu, fosfor içeren

Phosphorimeter : Fosforimetre, fosforesansın ölçülmesi

Phosphorimetry : Fosforimetri, bir örneğin UV veya görünür ışıkla uyarılması sonucunda yaptığı fosforesansın spektrofotometrik olarak ölçülmesine dayanan analiz yöntemi.

Phosphorolysis : Fosforoliz, fosforik asitle bir bileşiğin esterlerinden ayrılması.

Phosphorylation : Fosforilasyon, bir fosfat grubunun organik moleküle bağlanmasıdır.

Photo : Işık

Photoaffinity labelling : Işığa duyarlılığı etiketleme

Photocell : Fotosel, optik elektronik sensör

Photochemical : Işık kimyasal

Photochemical reaction : Işık kimyasal tepkime

Photochemical sensitizer : Işık kimyasal duyarlaştırıcı

Photodisintegradation : Işık bozulması

Photodynamicsubstance : Işık dinamik madde

Photoelectron : Işık elektron

Photoinhibition : Işık engelleme

Photoisomer : Fotoizomer

Photoisomerization : Fotoizomerizasyon

Photolysis : Fotoliz

Photolytic : Fotolitik

Photometer : Işık ölçer

Photometry : Işık ölçümü

Photomulriplier tube : Işık güçlendirme cihazı

Photon : Foton, ışık enerjisi birimi

Photooxidation : Fotooksidasyon

Photophobia : Işıktan korkma

Photophosrylation : Fotofosforilasyon

Photoprotection : Işık koruma

Photoreaction : Işık ile birlikte oluşan kimyasal tepkime.

Photoreceptor : Işığı algılayabilen duyu hücresi.

Photorespiration : Foto solunun

Photosensitive : Işığa duyarlı

Photosensitivity : Fotosensitivite, güneş ışığı ve floresan ışığı gibi diğer kapalı ışık kaynaklarından gelen ultraviyole (UV) ışınlarına karşı duyarlılığı tanımlamak için kullanılan bir terim.

Photosensitization : Işığa duyarlılık

Photosynthesis : Fotosentez, yeşil bitkilerin ışıkta, su, karbondioksit gibi yalın bileşiklerden karmaşık yapılı organik moleküller oluşturması.

Photosystem : Fotosistem

Phototaxis : Fototaksis, bütün bir organizmanın bir ışık uyaranına doğru yönelmesiyle veya uzaklaşmasıyla ortaya çıkan bir tür taktizm veya lokomotif harekettir.

Phototroph : Fototrof, fotosentez yoluyla kendi besinini üretebilen.

Phyto¬ : Bitki

Pigment : Renk maddesi

Pigmentation : Hücrelerin renklenmesi

Pineal gland : Epifiz bezi, çam bezi

Pinocytosis : Pinositoz, hayvansal hücrelerin sıvı durumdaki maddeleri vezikül oluşturarak sitoplazmalarına verilen ad.

Pipette : Pipet

Placenta : Plasenta, ana ile fötüs arasında pek çok kritik rol üstlenen yapı, plasentanın temel görevleri arasında gaz değişimini sağlamak, besinleri fötüse getirirken, atık maddeleri fötüsten alıp anaya taşımak ve fötüsün büyümesinde önemli rol oynayan bazı hormonları salgılamak yer alır.

Plant : Bitki

Plasma : Plazma, hücre sıvısı

Plasmalemma : Plazmalemma, hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katman.

Plasma membrane : Hücre zarı

Plasmapheresis : Plazmaferez, Plazma değişimi, kanın vücut dışına alınarak dört bileşeninden biri olan plazmanın kandan ayrıştırılıp geri kalan kısmının replasman sıvısı ile tekrar dolaşıma verilmesi temeline dayanan bir tedavi yöntemi.

Plate : Plaka, tabak

Plateau : Plato, düzlük

Platelet : Trombosit

Plectonemic : Plektonemik, basit ve düzenli bir biçimde dizilerin birbiri etrafında net bir dönüşüyle ortaya çıkan moleküler polimerlerdeki yapı.

Plectonemic coiling : Plektoneik sarmal

Plot : Çizim

Point mutation : Nokta mutasyonu

Poison : Zehir

Polar : Kutup

Polarimeter : Polarimetre

Polarimetry : Polarimetri

Polarizability : Polarize edilebilirlik

Polarize : Kutuplaştırmak, polarize etmek

Polarization : Kutuplaşma, polarizasyon

Pole : Kutup

Poly¬ : Çok

Polycytemia : Polisitemi, alyuvar üretimi artışının kanda alyuvarların normalden fazla sayıda olması.

