Biyokimya Terimleri
BİYOKİMYA TERİMLERİ
BİYOKİMYA VE LABORATUVAR ANALİZ TERİMLERİ
Abbreviation : Kısaltma
Aberration : Sapma
Ability : Yetenek
Abiotic : Canlı olmayan, hayat dışı
Abnormal : Anormal, normal olmayan
Abrasion : Aşınma
Abrasive : Aşındırıcı
Abridge : Kısaltmak, özetlemek
Abridgement : Kısaltma, özet
Abscess : apse
Abscissa : Yatay çizgi
Absolute alcohol : Saf alkol
Absorbance : Soğurma, emme
Absorbance measurement : Soğurma ölçümü
Absorbance region : Soğurma bölgesi
Absorbant : Soğuran, soğurucu
Absorption : Soğurma, emilme
Absorption coefficient : Soğurma katsayısı
Absorption spectrum : Soğurma görüngesi
Absorptivity : Soğurma durumu
Abstract : Özet
Abundance : Bolluk, çokluk
Abundant : Bol, çok
Acceleration : Hızlandırma
Accelerator : Hızlandırıcı
Acceptor : Alıcı
Acceptory control : Alıcı düzeyinde kontrol
Accessibility : Ulaşılabilirlik, erişilebilirlik
Accessory : Eklenik, yardımcı
Accomodation : Uyuma
Accumulate : Biriktirmek, toplamak
Accumulation : Birikme, birikim, toplama
Accumulator : Akümülatör, Biriktirici cihaz
Accuracy : Doğruluk
Accurate : Doğru
Acetly CoA : Asetil KoA
Acid : Asit
Acidification : Asitlendirme, asitleştirme
Acidimetry : Asit ölçümü
Acidity : Asitlik
Acidosis : Asidoz
Acquired : Edinilmiş, kazanılmış
Act : Etkilemek
Action : Eylem, etki
Activated : Aktif, etkinleşmiş, etkinleştirilmiş
Activated state : Aktif durum, etkinleşmiş durum
Activation : Etkinleşme, etkinleştirme
Activator : Etkinleştirici
Active : Aktif, etkin
Active site : Etkin bölge
Active transport : Aktif taşınma
Activity : Etkinlik
Actual : Güncel, gerçek
Acute : Akut, yeni, yoğun etkili
Adaptation : Uyum
Adaptor : Uyarlayıcı
Add : Eklemek, katmak
Addition : Ekleme, katma, toplama
Addictive : Bağımlılık yapan
Addictivity : Bağımlılık yapma özelliği
Adduct : Eklenti
Adhere : Bağlı kalmak
Adhesion : Yapışma
Adhesive : Yapışkan
Adhesiveness : Yapışkanlık
Adiabatic : Isı almayan, Isısız
Adipocyte : Yağ hücresi
Adipose tissue : Yağ dokusu
Adjoint : Eklenmiş, eklenik
Adjuvant : Eklenmiş madde, destekleyici madde
Administration : Yönetim
Adolescence : Ergenlik
Adolescent : Ergen
Adoptive : Benimsenmiş
Adsorbate : Kendi yüzeyine tutturan, kendi yüzeyine yapıştıran
Adsorbent : Kendi yüzeyine tutturan madde, kendi yüzeyine yapıştıran madde
Adsorption : Yüzeyine tutturma,yüzeyine yapıştırma
Adsoptivity : Yüzeyine tutuculuk, yüzeyine yapıştırıcılık özelliği
Adult : Erişkin, yetişkin, olgun
Advantage : Üstünlük
Aerobe : Oksijenli ortamda yaşayan
Aerobic : Oksijen gerektiren, oksijen varlığında oluşan
Aerosol : İtici gaz
Affinity : İlgi, yakınlık
Affinity labeling : Yakınlık etiketi
Aged : Yaşlı
Agent : Ajan, madde
Agglomerate, Aggregate : Yığışmak, kümeleşmek
Agglutination : Kümeleşme
Aggregation : Yığılma, kümelenme
Aging : Yaşlanma, yaşlandırma
Agigate : Çalkalamak, karıştırmak, sallamak
Agitated vessel : Çalkalama kabı
Agitation : Çalkalama, karıştırma
Air : Hava
Air blowing : Hava üfleme, üfleme
Air suction : Hava emme
Alarm : Uyarı
Alcohol : Alkol
Alcoholic : Alkollü içki tutkunu, alkolik
Alcoholic steroid : Alkolik steroid, sterol
Aliment : Besin, yiyecek, gıda
Alimentary : Besinle ilgili, gıdayla ilgili
Alimentation : Beslenme
Aliquot : Sıvı kısım
Alkali : Alkali, baz
Alkaline : Bazik
Alkalinity : Alkalilik, baziklik
Alkalosis : Alkaloz
Alkyl : Alkil
Alkylation : Alkilasyon, alkilleme
Allele : Alel, eş
Allergen : Allerjen, duyarlı
Allergic : Aşırı duyarlı
Allergy : Aşırı duyarlılık
Allosteric : Allosterik, oynak
Allosterism : Allosterizim, oynaklık
Allotropy : Farklı biçimlenme
Allow : İzin vermek
Alloy : Alaşım
Alfa helix : Alfa tipi sarmal
Alternating current : Dalgalı akım
Alternative : Seçenek
Altitute : Rakım, yükseklik
Amalgam : Civalı alaşım
Amorphous : Kendine özgü biçimi olmayan
Amphoteric : Ortamın pH değerine göre asidik veya bazik özellik gösterebilen madde
Amplification : Yükseltme, güçlendirme
Amplifier : Yükseltici, güçlendirici
Amplitude : Genlik
Anabolic : Anabolik, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması
Anabolism : Anabolizma, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması
Anaerobe : Oksijensiz ortamda yaşayan
Anaerobic : Oksijensiz
Analog : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri
Analogy : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri
Analysis : Çözümleme
Analytical : Çözümsel
Analytical chemistry : Analitik kimya, çözümleyici kimya
Analyze : Çözümlemek
Analyzer : Çözümleyici
Anemia : Kansızlık, kan azlığı
Angle : Açı
Angular : Açı ile ilgili
Anharmonic : Ahenksiz, uyumsuz
Anhydride : Susuz, anhidrid
Anhydride bond : Anhidrid bağı
Anhydrous : Susuz, suyu uzaklaştırılmış
Anion : Negatif (-) yüklü iyon
Anisotropic : Anizotropik, Eşyönsüzlük, izotropinin aksine, yön olarak bağımlı olma özelliğidir.
Annealing : Isıtılan DNA’nın yavaşça soğutularak tekrar çift zincirli haline geri dönmesi
Anode : Pozitif (+) artıuç
Antagonizm : Karşıt etki gösteren
Antagonist : Karşıt
Antibiogram : Antibiyotik duyarlılık testi
Antibiotic : Antibiyotik
Antibody : Antikor, kana dışarıdan giren yabancı cisimlere karşı koyan madde
Anticoagulant : Pıhtı önleyici
Anticoagulation : Pıhtı önleme
Anticodon : mRNA'daki kodon dizilişine göre robozomlara aminoasit getiren tRNA'ların özel üçlü nükleotit dizilerine antikodon denir.
Antidiuretic : İşeme önleyici
Antifreeze : Donma önleyici
Antigen¬antibody complex : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen kompleks, bağışıklık kompleksi, immün kompleks, antijen - antikor kompleksi
Antigen¬antibody reaction : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen tepkime, bağışıklık tepkimesi, immün tepkime, antijen - antikor tepkimesi
Antigen¬binding capacity : Antijen bağlama kapasitesi
Antimetabolite : Enzim molekülünde koenzim veya substrat durumundaki esas metabolitin yerini alarak enzimin bloke olmasına neden olan ilaç veya zehir.
Antimatter : Karşıt madde
Antiparallel : Antiparalel
Antiparallel spin : Antiparalel dönme
Apo : -den, -dan, uzaklaşan, giden, ayrılma, uzak, uzakta anlamları veren önek
Apoenzyme : Koenzimle birleşerek aktif enzimi oluşturan enzimin faal olmayan protein kısmı
Apparatus : Cihaz, aygıt
Apparent : Bariz, Görünen
Application : Uygulama
Applicator : Uygulayıcı
Applied : Uygulamalı, uygulanmış
Approach : Yaklaşmak, yaklaşım
Approximately : Yaklaşık
Aqua fortis : Nitrik asit, kezzap
Aquerous : Sulu
Arbitrary : Keyfi, kendince, gelişigüzel
Area : Alan
Arrangement : Hakemlik, yönetme, düzenleme
Artery : Atardamar
Artificial : Yapay, suni
Ascending : Yükselen, çıkan
Ash : Kül
Aspirate : Aspire etmek, emmek
Aspirator : Aspiratör, emen cihaz
Assay : Tahlil, analiz
Assembly : Kurul
Association : Dernek, ortaklık, bir araya gelme
Assume : Varsaymak
Assumption : Varsayım
Asymmetric : Asimetrik, simetrik olmama durumu
Asymmetry : Simetrik olmama durumu, herhangi bir eksende iki tarafın ayna görüntüsü yaratmadığı ve birbirinden alakasız olduğu durum
Asynchronous : Eş zamanlı olmayan
Atherosclerosis : Damar sertliği
Atmosphere : Yeryüzünü saran hava katmanı
Atmospheric distilation : Açık damıtma
Atom : Atom veya zerre, bilinen evrendeki bütün maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. Atom kelimesi Grekçe bölünemez anlamına gelen atomus kelimesinden türemiştir.
Atomization : Atomizasyon, sıvı ve gazların bir basınç altında mikron boyutunda küçük zerreciklere ayrılması işlemidir. Atomizasyonu sağlayan basınç yine su veya gazlar kullanılarak üretilir.
Atomizer : Pülverizatör, püskürteç, fıs fıs
Attachment : Bağlılık, tutunma, tutturma
Attenuation : Zayıflaştırma, güçsüzleştirme
Attraction : Çekim, çekme
Attractive : Çekici
Audibility : Duyulabilirlik, işitilebilirlik
Auto : Kendi, oto
Automatic : Otomatik, kendiliğinden
Automation : Otomsayon, kendi kendine
Autonomy : Özerklik
Autotroph : Ototrof, Yaşamsal etkinliklerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları bütün organik bileşikleri, doğrudan doğruya inorganik bileşikleri sentezleyerek kendisi elde eden
Autotrophy : Kendi kendini besleyen
Auxillary : Yardımcı, ek, yan
Auxillary equipment : Yardımcı donatım, ek donatım
Availability : Varlık, mevcudiyet, bulunabilirlik
Availment : Kullanım
Average : Ortalama
Background count : Taban sayımı
Back mutation : Geri mutasyon
Bacteriophage : Bakteriyofaj, bakteri yiyen
Bag : Torba
Balance : Denge
Balanced equation : Denge denklemi
Band : Şerit, kuşak
Band spectrum : Band spektrumu
Barrier : Engel
Basal metabolism : Bazal metabolizma, canlının tam dinlenme sırasında kas hareketi yapmadan, vücuttaki canlılık olaylarının sürmesi için gereken enerjiyi sağlayan metabolizmaya bazal metabolizma denir.
Base : Baz, temel, taban
Base analog : Baz türevi
Baseline : Temel
Base pair : Çift bazlı
Basicity : Bazlık
Bath : Banyo
Beam : Işın
Belt : Kemer
Benign : İyi huylu
Beta helix : Beta ¬tipi sarmal
Bibliography : Kaynakça
Bilayer : İki katmanlı
Bile : Safra, öd
Bile acid : Safra asidi, öd asidi
Bile salt : Safra tuzu, öd tuzu
Binary : İkili
Binary mixture : İkili karışım
Binder : Bağlayıcı
Binding : Bağlanma
Binding site : Bağlanma bölgesi
Bio : Canlı, diri, biyo
Biochemistry : Biyokimya, yaşam kimyası
Bioenergetics : Biyoenerjetik, biyolojik sistemlerdeki enerji dönüşümünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Hücrelerin serbestçe enerji ve madde alışverişinde bulunan açık bir sistemi çevresi ile temsil ettiği düşüncesini içerir.
Biogenesis : Biyogenez, her canlı varlığın yine canlı bir varlıktan oluştuğu kuramı.
Biomolecule : Canlılarda yer alan moleküllere verilen ad.
Biopolymer : Biyopolimerler, canlı organizmalar tarafından üretilen biyomateryal ve polimerlerdir, başka bir deyişle, bunlar polimerik biyomoleküllerdir.
Biosynthesis : Küçük moleküllerin enzimler aracılığı ile birleştirilerek büyük moleküllerin sentezlenmesi olayının canlı organizma içinde meydana gelmesi olayı.
Biotic : Biyotik faktörler veya biyotik bileşenler, başka bir organizmayı etkileyen veya ekosistemi şekillendiren herhangi bir canlı faktör olarak tanımlanır.
Bivalent : İki değerli
Bleaching : Ağartma
Blender : Parçalayıcı
Blending : Karıştırma, parçalama
Blocker : Engelleyici, önleyici
Blocking agent : Engelleyici madde, önleyici madde
Blood : Kan
Blood circulation : Kan dolaşımı
Blood stream : Kan akımı, kan dolaşımı
Blower : Üfleyici
Body : Gövde
Boiling : Kaynama
Bond : Bağ
Bottle : Şişe
Boundary : Sınır
Boundary layer : Sınır katman, uç katman
Branch : Dal, şube
Branching : Dallanma
Breeding : Yetiştirme, üretme
Brightness : Parlaklık
Bubble : Baloncuk, kabarcık, balon
Buffer : Tampon
Building block : Yapı taşı
Bulk : Toplu, yığın, gövde yoğunluğu
Bulky : Hantal, yapılı
Bunsen burner : Bunsen ocağı
Burner : Brulör, yakıcı, ocak
By¬pass : Köprüleme
By¬product : Yan ürün
Calcification : Kireçlenme
Calibration : Ayarlama, kalibrasyon
Calibration curve : Ayarlama eğrisi
Calori : ısı, sıcaklık
Caloric : Isı ile ilgili, kalori ile ilgili
Caloric power : Isı gücü
Caloric value : Isı değeri
Calorie : Isı, sıcaklık
Calorimeter : Isı ölçer
Canal : Kanal, oluk
Capacitor : Kapasitör veya kondansatör, elektronların kutuplanıp elektriksel yükü elektrik alanın içerisinde depolayabilme özelliklerinden yararlanılarak bir yalıtkan malzemenin iki metal katman arasına yerleştirilmesiyle oluşturulan temel elektrik ve elektronik devre elemanıdır.
Capacity : Kapasite, hacim, sığa
Capillarity : Kılcallık
Capillary : Kılcal
Capture : Yakalamak, kapmak
Carrier : Taşıyıcı
Caryo : Çekirdek anlamına gelen önek
Caryokinesis : Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması
Caryolymph : Çekirdek sıvısı
Caryon : Çekirdek
Caryoplasm : Çekirdek plazması
Caryosome : Karyozom, Çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğu
Caryotin : Karyotin, Karyotin, hücre çekirdeğinin sürdürülebilir, retiküler, malzemesi olarak tanımlanır.
Catabolic : Yıkımla ilgili
Catabolism : Yıkım
Catabolite : Yıkım ürünü
Catalysis : Kimyasal bir tepkimeye girmiyormuş gibi görünen bir maddenin, hiçbir değişmeye uğramadan, tepkimenin olmasını ya da tepkimenin hızının değişmesini sağlayan etkisi
Catalyst : Katalizör, Kimyasal bir reaksiyonu hızlandıran madde, enzim.
Catalytic : Kataliz ile ilgili
Catalytic level : Kataliz düzeyi, kataliz seviyesi
Catalytic reaction : Kataliz tepkimesi
Catalytic site : Katalitik bölge
Catalyze : Tepkimeyi hızlandırmak
Catalyzer : Tepkimeyi hızlandırıcı
Cathode : Eksi (-) uç
Cathode rays : Katot ışınları, eksi ( -) uç ışınları
Cation : Bir çözeltinin elektrolizi sırasında eksi (-) uçta toplanan iyon.
Cavity : Boşluk
Cell : Hücre
Cell culture : Hücre kültürü, hücre ekimi, doku ekimi
Cell cycle : Hücre döngüsü
Cell division : Hücre bölünmesi
Cell fractionation : Hücre parçalanması
Cell line : Hücre çizgisi
Cell membrane : Hücre zarı
Cellular : Hücresel
Cellular immunity : Hücresel bağışıklık
Cell wall : Hücre duvarı
Center : Merkez
Central : Merkezi, merkez ile ilgili
Centrifugal : Merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren.
Centrifugal filter : Santrifüj filtresi
Centrifugal force : Merkezden çevreye yöneltme gücü
Centrifuge : Santrifüj, merkezkaç kuvvetinden yararlanarak bir karışımın içinde bulunan ve diğerlerine oranla ağır ve çökebilir ögeleri çöktürmekte kullanılan laboratuvar aleti.
Centromere : Sentromer, kromozom üzerinde iğ ipliğinin tutunduğu nokta, kromozomlarda kardeş kromatitleri bir arada tutan kısıma verilen ad.
Centrosome : Sentrozom silindir şeklinde sıralanmış bir çift sentriolden oluşan ve hücre bölünmesinde görevli zarsız bir organeldir.
Chain : Zincir, dizi
Chamber : Oda, bölme
Change : Değişim, değiştirme
Channel : Kanal, oluk
Channeling : Kanallama, oluklama, yönlendirme
Character : Karakter, ıra
Characteristic : Özgü olan, bir şeye özgü
Charge : Yük, yüklemek
Charge balance : Yük dengesi
Charging : Yükleme, dolma
Chart : Grafik, çizgi
Chelating : Şelatlama, Şelasyon, iki veya çok dişli bir kimyasal ligandın iyonik bir substrata bağlanması veya komplekslenmesidir.
Chelating agent : Şelatlayıcı madde
Chelation : Şelatlama
Chemical : Kimyasal
Chemisorption : Kemisorpsiyon, adsorbat ve adsorbant arasında kimyasal bir bağın oluştuğu adsorpsiyon tipidir.
Chromatic : Renkli, renkle ilgili
Chromatid : Kromatid, kromatitlere aynı zamanda eş kromozomlar denir, kromozom eşlenmesi sonucunda oluşurlar ve iki kromatit bir araya gelerek bir kromozomu oluşturur.
Chromatin : Kromatin, hücre çekirdeğindeki DNA'nın, histon denilen küçük molekül ağırlıklı bazik proteinler ile beraber oluşturduğu yapı.
Chromatogram : Kromatogram, analitik GC ve LC’de hareketli faz veya eluent kolondan çıkarak bir detektörden geçerek zaman kat ettikleri yola veya hacme göre grafiğe çevrilen bir dizi elektronik sinyal oluştururlar. Sonuçta elde edilen grafik görüntüye kromatogram denir.
Chromatography : Kromatografi, bir karışımın bileşenlerini, bunlara seçimsel ilgi gösteren iki ya da daha çok evreden sistemler arasında farklı göçlerine bakarak tanımak, gerektiğinde niceliklerini belirlemek amacıyla yapılan ve ayırma işlemine dayanan analitik yöntemdir.
Chromophobe : Kromofobi kelimesi, histolojik yapıların, boyayı gerçekten almamaları ve böylece mikroskop altında soluk olarak görünmeleri için kullanılır, chrome – renk ve phobia - korku kelimelerinden türetilmiştir.
Chromophore : Renk veren
Chromophyl : Kromofil, hipofiz ön lobunda asit boyanma özelliği gösteren hücrelerdir.
Chromosome : Kromozom, Grekçe chromos - renk, soma – vücut, beden kelimelerinden türetilmiş bir kelime olup, DNA'nın histon proteinleri etrafına sarılmasıyla, yoğunlaşarak oluşturduğu, canlılarda kalıtımı sağlayan genetik birimlerdir.
Chronic : Kronik ya da süreğen, müzmin, vücudun herhangi bir parçasında var olan, uzun süreli devam eden, kimi zaman hayat boyu düzelmeyen ve tedavi imkanları daha sınırlı kabul edilen hastalık türüdür.
Chyle : Kilüs, sütümsü, yağ emülsiyonu içeren lenf, yani akkandır. Besin yoluyla alınan yağların sindirimiyle ince barsakta oluşur.
Chylomicron : Şilomikron, ince barsakta üretilen lipid taşıyan büyük lipoproteinlerdir, dış yüzeyinde bulunan apoB48 ile reseptörler tarafından tanınır, bu lipoproteinler besin yolu ile alınan triaçilgliserolleri, kalp, yağ ve kas dokusuna taşır.
Circle : Çember, daire, circulus
Circular : Daire ile ilgili, daire şeklinde, halka biçiminde, sirküler.
Circulation : Dolaşım
Cis : Bir alkende karbonların aynı tarafta olması
Classification : Sınıflandırma
Clearance : Atım, atılım
Cleavage : Bölünme
Cloning : Klonlama, Bir canlı hücresinin bölünmesi veya canlı hücre çekirdeğinin, çekirdeği alınmış bir başka hücre yumurtasına yerleştirilerek döllenmenin sağlanmasıdır.
Clot : Pıhtı
Clotting time : Pıhtılaşma zamanı
Cluster : Küme, öbek
Coagulant : Pıhtılaştırıcı
Coagulation : Pıhtılaşma
Coagulation time : Pıhtılaşma zamanı
Coagulator : Pıhtılaştırıcı
Coagulum : Pıhtı
Coalescence : Birleşme, kaynaşma
Coarse control : Kaba kontrol, kaba denetim
Code : Kod, dizgi
Codon : Kodlanma, dizgi
Cofactor : Kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur.
Coefficient : Katsayı
Coenzyme : Koenzim, aktif enzimi (holoenzim) oluşturmak için protein molekülü (apoenzim) ile bağlanan organik, protein olmayan moleküllerdir.
Coherent : Tutarlı, uyumlu
Cohesion : Bağlılık, yapışma
Coil : Bobin, sargı, sarmal
Coincidence : Tesadüf, rastlantı
Coincident : Rastlayan, çakışık
Cold room : Soğuk oda
Collapse : Çöküntü, Çevresel damarların genişleyip burada kanın toplanmasıyla oluşan ağır bir çöküntü tablosu, vücutta bütün kuvvetlerin birdenbire kesilmesi.
Co¬linearity : Kolineer, aynı doğru üzerinde olan
Collection : Toplama
Collective : Toplu, ortak
Collector : Kollektör, toplayıcı, yüzdürmede (flotasyon) kullanılan mineral taneciklerinin hava kabarcıkları ile taşınma verimini artıran, ksantatlar gibi bir madde.
Collision : Çarpışma
Colloid : Kolloid, çözücü sıvıda küçük tanecikler halinde dağılmış madde, katı maddenin bu nitelikle belirgin hali, jelatin’e benzer, jelatin niteliğinde olan.
Colloidal : Kolloidal, kolloid durumu gösteren; kolloid niteliğinde olan.
Colorimeter : Renk ölçen cihaz, renk ölçer
Colorimetry : Renk ölçümü
Colostrum : Ağız sütü, ilksüt
Column : Direk, sütun
Coma : Koma , Grekçe derin uyku anlamına gelen koma kelimesinden gelme bir tıp terimdir. Koma, bir kişinin altı saatten fazla süren bilinçsizlik durumudur. Bu durumdaki kişiler ağrılı uyaranlarla, ışık ya da sesle uyandırılamaz.
Combination : Birleşme
Combustion : Yanma
Combustion chamber : Yanma odası
Common : Yaygın
Comparative : Karşılaştırmalı
Comparator : Karşılaştırıcı
Compartment : Bölme
Compatible : Uyumlu
Compensation : Karşılama, dengeleme
Competitive : Yarışmalı
Competitive inhibition : Yarışmalı engelleme
Complement fixation : Komplement fiksasyon testi, Hastanın serumundaki antikorları tespit eden test, Kompleman virus antijeni - antikor çiftine tutunur. Tutunan komplemanlar görüntüleme sistemi (koyun alyuvarı ve anti koyun alyuvarı antikoru) kullanılarak görüntülenir, eğer boşta kompleman kalmazsa alyuvarlar çözülemeyip çöker ve tortu oluşturur.
Complementary : Tamamlayıcı
Complete : Bütün, tamamlanmış
Complex : Karmaşık
Complex molecule : Karmaşık madde
Complicated : Karmaşık
Component : Bileşen
Compose : Oluşturmak, birleştirmek
Composed : Oluşmuş, birleşmiş
Composition : Oluşum, bileşim
Compound : Bileşik
Compress : Sıkıştırmak, bastırmak
Compressibility : Sıkışırlık
Compressibility factor : Sıkıştırılabilirlik faktörü
Compression : Sıkıştırma, bastırma
Compressor : Sıkıştırıcı, bastırıcı
Computer : Bilgisayar
Concave : İçbükey
Concentrated : Konsantre, yoğun
Concentration : Konsantrasyon, yoğunluk
Concentrator : Yoğunlaştırıcı
Conclusion : Sonuç
Condensable : Yoğunlaştırılabilir
Condensate : Yoğun madde
Condensation : Yoğunlaşma
Condense : Yoğunlaştırmak
Condensed : Yoğun, yoğunlaşmış
Condenser : Yoğunlaştırıcı
Condition : Koşul, şart
Conditional : Koşullu
Conductance : İletkenlik
Conductibility : İletken olma durumu
Conduction : İletim
Conductometer : İletkenlik ölçer
Conductometry : İletkenlik ölçümü
Conductor : İletken
Confidence : Güven, güvenme
Confidence interval : Güven aralığı
Configuration : Biçim
Conformation : Yapı
Conformational change : Yapı değişikliği
Conglomerate : Küme, kümeleşme
Conjugated : Birleşmek, bağlı
Conjugation : Birleşme, bağlanım
Connection : Bağ, bağlantı
Consecutive : Ardışık
Conservation : Koruma
Consistency : Tutarlılık, koyuluk, kıvam
Constant : Sabit, değişmez
Constituent : Kurucu, bileşen, yapıtaşı
Constitution : Yapılandırma, birleştirme
Constitutive enzyme : Sentezlenmeleri bir denetim mekanizmasına bağlı olmayan enzimler
Construction : Yapı
Contact : Değme, dokunma
Contain : İçermek
Contamination : Bulaşma, kirletme, kirlenme
Content : İçerik
Continuity : Süreklilik
Continuous : Sürekli
Continuous flow technique : Sürekli akış tekniği
Continuum : Devam
Contraction : Kasılma, büzülme, kısalma
Contractionlosscoefficient : Büzülme kaybı katsayısı
Contradiction : Çelişki, ikilem
Contribution : Katkı
Control : Kontrol, denetim
Convergence : Yakınsama, yakınsaklık
Convergent : Yakınsak
Converse : Karşıt, ters
Conversion : Dönüştürmek
Convex : Dışbükey
Conveyorband : Taşıyıcı bant
Conveyor belt : Taşıyıcı kemer
Cooler : Soğutucu
Cooling : Soğutma, soğutmak
Cooperation : İşbirliği, ortaklaşma, ortak çalışma
Cooperative : Koperatif, işbirliği
Cooperativity : İşbirliği
Coordinate : Kordinat
Coordinate covalent band : Ortaklaşa kovalent band
Coordination : Kordinasyon, eşgüdüm
Core : Çekirdek
Corpus : Cisim, gövde
Correct : Doğru
Correction : Düzeltme
Correlation : İlişki
Correlation energy : Korelasyon enerjisi
Correspondence : Yazışma, haberleşme
Corresponding : Karşılık gelen
Corrosion : Aşınma
Corrosive : Aşındırıcı
Cosubstrate : yardımcı substrat, substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.
Counter : Sayaç
Counter current : Karşı ¬akım
Countercurrent flow : Karşı ¬akım akışı
Counter ion : Karşı iyon
Counting : Sayma, sayım
Coupling : Birleştirme, kenetlenme
Covalent : Kovalent bağ, iki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağın bir tanımıdır.
Covalent labeling : Kovalent etiketleme
Covariance : Kovaryans,iki rastgele değişkenin beraber değişimlerini inceleyen bir istatistiktir.
Covariant : Kovaryant, verilen herhangi bir denklemin fiziksel olup olmadığını gösterir durum, eğer denklem fiziksel ise kesinlikle kovaryant olmak zorundadır.
Coverage : Kapsama, içerik
Cracking : Çatlama
Criterion : Kriter, ölçüt
Critical : Kritik
Cross : Çapraz
Cross flow : Çapraz akış
Cross feeding : Çapraz besleme
Cross linking : Çapraz bağlanma
Cross over : Çaprazlama geçiş
Cross reaction : Çapraz tepkime
Cross section : Çapraz kesit
Crucible : Pota
Crude extract : Ham öz, kaba özüt
Cryoscopy : Kriyoskopi, çözeltilerde gözlenen donma noktası alçalmasıdır. Seyreltik çözeltiler yeterli miktarda soğutulduklarında çözünen maddeden önce saf çözücü kristalleri oluşturmaya başlar.
Cryostat : Sabit düşük sıcaklık kabı.
Crystal : Kristal
Crystalline : Kristal, berrak, şeffaf
Crystallization : Kristalleşme
Culture : Kültür, ekim
Cumulate : Birikmek, birikme
Cumulative : Birikici
Cure : Çare, tedavi, sağıtım, sağaltım
Curl : Kıvrırmak
Current : Akım
Curvature : Eğrilik
Curve : Eğri
Cybernetics : Sibernetik, canlı ve cansız bütün karmaşık sistemlerin denetlenmesi ve yönetilmesini inceleyen bilim dalı.
Cycle : Çevrim, döngü
Cyclic : Çevrimsel, döngüsel, siklik
Cyclic¬AMP : Çevrimsel AMP
Cylinder : Silindir
Cytoplasm : Sitoplazma, hücre sıvısı
Damage : Hasar, yara, bere
Dark current : Karanlık akım
Dark current adjustment : Karanlık akım ayarı
Data : Veri
Datum : Tarih
Dead line : Ölü çizgi
Dead point : Ölü nokta
Dead space : Ölü boşluk
Dead time : Ölü süre
Dead volume : Ölü hacim
Deaerator : Hava giderici
Deamination : Deanimasyon, Amin grubunu uzaklaştırma, Aminsizleştirme
Debranching enzyme : Dallanmayı gideren enzim
Decant : Boşaltmak
Decantation : Boşaltma
Decarbonization : Karbonsuzlaştırma
Decarboxylation : Dekarboksilasyon, karboksil grubunu uzaklaştırma
Decay : Çürüme
Decoding : Kod çözme
Decolonization : Dekolonizasyon, koloniden arındırma
Decolonized : Koloniden arındırılmış
Decomposition : Ayrışma
Decrease : Azaltmak
Decontamination : arındırılmış, dezenfekte edilmiş, bulaşma giderilmiş
Deep freeze : Derin dondurucu
Defecation : Dışkılama
Defect : Kusur, bozukluk
Deficiency : Yetersizlik
Define : Tanımlamak
Definite : Kesin, belirli
Definition : Tanım
Deformation : Bozulma, deformasyon
Degassing : Gazdan arındırma
Degenerate : Bozulmuş
Degeneration : Bozulma
Degenerative genetic code : Bozulmuş gen kodu
Degradation : Bozunma, bozulma, DNA'nın mor ötesi ışık, kimyasal madde, radyasyon gibi çevresel etmenlerle parçalanması, bir bileşiğin kendisini oluşturan daha basit parçalara ayrılması.
Degree : Derece
Dehumidifier : Nem giderici
Dehydratase : Dehidrataz
Dehydratation : Suyunu çıkarma, dehidrasyon
Deionized : Deiyonize
Deionization : Deiyonizasyon
Delay : Gecikme
Deletion : Silme
Deliquescent : Eriyen
Demineralised water : Deminarelize su, minerallerden arındırılmış su
Demonstration : Gösteri, gösterme
Denatured : Denature, doğal yapısını kaybetmiş
Denatured alcohol : Denature alkol
Denaturation : Denaturasyon, doğal yapının bozulması
Denature : Denature, doğal yapısı değişmiş
Denominator : Payda
De novo synthesis : Yeniden yapma
Dense : Yoğun
Density : Yoğunluk
Density gradient : Yoğunluk tırmanışı
Density gradient centrifugation : Yoğunluk tırmanışında çeperleme
Density gradient sedimentation : Yoğunluk tırmanışında çökelme
Density gradient sedimentation equilibrium : Yoğunluk tırmanışında denge sedimentasyonu
Density gradient sedimentation velocity : Yoğunluk tırmanışında çökelme hızı
Department : Bölüm
Dependence : Bağımlılık
Dependent : Bağımlı
Depolarization : Depolarizasyon, kutupşamayı kaldırma
Depolimerization : Depolimerizasyon, organik materyallerin hidrokarbon ve amino asit gibi basit moleküllerine ayrıştırılması
Deposit : Depozito,
Deposition : Tortu
Depressant : Depresan, çöküntü sağlayan, baskılayıcı
Depression : Çöküntü
Derepression : Çöküntüsüzleştirme
Derivation : Türetme
Derivative : Türev
Derive : Türetmek
Derived : Türetilmiş
Desalting : Tuzdan arındırma, tuzsuzlaştırma
Desaturation : Desatürasyon, Doymuş bileşiğin doymamış bileşik haline dönüşmesi
Descending : İnen, alçalan
Description : Açıklama
Desensitization : Duyarsızlaştırma
Desiccant : Kurutucu, nem çekici
Desiccator : Kurutucu
Design : Tasarım, dizayn
Desorption : Desorpsiyon, tutunan taneciklerin yüzeyden ayrılması
Destain : Rengini değiştirmek
Destroy : Yok etmek, yıkmak
Destruction : Yıkma, yıkım, yok etme
Detection limit : Saptama sınırıı
Detector : Saptayıcı, bulucu
Detergent : Detarjan, temizleyici
Deterioration : Bozulma
Determinant : Belirleyici
Determine : Belirlemek
Determination : Belirleme
Detoxication : Zehirden arındırma, zehirsizleştirme
Detoxification : Detoksifikasyon, zehirsizleştirme
Development : Geliştirme
Deviation : Sapma
Device : Cihaz, aygıt
Dextro¬ : Sağ
Diagnosis : Teşhis, tanı
Diagram : Diyagram, şema
Dialysis : Diyaliz, kanı süzerek temizleme
Diameter : Çap
Diaphragm : Diyafram, bölme
Diet : Diyet, beslenme düzeni
Dietary : Diyet ile ilgili, beslenme düzeni ile ilgili
Difference : Fark, ayrım
Differential : Farklılık
Differential centrifugation : Diferansiyel santrifüj
Differentiation : Farklılaşma, başkalaşım
Diffraction : Kırınım
Diffuse : Yaymak
Diffused : Yayılmış
Diffussion : Yayılma
Digestion : Sindirim
Digestor : Sindirici
Digital : Sayısal, rakamsal
Dilataion : Genişleme
Dilute : Seyreltik
Diluted : Seyreltilmiş
Dilution : Seyreltme
Dimension : Boyut
Dimensional analysis : Boyutsal çözümleme
Dimer : Dimer, monomer adı verilen iki alt üniteden oluşan kimyasal ya da biyolojik yapı
Diploid : Diploid, yarısı anadan yarısı babadan gelmek üzere, türe özgü kromozom sayısı gösteren hücre
Dipolar : Çift kutuplu
Dipolar ion : Çift kutuplu iyon
Dipole : İki kutuplu
Dipole moment : Çift kutuplu moment
Direct : Doğrudan, dolaysız
Direction : Yön
Directionality : Yönlülük
Disaccharide : Disakkarit
Discharge : Deşarj, boşaltma
Discontinuity : Süreksizlik
Discontinuous : Süreksiz, kesintili
Discovery : Keşif, buluş
Disease : Hastalık
Disfunction : İşlev bozukluğu
Dish : Tabak, kap
Disintegration : Dağılma
Disintegrator : Parçalayan
Dislocation : Çıkık
Disorder : Düzensizlik
Disperse : Yaymak, dağıtmak
Dispersed : Dağınık, dağılmış
Dispersion : Dağılım
Displacement : Yer değiştirme
Disruption : Parçalanma
Dissipation : Yayılma
Dissociation : Ayrışma
Dissolution : Çözüme
Dissolve : Eritmek, çözmek, çözünmek
Dissolved : Çözünük, çözünmüş
Distal : Merkezden uzak, uzakta
Distill : Damıtmak
Distillate : Damıtılmış sıvı, damıtım
Distillation : Damıtma
Distilled : Damıtık, damıtılmış
Distinct : Farklı
Distinguish : Ayırmak
Distinguishability : Ayırt edilebilirlik
Distortion : Çarpıtma
Distributor : Dağıtıcı
Distribution : Dağılım, dağıtma
Distribution coefficient : Dağılım katsayısı
Distribution constant : Dağılım değişmezi
Distribution curve : Dağılım eğrisi
Distribution equlibrium : Dağılım dengesi
Distribution ratio : Dağılım oranı
Disturbance : Karışıklık
Diuresis : Diürez, Böbrekler tarafından fazla miktarda idrar oluşturulması
Diuretic : Diüretik, işetici, idrar söktürücü
Diurnal : Günlük
Divalent : İki değerlikli
Divergence : Iraksama, ıraksaklık
Divergent : Iraksak
Division : Bölünme
Document : Belge
Dominant : Baskın
Donor : Verici, bağışcı
Dose : Doz
Dose response curve : Doz cevabı eğrisi, Doz yanıtlama eğrisi
Double : Çift
Double layer : Çift katman
Double stranded : Çift sarmallı
Doublet : İkili atom
Doubling : İkiye katlanma
Drag : Sürüklenmek
Drag coefficient : Sürüklenme katsayısı
Drag force : Sürüklenme enerjisi
Drainage : Drenaj, boşaltma
Drawing : Çizim
Driving force : İtici güç
Drop : Damla
Dropwise : Damla, damla
Dry : Kuru
Dry ice : Kuru buz
Dryer : Kurutucu
Drying : Kurutma
Dual : Çift, ikili
Duality : İkilik
Duplex : Dubleks, çift
Duplication : Çoğaltma, iki katına çıkma
Dust : Toz
Dust collector : Toz toplayıcı
Dust cover : Toz kaplamış, tozlu
Dye : Boya
Dynamic : Dinamik, devingen, enerjik
Dynamics : Dinamik bilimi, devinim bilimi
Earth : Dünya
Ebullioscopy : Kaynama noktası ölçümü
Eccentric : Dış merkezli
Echo : Yankı
Edge : Köşe, açı
Effect : Etki
Effective : Etkili
Effective formation constant : Etkili oluşum değişmezi
Effector : Etkileyici
Effervescence : Köpürme
Effervescent : Efervesan, köpüren
Efficiency : Verimlilik
Efficient : Verimli
Efflorescence : Çiçeklenme
Efflorescent : Çicek açan
Effluent : Dışarı akan
Efflux : Akış
Effusion : Dışarı çıkma
Ejector : Boşaltıcı
Elastic : Elastik, esnek
Elasticity : Esneklik
Electrode : Elektrot, kullanıldığı ortamda elektrik akımını taşıyan iletken parça
Electrokinetic : Elektrokinetik, hareket halindeki elektriği inceleyen bilim dalı
Electrolysis : Elektroliz, elektrik akımı yardımıyla, bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemi
Electrolyte : Elektrolit, suda çözündüğü zaman küçük ve elektrik yüklü partiküller olan iyonlara bölünen mineral.
Electromagnetism : Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet, bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır.
Electromotive force : Elektromotor kuvvet, elektrik devrelerinde, devrenin açık olduğu ve devreden elektrik akımı çekilmediği durumda devredeki kaynağın iki kutubu arasındaki potansiyel farka verilen ad.
Electron : Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacıktır
Electron microscope : Elektron mikroskobu, elektron demetlerini görüntüleme sağlamak için kullanan ve ışık mikroskobu ile görüntülenemeyen daha küçük objelerin görülmesine imkan veren bir mikroskoptur. Elektron mikroskobu, virusların da dahil olduğu pek çok yapı veya mikroorganizmanın incelenmesine imkan sağlar.
Electron transport chain : Elektron taşıma zinciri
Electron transport system : Elektron taşıma sistemi
Electrophile : Elektrofil, eksi yük ya da elektron sever anlamındaki terim.
Electrophilic : Elektrofil olma durumu
Electrophilic attack : Elektrofik saldırı
Electrophoresis : Elektroforez, dış bir elektrik alanın etkisi ile yüklü bir parçacığın çözelti içerisinde yönlendirilmesidir.
Element : Element, öge
Elevation : Yükseklik
Elevator : Kaldırıcı
Elimination : Eleme, ayıklama
Elongation : Uzatma
Eluate : Bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü, yıkama solüsyonu
Elution : Elüsyon, Kromatografi işlemi ile, bir maddeyi, durgun ve hareketli sıvı fazlar arasındaki dağılma farkına dayanarak adım adım yürüterek başka maddelerden ayırma işlemi.