Polydipsia : Aşırı su içme

Polymer : Polimer, monomer denilen küçük moleküllerden meydana gelen büyük moleküllerin zincir yapısında bulunduğu tabii veya sun’i bir madde.

Polymerizasyon : Polimerizasyon

Polymorphism : Çok biçimlilik

Poyphagy : Çok yeme

Polyuria : Çok işeme

Polyvalent : Çok değerlikli

Pool : Havuz

Population : Toplum

Pore : Gözenek

Porosity : Gözeneklilik

Porous : Gözenekli

Pozitive : Olumlu, artı (+)

Pozitive control : Pozitif kontrol

Pozitive catalysis : Pozitif kataliz

Pozitive cooperativity : Pozitif işbirliği

Pozitive feedback : Pozitif geribildirim

Positron : Pozitron, Artı (+) elektron.

Posterior : Arka, arkada

Postmortem : Ölüm sonrası

Postnatal : Doğum sonrası

Postprandial : Yemek sonrası

Postprandial blood sugar : Tokluk kan şekeri – TKŞ

Potency : Güç, kuvvet

Potent : Güçlü, kuvvetli

Potential : Potansiyel, olası

Potentiometer : Potansiyometre

Prealbumin : A vitamini ve tiroksin taşınmasında görevli plazma proteini.

Precipitation : Çökelme

Precipitant : Çöktüren

Precipitate : Çökelti

Precipitation reaction : Çökelme tepkimesi

Precision : Hassas, duyarlı, ince

Precurcer : Öncü

Pregnant : Gebe, hamile

Preincubation : Ön kuluçka

Preparative : Hazırlayıcı

Pressure dialysis : Basınçlı diyaliz

Prestady state kinetics : Prestadi durum kinetiği

Primary : Birincil

Primer : İlkin, birincil

Primitive : İlkel

Primordial : İlkel

Printer : Yazıcı

Probability : Olasılık

Probable : Muhtemel, olası

Procaryote : Tek hücreden oluşan canlılar.

Product : Ürün

Proenzyme : Proenzim, Enzim öncüsü olan madde

Profile : Kesit

Promotor : Promotor, yapısal genlerin kopyalanmasında görev yapan ve bu olayı başlatan RNA polimeraz enzimi bağlandığı bir DNA bölümü, başlatıcı.

Promotor gene : Promotor gen, başlatıcı gen

Promotor site : Promotor site, başlatma yeri

Protein bound iodine : Proteine bağlı iyot (PBI gibi)

Proton : Proton, atomların çekirdeğini meydana getiren iki temel tanecikten biri.

Protoplasm : Pirotoplazma, yapı bakımından çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yan sıvı, saydam ve canlı hücrenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer.

Proximal : Yakın

Pseudo¬ : Yalancı, sözde

Pump : Pompa

Pure : Saf, temiz, katkısız

Purification : Arınma

Purify : Arındırmak

Putrification : Kokuşma

Pyrolysis : Proliz, organik maddelerin yüksek sıcaklıkta ve oksijensiz ortamda termal kırılmaya uğratılması süreci.

Qualitative : Nitel

Quality : Nitelik, kalite

Quantitative : Nicel, sayısal

Quantity : Nicelik

Quantum : Kuantum, nicem

Quarternacy : Dörtlü

Quenching : Söndürme

Quenching correction curve : Söndürme düzeltme eğrisi

Quenching of fluorescence : Flöresanın söndürülmesi

Raceme : Rasem, bir bileşiğin R ve S şekillerinin bir arada olma durumu.

Racemization : Rasemizasyon, aktif bir bileşiğin, optik olarak rasemik bir bileşiğe dönüşmesi durumu

Racemic mixture : Rasemik karışım, farklı katı fazlar halinde bulunan enentiyomerik moleküllerin eşit miktarlarının karışımı.