Elution profile : Yıkama profili
Elutriation : Yıkıyarak ayırma
Emission : Emüsyon, yayma, ışıma
Emission spectrum : Emüsyon spektrumu
Empirical : Amprik, deneysel, gözleme dayalı
Emulsification : Emülsifikasyon, emülsiyon haline getirme, emülsiyon haline gelme, iri yağ taneciklerinin on iki parmak barsağında safra asitleri etkisiyle daha küçük taneciklere parçalanması.
Emilsified : Emülsiyon haline getiren
Emulsion : Emülsiyon,birbiri içinde çözünmeyen iki sıvının karışımıdır.
Enantiomer : Enantiyomer, optikçe aktif bir maddenin ayna görüntüsü.
Enantiomorphism : Ayna görünümlülük
Encoded : Kodlanmış
End¬group¬analysis : Son grup analizi, son grup çözümlemesi
Endogeneous : Endojen, içsel
Endogenic : İçsellik
Endoplasmicreticulum : Endoplazmikretikulum, Endoplazmik retikulum,hücrede sitoplazma içersinde keseler, tüpler ve borulardan meydana gelen kanal ağıdır, endoplazmik retikulumun meydana getirdiği kanal sistemi çekirdek zarından başlayarak hücre zarına kadar yayılır.
Endergonic : Endergonik, solunum sonucu açığa çıkan serbest enerji, hücre içinde enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Bu tür tepkimelere endergonik tepkimeler denir.
Endothelium : Endotel, kan ve lenf damarlarının iç yüzünü oluşturan doku, endotel dokusunu oluşturan hücrelere de endotel hücre denir.
Endothermic : Isı alan
End plate : Uç plakası
End¬product¬inhibition : Son ürün engellemesi
Energetic : Enerjik, enerji veren, enerjili
Energy : Enerji
Energy balance : Enerji dengesi
Enrichment : Zenginleştirme
Enterohepatic : Karaciğer- ¬barsak
Enthalpy : Entalpi, maddenin yapısında depoladığı her türden enerjilerin toplamıdır.
Entropy : Entropi, kullanılmaz enerji miktarı.
Environment : Çevre
Enzyme : Enzim, canlı hücrelerinde bir tepkimeye yol açan ve onu hızlandıran, protein yapısında, eriyebilir organik madde.
Enzyme battery : Enzim pili
Epimer : Sadece bir karbon atomu çevresindeki dönüşlerinin farklılığıyla ayrılan izomerlere verilen ad.
Epistasis : Genetikte, aynı karakteri kodlayan farklı genler arasındaki etkileşimin incelenmesine epistasis denir.
Equation : Denklem
Equilibrium : Denge
Equipartition : Eşbölüm
Equivalance : Eşdeğerlilik
Equivalent : Eşdeğerli
Equipment : Ekipman, donanım, araç – gereç
Erlenmeyer : Erlen
Error : Hata
Erythrocyte : Alyuvar
Erythrocyte sedimentation rate : Alyuvar çökme hızı
Essential : Önemli
Estimation : Tahmin, öngörü
Ether : Eter
Euchromatin : Çekirdek içinde bulunan ve genellikle açık renkli görülen, hücre sentez fazında iken boyayı az emen, hücre
Euploid : Bir çekirdek, hücre veya canlının haploid kromozom sayısının tam bir katına sahip olan
Evaporation : Buharlaştırma
Evaporator : Buharlaştırıcı
Even : Çift sayı
Even numbers : Çift sayılar
Evolution : Evrim
Exact : Tam
Excess : Aşırı
Exchange : Değiştirme
Exchange diffusion : Değişim difüzyonu
Exchanger : Eşanjör, Isı değiştirici
Excitation : Uyarma
Exclusion : Dışlama
Excretion : Boşaltım
Exhaustive methylation : Bütünü ile metilleşme
Exogenous : Dışsal
Exogenic : Dışsal, dış ile ilgili
Exergonic : Enerji verici
Exothermic : Isı verici
Expansion : Genleşme
Expansion coefficient : Genleşme katsayısı
Facilitated : Kolaylaştırılmış
Facilitated diffusion : Kolaylaştırılmış difüzyon
Facilitated transport : Kolaylaştırılmış taşınma
Factor : EtKen, etmen
Facultative : İstemli koşula bağlı
Fan : Bir basınç farkı oluşturarak havanın akışını sağlayan cihazlar
Fast : Hızlı
Fasting : Açlık
Fast reaction : Hızlı tepkime
Fat : Yağ
Fate : Son, gelecek
Fatty acid : Yağ asidi
Feed : Beslemek
Feedback : Geri bildirim
Feedback inhibition : Geri bildirim inhibisyonu
Ferment : Maya
Fermentation : Mayalanma
Fetus : Fötüs, cenin
Fibril : İplik, lif
Fibrous : Lifli
Fibrous protein : Lifli protein
Field : Alan
Figuration : Biçimleme
Figure : Şekil
Filament : Lif, telcik
Filamentous : İpliksi
Film : Film
Filter : Filtre, süzgeç
Filtering : Süzme
Filtrate : Süzüntü, süzülmüş sıvı
Filtration : Süzme
Finding : Bulma, bulgu
Fine control : İnce kontrol, ince denetim
Fine structure : İnce yapı
Finger print : Parmak izi
Finger print region : Parmak izi bölgesi
Fission : Bölünme
Fitting : Uydurma
Fix : Saptamak, tespit etmek
Fixation : Sabitleme
Fixed angle rotor : Sabit açılı pervane
Flame : Alev
Flame photometer : Alev fotometresi
Flammable : Yanıcı
Flash evaporator : Alev yayıcı
Flash point : Alevlenme noktası
Flask : Cam şişe
Flocculant : Topaklaştırıcı
Flocculation : Topaklanma
Flocculator : Topaklaştırıcı
Flooding : Su baskını, sıvı altında bırakma
Flotation : Yüzdürme
Flow : Akış
Flow chart : Akış şeması
Flow diagram : Akış diyagramı
Flow meter : Akış ölçer
Fluctuation : Dalgalanma
Fluid : Sıvı
Fluidity : Akışkanlık
Fluidization : Akışkanlaştırma, sıvılaştırma
Fluorescence : Flöresan, ışınırlık
Fluorescent : Flöresan
Fluorimeter : Flörimetre, ışınırlık ölçer
Fluorimetry : Flörimetri, Işınırlık ölçümü
Flux : Akı
Foam : Köpük
Focus : Odak
Fog : Sis
Food : Gıda, besin
Force : Güç
Fork : Çatal
Fork region : Çatallanma bölgesi
Form : Form, biçim
Formation : Oluşum, biçimlenme
Fraction : Parça, damıtık madde
Fraction collector : Parça toplayıcı
Fractional : Kademeli, kısmi
Fractional distilation : Parçalayıcı damıtma
Fractionation : Ayırma, damıtma
Fragment : Parça
Frame shift mutation : Çerçeve kaydırma mutasyonu
Free energy : Serbest enerji
Free fatty acids : Serbest yağ asitleri
Free volüme : Serbest hacim
Freezing : Dondurucu
Freezing point depression : Donma noktası düşmesi
Friction : Sürtünme
Frequency : Sıklık
Fugacity : Kaçıklık
Function : İşlev, fonksiyon
Functional : İşlevsel
Fundamental : Temel
Funnel : Huni
Fuse : Erimek
Fusible : Eriyebilir
Fusiform : Fusiform, Sıvı halindeki maddenin pelte kıvamını alması durumu, jel oluşması, pelteleşme.
Fusion : Kaynaşma, erime
Fusion : Kaynaşma
Gain : Kazanç
Gain adjustment : Kazanç ayarı
Galactosuria : Galaktoz işeme
Gamete : Gamet, dişi veya erkek üreme hücrelerine verilen genel ad, eşeysel üremede birleşip kaynaşan yumurta ya da sperm, birleşme sonunda yeni bir birey gelişimini başlatır.
Gas chromatography : Gaz kromatografisi, bir karışımda gaz halinde bulunan veya kolayca buharlaştırılabilen bileşenlerin birbirinden ayrıştırılması ve analiz edilmesinde kullanılan yöntem.
Gas liquid chromatography : Gaz sıvı kromatografisi
Gastrointestinal tract : Gastrointestinal sistem, mide – barsak sistemi, sindirim sistemi
Gel : Jel, pelte
Gel filtration chromatography : Jel filtrasyonu kromatografisi
Gene : Gen, belli uzunluktaki bir DNA parçası, yapısında yaklaşık olarak 1500 nükleotit bulunur, hücre bölünmesi sırasında genetik materyal her iki hücrede de bulunabilmek için kendini eşleme özelliğine sahiptir, her gen, birçok genetik - kalıtsal mesaj taşır.
Generation : Nesil, soy
Generator : Jenerator, enerji sağlamak için kullanılan bir motor ve bir alternatör / elektrik jeneratöründen oluşan bir taşınabilir ekipman parçası, jeneratör mekanik enerjiyi alıp, bunu elektrik enerjisine çeviren bir makinadır.
Genetic : Genetik, kalıtım, genetik, kalıtsal olarak aktarılan hastalıkların tanımlanmasını, bu hastalıkların teşhis edilmesini ve bütün diğer süreçlerin yönetilmesini sağlayan bir tıp dalıdır.
Genetic code : Genetik kod, genetik malzemede (DNA veya RNA dizilerinde) kodlanmış bilginin canlı hücreler tarafından proteinlere (amino asit dizilerine) çevrilmesini sağlayan kurallar kümesidir
Genetics : Genetik, kalıtım bilimi
Genome : Genom, bir kalıtım birimi, bir canlının kalıtım materyalinde bulunan genetik şifrelerin tamamını simgeler, bir canlının gen ve kromozomlarındaki genetik materyale genom denir.
Genotype : Genotip, canlıların genetik kodlarının bütünü.
Ghost : Alyuvar zarı
Glacial : Buzul
Globular : Küresel
Globule : Küre, yuvar
Glucose : Glukoz
Glucosuria : Glukoz işeme
Glycogen : Glukojen, karbonhidratların polisakkaritler grubundan doğal organik bileşik.
Glycolysis : Glukoliz, enerji elde etmek için, glikozun bir seri tepkime sonucunda pirüvat denilen iki adet üç karbonlu moleküle ayrılması olayı.
Gluconeogenesis : Glukoneojenez, karbonhidrat olmayan prekürsörlerden glukoz veya glikojen sentezlemeye verilen ad.
Gradient : Gradyan, belirli bir tıbbi durumun önceki hali ile sonraki hali arasındaki fark anlamında kullanılan tıbbi terim.
Graduated : Ölçekli
Graduation : Dereceli
Granule : Granül, tanecik
Graph : Grafik
Graphy : Grafi, yazma
Gravimetry : Gravimetri, Kimyasal analizi yapılacak maddeyi doğrudan veya güç çözünen bir bileşiği şeklinde tartma esasına dayanan bir nicel (kantitatif) analiz yöntemi.
Gravity : Yerçekimi
Grindability : Öğütülebilirlik
Grinder : Öğütücü, değirmen
Grinding : Öğütme
Ground state : Zemin durumu
Group : Grup, küme
Growth : Büyüme
Halfcell potential : Yarı hücre gerilimi
Half life : Yarı¬lanma süresi
Half reaction : Yarı tepkime
Haploid : Tek kromozom setine sahip olan.
Hardening : Sertleşme
Hardness : Sertlik
Harmony : Uyum
Heat : Sıcaklık, ısı
Heater : Isıtıcı
Heat exchanger : Isı değiştirici
Heat flux : Isı akısı
Heat of combustion : Yanma ısısı
Heat of formation : Oluşum ısısı
Heat of reaction : Tepkime ısısı
Heat transfer coefficient : Isı aktarım katsayısı
Helical : Sarmal
Hemagglutination : Hemaglutinasyon , insan ve memeli hayvan eritrositleri, bazı bakteri veya viruslarla birlikte bulundukları zaman bir kümeleşme gösterirler ki, bu fenomene kanın aglütinasyonu anlamında hemaglutinasyon denir.
Hematocrit : Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin, toplam kan hacmine oranıdır.
Hemoglobin : Hemoglobin kısa adıyla HGB, kemik iliği tarafından üretilen ve kırmızı kan hücrelerinde depolanan bir proteindir, görevi, kırmızı kan hücreleri ile birlikte vücuda oksijen taşımaktır ayrıca dokularda biriken karbondioksiti toplayarak akciğerlere getirir.
Hemolysis : Hemoliz, kırmızı kan hücrelerinin büyük boyutlarda yıkımı.
Hepatitis associated antigen : Hepatit ilişkili antijen
Herbicide : Bitki öldürücü
Hereditary : Kalıtsal
Heterochromatin : Heterokromatin, interfaz aşamasında yoğunlaşmış halde bulunan kromatin.
Heterocylic : Heterosiklik, halkasında karbon dışında atomlar da bulunduran moleküller.
Heterogeneous : Heterojen, değişik yapılara sahip olan maddelerin bira araya gelmesi her noktasında aynı olmayan karışım dağılımı.
Heterotroph : Dıştan beslenen, besinlerini kendi kendilerine sentezleyemeyen canlılar.
Heterozygote : Heterozigot, gen çiftinin her birinin farklı olması.
Hexagonal : Altıgen
Hexose monophosphate shunt : Heksoz tekfosfatlı şant, heksoz monofosfat yan yolu
Hole : Delik
Homeostatis : Homeostaz, veya dengeleşim, çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin aktif düzenlemesidir.
Homogeneous : Homojen, genel anlamda, birbiriyle aynı veya yakın özellikteki maddeleri tanımlamak için kullanılan bir terim.
Homologous : Homolog, yapı bakımından başka bir organın benzeri olan organ.
Homozygote : Homozigot, gen çiftinin birbirinin aynı olması.
Horizontal : Yatay
Hormon : Hormon, vücudun işleyişinde yer alan ve birtakım metabolik oluşumlara aracılık eden sinyal molekülü.
Humid : Nemli
Humidification : Nemlendirme
Humidifier : Nemlendirici
Humidity : Nemlilik
Humidity chart : Nem grafiği
Humoral : Vücut sıvılarından ileri gelen.
Humoral humidity : Humoral nem
Hybrid : Melez
Hybridisation : Melezleşme
Hydrate : Hidrat, su ie birleştirmek
Hydrated : Sulu
Hydration : Sıvı desteği
Hydride : Hidrojenli bileşim
Hydrogenation : Hidrojenasyon, bir kimyasal reaksiyon sınıfıdır ve organik bileşiklere hidrojen eklenmesi işlemidir.
Hydrolysate : Hidrolizat, bazı organik bileşiklerin su ile tepkimesi sonucu yapısına hidrojen iyonu ve hidroksil iyonunun girişi ile ortaya çıkan daha basit madde ya da maddeler.
Hydrolsis : Hidroliz, vücutta bulunan büyük moleküllerin su ile reaksiyonları sonucunda küçük moleküllere dönüşmesi.
Hydrophobic : Hidrofobik, bir molekülün sudan kaçma özelliği.
Hydrophile : Hidrofil, bir molekülün hidrojen bağları kurarak suya bağlanabilme özelliği.
Hydrophilic : Hidrofilik, su çeken, nem çeken,suyu seven.
Hydrostatic pressure : Sıvı basıncı
Hygrometer : Nem ölçen cihaz
Hygrometry : Nem ölçümü
Hyperalimentation : Aşırı beslenme
Hyperchromic : Aşırı boyalı
Hypertonic : Aşırı yoğun, aşırı gergin
Hypothesis : Hipotez, varsayım
Hypotonic : Az yoğun, gergi azlığı ile ilgili
İdeal : Mükemmel, kusursuz
İdentification : Kimlik
İdentify : Belirlemek, kimliğini tespit etmek
İmbalance : Dengesizlik
İmmersion : Daldırma
İmmiscible : Karışmaz, karışmayan
İmmobilized : Hareketsiz
İmmunity : Bağışıklık
İmmunization : Bağışık kazandırma
İmpotent : İktidarsız
İmpregnation : Emdirme, doyurma
İmpulse : Uyarı etkisi
İnactivated : İnaktif, etkisiz
İnactivation : Etkisizleştirme
İnbreeding : Akraba, soyiçi ¬melezleme
İncorporation : Birleşme, birleştirme
İncrease : Artırmak
İncubation : Kuluçka
İndependent : Bağımsız
İndex : Fihrist, gösterge
İndicator : Gösterge
İndirect : Dolaylı
İndividuality : Bireysellik
İnduce : Başlatmak, uyarmak
İnduced : Başlatılmıi uyarılmış
İnduced¬fit model : İndüksiyon modeli
İnduced¬fit theory : İndüklenmiş uyum teorisi
İnducer : Başlatıcı, uyarıcı
İnducible : Uyarılabilir
İnduction : İndüksiyon, özel bir enzimin sentezine neden olan herhangi bir bileşik veya özel bir genin ifadesine neden olan herhangi fiziksel veya kimyasal uyarıcı.
İnfection : Enfeksiyon, bulaşma
İnfectious : Bulaşıcı
İnfiltration : Süzülme, sızma
İnflammatory : İltihaplı, yangısal
İnfrared : Kızılötesi
İnhalation : Soluma
İnherited : Kalıtsal
İnheritance : Kalıtsallık
İnhibition : Engelleme
İnhibitor : Önleyici, durdurucu
İnitial : Başlangıç, ilk
İnitiate : Başlatmak
İnjection : Enjeksiyon, zerk
İnlet : Giriş
İnput : Giriş
İnsertion : Yerleştirme
İnsolubility : Çözülmezlik
İnsoluble : Çözülmez
İnspiration : Soluk alma
İnstability : İstikrarsızlık, kararsızlık
İnsufficiency : Yetersizlik
İntact : Tam, bütün, dokunulmamış
İntake : Alım
İntegration : Entegrasyon, bütünleşme
İnteraction : Etkileşim
İnterconversion : Dönüşüm
İnterference : Girişim, engelleme
İntergenic : Genler arası
İnternal : İç
İntermediate : Ara, ara madde
İntensity : Yoğunluk
İnterstitial : Dokular arası
İntestine : Barsak
İntestinal : Barsak ile ilgili, barsağa ait, barsağın
İntoxication : Zehirlenme
İntra : İçi
İntracellular : Hücre içi
İntragenic : İntragenik baskılayıcı mutasyon, aynı genin birincil mutasyonunun etkisini hafifleten bir gende meydana gelen ikinci bir mutasyon.
İntramoleculaer : Moleküliçi
İntramuscular : Kas içi
İntranucleotide : Nükleotit içi
İntravascular : Damar içi
İntrinsic : İçsel
İnversion : Ters çevirme
İn vitro : Laboratuvar ortamında, canlı dışında
İn vivo : Canlı içinde, canlıda
İon : İyon
İon exchange : İyon değişimi
İon exchange column : İyon değişim sütunu
İonic : İyonik
İonic strength : İyonik güç
İonization : İyonizasyon
İrreversible : Geri çevrilemez, tersinmez
İschemia : Yerel kansızlık, lokal kansızlık, yetersiz kanlanma
İsoelectric : İzoelektrik, aynı elektron dizilimine ve aynı sayıda değerlik elektrona sahip iki atom, iyon veya moleküle izoelektrik denir.
İsoelectric focusing : İzoelektrik odaklama
İsoenzyme : İzoenzim, bir enzimin amino asit dizisi bakımından çok az farklı olan, aynı veya farklı genler tarafından kodlanan fakat katalizledikleri (hızlandırdıkları) kimyasal reaksiyon aynı olan biçimlerinin her birine verilen ad.
İsolation : İzolasyon, ayırma
İsomer : İzomer, kapalı formülleri aynı, atomların uzayda üç boyutlu düzenlenmesi bakımından farklı organik bileşiklere izomer denir.
İsomerism : İzomerizm
İsotonic : İzotonik, aynı basınçlı
İsotop : İzotop, atom numarası aynı
İsotropic : İzotropik, fizikte her yönde maddenin özelliğinin aynı olması.
İsozyme : İzozim, aynı enzimik aktiviteyi gösteren değişik protein molekülleri.
Kaolin : Kil
Karyo : Çekirdek
Karyokinesis : Çekirdek bölünmesi
Karyolymph : Çekirdek sıvısı
Karyon : Karyo, çekirdek
Karyoplasm : Karyolymph, Karyoplazma, çekirdeğin iç kısmını dolduran sıvı.
Karyosome : Karyozom, çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğuna verilen ad.
Katalysis : Kataliz, bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.