Radiation : Radyasyon, ışınım

Radical : Kök, kök ile ilgili, kökten

Radioactive : Radyoaktif, ışınetkin

Radioactive decay : Radyoaktif bozunma

Radioactive disintegration : Radyoaktif parçalanma

Radioactive halflife : Radyoaktif yarılanma ömrü

Radioimmunoassay : Radyoimmünoesey, radyoizotop ile işaretlenmiş test maddesi kullanılarak kandaki spesifik antijen, antikor veya diğer bir proteinin (hormon vb.) çok az miktarlarını belirlemede kullanılan duyarlı bir immünolojik yöntem.

Radioimmunoelectrophoresis : Radyoimmünoelektroforez,
radyoaktif bir izotop ile işaretlenmiş olan bir antikorun kullanıldığı aşırı duyarlı immunoelektroforez işlemi.

Radiolysis : Radyoliz, kimyasal maddelerin iyonlaştırıcı ışınımlar etkisiyle yarışması.

Radiometer : Radyasyon ölçer, Işın ölçer

Radiosensitivity : Radyosensitivite, bir hastanın kanser gibi belirli bir hastalıkla başa çıkmak için radyasyon terapisi kullanımına verdiği yanıt derecesini tanımlamak için kullanılan bir terim.

Radius : Yarıçap

Random : Gelişigüzel, rastgele

Random coil : Gelişigüzel düzensiz sargı

Range : Aralık

Rare : Ender, nadir

Rapid : Hızlı

Rapid flow kinetics : Hızlı akış kinetiği

Rate : Hız, oran, değer

Rate constant : Hız sabiti

Rate determining step : Oran belirleme adımı

Rate equation : Oran denklemi

Rate limiting step : Hız sınırlama adımı

Ratio : Oran, orantı

Ray : Işın

Reabsorption : Geri emilim

Reactant : Reaktan, kimyasal tepkimedeki başlangıç maddesi.

Reaction : Tepkime

Reaction order : Tepkime sırası

Reactive : Tepki gösteren, tepkili

Reactive residue : Tepkime kalıntısı

Reactivation : Etkinleştirme

Reagent : Rekatif, ayıraç

Rearrangement : Yeniden düzenleme

Rearrengement reaction : Yeniden düzenleme tepkimesi

Ressesive : Çekinik

Ressesive gen : Çekinik gen

Receptor : Alıcı

Reciprocal : Karşıt, ters

Reciprocity : Karşıtlık

Recombination : Rekombinasyon, yeniden birleştirme, iki ayrı DNA molekülünün birleşerek yeni DNA molekülleri oluşturması.