Key enzyme : Anahtar enzim
Kind : Tür, çeşit
Kinetic : Kinetik, hareketle ilgili
Kinetics : Hareket bilimi
Knife : Bıçak
Knob : Topuz, tokmak
Label : Etiket
Labeled : Etiketlenmiş
Labeling : Etiketleme
Labile : Kararsız
Laevo : Dalga
Lag : Gecikme
Lag period : Gecikme süresi
Lag phase : Gecikme evresi
Lamella : İnce katman
Lamellar : İnce katmanlı
Laminar : İnce katmanlı
Laminate : Katmanlanmış
Latent : Gizli, tespit edilmemiş
Latent enzyme : Tespit edilmemiş enzim
Latent period : Geç dönem
Lateral : Yan
Lattice : Kafes
Law : Kanun, yasa
Layer : Katman
Leak : Sızıntı
Leakage : Sızmak, sızıntı
Left handed : Solak
Lenf handed helix : Sol sarmal
Lens : Lens, mercek
Leuko : Ak, beyaz
Leukocyte : Akyuvar, lökosit
Level : Düzey, seviye
Leveling : Tesviye
Levo : Dalga
Life : Yaşam, hayat
Life cycle : Yaşam döngüsü
Ligament : Bağ
Ligate : Bağlamak
Light : Işık
Light chain : Işık zinciri
Light path : Işık yolu
Light scattering : Işık saçınımı
Limit : Sınır, uç, kısıtlama
Limited : Sınırlı
Line : Hat, çizgi
Linear : Doğrusal
Linearity : Doğrusallık
Linkage : Bağlantı
Lipid : Lipit, yağ
Lipoid : Yağsı
Lipophilic : Yağ sever
Liquid : Sıvı
Literature : Kaynakça
Local : Yerel
Localization : Yerelleştirme
Location : Yerleşim
Localized : Yerel
Locus : Yer
Longitudinal : Uzunlamasına, boyuna
Loop : Döngü
Loss : Zarar, kayıp
Luminescence : Işıldama
Lymph : Lenf, akkan
Lymphocyte : Lenfosit
Lyophilization : Liyofilizasyon, vakumlu kurutma
Lysis : Erime
Macro : Büyük, iri
Macromolecule : Büyük molekül
Macrophage : Makrofaj, patojenlere etkenlere (mikroplara) cevap olarak oluşan sinyaller ile kanda dolaşan monosit hücrelerinden farklılaşan hücre.
Magnetic : Manyetik, mıknatıslı
Magnetic field : Manyetik alan
Magnetic stirrer : Mıknatıslı karıştırıcı
Magnetism : Manyetizma, mıknatıslık
Magnitute : Büyüklük
Maintenance : Bakım, onarım
Malign : Kötü huylu, kötücül
Malignant : Kötü huylu
Malnutrition : Kötü beslenme
Manifold : Düzenek
Manipulation : Uygulama
Manometer : Basınç ölçer
Manual : El ile
Map : Harita
Maping : Haritalama
Marker : İşaretleyici
Mass : Kitle, kütle
Mass balance : Kütle dengesi
Mass flux : Kütle akışı
Material : Malzeme
Matrix : Matriks, herhangi bir canlı ögenin gelişimine köken oluşturan doku ya da ana madde.
Matter : Madde
Maximum : En fazla
Mean : Ortalama
Measure : Ölçü
Mesured cylinder : Ölçülü silindir
Measurement : Ölçme, ölçüm
Mechanism : İMekanizma
Mediated transport : Aracılı taşınma
Medium : Orta
Meiosis : Mayoz, Mayoz bölünme bir diploid hücrenin ilk hücresi bölünerek genelde gamet olarak adlandırılan haploit hücrelere bölündüğü hücresel bir süreçtir.
Melting : Erime
Membrane : Zar
Memory : Hafıza, bellek
Mesh : Örgü
Mesh size : Örgü sayısı
Messenger : Haberci
Metabolik : Metabolik
Metabolic pathway : Metabolik yol
Metabolite : Metabolit
Metabolism : Metabolizma
Metal : Metal
Metalloprotein : Metaloprotein
Metamorphism : Başkalaşım
Meter : Metre
Method : Yöntem
Methodical : Yöntemli
Mikro : Mini, küçük
Microscope : Mikroskop
Microscopic : Mikroskopik
Microscopy : Mikroskopi
Migratation : Göç
Minimum : En az
Mirror : Ayna
Miscibility : Karışabilirlik
Miscible : Karışır
Mitosis : Mitoz, ana hücrenin bölünerek iki yeni hücre oluşturması.
Mixed type inhibition : Karışık tip engelleme
Mixer : Karıştırıcı
Mixing : Karıştırma
Mixture : Karışım
Mobil : Hareketli
Mobile phase : Hareketli evre
Mobility : Hareketlilik
Model : Örnek
Moderate : Orta, ılımlı
Modarator : Arabulucu, başkan
Moist : Nemli
Moisture : Islaklık, nemlilik
Molal : Molal, mol sayısı
Molality : Molalite, bir kilogram çözücüde çözünmüş halde bulunan maddenin mol sayısıdır.
Molar : Molar
Molarity : Molarite, bir litre çözeltide çözünmüş olan maddenin mol sayısıdır.
Molecule : Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen ad.
Molecular sieve : Moleküler eleme
Moleküler weight : Molekül ağırlığı
Moment : Moment, Mekanikte bir merkezin dolayında dönmekte bulunan bir cismin güç miktarı ile bu cismin merkeze olan uzaklık ölçüsünün çarpımına moment denir.
Monitor : Monitor, İzleyici
Monomer : Monomer, mikro moleküller kategorisinden olan ve dev moleküller veya makromoleküller oluşturmak için bir araya getirilebilen en küçük kararlı saf madde formudur.
Mono¬ : Bir, tek
Monochromatic : Tek renkli
Monochromatic radiation : Tek renkli ışınım
Monochromator : Tek renk seçen
Montage : Montaj
Morphology : Şekil bilimi
Motion : Hareket
Motive : Güdü, dürtü
Moving : Hareketli
Multi¬ : Çok
Multi chanel analyzer : Çok katlı çözümleyici
Multicompenent : Çok bileşenli
Multi enzyme complex : Çok enzimli kompleks
Multilayer : Çok katmanlı
Multimolecular : Çok moleküllü
Multiple : Çoklu
Multiplication : Çoğalma
Musle : Kas
Mutagen : Mutajen, canlı organizmaların DNA veya RNA gibi hücresel bilgi ve yönetim zincirlerinin moleküler yapısını değiştirerek söz konusu organizmanın doğal olarak beklenen seviyenin çok üzerinde mutasyona uğramasına sebep olan fiziksel veya kimyasal etmenlerdir.
Mutant : Mutant, organizmaların X, Y, Z, Gama ve benzeri hiper ışınımlara maruz kalması sonucunda hücre çekirdeğindeki DNA dizilimlerinde ve sarmallarında bozulmalar meydana gelmesiyle canlının fizyolojik ve biyolojik özelliklerinde gözle görülür değişmelerin görülmesi, Mutasyona sahip bir organizma da mutant olarak adlandırılır.
Mutarotation : Mutarotasyon, optikçe aktifliğin zamanla değişmesi, optikçe etkin maddelerin özgül çevirme derecelerinin değişmesi.
Mutation : Mutasyon ya da değişinim, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir.
Narrow : Dar, sınırlı
Native : Doğal
Native formation : Doğal biçim
Natural : Doğal
Natural immunity : Doğal bağışıklık
Natural selection : Doğal ayıklama
Nature : Doğa
Nebulizer : Nebulize, çözelti durumundaki ilaçları inhalasyon – solunum yoluyla alınmak üzere çok ince sis şeklinde dağıtan cihaz.
Nebulizator : Nebülizatör, soğuk su buharı oluşturmak için su moleküllerini yüksek frekansta ses dalgaları ile titreştirerek birbirinden ayıran ve bu sayede suyun kaynama noktasına ulaşmadan buhar durumuna gelmesi için kullanılan cihaz.
Necessary : Gerekli
Necessity : Gereklilik
Need : Gereksinim, ihtiyaç
Neddle : İğne
Negative : Olumsuz, eksi
Negative cooperativity : Olumsuz işbirliği
Negative feedback : Olumsu geribildirim
Neglect : İhmal, bakımsızlık, ilgisizlik
Negligible : Önemsiz
Neighbour : Komşu,yan
Neighbouring : Komşu, bitişik
Nephelometry : Nefelometri, bir çözeltinin bulanıklık derecesini bulanık ortama 90o'lik açı ile gelen ışığın difraksiyonunu ölçme suretiyle, bulanıklığı oluşturan maddenin konsantrasyonunu tayin yöntemi.
Net : Ağ
Network : Ağ örgüsü
Neutral : Nötr, tarafsız
Neutralization : Nötrleştirme
Nitration : Nitratlama
Noble : Asil, soylu
Noble gas : Asal gaz, soy gaz
Nocturnal : Geceleyin
Nodular : Yumrulu
Nodule : Yumru
Nomenclature : Adlandırma
Nomograph : Nomograf, hızlı hesaplama ve karmaşık eşitliklerin çözümünde kullanılan grafiksel ölçekler, çizgili kartlar.
Noncompetitive : Yarışmasız
Noncompetitive inhibition : Yarışmasız engelleme
Noncongugated : Bağlı olmayan
Nonsaturated : Doymamış
Norm : Norm, standart, örnek
Normal : Normal, olağan
Normality : Normallik, olağanlık
Normalization : Normalleştirme
Nuclear : Çekirdek, çekirdeksel
Nucleophile : Nükleofil, elektron çiftlerini bağışlayabilen bir atom veya moleküldür.
Nucleophylic : Nükleofilik
Nucleophylic addition : Nükleofilik bağımlılık
Nucleophylic attack : Nükleofilik saldırı
Nucleophylic catalysis : Nükleofilik kataliz
Nucleophylic displacement : Nükleofilik yer değiştirme
Nucleophylic substitution : Nükleofilik yer değiştirme
Nucleus : Çekirdek
Nutrient : Besin, gıda
Nutriment : Besleyici
Nutrition : Beslenme
Nutritional : Beslenme ile ilgili
Obese : Obez, şişman
Obesity : Şişmanlık
Objective : Tarafsız, nesnel
Obligate : Zorunlu
Obligate aerobe : Zorunlu oksijenli
Obligate anaerobe : Zorunlu oksijensiz
Obstruction : Engelleme, engel
Occult : Gizli
Occult blood : Gizli kan
Occupancy : Doluluk
Octa : Sekiz
Octamer : Sekizli
Ocular : Oküler, optik cihazlarda objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi.
Odd : Tek
Odd number : Tek sayılar
Oil : Sıvı yağ
Old : Yaşlı, eski
Old cells : Yaşlı hücreler
Oligo : Az
Oligomer : Küçük polimer
Oligonucleotide : Oligonükleotit
Oligopeptide : Oligopeptit
Oligosaccharide : Oligosakkarit
Onco : Tümör ile ilgili anlamında önek
Oncogene : Onkojen, kanser gelişimine katkıda bulunan, mutasyona uğramış bir gendir.
Oncogenic : Tümör oluşturabilen madde
Oncology : Tümör bilimi
Oncotic : Onkotik
Oncotic pressure : Onkotik basınç, başlıca proteinlerin oluşturduğu osmotik basınç.
Opacity : Opaklık, donukluk, şeffaf olmayış
Opalescence : Opalesans, rengarenk ışıma durumu, bulanık renk oynaşımı, yanardönerlik, çeşitli renkler gösterme hali, yanardönerlik.
Operator : İşletici
Operator gene : İşletici gen
Operon : Operon, genetikte tek bir promotörün kontrolü altında bir gen kümesi içeren DNA'nın işlevsel bir birimidir.
Operon network : Operon ağı
Operon hypothesis : Operon hipotezi
Optical : Görme, görme ile ilgili
Optical activity : Optik aktivite
Optical antipode : Optik antipod
Optical dencity : Optik yoğunluk
Optical isomer : Optik izomer
Optical path : Optik yol
Optical quenching : Optik söndürme
Optical rotation : Optik rotasyon
Optical rotatory dispersion : Optik dönüşlü dağılım
Optically active : Optik olarak aktif
Optimum : En uygun, ideal
Optimum pH : En uygun pH, ideal pH
Optimum temperature : En uygun sıcaklık, ideal sıcaklık
Oral : Ağızdan, ağız yolu ile
Orbit : Yörünge
Orbital : Yörünge ile ilgili
Order : Düzen
Ordered : Düzenli
Ordered mechanism : Düzenli mekanizma
Order of reaction : Reaksiyon ısısı
Ordinate : Ordinat, genellikle apsise dikey olarak çizilen ve bir noktanın uzaydaki yerini belirtmeye yarayan çizgilerden biri.
Organ : Organ
Organelle : Organel, küçük organ
Organic : Organik
Organism : Organizma, canlı
Organ spesific enzyme : Organin spesifik enzimi
Orijin : Köken
Orijinal : Orijinal, özgün
Osmolality : Ozmolalite
Osmolar : Ozmolar
Osmolarity : Ozmolarite
Osmole : Ozmol
Osmometer : Ozmometre, bir çözelti, kolloid veya bileşiğin ozmotik gücünü ölçmeye yarayan cihaz.
Osmoreceptor : Ozmoreceptör, Ozmotik basınçtaki değişme ile uyarılan hücre.
Osmoregulation : Ozmoregülasyon, bir canlının su içeriğinin homeostazını sağlamak için o canlının sıvılarının osmotik basıncının aktif olarak düzenlenmesidir.
Osmosis : Osmoz, ortamlar arasındaki madde yoğunluğunu dengelemek üzere suyun yarı geçirgen bir zar üzerinden geçişine ozmoz denir.
Osmotic : Ozmotik
Osmotic barier : Ozmotik bariyer
Osmotic coefficient : Ozmotik katsayısı
Osmotic concentration : Ozmotik konsantrasyon
Osmotic potancial : Ozmotik potansiyel
Osmotic pressure : Ozmotik basınç,hücre içindeki çözünmüş maddelerin hücre zarına yaptığı basınca ozmotik basınç denir.
Osmotic shock : Ozmotik şok, veya ozmotik stres , bir hücrenin etrafındaki çözünen konsantrasyondaki ani bir değişikliğin neden olduğu ve suyun hücre zarı boyunca hızlı bir değişime neden olan fizyolojik işlev bozukluğudur .
Out : Dışarı
Outer : Dış
Outlet : Çıkış
Output : Çıktı
Ovalbumin : Ovalbumin, yumurta albümini
Ovary : Yumurtalık
Overflow : Taşma, aşırı akış
Overlap : Üst üste binme, örtüşüm
Overlapping code : Örtüşme kodu
Overloading : Aşırı yükleme
Overnutrition : Aşırı beslenme
Oviduct : Yumurta kanalı
Ovum : Yumurta
Oxidant : Oksidan, yükseltgen
Oxidation : Oksidasyon, yükseltgenme
Oxidative phoshorylation : Oksidatif fosforizasyon
Oxidizing agent : Oksitleyici ajan
Paired : Eşleştirilmiş
Palendromichelix : Bakışımlı sarmal
Paperchromatography : Kağıt kromotografisi
Para : Yan
Parabiosis : Parabiyoz, Aynı anda gelişen iki organizmalardan birinin kendi imkanlarıyla yaşamını sürdürmesine karşın diğerinin ancak eşinin yaşamına bağlı olarak yaşayabildiği canlı topluluğu
Parallel : Paralel, koşut
Parallel chains : Paralel zincirler
Parallel spin : Paralel dönüş
Paramagnetic : Mıklatısla çekilebilen
Paramagnetic matter : Mıklatısla çekilebilen madde
Paramagnetism : Paramanyetizma , manyetik alanlara zayıf bir şekilde çeken belirli malzemelerin bir özelliğini açıklar.
Parameter : Katsayı, karakteristik özellik
Paraprotein : Paraprotein, kan serumunda görülebilen herhangi bir anormal protein, Bence Jones proteini, kriyoglobülin gibi.
Paraproteinemia : Paraproteinemi
Parasite : Parazit, asalak
Parent : Ebeveyn
Parent cell : Ana hücre
Parent DNA : Ana DNA
Parenteral : Barsakdışı
Parietal cell : Parietal hücre
Partial : Kısmi
Partial hydrolysate : Kısmi hidrolizat
Partial hydrolysis : Kısmi hidroliz
Partial inhibition : Kısmi engelleme
Partial pressure : Kısmi basınç
Particle : Tanecik, parçacık
Particulate : Partikül
Particulate antigen : Partikül antijeni
Particulate enzyme : Partikül enzimi
Particulate fraction : Partikül fraksiyonu
Partition : Bölüm, Bölme, ayrılım
Partition chromatography : Bölüm kromatografisi
Partition coefficient : Ayrılım katsayısı
Partition function : Bölüm işlevsel
Partition isoterm : Bölüm izotermi
Partitionary phase : Bölme aşaması, bölme evresi
Passive : Pasif, edilgen
Passive immunity : Pasif bağışıklık
Passive transport : Pasif taşınma
Pasteur pipette : Pastör pipeti
Pathogen : Patojen, hastalık oluşturan mikrop
Pathogenesis : Patogenez bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler bütünü.
Pathogenic : Patojenik
Pathogenicity : Patojenlik
Pathologic : Patolojik
Pathological : Patolojikal
Pathway : Yol
PBI : Proteine bağlı iyot
Pellet : topak, yumak
Pentozphoshate shunt : Pentozfosfat şantı
Pentosuria : Pentoz işeme
Peptide : Peptit
Peptonuria : Pepton işeme
Percent : Yüzde
Percent error : Yüzde hata, hata yüzdesi
Percent saturation : Doygunluk yüzdesi
Percent solution : Yüzde çökelti
Percent transmittance : Geçiş yüzdesi
Percentage average deviation : Ortalama sapma yüzdesi
Perfusate : Perfusade
Perfused organ : Perfused organ
Perfusion : Perfüzyon, doku, organ ve hücrelerin beslenmesi..
Period : Dönem
Periodic : Dönemsel
Periodicity : Dönemsellik
Peripheral : Çevresel
Periphera nervous system : Çevresel sinir sistemi
Peristaltic : Barsak hareketlerine ait
Peristaltic pump : Peristaltik pompa
Permeability : Geçirgenlik
Permeability barrier : Geçirgenlik engeli
Permeable : Geçirgen
Permeant : Geçirgen
Permeate : Geçmek
Perpiration : Terleme
Petridish : Petri kabı
Phage : Yutma, yeme
Phagocyte : Fagosit, vücudu zararlı partiküllere, bakterilere, ölü ya da ölmekte olan hücrelere kısacası tüm patojenlere karşı koruyan hücre.
Phagocytic : Fagositik, yutan, yiyen
Phagoctic cell : Fagostik hücre, yıkıcı, yutan hücre
Phagocytosis : Fagositoz, bir hücrenin diğer bir hücre veya partikülü sitoplazması içine alması olayına fagositoz, bunu yapan hücreye de fagosit denir.
Phase : Aşama, evre
Phase shift mutation : Faz kayması mutasyonu
Phenotype : Fenotip, dışyapı, genetik ve çevresel etkenlerin yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansıması.
Phenotypic : Fenotipik, dışyapısal.
Phenylketonuria : Fenilketon işeme
pH gradient electrophoresis : pH geçişim elektroforezi
pH meter : pH metre, pH ölçer
Phosphorescence : Fosforesans, floresansla ilişkili bir çeşit ışıldama şekli, floresanstan farklı olarak fosforesant maddeler soğurdukları enerjiyi hızlıca geri vermezler.
Phosphorescent : Fosforlu, fosfor içeren
Phosphorimeter : Fosforimetre, fosforesansın ölçülmesi
Phosphorimetry : Fosforimetri, bir örneğin UV veya görünür ışıkla uyarılması sonucunda yaptığı fosforesansın spektrofotometrik olarak ölçülmesine dayanan analiz yöntemi.
Phosphorolysis : Fosforoliz, fosforik asitle bir bileşiğin esterlerinden ayrılması.
Phosphorylation : Fosforilasyon, bir fosfat grubunun organik moleküle bağlanmasıdır.
Photo : Işık
Photoaffinity labelling : Işığa duyarlılığı etiketleme
Photocell : Fotosel, optik elektronik sensör
Photochemical : Işık kimyasal
Photochemical reaction : Işık kimyasal tepkime
Photochemical sensitizer : Işık kimyasal duyarlaştırıcı
Photodisintegradation : Işık bozulması
Photodynamicsubstance : Işık dinamik madde
Photoelectron : Işık elektron
Photoinhibition : Işık engelleme
Photoisomer : Fotoizomer
Photoisomerization : Fotoizomerizasyon
Photolysis : Fotoliz
Photolytic : Fotolitik
Photometer : Işık ölçer
Photometry : Işık ölçümü
Photomulriplier tube : Işık güçlendirme cihazı
Photon : Foton, ışık enerjisi birimi
Photooxidation : Fotooksidasyon
Photophobia : Işıktan korkma
Photophosrylation : Fotofosforilasyon
Photoprotection : Işık koruma
Photoreaction : Işık ile birlikte oluşan kimyasal tepkime.