Recorder : Kayıt cihazı

Recovery : Kurtarma, geri kazanma

Recovery period : İyileşme dönemi

Rectangular : Dikdörtgen

Recycle : Geri dönüştürmek

Recycling : Geri dönüşüm

Redox : İndirgenme - ¬yükseltgenme

Redox carrier : Redoks taşıyıcı

Reduce : İndirgemek

Reducing agent : İndirgeyici ajan

Reducing end : İndirgiyi uç

Reductant : İndirgeyici madde

Reduction : İndirgeme

Reference electrode : Örnek elektrot

Reference tube : Örnek tüp

Reference voltage : Örnek gerilim

References : Kaynaklar

Reflection : Yansıma

Reflector : Yansıtıcı

Reflux : Geri döndürme

Reflux ratio : Geridöndürme oranı

Refolding : Yeniden katlama

Reforming : Düzeltme

Refraction : Kırılma

Refractive index : Kırılma indeksi

Refractometer : Kırılma ölçer

Refractometry : Kırılma ölçümü

Refractory : Kırılma ile ilgili

Refractory period : Kırılma periyodu

Refrigeration : Soğutma

Regeneration : Yenilenme

Region : Bölge

Regular : Düzenli

Regulation : Düzenleme

Regulator : Düzenleyici

Regulator gene : Düzenleyici gen

Regulatory enzyme : Düzenleyici enzim

Regulatory site : Düzenleyici bölge

Rejection : Reddetme

Relation : İlişki

Relationship : İişki

Relaxation : Gevşeme

Relaxation kinetics : Gevşeme kinetiği

Relative : Göreceli

Relativity : Görelilik

Release : Serbest bırakmak, salıvermek

Reliability : Güvenilirlik

Remission : Azalma, hafifleme

Renal : Böbrekle ilgili

Renal threshold : Böbrek eşiği

Renaturation : Yeniden doyurma, doğallaşma

Repair : Onarım

Repeatibility : Tekrarlanabilirlik

Repeating unit : Çoğaltma birimi

Replicating form : Çoğaltma formu

Replication : Çoğaltma

Replication form : Çoğaltma formu

Replication order : Çoğaltma sırası

Replicative form : Kopya formu, kopya biçimi

Repression : Baskılama

Repressor : Baskılayıcı

Reproducibility : Üretilebilirlik

Reproduction : Üreme

Requirement : Gereksinim

Reserve : Yedek

Reserve alkali : Yedek alkali

Reservoir : Rezervuar, kap, yedek kap

Residue : Kalıntı

Resin : Reçine

Resistance : Direnç

Resolution : Çözüm

Resolving power : Çözme gücü

Resonance : Yankılanma, sesi yansıtma

Resorbtion : Emilim

Respiration : Solunum

Respiratory chain : Solunum zinciri

Respiratory phosphorylation : Solunum fosforizasyonu

Respiratory control : Solunum denetimi

Responce : Yanıt

Resting : Dinlenme

Resting cell : Dinlenmiş hücre

Resting muscle : Dinlenmiş kas

Restriction : Kısıtlama

Restricted diffusion chromatography : Dinlenmiş difüzyon kromatografisi

Result : Sonuç

Resultant : Sonuç

Retardation : Geciktirme

Retardation coefficient : Geciktirme katsayısı

Retarder : Geciktirici

Retention : Alıkoyma, tutma

Reticulocyte : Genç ve olgunlaşmamış alyuvar hücresi

Reticuloendothelial system (RES) : Retiküloendoteliyal sistem – RES

Reticular : Ağsı

Reticulum : Ağ

Retrograde : Geriye doğru giden

Retroinhibition : Retroinhibisyon

Reverse : Ters, geri

Reversible : Tersine çevrilebilir, tersinir

Reversibility : Tersine çevrilebilirlik, tersinirlik

Ribosomal RNA : Ribozomal RNA

Ribosome : Ribozom

Rigid : Katı

Rigidity : Katılık

Right handed : Sağ elini kullanan

Right handed helix : Sağ sarmal

Ring : Yüzük

Ring test : Ring testi, Brusella teşhisinde kullanılan bir test

Rotating evoporator : Döner buharlaştırıcı

Rotation : Dönme

Rotator : Döndürücü

Rotatory evaporator : Döner buharlaştırıcı

Rotor : Pervane, döneç

Run : Koşmak

Routine : Rutin, alışılagelmiş, sıradan

Saline : Tuzlu

Salting in : Tuzlama

Salting out : Tuzlamak

Salivary juice : Tükürük suyu

Salivary gland : Tükürük bezi

Salt fractionation : Tuz ayrıştırma

Salt precipitation : Tuz çökeltme

Salvage metabolic pathway : Metabolik kurtarma yolu

Sample : Örnek

Sampler : Örnekleyici

Sampling : Örnekleme

Saponification : Sabunlaşma

Satellite : Uydu

Satellite phenomenon : Satellit fenomonu

Saturated : Doymuş

Saturation : Doyma

Scale : Ölçek

Scaler : Ölçekleyici

Scanning : Tarama

Scattering : Saçılma

Scintillation : Parıldama

Scintillation counter : Parıldama sayacı

Scission : Kesilme

Sclerosis : Serteşme, doku sertleşmesi

Screning : Tarama

Secrete : Salgılamak

Secretion : Salgı

Secondary : İkincil

Section : Bölüm

Sedation : Yatıştırma

Sedative : Yatıştırıcı

Sedimentation : Çökelme

Sediment : Çökelti

Segment : Parça, bölüm

Segmentation : Bölünme, parçalara ayrılma

Selection : Seçim

Selective : Seçici

Selectivity : Seçicilik

Semi : Yarı

Semi permeable : Yarı geçirgen

Semiconservative replication : Yarı korumalı çoğaltma

Semisensible : Yarı duyarlı

Semisensibility : Yarı duyarlılık

Sensibility : Duyarlılık

Sensible : Duyarlı, hassas

Sensitive : Duyarlı, hassas

Sensitivity : Duyarlılık

Sensitization : Duyarlılık

Separation : Ayırma

Separator : Ayırıcı

Sequence : Sıra

Sequential : Sıralı

Sequential mechanism : Sıralı mekanizma

Sequential model : Sıralı model

Sex : Eşey, cinsiyet

Sex¬linked gen : Eşeysel gen

Shaker : Karıştırıcı

Shape : Şekil, biçim

Sharp : Keskin

Sheath : Kılıf

Sheet : Yaprak, katman

Shift : Değiştirme

Shunt : Şant, paralel devre, yan yol

Shock : Şok, darbe

Shuttle : Mekik

Sickle cell : Orak hücre

Side : Yan

Side product : Yan ürün

Sieve : Elek

Sigmoid : S¬ biçimli

Sign : İşaret

Signal : Sinyal, işaret

Significant : Anlamlı, önemli

Sign mutation : İşaret mutasyonu

Silent : Sessiz, çekinik

Silent gene : Çekinik gen

Silent mutation : Sessiz mutasyon, çekinik mutasyon

Sound : Ses

Source : Kaynak

Special : Özel

Specific : Özgül

Specific activity : Özgül etkinlik

Specific gravity : Özgül ağırlık

Specific heat : Özgül ısı

Specific immunity : Özgül bağışıklık

Specific retention volume : Özgül tutma hacimi

Specific rotation : Özgül rotasyon, özgül dönüş

Specific viscosity : Özgül viskozite, özgük kıvam

Specification : Tanımlama, özgülleme

Specificity : Özgüllük

Spectrophotometer : Spektrofotometre, madde renginin yoğunluğunun ölçülmesiyle madde miktarının veya konsantrasyonunun bulunmasını sağlayan cihaz.

Spectroscope : Spektroskop, görünür ışığı dalga boylarına ayırmak için kullanılan bir cihaz.
Spectroscopy : Spektroskopi, üçgen prizmadan geçerek dağılan bir ışık demetini gösteren animasyon.

Spectral : Spektral, görüntüye dayanan

Spectral analysis : Spektral analiz, maddelerin yaydığı ışınları inceleyerek, maddeyi oluşturan elementleri nitel ve nicel olarak inceleme işlemi.

Spectropolarymeter : Spektropolarimetre, döndürülme özelliği olan bir maddeden geçerek, değişik dalga uzunluğundaki ışınların optik rotasyonunu belirlemek için kullanılan optik cihaz.

Spectrum : Spektrum

Speed : Hız

Spermatocyte : Spermatosit, erkek üreme hücresi

Spermatozoon : Sperma hücresi, erkek üreme hücresi

Spin : Çevirmek, döndürmek

Spleen : Dalak

Spleenectomy : Dalağın operasyonla çıkartılması

Spiral : Sarmal

Spontaneous : Kendiliğinden

Spot : Nokta

Spray : Püskürtmek

Sprayer : Püskürtücü

Spraying : Püskürtme

Spreading : Yayma

Stability : Kararlılık

Stability constant : Kararlılık sabiti, kararlılık değişmezi

Stabilization : Dengeleme, dengede tutma

Stabilizer : Stabilizatör, dengeleyici

Stable : Kararlı

Stage : Aşama, evre

Standard : Standart

Standard curve : Standart eğri

Standard deviation : Standart sapma

Standard error : Standart hata

Standard tube : Standart tüp

Standardization : Standardizasyon

Starter : Başlatıcı

Starvation : Açlık

State : Durum

Static : Sabit, durgun

Stationary : Sabit

Stationary phase : Sabit evre

Stationary state : Sabit durum

Statistics : İstatistik

Sready state : Kararlı durum

Steady state kinetics : Kararlı durum kinetiği

Stem cell : Kök hücre

Step : Adım

Stepwise : Adım adım

Stepwise elution : Kademeli yıkama

Stereoisomer : Stereoizomer, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.

Stereoisomerism : Stereoizomerizm, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.

Stereospecific : Stereospesifik bir reaksiyon, reaktifin stereokimyasının, başka bir seçenek olmadan ürünün stereokimyasını tamamen belirlediği bir reaksiyondur.

Steric : Yapısal

Steric hindrance : Sterik engel, yapısal engel

Stimulate : Uyarmak

Stimulation : Uyarma

Stimulator : Uyarıcı

Stimulus : Uyarıcı

Stirring : Karıştırma

Stopped flow technique : Durdurulmuş akış tekniği

Storage : Depolama

Store : Depo

Strand : İplik

Strain : Gerginlik

Striated : Çizgili

Striated muscle : Çizgili kas

Stream : Akış

Stress : Gerilme

Stroma : Bağdokusundan oluşan kısım

Structure : Yapı

Sub¬ : Alt¬

Subcutaneous : Deri altı

Subjective : Öznel

Sublimation : Sublimasyon, bir maddenin, ısı uygulandığı zaman katı halden, sıvı hale geçmeden gaz haline geçme olayıdır.