Photoreceptor : Işığı algılayabilen duyu hücresi.
Photorespiration : Foto solunun
Photosensitive : Işığa duyarlı
Photosensitivity : Fotosensitivite, güneş ışığı ve floresan ışığı gibi diğer kapalı ışık kaynaklarından gelen ultraviyole (UV) ışınlarına karşı duyarlılığı tanımlamak için kullanılan bir terim.
Photosensitization : Işığa duyarlılık
Photosynthesis : Fotosentez, yeşil bitkilerin ışıkta, su, karbondioksit gibi yalın bileşiklerden karmaşık yapılı organik moleküller oluşturması.
Photosystem : Fotosistem
Phototaxis : Fototaksis, bütün bir organizmanın bir ışık uyaranına doğru yönelmesiyle veya uzaklaşmasıyla ortaya çıkan bir tür taktizm veya lokomotif harekettir.
Phototroph : Fototrof, fotosentez yoluyla kendi besinini üretebilen.
Phyto¬ : Bitki
Pigment : Renk maddesi
Pigmentation : Hücrelerin renklenmesi
Pineal gland : Epifiz bezi, çam bezi
Pinocytosis : Pinositoz, hayvansal hücrelerin sıvı durumdaki maddeleri vezikül oluşturarak sitoplazmalarına verilen ad.
Pipette : Pipet
Placenta : Plasenta, ana ile fötüs arasında pek çok kritik rol üstlenen yapı, plasentanın temel görevleri arasında gaz değişimini sağlamak, besinleri fötüse getirirken, atık maddeleri fötüsten alıp anaya taşımak ve fötüsün büyümesinde önemli rol oynayan bazı hormonları salgılamak yer alır.
Plant : Bitki
Plasma : Plazma, hücre sıvısı
Plasmalemma : Plazmalemma, hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katman.
Plasma membrane : Hücre zarı
Plasmapheresis : Plazmaferez, Plazma değişimi, kanın vücut dışına alınarak dört bileşeninden biri olan plazmanın kandan ayrıştırılıp geri kalan kısmının replasman sıvısı ile tekrar dolaşıma verilmesi temeline dayanan bir tedavi yöntemi.
Plate : Plaka, tabak
Plateau : Plato, düzlük
Platelet : Trombosit
Plectonemic : Plektonemik, basit ve düzenli bir biçimde dizilerin birbiri etrafında net bir dönüşüyle ortaya çıkan moleküler polimerlerdeki yapı.
Plectonemic coiling : Plektoneik sarmal
Plot : Çizim
Point mutation : Nokta mutasyonu
Poison : Zehir
Polar : Kutup
Polarimeter : Polarimetre
Polarimetry : Polarimetri
Polarizability : Polarize edilebilirlik
Polarize : Kutuplaştırmak, polarize etmek
Polarization : Kutuplaşma, polarizasyon
Pole : Kutup
Poly¬ : Çok
Polycytemia : Polisitemi, alyuvar üretimi artışının kanda alyuvarların normalden fazla sayıda olması.
Polydipsia : Aşırı su içme
Polymer : Polimer, monomer denilen küçük moleküllerden meydana gelen büyük moleküllerin zincir yapısında bulunduğu tabii veya sun’i bir madde.
Polymerizasyon : Polimerizasyon
Polymorphism : Çok biçimlilik
Poyphagy : Çok yeme
Polyuria : Çok işeme
Polyvalent : Çok değerlikli
Pool : Havuz
Population : Toplum
Pore : Gözenek
Porosity : Gözeneklilik
Porous : Gözenekli
Pozitive : Olumlu, artı (+)
Pozitive control : Pozitif kontrol
Pozitive catalysis : Pozitif kataliz
Pozitive cooperativity : Pozitif işbirliği
Pozitive feedback : Pozitif geribildirim
Positron : Pozitron, Artı (+) elektron.
Posterior : Arka, arkada
Postmortem : Ölüm sonrası
Postnatal : Doğum sonrası
Postprandial : Yemek sonrası
Postprandial blood sugar : Tokluk kan şekeri – TKŞ
Potency : Güç, kuvvet
Potent : Güçlü, kuvvetli
Potential : Potansiyel, olası
Potentiometer : Potansiyometre
Prealbumin : A vitamini ve tiroksin taşınmasında görevli plazma proteini.
Precipitation : Çökelme
Precipitant : Çöktüren
Precipitate : Çökelti
Precipitation reaction : Çökelme tepkimesi
Precision : Hassas, duyarlı, ince
Precurcer : Öncü
Pregnant : Gebe, hamile
Preincubation : Ön kuluçka
Preparative : Hazırlayıcı
Pressure dialysis : Basınçlı diyaliz
Prestady state kinetics : Prestadi durum kinetiği
Primary : Birincil
Primer : İlkin, birincil
Primitive : İlkel
Primordial : İlkel
Printer : Yazıcı
Probability : Olasılık
Probable : Muhtemel, olası
Procaryote : Tek hücreden oluşan canlılar.
Product : Ürün
Proenzyme : Proenzim, Enzim öncüsü olan madde
Profile : Kesit
Promotor : Promotor, yapısal genlerin kopyalanmasında görev yapan ve bu olayı başlatan RNA polimeraz enzimi bağlandığı bir DNA bölümü, başlatıcı.
Promotor gene : Promotor gen, başlatıcı gen
Promotor site : Promotor site, başlatma yeri
Protein bound iodine : Proteine bağlı iyot (PBI gibi)
Proton : Proton, atomların çekirdeğini meydana getiren iki temel tanecikten biri.
Protoplasm : Pirotoplazma, yapı bakımından çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yan sıvı, saydam ve canlı hücrenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer.
Proximal : Yakın
Pseudo¬ : Yalancı, sözde
Pump : Pompa
Pure : Saf, temiz, katkısız
Purification : Arınma
Purify : Arındırmak
Putrification : Kokuşma
Pyrolysis : Proliz, organik maddelerin yüksek sıcaklıkta ve oksijensiz ortamda termal kırılmaya uğratılması süreci.
Qualitative : Nitel
Quality : Nitelik, kalite
Quantitative : Nicel, sayısal
Quantity : Nicelik
Quantum : Kuantum, nicem
Quarternacy : Dörtlü
Quenching : Söndürme
Quenching correction curve : Söndürme düzeltme eğrisi
Quenching of fluorescence : Flöresanın söndürülmesi
Raceme : Rasem, bir bileşiğin R ve S şekillerinin bir arada olma durumu.
Racemization : Rasemizasyon, aktif bir bileşiğin, optik olarak rasemik bir bileşiğe dönüşmesi durumu
Racemic mixture : Rasemik karışım, farklı katı fazlar halinde bulunan enentiyomerik moleküllerin eşit miktarlarının karışımı.
Radiation : Radyasyon, ışınım
Radical : Kök, kök ile ilgili, kökten
Radioactive : Radyoaktif, ışınetkin
Radioactive decay : Radyoaktif bozunma
Radioactive disintegration : Radyoaktif parçalanma
Radioactive halflife : Radyoaktif yarılanma ömrü
Radioimmunoassay : Radyoimmünoesey, radyoizotop ile işaretlenmiş test maddesi kullanılarak kandaki spesifik antijen, antikor veya diğer bir proteinin (hormon vb.) çok az miktarlarını belirlemede kullanılan duyarlı bir immünolojik yöntem.
Radioimmunoelectrophoresis : Radyoimmünoelektroforez,
radyoaktif bir izotop ile işaretlenmiş olan bir antikorun kullanıldığı aşırı duyarlı immunoelektroforez işlemi.
Radiolysis : Radyoliz, kimyasal maddelerin iyonlaştırıcı ışınımlar etkisiyle yarışması.
Radiometer : Radyasyon ölçer, Işın ölçer
Radiosensitivity : Radyosensitivite, bir hastanın kanser gibi belirli bir hastalıkla başa çıkmak için radyasyon terapisi kullanımına verdiği yanıt derecesini tanımlamak için kullanılan bir terim.
Radius : Yarıçap
Random : Gelişigüzel, rastgele
Random coil : Gelişigüzel düzensiz sargı
Range : Aralık
Rare : Ender, nadir
Rapid : Hızlı
Rapid flow kinetics : Hızlı akış kinetiği
Rate : Hız, oran, değer
Rate constant : Hız sabiti
Rate determining step : Oran belirleme adımı
Rate equation : Oran denklemi
Rate limiting step : Hız sınırlama adımı
Ratio : Oran, orantı
Ray : Işın
Reabsorption : Geri emilim
Reactant : Reaktan, kimyasal tepkimedeki başlangıç maddesi.
Reaction : Tepkime
Reaction order : Tepkime sırası
Reactive : Tepki gösteren, tepkili
Reactive residue : Tepkime kalıntısı
Reactivation : Etkinleştirme
Reagent : Rekatif, ayıraç
Rearrangement : Yeniden düzenleme
Rearrengement reaction : Yeniden düzenleme tepkimesi
Ressesive : Çekinik
Ressesive gen : Çekinik gen
Receptor : Alıcı
Reciprocal : Karşıt, ters
Reciprocity : Karşıtlık
Recombination : Rekombinasyon, yeniden birleştirme, iki ayrı DNA molekülünün birleşerek yeni DNA molekülleri oluşturması.
Recorder : Kayıt cihazı
Recovery : Kurtarma, geri kazanma
Recovery period : İyileşme dönemi
Rectangular : Dikdörtgen
Recycle : Geri dönüştürmek
Recycling : Geri dönüşüm
Redox : İndirgenme - ¬yükseltgenme
Redox carrier : Redoks taşıyıcı
Reduce : İndirgemek
Reducing agent : İndirgeyici ajan
Reducing end : İndirgiyi uç
Reductant : İndirgeyici madde
Reduction : İndirgeme
Reference electrode : Örnek elektrot
Reference tube : Örnek tüp
Reference voltage : Örnek gerilim
References : Kaynaklar
Reflection : Yansıma
Reflector : Yansıtıcı
Reflux : Geri döndürme
Reflux ratio : Geridöndürme oranı
Refolding : Yeniden katlama
Reforming : Düzeltme
Refraction : Kırılma
Refractive index : Kırılma indeksi
Refractometer : Kırılma ölçer
Refractometry : Kırılma ölçümü
Refractory : Kırılma ile ilgili
Refractory period : Kırılma periyodu
Refrigeration : Soğutma
Regeneration : Yenilenme
Region : Bölge
Regular : Düzenli
Regulation : Düzenleme
Regulator : Düzenleyici
Regulator gene : Düzenleyici gen
Regulatory enzyme : Düzenleyici enzim
Regulatory site : Düzenleyici bölge
Rejection : Reddetme
Relation : İlişki
Relationship : İişki
Relaxation : Gevşeme
Relaxation kinetics : Gevşeme kinetiği
Relative : Göreceli
Relativity : Görelilik
Release : Serbest bırakmak, salıvermek
Reliability : Güvenilirlik
Remission : Azalma, hafifleme
Renal : Böbrekle ilgili
Renal threshold : Böbrek eşiği
Renaturation : Yeniden doyurma, doğallaşma
Repair : Onarım
Repeatibility : Tekrarlanabilirlik
Repeating unit : Çoğaltma birimi
Replicating form : Çoğaltma formu
Replication : Çoğaltma
Replication form : Çoğaltma formu
Replication order : Çoğaltma sırası
Replicative form : Kopya formu, kopya biçimi
Repression : Baskılama
Repressor : Baskılayıcı
Reproducibility : Üretilebilirlik
Reproduction : Üreme
Requirement : Gereksinim
Reserve : Yedek
Reserve alkali : Yedek alkali
Reservoir : Rezervuar, kap, yedek kap
Residue : Kalıntı
Resin : Reçine
Resistance : Direnç
Resolution : Çözüm
Resolving power : Çözme gücü
Resonance : Yankılanma, sesi yansıtma
Resorbtion : Emilim
Respiration : Solunum
Respiratory chain : Solunum zinciri
Respiratory phosphorylation : Solunum fosforizasyonu
Respiratory control : Solunum denetimi
Responce : Yanıt
Resting : Dinlenme
Resting cell : Dinlenmiş hücre
Resting muscle : Dinlenmiş kas
Restriction : Kısıtlama
Restricted diffusion chromatography : Dinlenmiş difüzyon kromatografisi
Result : Sonuç
Resultant : Sonuç
Retardation : Geciktirme
Retardation coefficient : Geciktirme katsayısı
Retarder : Geciktirici
Retention : Alıkoyma, tutma
Reticulocyte : Genç ve olgunlaşmamış alyuvar hücresi
Reticuloendothelial system (RES) : Retiküloendoteliyal sistem – RES
Reticular : Ağsı
Reticulum : Ağ
Retrograde : Geriye doğru giden
Retroinhibition : Retroinhibisyon
Reverse : Ters, geri
Reversible : Tersine çevrilebilir, tersinir
Reversibility : Tersine çevrilebilirlik, tersinirlik
Ribosomal RNA : Ribozomal RNA
Ribosome : Ribozom
Rigid : Katı
Rigidity : Katılık
Right handed : Sağ elini kullanan
Right handed helix : Sağ sarmal
Ring : Yüzük
Ring test : Ring testi, Brusella teşhisinde kullanılan bir test
Rotating evoporator : Döner buharlaştırıcı
Rotation : Dönme
Rotator : Döndürücü
Rotatory evaporator : Döner buharlaştırıcı
Rotor : Pervane, döneç
Run : Koşmak
Routine : Rutin, alışılagelmiş, sıradan
Saline : Tuzlu
Salting in : Tuzlama
Salting out : Tuzlamak
Salivary juice : Tükürük suyu
Salivary gland : Tükürük bezi
Salt fractionation : Tuz ayrıştırma
Salt precipitation : Tuz çökeltme
Salvage metabolic pathway : Metabolik kurtarma yolu
Sample : Örnek
Sampler : Örnekleyici
Sampling : Örnekleme
Saponification : Sabunlaşma
Satellite : Uydu
Satellite phenomenon : Satellit fenomonu
Saturated : Doymuş
Saturation : Doyma
Scale : Ölçek
Scaler : Ölçekleyici
Scanning : Tarama
Scattering : Saçılma
Scintillation : Parıldama
Scintillation counter : Parıldama sayacı
Scission : Kesilme
Sclerosis : Serteşme, doku sertleşmesi
Screning : Tarama
Secrete : Salgılamak
Secretion : Salgı
Secondary : İkincil
Section : Bölüm
Sedation : Yatıştırma
Sedative : Yatıştırıcı
Sedimentation : Çökelme
Sediment : Çökelti
Segment : Parça, bölüm
Segmentation : Bölünme, parçalara ayrılma
Selection : Seçim
Selective : Seçici
Selectivity : Seçicilik
Semi : Yarı
Semi permeable : Yarı geçirgen
Semiconservative replication : Yarı korumalı çoğaltma
Semisensible : Yarı duyarlı
Semisensibility : Yarı duyarlılık
Sensibility : Duyarlılık
Sensible : Duyarlı, hassas
Sensitive : Duyarlı, hassas
Sensitivity : Duyarlılık
Sensitization : Duyarlılık
Separation : Ayırma
Separator : Ayırıcı
Sequence : Sıra
Sequential : Sıralı
Sequential mechanism : Sıralı mekanizma
Sequential model : Sıralı model
Sex : Eşey, cinsiyet
Sex¬linked gen : Eşeysel gen
Shaker : Karıştırıcı
Shape : Şekil, biçim
Sharp : Keskin
Sheath : Kılıf
Sheet : Yaprak, katman
Shift : Değiştirme
Shunt : Şant, paralel devre, yan yol
Shock : Şok, darbe
Shuttle : Mekik
Sickle cell : Orak hücre
Side : Yan
Side product : Yan ürün
Sieve : Elek
Sigmoid : S¬ biçimli
Sign : İşaret
Signal : Sinyal, işaret
Significant : Anlamlı, önemli
Sign mutation : İşaret mutasyonu
Silent : Sessiz, çekinik
Silent gene : Çekinik gen
Silent mutation : Sessiz mutasyon, çekinik mutasyon
Sound : Ses
Source : Kaynak
Special : Özel
Specific : Özgül
Specific activity : Özgül etkinlik
Specific gravity : Özgül ağırlık
Specific heat : Özgül ısı
Specific immunity : Özgül bağışıklık
Specific retention volume : Özgül tutma hacimi
Specific rotation : Özgül rotasyon, özgül dönüş
Specific viscosity : Özgül viskozite, özgük kıvam
Specification : Tanımlama, özgülleme
Specificity : Özgüllük
Spectrophotometer : Spektrofotometre, madde renginin yoğunluğunun ölçülmesiyle madde miktarının veya konsantrasyonunun bulunmasını sağlayan cihaz.
Spectroscope : Spektroskop, görünür ışığı dalga boylarına ayırmak için kullanılan bir cihaz.
Spectroscopy : Spektroskopi, üçgen prizmadan geçerek dağılan bir ışık demetini gösteren animasyon.
Spectral : Spektral, görüntüye dayanan
Spectral analysis : Spektral analiz, maddelerin yaydığı ışınları inceleyerek, maddeyi oluşturan elementleri nitel ve nicel olarak inceleme işlemi.
Spectropolarymeter : Spektropolarimetre, döndürülme özelliği olan bir maddeden geçerek, değişik dalga uzunluğundaki ışınların optik rotasyonunu belirlemek için kullanılan optik cihaz.
Spectrum : Spektrum
Speed : Hız
Spermatocyte : Spermatosit, erkek üreme hücresi
Spermatozoon : Sperma hücresi, erkek üreme hücresi
Spin : Çevirmek, döndürmek
Spleen : Dalak
Spleenectomy : Dalağın operasyonla çıkartılması
Spiral : Sarmal
Spontaneous : Kendiliğinden
Spot : Nokta
Spray : Püskürtmek
Sprayer : Püskürtücü
Spraying : Püskürtme
Spreading : Yayma
Stability : Kararlılık
Stability constant : Kararlılık sabiti, kararlılık değişmezi
Stabilization : Dengeleme, dengede tutma
Stabilizer : Stabilizatör, dengeleyici
Stable : Kararlı
Stage : Aşama, evre
Standard : Standart
Standard curve : Standart eğri
Standard deviation : Standart sapma
Standard error : Standart hata
Standard tube : Standart tüp
Standardization : Standardizasyon
Starter : Başlatıcı
Starvation : Açlık
State : Durum
Static : Sabit, durgun
Stationary : Sabit
Stationary phase : Sabit evre
Stationary state : Sabit durum
Statistics : İstatistik
Sready state : Kararlı durum
Steady state kinetics : Kararlı durum kinetiği
Stem cell : Kök hücre
Step : Adım
Stepwise : Adım adım
Stepwise elution : Kademeli yıkama
Stereoisomer : Stereoizomer, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.
Stereoisomerism : Stereoizomerizm, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.
Stereospecific : Stereospesifik bir reaksiyon, reaktifin stereokimyasının, başka bir seçenek olmadan ürünün stereokimyasını tamamen belirlediği bir reaksiyondur.
Steric : Yapısal
Steric hindrance : Sterik engel, yapısal engel
Stimulate : Uyarmak
Stimulation : Uyarma
Stimulator : Uyarıcı
Stimulus : Uyarıcı
Stirring : Karıştırma
Stopped flow technique : Durdurulmuş akış tekniği
Storage : Depolama
Store : Depo
Strand : İplik
Strain : Gerginlik
Striated : Çizgili
Striated muscle : Çizgili kas
Stream : Akış
Stress : Gerilme
Stroma : Bağdokusundan oluşan kısım
Structure : Yapı
Sub¬ : Alt¬
Subcutaneous : Deri altı
Subjective : Öznel
Sublimation : Sublimasyon, bir maddenin, ısı uygulandığı zaman katı halden, sıvı hale geçmeden gaz haline geçme olayıdır.
Substance : Madde
Substrate : Substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.
Substitution : Yer değiştirme
Substituent : Yer değiştiren
Subunit : Alt birim
Subvital : Hayati, yaşamsal
Sufficient : Yeterli
Super : Üstün, aşırı
Supercoiled : Aşırı sargılı
Superheated : Aşırı ısıtılmış
Supernatant : Süpernatan, bir süspansiyonun santrafüj edildikten sonra ayrılan ve üstte kalan, çözünmeyen ve tortu oluşturan kısmı.
Supersaturated : Aşırı doygun
Supersaturation : Aşırı doygunluk
Supersonic : Ses üstü, süpersonik
Support : Destek
Supressor : Baskılayıcı
Supressor gene : Baskılayıcı gen
Supressible : Baskılanabilir
Supressible mutation : Baskılanabilir mutasyon
Surface : Yüzey
Surface active agent : Yüzey etkin madde
Surfactant : Sürfaktan, yüzey etkin madde
Tableau : Tablo, grafik, çizelge
Tabulation : Listeleme
Tachometer : Takometre
Tailing : Kuyruklanma
Tail¬to¬tail : Kuyruk kuyruğa
Tank : Tank, kap
Tare : Dara, boş ağırlık
Target : Hedef
Target cell : Hedef hücresi, Target hücresi
Target organ : Hedef organ
Target theory : Target teorisi
Tautomer : Totomer
Tautomeric shift : Totomerik değiştirme
Tautomerism : Moleküldeki karbona çifte bağ ile bağlı oksijenin (karbonil denen kısmın) tersinir tepkimeyle hidroksile dönüşmesi ve o çifte bağın yerine tek bağ gelmesi durumu.
Taxis : Yönelme, Hareketli bir organizmanın herhangi bir uyarana karşı yönelme cevabı.
Technique : Teknik
Technical : Teknik
Technology : Teknoloji
Temperature : Sıcaklık
Template : Kalıp
Tendency : Eğilim
Tension : Gerginlik
Tensile : Gerilme
Tensor : Geren, gerici
Terminal : Son
Termination : Sonlama
Terminus : Son
Ternary : Üçlü
Ternary complex mechanism : Üçlü kompleks mekanizma
Ternary mixture : Üçlü karışım
Terreactant reaction : Terreaktan tepkimesi
Tertiary : Üçüncül
Test : Deneme
Theory : Teori, kuram
Theoritical : Teorik, kuramsal
Therapeutic : Tedavi edici
Therapeutic index : Tedavi indeksi
Therapy : Tadavi, sağıltım, sağaltım
Thermal : Termal, sıcak
TAHLİL TERİMLERİ
KAN TAHLİLİ TERİMLERİ
Hemogram: Tam kan sayımı anlamına gelir.
RBC: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır. Alyuvarlar dokulara oksijen taşıyan kan hücrelerdir.
HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını gösterir. Hemoglobin kanda var olan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.
HCT: Hematokrit. Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir.
PLT: Platelets yani trombosit sayısını gösterir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır.
MPV: Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir.
PDW: Kandaki trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.
MCV: Oksijen taşıyan alyuvarların - kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğünü gösterir. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.
MCH: Alyuvarlardaki - kırmızı kan hücrelerindeki toplam hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Alyuvar hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak anlatımıdır.
RDW: Alyuvarların – kırmızı kan hücrelerinin dağılımı genişliğini gösterir.
WBC: Lökosit sayısı, beyaz kan hücrelerinin sayısıdır. Akyuvarlarlar – lökositler vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevli kan hücreleridir.
CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir.
PNL: Nötrofiller. Bakteryel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.
NE%: Nötrofil yüzdesi. Nötrofil hücrelerinin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve yapılarını bozmaktır.
LY%: Lenfosit yüzdesi. Lenfosit hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar. Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda lenfosit yüzdesi düşer.
MO%: Monosit yüzdesi. Monosit hücreleri fagositoz yapma yeteneğine sahiptirler ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar.
EO%: Eozinofil Yüzdesi. Eozinifil hücreleri vücuttaki yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerdir. Eozinofil yüzdesine allerjik ve paraziter hastalıklarda bakılır.
BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofiller hücrelerini de fagositoz yeteneği vardır ama asıl işlevini, çeşitli maddeleri salgılayarak gösterirler.
İDRAR TAHLİLİ KISALTMALARI
PRO: Protein. Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz.
GLU: Glikoz. Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir.
Sg: Dansite (Yoğunluk). Referans aralığı 1.010 ile 1.020 arasındadır.
pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir.
LEU: Lökosit. İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.
NIT: Nitrit. İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.
KET: Keton. Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir.
UBG: Ürobilinojen Değeri
BIL: Bilirubin. Ölü kan hücrelerinin karaciğer ve safra kesesi aracılığıyla atılımını gösterir. Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.
ERY: Eritrosit. İdrarda kan olduğunu gösterir.
BİYOKİMYA TAHLİLİ KISALTMALARI
CA: Kalsiyum. Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.
PHOS: Fosfor. Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
UREA: Üre. Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.
GLU: Glikoz. Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.
TP: Total Protein. Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.
HB: Hemoglobin. Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
UA: Ürik Asit. Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.
BİL-D: Direkt Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
BİL-T: Total Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT: Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir.
ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.
AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.
GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.
ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Vücutta neredeyse tüm dokularda vardır; fakat ne iş yaptıkları pek bilinmez.
LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.
HDL: Kandaki yağ oranını gösteren, yararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
LDL: Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. Kandaki yağ oranını gösteren, zararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
TK: Toplam Kolesterol. Toplam kolesterolün değerini gösterir.
VLDL-K: VLDL Kolesterol. Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
CK-MB: Kreatin Kinaz. İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
AMYL: Amilaz. Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.
TG: Trigliserid. Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.
FE: Demir. Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.
Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.
Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.
Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
Kreatinin Klerensi: Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve böbrek hastalıklarının takibinde kullanılır. Burada ise böbrek hastalıkları ve şok kreatinin klerensi düzeyini azaltır.
AKŞ: Açlık Kan Şekeri. Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
TKŞ: Tokluk Kan Şekeri. Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.
OGTT ve OGL: Şeker yüklemeleri
Asit Fosfataz: Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır.
Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.
Lipaz: Pankreas fonksiyon testlerindendir.
DBK: Demir Bağlama Kapasitesi. Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.
HEPATİT TAHLİLİ KISALTMALARI
HBsAg: Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır.
Anti-HBs: HBV’ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır.
Anti-HAV IgM: Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır.
Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.
HBeAg: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar.
Anti-HBe: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.
Anti-HIV: HIV, Aids tanısında kullanılır.
Anti-HCV: HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur.
HORMON TAHLİLİ KISALTMALARI
FERR: Ferritin. Demir eksikliği anemisi, kronik hastalık anemisi, talasemi, hemakromatozis ve demir yükleme tedavisinin takibinde kullanılır.
B12: Vitamin B12. Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir.
FOL: Folik Asit. Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.
T3-T4-FT3-FT4: Total T3, Total T4, Serbest T3, Serbest T4. Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon. Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Tek başına yeterli değildir, ek yöntemler gerekir.
E2: Estradiol. Vücuttaki en potent endojen östrojendir.
ß-HCG: Beta HCG. Gebeliğin teşhisi, ektopik gebelik şüphesinin değerlendirilmesi ve in vitro fertilizasyon hastalarının takibinde kullanılır.
AFP: Alfa-Fetoprotein. Hepatoselüler ve germ hücreli kötü huylu tümörlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.
CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar.
CA 125: Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir.
CA 15–3: Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır.
CA 19–9: Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar.
PSA: Prostat-Spesifik Antijen. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Free PSA: Serbest PSA. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Sağlıklı günler dileği ile...
Doç.Dr. Ali AYYILDIZ - İnsan Anatomisi Uzmanı (Ph.D.), Veteriner Hekimi
BİYOKİMYA VE LABORATUVAR ANALİZ TERİMLERİ
Abbreviation : Kısaltma
Aberration : Sapma
Ability : Yetenek
Abiotic : Canlı olmayan, hayat dışı
Abnormal : Anormal, normal olmayan
Abrasion : Aşınma
Abrasive : Aşındırıcı
Abridge : Kısaltmak, özetlemek
Abridgement : Kısaltma, özet
Abscess : apse
Abscissa : Yatay çizgi
Absolute alcohol : Saf alkol
Absorbance : Soğurma, emme
Absorbance measurement : Soğurma ölçümü
Absorbance region : Soğurma bölgesi
Absorbant : Soğuran, soğurucu
Absorption : Soğurma, emilme
Absorption coefficient : Soğurma katsayısı
Absorption spectrum : Soğurma görüngesi
Absorptivity : Soğurma durumu
Abstract : Özet
Abundance : Bolluk, çokluk
Abundant : Bol, çok
Acceleration : Hızlandırma
Accelerator : Hızlandırıcı
Acceptor : Alıcı
Acceptory control : Alıcı düzeyinde kontrol
Accessibility : Ulaşılabilirlik, erişilebilirlik
Accessory : Eklenik, yardımcı
Accomodation : Uyuma
Accumulate : Biriktirmek, toplamak
Accumulation : Birikme, birikim, toplama
Accumulator : Akümülatör, Biriktirici cihaz
Accuracy : Doğruluk
Accurate : Doğru
Acetly CoA : Asetil KoA
Acid : Asit
Acidification : Asitlendirme, asitleştirme
Acidimetry : Asit ölçümü
Acidity : Asitlik
Acidosis : Asidoz
Acquired : Edinilmiş, kazanılmış
Act : Etkilemek
Action : Eylem, etki
Activated : Aktif, etkinleşmiş, etkinleştirilmiş
Activated state : Aktif durum, etkinleşmiş durum
Activation : Etkinleşme, etkinleştirme
Activator : Etkinleştirici
Active : Aktif, etkin
Active site : Etkin bölge
Active transport : Aktif taşınma
Activity : Etkinlik
Actual : Güncel, gerçek
Acute : Akut, yeni, yoğun etkili
Adaptation : Uyum
Adaptor : Uyarlayıcı
Add : Eklemek, katmak
Addition : Ekleme, katma, toplama
Addictive : Bağımlılık yapan
Addictivity : Bağımlılık yapma özelliği
Adduct : Eklenti
Adhere : Bağlı kalmak
Adhesion : Yapışma
Adhesive : Yapışkan
Adhesiveness : Yapışkanlık
Adiabatic : Isı almayan, Isısız
Adipocyte : Yağ hücresi
Adipose tissue : Yağ dokusu
Adjoint : Eklenmiş, eklenik
Adjuvant : Eklenmiş madde, destekleyici madde
Administration : Yönetim
Adolescence : Ergenlik
Adolescent : Ergen
Adoptive : Benimsenmiş
Adsorbate : Kendi yüzeyine tutturan, kendi yüzeyine yapıştıran
Adsorbent : Kendi yüzeyine tutturan madde, kendi yüzeyine yapıştıran madde
Adsorption : Yüzeyine tutturma,yüzeyine yapıştırma
Adsoptivity : Yüzeyine tutuculuk, yüzeyine yapıştırıcılık özelliği
Adult : Erişkin, yetişkin, olgun
Advantage : Üstünlük
Aerobe : Oksijenli ortamda yaşayan
Aerobic : Oksijen gerektiren, oksijen varlığında oluşan
Aerosol : İtici gaz
Affinity : İlgi, yakınlık
Affinity labeling : Yakınlık etiketi
Aged : Yaşlı
Agent : Ajan, madde
Agglomerate, Aggregate : Yığışmak, kümeleşmek
Agglutination : Kümeleşme
Aggregation : Yığılma, kümelenme
Aging : Yaşlanma, yaşlandırma
Agigate : Çalkalamak, karıştırmak, sallamak
Agitated vessel : Çalkalama kabı
Agitation : Çalkalama, karıştırma
Air : Hava
Air blowing : Hava üfleme, üfleme
Air suction : Hava emme
Alarm : Uyarı
Alcohol : Alkol
Alcoholic : Alkollü içki tutkunu, alkolik
Alcoholic steroid : Alkolik steroid, sterol
Aliment : Besin, yiyecek, gıda
Alimentary : Besinle ilgili, gıdayla ilgili
Alimentation : Beslenme
Aliquot : Sıvı kısım
Alkali : Alkali, baz
Alkaline : Bazik
Alkalinity : Alkalilik, baziklik
Alkalosis : Alkaloz
Alkyl : Alkil
Alkylation : Alkilasyon, alkilleme
Allele : Alel, eş
Allergen : Allerjen, duyarlı
Allergic : Aşırı duyarlı
Allergy : Aşırı duyarlılık
Allosteric : Allosterik, oynak
Allosterism : Allosterizim, oynaklık
Allotropy : Farklı biçimlenme
Allow : İzin vermek
Alloy : Alaşım
Alfa helix : Alfa tipi sarmal
Alternating current : Dalgalı akım
Alternative : Seçenek
Altitute : Rakım, yükseklik
Amalgam : Civalı alaşım
Amorphous : Kendine özgü biçimi olmayan
Amphoteric : Ortamın pH değerine göre asidik veya bazik özellik gösterebilen madde
Amplification : Yükseltme, güçlendirme
Amplifier : Yükseltici, güçlendirici
Amplitude : Genlik
Anabolic : Anabolik, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması
Anabolism : Anabolizma, Basit maddelerden karmakarışık maddeler üretme, özelliklede amino asitlerden vücut proteinlerinin oluşturulması
Anaerobe : Oksijensiz ortamda yaşayan
Anaerobic : Oksijensiz
Analog : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri
Analogy : Köken veya tür bakımından farklı olmasına karşın aynı işlevi gösteren iki organ veya oluşumdan her biri
Analysis : Çözümleme
Analytical : Çözümsel
Analytical chemistry : Analitik kimya, çözümleyici kimya
Analyze : Çözümlemek
Analyzer : Çözümleyici
Anemia : Kansızlık, kan azlığı
Angle : Açı
Angular : Açı ile ilgili
Anharmonic : Ahenksiz, uyumsuz
Anhydride : Susuz, anhidrid
Anhydride bond : Anhidrid bağı
Anhydrous : Susuz, suyu uzaklaştırılmış
Anion : Negatif (-) yüklü iyon
Anisotropic : Anizotropik, Eşyönsüzlük, izotropinin aksine, yön olarak bağımlı olma özelliğidir.
Annealing : Isıtılan DNA’nın yavaşça soğutularak tekrar çift zincirli haline geri dönmesi
Anode : Pozitif (+) artıuç
Antagonizm : Karşıt etki gösteren
Antagonist : Karşıt
Antibiogram : Antibiyotik duyarlılık testi
Antibiotic : Antibiyotik
Antibody : Antikor, kana dışarıdan giren yabancı cisimlere karşı koyan madde
Anticoagulant : Pıhtı önleyici
Anticoagulation : Pıhtı önleme
Anticodon : mRNA'daki kodon dizilişine göre robozomlara aminoasit getiren tRNA'ların özel üçlü nükleotit dizilerine antikodon denir.
Antidiuretic : İşeme önleyici
Antifreeze : Donma önleyici
Antigen¬antibody complex : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen kompleks, bağışıklık kompleksi, immün kompleks, antijen - antikor kompleksi
Antigen¬antibody reaction : Antijen’in, serumda kendisine karşı oluşan antikor ile birleşmesi sonucu meydana gelen tepkime, bağışıklık tepkimesi, immün tepkime, antijen - antikor tepkimesi
Antigen¬binding capacity : Antijen bağlama kapasitesi
Antimetabolite : Enzim molekülünde koenzim veya substrat durumundaki esas metabolitin yerini alarak enzimin bloke olmasına neden olan ilaç veya zehir.
Antimatter : Karşıt madde
Antiparallel : Antiparalel
Antiparallel spin : Antiparalel dönme
Apo : -den, -dan, uzaklaşan, giden, ayrılma, uzak, uzakta anlamları veren önek
Apoenzyme : Koenzimle birleşerek aktif enzimi oluşturan enzimin faal olmayan protein kısmı
Apparatus : Cihaz, aygıt
Apparent : Bariz, Görünen
Application : Uygulama
Applicator : Uygulayıcı
Applied : Uygulamalı, uygulanmış
Approach : Yaklaşmak, yaklaşım
Approximately : Yaklaşık
Aqua fortis : Nitrik asit, kezzap
Aquerous : Sulu
Arbitrary : Keyfi, kendince, gelişigüzel
Area : Alan
Arrangement : Hakemlik, yönetme, düzenleme
Artery : Atardamar
Artificial : Yapay, suni
Ascending : Yükselen, çıkan
Ash : Kül
Aspirate : Aspire etmek, emmek
Aspirator : Aspiratör, emen cihaz
Assay : Tahlil, analiz
Assembly : Kurul
Association : Dernek, ortaklık, bir araya gelme
Assume : Varsaymak
Assumption : Varsayım
Asymmetric : Asimetrik, simetrik olmama durumu
Asymmetry : Simetrik olmama durumu, herhangi bir eksende iki tarafın ayna görüntüsü yaratmadığı ve birbirinden alakasız olduğu durum
Asynchronous : Eş zamanlı olmayan
Atherosclerosis : Damar sertliği
Atmosphere : Yeryüzünü saran hava katmanı
Atmospheric distilation : Açık damıtma
Atom : Atom veya zerre, bilinen evrendeki bütün maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. Atom kelimesi Grekçe bölünemez anlamına gelen atomus kelimesinden türemiştir.
Atomization : Atomizasyon, sıvı ve gazların bir basınç altında mikron boyutunda küçük zerreciklere ayrılması işlemidir. Atomizasyonu sağlayan basınç yine su veya gazlar kullanılarak üretilir.
Atomizer : Pülverizatör, püskürteç, fıs fıs
Attachment : Bağlılık, tutunma, tutturma
Attenuation : Zayıflaştırma, güçsüzleştirme
Attraction : Çekim, çekme
Attractive : Çekici
Audibility : Duyulabilirlik, işitilebilirlik
Auto : Kendi, oto
Automatic : Otomatik, kendiliğinden
Automation : Otomsayon, kendi kendine
Autonomy : Özerklik
Autotroph : Ototrof, Yaşamsal etkinliklerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları bütün organik bileşikleri, doğrudan doğruya inorganik bileşikleri sentezleyerek kendisi elde eden
Autotrophy : Kendi kendini besleyen
Auxillary : Yardımcı, ek, yan
Auxillary equipment : Yardımcı donatım, ek donatım
Availability : Varlık, mevcudiyet, bulunabilirlik
Availment : Kullanım
Average : Ortalama
Background count : Taban sayımı
Back mutation : Geri mutasyon
Bacteriophage : Bakteriyofaj, bakteri yiyen
Bag : Torba
Balance : Denge
Balanced equation : Denge denklemi
Band : Şerit, kuşak
Band spectrum : Band spektrumu
Barrier : Engel
Basal metabolism : Bazal metabolizma, canlının tam dinlenme sırasında kas hareketi yapmadan, vücuttaki canlılık olaylarının sürmesi için gereken enerjiyi sağlayan metabolizmaya bazal metabolizma denir.
Base : Baz, temel, taban
Base analog : Baz türevi
Baseline : Temel
Base pair : Çift bazlı
Basicity : Bazlık
Bath : Banyo
Beam : Işın
Belt : Kemer
Benign : İyi huylu
Beta helix : Beta ¬tipi sarmal
Bibliography : Kaynakça
Bilayer : İki katmanlı
Bile : Safra, öd
Bile acid : Safra asidi, öd asidi
Bile salt : Safra tuzu, öd tuzu
Binary : İkili
Binary mixture : İkili karışım
Binder : Bağlayıcı
Binding : Bağlanma
Binding site : Bağlanma bölgesi
Bio : Canlı, diri, biyo
Biochemistry : Biyokimya, yaşam kimyası
Bioenergetics : Biyoenerjetik, biyolojik sistemlerdeki enerji dönüşümünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Hücrelerin serbestçe enerji ve madde alışverişinde bulunan açık bir sistemi çevresi ile temsil ettiği düşüncesini içerir.
Biogenesis : Biyogenez, her canlı varlığın yine canlı bir varlıktan oluştuğu kuramı.
Biomolecule : Canlılarda yer alan moleküllere verilen ad.
Biopolymer : Biyopolimerler, canlı organizmalar tarafından üretilen biyomateryal ve polimerlerdir, başka bir deyişle, bunlar polimerik biyomoleküllerdir.
Biosynthesis : Küçük moleküllerin enzimler aracılığı ile birleştirilerek büyük moleküllerin sentezlenmesi olayının canlı organizma içinde meydana gelmesi olayı.
Biotic : Biyotik faktörler veya biyotik bileşenler, başka bir organizmayı etkileyen veya ekosistemi şekillendiren herhangi bir canlı faktör olarak tanımlanır.