Substance : Madde

Substrate : Substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.

Substitution : Yer değiştirme

Substituent : Yer değiştiren

Subunit : Alt birim

Subvital : Hayati, yaşamsal

Sufficient : Yeterli

Super : Üstün, aşırı

Supercoiled : Aşırı sargılı

Superheated : Aşırı ısıtılmış

Supernatant : Süpernatan, bir süspansiyonun santrafüj edildikten sonra ayrılan ve üstte kalan, çözünmeyen ve tortu oluşturan kısmı.

Supersaturated : Aşırı doygun

Supersaturation : Aşırı doygunluk

Supersonic : Ses üstü, süpersonik

Support : Destek

Supressor : Baskılayıcı

Supressor gene : Baskılayıcı gen

Supressible : Baskılanabilir

Supressible mutation : Baskılanabilir mutasyon

Surface : Yüzey

Surface active agent : Yüzey etkin madde

Surfactant : Sürfaktan, yüzey etkin madde

Tableau : Tablo, grafik, çizelge

Tabulation : Listeleme

Tachometer : Takometre

Tailing : Kuyruklanma

Tail¬to¬tail : Kuyruk kuyruğa

Tank : Tank, kap

Tare : Dara, boş ağırlık

Target : Hedef

Target cell : Hedef hücresi, Target hücresi

Target organ : Hedef organ

Target theory : Target teorisi

Tautomer : Totomer

Tautomeric shift : Totomerik değiştirme

Tautomerism : Moleküldeki karbona çifte bağ ile bağlı oksijenin (karbonil denen kısmın) tersinir tepkimeyle hidroksile dönüşmesi ve o çifte bağın yerine tek bağ gelmesi durumu.

Taxis : Yönelme, Hareketli bir organizmanın herhangi bir uyarana karşı yönelme cevabı.

Technique : Teknik

Technical : Teknik

Technology : Teknoloji

Temperature : Sıcaklık

Template : Kalıp

Tendency : Eğilim

Tension : Gerginlik

Tensile : Gerilme

Tensor : Geren, gerici

Terminal : Son

Termination : Sonlama

Terminus : Son

Ternary : Üçlü

Ternary complex mechanism : Üçlü kompleks mekanizma

Ternary mixture : Üçlü karışım

Terreactant reaction : Terreaktan tepkimesi

Tertiary : Üçüncül

Test : Deneme

Theory : Teori, kuram

Theoritical : Teorik, kuramsal

Therapeutic : Tedavi edici

Therapeutic index : Tedavi indeksi

Therapy : Tadavi, sağıltım, sağaltım

Thermal : Termal, sıcak

TAHLİL TERİMLERİ

KAN TAHLİLİ TERİMLERİ

Hemogram: Tam kan sayımı anlamına gelir.
RBC: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır. Alyuvarlar dokulara oksijen taşıyan kan hücrelerdir.
HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını gösterir. Hemoglobin kanda var olan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.
HCT: Hematokrit. Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir.
PLT: Platelets yani trombosit sayısını gösterir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır.
MPV: Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir.
PDW: Kandaki trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.
MCV: Oksijen taşıyan alyuvarların - kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğünü gösterir. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.
MCH: Alyuvarlardaki - kırmızı kan hücrelerindeki toplam hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Alyuvar hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak anlatımıdır.
RDW: Alyuvarların – kırmızı kan hücrelerinin dağılımı genişliğini gösterir.
WBC: Lökosit sayısı, beyaz kan hücrelerinin sayısıdır. Akyuvarlarlar – lökositler vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevli kan hücreleridir.
CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir.
PNL: Nötrofiller. Bakteryel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.
NE%: Nötrofil yüzdesi. Nötrofil hücrelerinin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve yapılarını bozmaktır.
LY%: Lenfosit yüzdesi. Lenfosit hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar. Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda lenfosit yüzdesi düşer.
MO%: Monosit yüzdesi. Monosit hücreleri fagositoz yapma yeteneğine sahiptirler ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar.
EO%: Eozinofil Yüzdesi. Eozinifil hücreleri vücuttaki yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerdir. Eozinofil yüzdesine allerjik ve paraziter hastalıklarda bakılır.
BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofiller hücrelerini de fagositoz yeteneği vardır ama asıl işlevini, çeşitli maddeleri salgılayarak gösterirler.