Bivalent : İki değerli
Bleaching : Ağartma
Blender : Parçalayıcı
Blending : Karıştırma, parçalama
Blocker : Engelleyici, önleyici
Blocking agent : Engelleyici madde, önleyici madde
Blood : Kan
Blood circulation : Kan dolaşımı
Blood stream : Kan akımı, kan dolaşımı
Blower : Üfleyici
Body : Gövde
Boiling : Kaynama
Bond : Bağ
Bottle : Şişe
Boundary : Sınır
Boundary layer : Sınır katman, uç katman
Branch : Dal, şube
Branching : Dallanma
Breeding : Yetiştirme, üretme
Brightness : Parlaklık
Bubble : Baloncuk, kabarcık, balon
Buffer : Tampon
Building block : Yapı taşı
Bulk : Toplu, yığın, gövde yoğunluğu
Bulky : Hantal, yapılı
Bunsen burner : Bunsen ocağı
Burner : Brulör, yakıcı, ocak
By¬pass : Köprüleme
By¬product : Yan ürün
Calcification : Kireçlenme
Calibration : Ayarlama, kalibrasyon
Calibration curve : Ayarlama eğrisi
Calori : ısı, sıcaklık
Caloric : Isı ile ilgili, kalori ile ilgili
Caloric power : Isı gücü
Caloric value : Isı değeri
Calorie : Isı, sıcaklık
Calorimeter : Isı ölçer
Canal : Kanal, oluk
Capacitor : Kapasitör veya kondansatör, elektronların kutuplanıp elektriksel yükü elektrik alanın içerisinde depolayabilme özelliklerinden yararlanılarak bir yalıtkan malzemenin iki metal katman arasına yerleştirilmesiyle oluşturulan temel elektrik ve elektronik devre elemanıdır.
Capacity : Kapasite, hacim, sığa
Capillarity : Kılcallık
Capillary : Kılcal
Capture : Yakalamak, kapmak
Carrier : Taşıyıcı
Caryo : Çekirdek anlamına gelen önek
Caryokinesis : Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması
Caryolymph : Çekirdek sıvısı
Caryon : Çekirdek
Caryoplasm : Çekirdek plazması
Caryosome : Karyozom, Çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğu
Caryotin : Karyotin, Karyotin, hücre çekirdeğinin sürdürülebilir, retiküler, malzemesi olarak tanımlanır.
Catabolic : Yıkımla ilgili
Catabolism : Yıkım
Catabolite : Yıkım ürünü
Catalysis : Kimyasal bir tepkimeye girmiyormuş gibi görünen bir maddenin, hiçbir değişmeye uğramadan, tepkimenin olmasını ya da tepkimenin hızının değişmesini sağlayan etkisi
Catalyst : Katalizör, Kimyasal bir reaksiyonu hızlandıran madde, enzim.
Catalytic : Kataliz ile ilgili
Catalytic level : Kataliz düzeyi, kataliz seviyesi
Catalytic reaction : Kataliz tepkimesi
Catalytic site : Katalitik bölge
Catalyze : Tepkimeyi hızlandırmak
Catalyzer : Tepkimeyi hızlandırıcı
Cathode : Eksi (-) uç
Cathode rays : Katot ışınları, eksi ( -) uç ışınları
Cation : Bir çözeltinin elektrolizi sırasında eksi (-) uçta toplanan iyon.
Cavity : Boşluk
Cell : Hücre
Cell culture : Hücre kültürü, hücre ekimi, doku ekimi
Cell cycle : Hücre döngüsü
Cell division : Hücre bölünmesi
Cell fractionation : Hücre parçalanması
Cell line : Hücre çizgisi
Cell membrane : Hücre zarı
Cellular : Hücresel
Cellular immunity : Hücresel bağışıklık
Cell wall : Hücre duvarı
Center : Merkez
Central : Merkezi, merkez ile ilgili
Centrifugal : Merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren.
Centrifugal filter : Santrifüj filtresi
Centrifugal force : Merkezden çevreye yöneltme gücü
Centrifuge : Santrifüj, merkezkaç kuvvetinden yararlanarak bir karışımın içinde bulunan ve diğerlerine oranla ağır ve çökebilir ögeleri çöktürmekte kullanılan laboratuvar aleti.
Centromere : Sentromer, kromozom üzerinde iğ ipliğinin tutunduğu nokta, kromozomlarda kardeş kromatitleri bir arada tutan kısıma verilen ad.
Centrosome : Sentrozom silindir şeklinde sıralanmış bir çift sentriolden oluşan ve hücre bölünmesinde görevli zarsız bir organeldir.
Chain : Zincir, dizi
Chamber : Oda, bölme
Change : Değişim, değiştirme
Channel : Kanal, oluk
Channeling : Kanallama, oluklama, yönlendirme
Character : Karakter, ıra
Characteristic : Özgü olan, bir şeye özgü
Charge : Yük, yüklemek
Charge balance : Yük dengesi
Charging : Yükleme, dolma
Chart : Grafik, çizgi
Chelating : Şelatlama, Şelasyon, iki veya çok dişli bir kimyasal ligandın iyonik bir substrata bağlanması veya komplekslenmesidir.
Chelating agent : Şelatlayıcı madde
Chelation : Şelatlama
Chemical : Kimyasal
Chemisorption : Kemisorpsiyon, adsorbat ve adsorbant arasında kimyasal bir bağın oluştuğu adsorpsiyon tipidir.
Chromatic : Renkli, renkle ilgili
Chromatid : Kromatid, kromatitlere aynı zamanda eş kromozomlar denir, kromozom eşlenmesi sonucunda oluşurlar ve iki kromatit bir araya gelerek bir kromozomu oluşturur.
Chromatin : Kromatin, hücre çekirdeğindeki DNA'nın, histon denilen küçük molekül ağırlıklı bazik proteinler ile beraber oluşturduğu yapı.
Chromatogram : Kromatogram, analitik GC ve LC’de hareketli faz veya eluent kolondan çıkarak bir detektörden geçerek zaman kat ettikleri yola veya hacme göre grafiğe çevrilen bir dizi elektronik sinyal oluştururlar. Sonuçta elde edilen grafik görüntüye kromatogram denir.
Chromatography : Kromatografi, bir karışımın bileşenlerini, bunlara seçimsel ilgi gösteren iki ya da daha çok evreden sistemler arasında farklı göçlerine bakarak tanımak, gerektiğinde niceliklerini belirlemek amacıyla yapılan ve ayırma işlemine dayanan analitik yöntemdir.
Chromophobe : Kromofobi kelimesi, histolojik yapıların, boyayı gerçekten almamaları ve böylece mikroskop altında soluk olarak görünmeleri için kullanılır, chrome – renk ve phobia - korku kelimelerinden türetilmiştir.
Chromophore : Renk veren
Chromophyl : Kromofil, hipofiz ön lobunda asit boyanma özelliği gösteren hücrelerdir.
Chromosome : Kromozom, Grekçe chromos - renk, soma – vücut, beden kelimelerinden türetilmiş bir kelime olup, DNA'nın histon proteinleri etrafına sarılmasıyla, yoğunlaşarak oluşturduğu, canlılarda kalıtımı sağlayan genetik birimlerdir.
Chronic : Kronik ya da süreğen, müzmin, vücudun herhangi bir parçasında var olan, uzun süreli devam eden, kimi zaman hayat boyu düzelmeyen ve tedavi imkanları daha sınırlı kabul edilen hastalık türüdür.
Chyle : Kilüs, sütümsü, yağ emülsiyonu içeren lenf, yani akkandır. Besin yoluyla alınan yağların sindirimiyle ince barsakta oluşur.
Chylomicron : Şilomikron, ince barsakta üretilen lipid taşıyan büyük lipoproteinlerdir, dış yüzeyinde bulunan apoB48 ile reseptörler tarafından tanınır, bu lipoproteinler besin yolu ile alınan triaçilgliserolleri, kalp, yağ ve kas dokusuna taşır.
Circle : Çember, daire, circulus
Circular : Daire ile ilgili, daire şeklinde, halka biçiminde, sirküler.
Circulation : Dolaşım
Cis : Bir alkende karbonların aynı tarafta olması
Classification : Sınıflandırma
Clearance : Atım, atılım
Cleavage : Bölünme
Cloning : Klonlama, Bir canlı hücresinin bölünmesi veya canlı hücre çekirdeğinin, çekirdeği alınmış bir başka hücre yumurtasına yerleştirilerek döllenmenin sağlanmasıdır.
Clot : Pıhtı
Clotting time : Pıhtılaşma zamanı
Cluster : Küme, öbek
Coagulant : Pıhtılaştırıcı
Coagulation : Pıhtılaşma
Coagulation time : Pıhtılaşma zamanı
Coagulator : Pıhtılaştırıcı
Coagulum : Pıhtı
Coalescence : Birleşme, kaynaşma
Coarse control : Kaba kontrol, kaba denetim
Code : Kod, dizgi
Codon : Kodlanma, dizgi
Cofactor : Kofaktör, bir enzimin bir katalizör olarak aktivitesi için gerekli olan, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, protein olmayan bir kimyasal bileşik veya metalik iyondur.
Coefficient : Katsayı
Coenzyme : Koenzim, aktif enzimi (holoenzim) oluşturmak için protein molekülü (apoenzim) ile bağlanan organik, protein olmayan moleküllerdir.
Coherent : Tutarlı, uyumlu
Cohesion : Bağlılık, yapışma
Coil : Bobin, sargı, sarmal
Coincidence : Tesadüf, rastlantı
Coincident : Rastlayan, çakışık
Cold room : Soğuk oda
Collapse : Çöküntü, Çevresel damarların genişleyip burada kanın toplanmasıyla oluşan ağır bir çöküntü tablosu, vücutta bütün kuvvetlerin birdenbire kesilmesi.
Co¬linearity : Kolineer, aynı doğru üzerinde olan
Collection : Toplama
Collective : Toplu, ortak
Collector : Kollektör, toplayıcı, yüzdürmede (flotasyon) kullanılan mineral taneciklerinin hava kabarcıkları ile taşınma verimini artıran, ksantatlar gibi bir madde.
Collision : Çarpışma
Colloid : Kolloid, çözücü sıvıda küçük tanecikler halinde dağılmış madde, katı maddenin bu nitelikle belirgin hali, jelatin’e benzer, jelatin niteliğinde olan.
Colloidal : Kolloidal, kolloid durumu gösteren; kolloid niteliğinde olan.
Colorimeter : Renk ölçen cihaz, renk ölçer
Colorimetry : Renk ölçümü
Colostrum : Ağız sütü, ilksüt
Column : Direk, sütun
Coma : Koma , Grekçe derin uyku anlamına gelen koma kelimesinden gelme bir tıp terimdir. Koma, bir kişinin altı saatten fazla süren bilinçsizlik durumudur. Bu durumdaki kişiler ağrılı uyaranlarla, ışık ya da sesle uyandırılamaz.
Combination : Birleşme
Combustion : Yanma
Combustion chamber : Yanma odası
Common : Yaygın
Comparative : Karşılaştırmalı
Comparator : Karşılaştırıcı
Compartment : Bölme
Compatible : Uyumlu
Compensation : Karşılama, dengeleme
Competitive : Yarışmalı
Competitive inhibition : Yarışmalı engelleme
Complement fixation : Komplement fiksasyon testi, Hastanın serumundaki antikorları tespit eden test, Kompleman virus antijeni - antikor çiftine tutunur. Tutunan komplemanlar görüntüleme sistemi (koyun alyuvarı ve anti koyun alyuvarı antikoru) kullanılarak görüntülenir, eğer boşta kompleman kalmazsa alyuvarlar çözülemeyip çöker ve tortu oluşturur.
Complementary : Tamamlayıcı
Complete : Bütün, tamamlanmış
Complex : Karmaşık
Complex molecule : Karmaşık madde
Complicated : Karmaşık
Component : Bileşen
Compose : Oluşturmak, birleştirmek
Composed : Oluşmuş, birleşmiş
Composition : Oluşum, bileşim
Compound : Bileşik
Compress : Sıkıştırmak, bastırmak
Compressibility : Sıkışırlık
Compressibility factor : Sıkıştırılabilirlik faktörü
Compression : Sıkıştırma, bastırma
Compressor : Sıkıştırıcı, bastırıcı
Computer : Bilgisayar
Concave : İçbükey
Concentrated : Konsantre, yoğun
Concentration : Konsantrasyon, yoğunluk
Concentrator : Yoğunlaştırıcı
Conclusion : Sonuç
Condensable : Yoğunlaştırılabilir
Condensate : Yoğun madde
Condensation : Yoğunlaşma
Condense : Yoğunlaştırmak
Condensed : Yoğun, yoğunlaşmış
Condenser : Yoğunlaştırıcı
Condition : Koşul, şart
Conditional : Koşullu
Conductance : İletkenlik
Conductibility : İletken olma durumu
Conduction : İletim
Conductometer : İletkenlik ölçer
Conductometry : İletkenlik ölçümü
Conductor : İletken
Confidence : Güven, güvenme
Confidence interval : Güven aralığı
Configuration : Biçim
Conformation : Yapı
Conformational change : Yapı değişikliği
Conglomerate : Küme, kümeleşme
Conjugated : Birleşmek, bağlı
Conjugation : Birleşme, bağlanım
Connection : Bağ, bağlantı
Consecutive : Ardışık
Conservation : Koruma
Consistency : Tutarlılık, koyuluk, kıvam
Constant : Sabit, değişmez
Constituent : Kurucu, bileşen, yapıtaşı
Constitution : Yapılandırma, birleştirme
Constitutive enzyme : Sentezlenmeleri bir denetim mekanizmasına bağlı olmayan enzimler
Construction : Yapı
Contact : Değme, dokunma
Contain : İçermek
Contamination : Bulaşma, kirletme, kirlenme
Content : İçerik
Continuity : Süreklilik
Continuous : Sürekli
Continuous flow technique : Sürekli akış tekniği
Continuum : Devam
Contraction : Kasılma, büzülme, kısalma
Contractionlosscoefficient : Büzülme kaybı katsayısı
Contradiction : Çelişki, ikilem
Contribution : Katkı
Control : Kontrol, denetim
Convergence : Yakınsama, yakınsaklık
Convergent : Yakınsak
Converse : Karşıt, ters
Conversion : Dönüştürmek
Convex : Dışbükey
Conveyorband : Taşıyıcı bant
Conveyor belt : Taşıyıcı kemer
Cooler : Soğutucu
Cooling : Soğutma, soğutmak
Cooperation : İşbirliği, ortaklaşma, ortak çalışma
Cooperative : Koperatif, işbirliği
Cooperativity : İşbirliği
Coordinate : Kordinat
Coordinate covalent band : Ortaklaşa kovalent band
Coordination : Kordinasyon, eşgüdüm
Core : Çekirdek
Corpus : Cisim, gövde
Correct : Doğru
Correction : Düzeltme
Correlation : İlişki
Correlation energy : Korelasyon enerjisi
Correspondence : Yazışma, haberleşme
Corresponding : Karşılık gelen
Corrosion : Aşınma
Corrosive : Aşındırıcı
Cosubstrate : yardımcı substrat, substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.
Counter : Sayaç
Counter current : Karşı ¬akım
Countercurrent flow : Karşı ¬akım akışı
Counter ion : Karşı iyon
Counting : Sayma, sayım
Coupling : Birleştirme, kenetlenme
Covalent : Kovalent bağ, iki atom arasında, bir veya daha fazla elektronun paylaşılmasıyla karakterize edilen kimyasal bağın bir tanımıdır.
Covalent labeling : Kovalent etiketleme
Covariance : Kovaryans,iki rastgele değişkenin beraber değişimlerini inceleyen bir istatistiktir.
Covariant : Kovaryant, verilen herhangi bir denklemin fiziksel olup olmadığını gösterir durum, eğer denklem fiziksel ise kesinlikle kovaryant olmak zorundadır.
Coverage : Kapsama, içerik
Cracking : Çatlama
Criterion : Kriter, ölçüt
Critical : Kritik
Cross : Çapraz
Cross flow : Çapraz akış
Cross feeding : Çapraz besleme
Cross linking : Çapraz bağlanma
Cross over : Çaprazlama geçiş
Cross reaction : Çapraz tepkime
Cross section : Çapraz kesit
Crucible : Pota
Crude extract : Ham öz, kaba özüt
Cryoscopy : Kriyoskopi, çözeltilerde gözlenen donma noktası alçalmasıdır. Seyreltik çözeltiler yeterli miktarda soğutulduklarında çözünen maddeden önce saf çözücü kristalleri oluşturmaya başlar.
Cryostat : Sabit düşük sıcaklık kabı.
Crystal : Kristal
Crystalline : Kristal, berrak, şeffaf
Crystallization : Kristalleşme
Culture : Kültür, ekim
Cumulate : Birikmek, birikme
Cumulative : Birikici
Cure : Çare, tedavi, sağıtım, sağaltım
Curl : Kıvrırmak
Current : Akım
Curvature : Eğrilik
Curve : Eğri
Cybernetics : Sibernetik, canlı ve cansız bütün karmaşık sistemlerin denetlenmesi ve yönetilmesini inceleyen bilim dalı.
Cycle : Çevrim, döngü
Cyclic : Çevrimsel, döngüsel, siklik
Cyclic¬AMP : Çevrimsel AMP
Cylinder : Silindir
Cytoplasm : Sitoplazma, hücre sıvısı
Damage : Hasar, yara, bere
Dark current : Karanlık akım
Dark current adjustment : Karanlık akım ayarı
Data : Veri
Datum : Tarih
Dead line : Ölü çizgi
Dead point : Ölü nokta
Dead space : Ölü boşluk
Dead time : Ölü süre
Dead volume : Ölü hacim
Deaerator : Hava giderici
Deamination : Deanimasyon, Amin grubunu uzaklaştırma, Aminsizleştirme
Debranching enzyme : Dallanmayı gideren enzim
Decant : Boşaltmak
Decantation : Boşaltma
Decarbonization : Karbonsuzlaştırma
Decarboxylation : Dekarboksilasyon, karboksil grubunu uzaklaştırma
Decay : Çürüme
Decoding : Kod çözme
Decolonization : Dekolonizasyon, koloniden arındırma
Decolonized : Koloniden arındırılmış
Decomposition : Ayrışma
Decrease : Azaltmak
Decontamination : arındırılmış, dezenfekte edilmiş, bulaşma giderilmiş
Deep freeze : Derin dondurucu
Defecation : Dışkılama
Defect : Kusur, bozukluk
Deficiency : Yetersizlik
Define : Tanımlamak
Definite : Kesin, belirli
Definition : Tanım
Deformation : Bozulma, deformasyon
Degassing : Gazdan arındırma
Degenerate : Bozulmuş
Degeneration : Bozulma
Degenerative genetic code : Bozulmuş gen kodu
Degradation : Bozunma, bozulma, DNA'nın mor ötesi ışık, kimyasal madde, radyasyon gibi çevresel etmenlerle parçalanması, bir bileşiğin kendisini oluşturan daha basit parçalara ayrılması.