İDRAR TAHLİLİ KISALTMALARI

PRO: Protein. Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz.
GLU: Glikoz. Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir.
Sg: Dansite (Yoğunluk). Referans aralığı 1.010 ile 1.020 arasındadır.
pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir.
LEU: Lökosit. İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.
NIT: Nitrit. İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.
KET: Keton. Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir.
UBG: Ürobilinojen Değeri
BIL: Bilirubin. Ölü kan hücrelerinin karaciğer ve safra kesesi aracılığıyla atılımını gösterir. Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.
ERY: Eritrosit. İdrarda kan olduğunu gösterir.

BİYOKİMYA TAHLİLİ KISALTMALARI

CA: Kalsiyum. Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.
PHOS: Fosfor. Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
UREA: Üre. Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.
GLU: Glikoz. Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.
TP: Total Protein. Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.
HB: Hemoglobin. Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
UA: Ürik Asit. Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.
BİL-D: Direkt Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
BİL-T: Total Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT: Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir.
ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.
AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.
GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.
ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Vücutta neredeyse tüm dokularda vardır; fakat ne iş yaptıkları pek bilinmez.
LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.
HDL: Kandaki yağ oranını gösteren, yararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
LDL: Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. Kandaki yağ oranını gösteren, zararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
TK: Toplam Kolesterol. Toplam kolesterolün değerini gösterir.
VLDL-K: VLDL Kolesterol. Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
CK-MB: Kreatin Kinaz. İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
AMYL: Amilaz. Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.
TG: Trigliserid. Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.
FE: Demir. Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.
Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.
Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.
Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
Kreatinin Klerensi: Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve böbrek hastalıklarının takibinde kullanılır. Burada ise böbrek hastalıkları ve şok kreatinin klerensi düzeyini azaltır.
AKŞ: Açlık Kan Şekeri. Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
TKŞ: Tokluk Kan Şekeri. Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.
OGTT ve OGL: Şeker yüklemeleri
Asit Fosfataz: Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır.
Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.
Lipaz: Pankreas fonksiyon testlerindendir.
DBK: Demir Bağlama Kapasitesi. Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.

HEPATİT TAHLİLİ KISALTMALARI

HBsAg: Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır.
Anti-HBs: HBV’ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır.
Anti-HAV IgM: Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır.
Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.
HBeAg: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar.
Anti-HBe: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.
Anti-HIV: HIV, Aids tanısında kullanılır.
Anti-HCV: HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur.

HORMON TAHLİLİ KISALTMALARI

FERR: Ferritin. Demir eksikliği anemisi, kronik hastalık anemisi, talasemi, hemakromatozis ve demir yükleme tedavisinin takibinde kullanılır.
B12: Vitamin B12. Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir.
FOL: Folik Asit. Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.
T3-T4-FT3-FT4: Total T3, Total T4, Serbest T3, Serbest T4. Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon. Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Tek başına yeterli değildir, ek yöntemler gerekir.
E2: Estradiol. Vücuttaki en potent endojen östrojendir.
ß-HCG: Beta HCG. Gebeliğin teşhisi, ektopik gebelik şüphesinin değerlendirilmesi ve in vitro fertilizasyon hastalarının takibinde kullanılır.
AFP: Alfa-Fetoprotein. Hepatoselüler ve germ hücreli kötü huylu tümörlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.
CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar.
CA 125: Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir.
CA 15–3: Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır.
CA 19–9: Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar.
PSA: Prostat-Spesifik Antijen. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Free PSA: Serbest PSA. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.


Sağlıklı günler dileği ile...

Doç.Dr. Ali AYYILDIZ - İnsan Anatomisi Uzmanı (Ph.D.), Veteriner Hekimi
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Biyokimya Terimleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ali AYYILDIZ Fotoğraf
Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ
Antalya
Veteriner Hekim
İnsan Anatomisi Uzmanı Dr.
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,017 uzman makalesi arasında 'Biyokimya Terimleri' başlığıyla benzeşen toplam 6 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► YENİSindirim Sistemi Terimleri Temmuz 2024
► Antiviral İlaçlar Nisan 2020
◊ Latince Atasözleri ÇOK OKUNUYOR Aralık 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:25
Top