Degree : Derece
Dehumidifier : Nem giderici
Dehydratase : Dehidrataz
Dehydratation : Suyunu çıkarma, dehidrasyon
Deionized : Deiyonize
Deionization : Deiyonizasyon
Delay : Gecikme
Deletion : Silme
Deliquescent : Eriyen
Demineralised water : Deminarelize su, minerallerden arındırılmış su
Demonstration : Gösteri, gösterme
Denatured : Denature, doğal yapısını kaybetmiş
Denatured alcohol : Denature alkol
Denaturation : Denaturasyon, doğal yapının bozulması
Denature : Denature, doğal yapısı değişmiş
Denominator : Payda
De novo synthesis : Yeniden yapma
Dense : Yoğun
Density : Yoğunluk
Density gradient : Yoğunluk tırmanışı
Density gradient centrifugation : Yoğunluk tırmanışında çeperleme
Density gradient sedimentation : Yoğunluk tırmanışında çökelme
Density gradient sedimentation equilibrium : Yoğunluk tırmanışında denge sedimentasyonu
Density gradient sedimentation velocity : Yoğunluk tırmanışında çökelme hızı
Department : Bölüm
Dependence : Bağımlılık
Dependent : Bağımlı
Depolarization : Depolarizasyon, kutupşamayı kaldırma
Depolimerization : Depolimerizasyon, organik materyallerin hidrokarbon ve amino asit gibi basit moleküllerine ayrıştırılması
Deposit : Depozito,
Deposition : Tortu
Depressant : Depresan, çöküntü sağlayan, baskılayıcı
Depression : Çöküntü
Derepression : Çöküntüsüzleştirme
Derivation : Türetme
Derivative : Türev
Derive : Türetmek
Derived : Türetilmiş
Desalting : Tuzdan arındırma, tuzsuzlaştırma
Desaturation : Desatürasyon, Doymuş bileşiğin doymamış bileşik haline dönüşmesi
Descending : İnen, alçalan
Description : Açıklama
Desensitization : Duyarsızlaştırma
Desiccant : Kurutucu, nem çekici
Desiccator : Kurutucu
Design : Tasarım, dizayn
Desorption : Desorpsiyon, tutunan taneciklerin yüzeyden ayrılması
Destain : Rengini değiştirmek
Destroy : Yok etmek, yıkmak
Destruction : Yıkma, yıkım, yok etme
Detection limit : Saptama sınırıı
Detector : Saptayıcı, bulucu
Detergent : Detarjan, temizleyici
Deterioration : Bozulma
Determinant : Belirleyici
Determine : Belirlemek
Determination : Belirleme
Detoxication : Zehirden arındırma, zehirsizleştirme
Detoxification : Detoksifikasyon, zehirsizleştirme
Development : Geliştirme
Deviation : Sapma
Device : Cihaz, aygıt
Dextro¬ : Sağ
Diagnosis : Teşhis, tanı
Diagram : Diyagram, şema
Dialysis : Diyaliz, kanı süzerek temizleme
Diameter : Çap
Diaphragm : Diyafram, bölme
Diet : Diyet, beslenme düzeni
Dietary : Diyet ile ilgili, beslenme düzeni ile ilgili
Difference : Fark, ayrım
Differential : Farklılık
Differential centrifugation : Diferansiyel santrifüj
Differentiation : Farklılaşma, başkalaşım
Diffraction : Kırınım
Diffuse : Yaymak
Diffused : Yayılmış
Diffussion : Yayılma
Digestion : Sindirim
Digestor : Sindirici
Digital : Sayısal, rakamsal
Dilataion : Genişleme
Dilute : Seyreltik
Diluted : Seyreltilmiş
Dilution : Seyreltme
Dimension : Boyut
Dimensional analysis : Boyutsal çözümleme
Dimer : Dimer, monomer adı verilen iki alt üniteden oluşan kimyasal ya da biyolojik yapı
Diploid : Diploid, yarısı anadan yarısı babadan gelmek üzere, türe özgü kromozom sayısı gösteren hücre
Dipolar : Çift kutuplu
Dipolar ion : Çift kutuplu iyon
Dipole : İki kutuplu
Dipole moment : Çift kutuplu moment
Direct : Doğrudan, dolaysız
Direction : Yön
Directionality : Yönlülük
Disaccharide : Disakkarit
Discharge : Deşarj, boşaltma
Discontinuity : Süreksizlik
Discontinuous : Süreksiz, kesintili
Discovery : Keşif, buluş
Disease : Hastalık
Disfunction : İşlev bozukluğu
Dish : Tabak, kap
Disintegration : Dağılma
Disintegrator : Parçalayan
Dislocation : Çıkık
Disorder : Düzensizlik
Disperse : Yaymak, dağıtmak
Dispersed : Dağınık, dağılmış
Dispersion : Dağılım
Displacement : Yer değiştirme
Disruption : Parçalanma
Dissipation : Yayılma
Dissociation : Ayrışma
Dissolution : Çözüme
Dissolve : Eritmek, çözmek, çözünmek
Dissolved : Çözünük, çözünmüş
Distal : Merkezden uzak, uzakta
Distill : Damıtmak
Distillate : Damıtılmış sıvı, damıtım
Distillation : Damıtma
Distilled : Damıtık, damıtılmış
Distinct : Farklı
Distinguish : Ayırmak
Distinguishability : Ayırt edilebilirlik
Distortion : Çarpıtma
Distributor : Dağıtıcı
Distribution : Dağılım, dağıtma
Distribution coefficient : Dağılım katsayısı
Distribution constant : Dağılım değişmezi
Distribution curve : Dağılım eğrisi
Distribution equlibrium : Dağılım dengesi
Distribution ratio : Dağılım oranı
Disturbance : Karışıklık
Diuresis : Diürez, Böbrekler tarafından fazla miktarda idrar oluşturulması
Diuretic : Diüretik, işetici, idrar söktürücü
Diurnal : Günlük
Divalent : İki değerlikli
Divergence : Iraksama, ıraksaklık
Divergent : Iraksak
Division : Bölünme
Document : Belge
Dominant : Baskın
Donor : Verici, bağışcı
Dose : Doz
Dose response curve : Doz cevabı eğrisi, Doz yanıtlama eğrisi
Double : Çift
Double layer : Çift katman
Double stranded : Çift sarmallı
Doublet : İkili atom
Doubling : İkiye katlanma
Drag : Sürüklenmek
Drag coefficient : Sürüklenme katsayısı
Drag force : Sürüklenme enerjisi
Drainage : Drenaj, boşaltma
Drawing : Çizim
Driving force : İtici güç
Drop : Damla
Dropwise : Damla, damla
Dry : Kuru
Dry ice : Kuru buz
Dryer : Kurutucu
Drying : Kurutma
Dual : Çift, ikili
Duality : İkilik
Duplex : Dubleks, çift
Duplication : Çoğaltma, iki katına çıkma
Dust : Toz
Dust collector : Toz toplayıcı
Dust cover : Toz kaplamış, tozlu
Dye : Boya
Dynamic : Dinamik, devingen, enerjik
Dynamics : Dinamik bilimi, devinim bilimi
Earth : Dünya
Ebullioscopy : Kaynama noktası ölçümü
Eccentric : Dış merkezli
Echo : Yankı
Edge : Köşe, açı
Effect : Etki
Effective : Etkili
Effective formation constant : Etkili oluşum değişmezi
Effector : Etkileyici
Effervescence : Köpürme
Effervescent : Efervesan, köpüren
Efficiency : Verimlilik
Efficient : Verimli
Efflorescence : Çiçeklenme
Efflorescent : Çicek açan
Effluent : Dışarı akan
Efflux : Akış
Effusion : Dışarı çıkma
Ejector : Boşaltıcı
Elastic : Elastik, esnek
Elasticity : Esneklik
Electrode : Elektrot, kullanıldığı ortamda elektrik akımını taşıyan iletken parça
Electrokinetic : Elektrokinetik, hareket halindeki elektriği inceleyen bilim dalı
Electrolysis : Elektroliz, elektrik akımı yardımıyla, bir sıvı içinde çözünmüş kimyasal bileşiklerin ayrıştırılması işlemi
Electrolyte : Elektrolit, suda çözündüğü zaman küçük ve elektrik yüklü partiküller olan iyonlara bölünen mineral.
Electromagnetism : Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet, bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır.
Electromotive force : Elektromotor kuvvet, elektrik devrelerinde, devrenin açık olduğu ve devreden elektrik akımı çekilmediği durumda devredeki kaynağın iki kutubu arasındaki potansiyel farka verilen ad.
Electron : Elektron, eksi bir temel elektrik yüküne sahip atomaltı parçacıktır
Electron microscope : Elektron mikroskobu, elektron demetlerini görüntüleme sağlamak için kullanan ve ışık mikroskobu ile görüntülenemeyen daha küçük objelerin görülmesine imkan veren bir mikroskoptur. Elektron mikroskobu, virusların da dahil olduğu pek çok yapı veya mikroorganizmanın incelenmesine imkan sağlar.
Electron transport chain : Elektron taşıma zinciri
Electron transport system : Elektron taşıma sistemi
Electrophile : Elektrofil, eksi yük ya da elektron sever anlamındaki terim.
Electrophilic : Elektrofil olma durumu
Electrophilic attack : Elektrofik saldırı
Electrophoresis : Elektroforez, dış bir elektrik alanın etkisi ile yüklü bir parçacığın çözelti içerisinde yönlendirilmesidir.
Element : Element, öge
Elevation : Yükseklik
Elevator : Kaldırıcı
Elimination : Eleme, ayıklama
Elongation : Uzatma
Eluate : Bir maddeyi bir karışımdan ayıklamak için kullanılan bir çözücü, yıkama solüsyonu
Elution : Elüsyon, Kromatografi işlemi ile, bir maddeyi, durgun ve hareketli sıvı fazlar arasındaki dağılma farkına dayanarak adım adım yürüterek başka maddelerden ayırma işlemi.
Elution profile : Yıkama profili
Elutriation : Yıkıyarak ayırma
Emission : Emüsyon, yayma, ışıma
Emission spectrum : Emüsyon spektrumu
Empirical : Amprik, deneysel, gözleme dayalı
Emulsification : Emülsifikasyon, emülsiyon haline getirme, emülsiyon haline gelme, iri yağ taneciklerinin on iki parmak barsağında safra asitleri etkisiyle daha küçük taneciklere parçalanması.
Emilsified : Emülsiyon haline getiren
Emulsion : Emülsiyon,birbiri içinde çözünmeyen iki sıvının karışımıdır.
Enantiomer : Enantiyomer, optikçe aktif bir maddenin ayna görüntüsü.
Enantiomorphism : Ayna görünümlülük
Encoded : Kodlanmış
End¬group¬analysis : Son grup analizi, son grup çözümlemesi
Endogeneous : Endojen, içsel
Endogenic : İçsellik
Endoplasmicreticulum : Endoplazmikretikulum, Endoplazmik retikulum,hücrede sitoplazma içersinde keseler, tüpler ve borulardan meydana gelen kanal ağıdır, endoplazmik retikulumun meydana getirdiği kanal sistemi çekirdek zarından başlayarak hücre zarına kadar yayılır.
Endergonic : Endergonik, solunum sonucu açığa çıkan serbest enerji, hücre içinde enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Bu tür tepkimelere endergonik tepkimeler denir.
Endothelium : Endotel, kan ve lenf damarlarının iç yüzünü oluşturan doku, endotel dokusunu oluşturan hücrelere de endotel hücre denir.
Endothermic : Isı alan
End plate : Uç plakası
End¬product¬inhibition : Son ürün engellemesi
Energetic : Enerjik, enerji veren, enerjili
Energy : Enerji
Energy balance : Enerji dengesi
Enrichment : Zenginleştirme
Enterohepatic : Karaciğer- ¬barsak
Enthalpy : Entalpi, maddenin yapısında depoladığı her türden enerjilerin toplamıdır.
Entropy : Entropi, kullanılmaz enerji miktarı.
Environment : Çevre
Enzyme : Enzim, canlı hücrelerinde bir tepkimeye yol açan ve onu hızlandıran, protein yapısında, eriyebilir organik madde.
Enzyme battery : Enzim pili
Epimer : Sadece bir karbon atomu çevresindeki dönüşlerinin farklılığıyla ayrılan izomerlere verilen ad.
Epistasis : Genetikte, aynı karakteri kodlayan farklı genler arasındaki etkileşimin incelenmesine epistasis denir.
Equation : Denklem
Equilibrium : Denge
Equipartition : Eşbölüm
Equivalance : Eşdeğerlilik
Equivalent : Eşdeğerli
Equipment : Ekipman, donanım, araç – gereç
Erlenmeyer : Erlen
Error : Hata
Erythrocyte : Alyuvar
Erythrocyte sedimentation rate : Alyuvar çökme hızı
Essential : Önemli
Estimation : Tahmin, öngörü
Ether : Eter
Euchromatin : Çekirdek içinde bulunan ve genellikle açık renkli görülen, hücre sentez fazında iken boyayı az emen, hücre
Euploid : Bir çekirdek, hücre veya canlının haploid kromozom sayısının tam bir katına sahip olan
Evaporation : Buharlaştırma
Evaporator : Buharlaştırıcı
Even : Çift sayı
Even numbers : Çift sayılar
Evolution : Evrim
Exact : Tam
Excess : Aşırı
Exchange : Değiştirme
Exchange diffusion : Değişim difüzyonu
Exchanger : Eşanjör, Isı değiştirici
Excitation : Uyarma
Exclusion : Dışlama
Excretion : Boşaltım
Exhaustive methylation : Bütünü ile metilleşme
Exogenous : Dışsal
Exogenic : Dışsal, dış ile ilgili
Exergonic : Enerji verici
Exothermic : Isı verici
Expansion : Genleşme
Expansion coefficient : Genleşme katsayısı
Facilitated : Kolaylaştırılmış
Facilitated diffusion : Kolaylaştırılmış difüzyon
Facilitated transport : Kolaylaştırılmış taşınma
Factor : EtKen, etmen
Facultative : İstemli koşula bağlı
Fan : Bir basınç farkı oluşturarak havanın akışını sağlayan cihazlar
Fast : Hızlı
Fasting : Açlık
Fast reaction : Hızlı tepkime
Fat : Yağ
Fate : Son, gelecek
Fatty acid : Yağ asidi
Feed : Beslemek
Feedback : Geri bildirim
Feedback inhibition : Geri bildirim inhibisyonu
Ferment : Maya
Fermentation : Mayalanma
Fetus : Fötüs, cenin
Fibril : İplik, lif
Fibrous : Lifli
Fibrous protein : Lifli protein
Field : Alan
Figuration : Biçimleme
Figure : Şekil
Filament : Lif, telcik
Filamentous : İpliksi
Film : Film
Filter : Filtre, süzgeç
Filtering : Süzme
Filtrate : Süzüntü, süzülmüş sıvı
Filtration : Süzme
Finding : Bulma, bulgu
Fine control : İnce kontrol, ince denetim
Fine structure : İnce yapı
Finger print : Parmak izi
Finger print region : Parmak izi bölgesi
Fission : Bölünme
Fitting : Uydurma
Fix : Saptamak, tespit etmek
Fixation : Sabitleme
Fixed angle rotor : Sabit açılı pervane
Flame : Alev
Flame photometer : Alev fotometresi
Flammable : Yanıcı
Flash evaporator : Alev yayıcı
Flash point : Alevlenme noktası
Flask : Cam şişe
Flocculant : Topaklaştırıcı
Flocculation : Topaklanma
Flocculator : Topaklaştırıcı
Flooding : Su baskını, sıvı altında bırakma
Flotation : Yüzdürme
Flow : Akış
Flow chart : Akış şeması
Flow diagram : Akış diyagramı
Flow meter : Akış ölçer
Fluctuation : Dalgalanma
Fluid : Sıvı
Fluidity : Akışkanlık
Fluidization : Akışkanlaştırma, sıvılaştırma
Fluorescence : Flöresan, ışınırlık
Fluorescent : Flöresan
Fluorimeter : Flörimetre, ışınırlık ölçer
Fluorimetry : Flörimetri, Işınırlık ölçümü
Flux : Akı
Foam : Köpük
Focus : Odak
Fog : Sis
Food : Gıda, besin
Force : Güç
Fork : Çatal
Fork region : Çatallanma bölgesi
Form : Form, biçim
Formation : Oluşum, biçimlenme
Fraction : Parça, damıtık madde
Fraction collector : Parça toplayıcı
Fractional : Kademeli, kısmi
Fractional distilation : Parçalayıcı damıtma
Fractionation : Ayırma, damıtma
Fragment : Parça
Frame shift mutation : Çerçeve kaydırma mutasyonu
Free energy : Serbest enerji
Free fatty acids : Serbest yağ asitleri
Free volüme : Serbest hacim
Freezing : Dondurucu
Freezing point depression : Donma noktası düşmesi
Friction : Sürtünme
Frequency : Sıklık
Fugacity : Kaçıklık
Function : İşlev, fonksiyon
Functional : İşlevsel
Fundamental : Temel
Funnel : Huni
Fuse : Erimek
Fusible : Eriyebilir
Fusiform : Fusiform, Sıvı halindeki maddenin pelte kıvamını alması durumu, jel oluşması, pelteleşme.
Fusion : Kaynaşma, erime
Fusion : Kaynaşma
Gain : Kazanç
Gain adjustment : Kazanç ayarı
Galactosuria : Galaktoz işeme
Gamete : Gamet, dişi veya erkek üreme hücrelerine verilen genel ad, eşeysel üremede birleşip kaynaşan yumurta ya da sperm, birleşme sonunda yeni bir birey gelişimini başlatır.
Gas chromatography : Gaz kromatografisi, bir karışımda gaz halinde bulunan veya kolayca buharlaştırılabilen bileşenlerin birbirinden ayrıştırılması ve analiz edilmesinde kullanılan yöntem.
Gas liquid chromatography : Gaz sıvı kromatografisi
Gastrointestinal tract : Gastrointestinal sistem, mide – barsak sistemi, sindirim sistemi
Gel : Jel, pelte
Gel filtration chromatography : Jel filtrasyonu kromatografisi
Gene : Gen, belli uzunluktaki bir DNA parçası, yapısında yaklaşık olarak 1500 nükleotit bulunur, hücre bölünmesi sırasında genetik materyal her iki hücrede de bulunabilmek için kendini eşleme özelliğine sahiptir, her gen, birçok genetik - kalıtsal mesaj taşır.
Generation : Nesil, soy
Generator : Jenerator, enerji sağlamak için kullanılan bir motor ve bir alternatör / elektrik jeneratöründen oluşan bir taşınabilir ekipman parçası, jeneratör mekanik enerjiyi alıp, bunu elektrik enerjisine çeviren bir makinadır.
Genetic : Genetik, kalıtım, genetik, kalıtsal olarak aktarılan hastalıkların tanımlanmasını, bu hastalıkların teşhis edilmesini ve bütün diğer süreçlerin yönetilmesini sağlayan bir tıp dalıdır.
Genetic code : Genetik kod, genetik malzemede (DNA veya RNA dizilerinde) kodlanmış bilginin canlı hücreler tarafından proteinlere (amino asit dizilerine) çevrilmesini sağlayan kurallar kümesidir
Genetics : Genetik, kalıtım bilimi
Genome : Genom, bir kalıtım birimi, bir canlının kalıtım materyalinde bulunan genetik şifrelerin tamamını simgeler, bir canlının gen ve kromozomlarındaki genetik materyale genom denir.
Genotype : Genotip, canlıların genetik kodlarının bütünü.
Ghost : Alyuvar zarı
Glacial : Buzul
Globular : Küresel
Globule : Küre, yuvar
Glucose : Glukoz
Glucosuria : Glukoz işeme
Glycogen : Glukojen, karbonhidratların polisakkaritler grubundan doğal organik bileşik.
Glycolysis : Glukoliz, enerji elde etmek için, glikozun bir seri tepkime sonucunda pirüvat denilen iki adet üç karbonlu moleküle ayrılması olayı.
Gluconeogenesis : Glukoneojenez, karbonhidrat olmayan prekürsörlerden glukoz veya glikojen sentezlemeye verilen ad.
Gradient : Gradyan, belirli bir tıbbi durumun önceki hali ile sonraki hali arasındaki fark anlamında kullanılan tıbbi terim.
Graduated : Ölçekli
Graduation : Dereceli
Granule : Granül, tanecik
Graph : Grafik
Graphy : Grafi, yazma
Gravimetry : Gravimetri, Kimyasal analizi yapılacak maddeyi doğrudan veya güç çözünen bir bileşiği şeklinde tartma esasına dayanan bir nicel (kantitatif) analiz yöntemi.
Gravity : Yerçekimi
Grindability : Öğütülebilirlik
Grinder : Öğütücü, değirmen
Grinding : Öğütme
Ground state : Zemin durumu
Group : Grup, küme
Growth : Büyüme
Halfcell potential : Yarı hücre gerilimi
Half life : Yarı¬lanma süresi
Half reaction : Yarı tepkime
Haploid : Tek kromozom setine sahip olan.
Hardening : Sertleşme
Hardness : Sertlik
Harmony : Uyum
Heat : Sıcaklık, ısı
Heater : Isıtıcı
Heat exchanger : Isı değiştirici
Heat flux : Isı akısı
Heat of combustion : Yanma ısısı
Heat of formation : Oluşum ısısı
Heat of reaction : Tepkime ısısı
Heat transfer coefficient : Isı aktarım katsayısı
Helical : Sarmal
Hemagglutination : Hemaglutinasyon , insan ve memeli hayvan eritrositleri, bazı bakteri veya viruslarla birlikte bulundukları zaman bir kümeleşme gösterirler ki, bu fenomene kanın aglütinasyonu anlamında hemaglutinasyon denir.
Hematocrit : Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin, toplam kan hacmine oranıdır.
Hemoglobin : Hemoglobin kısa adıyla HGB, kemik iliği tarafından üretilen ve kırmızı kan hücrelerinde depolanan bir proteindir, görevi, kırmızı kan hücreleri ile birlikte vücuda oksijen taşımaktır ayrıca dokularda biriken karbondioksiti toplayarak akciğerlere getirir.
Hemolysis : Hemoliz, kırmızı kan hücrelerinin büyük boyutlarda yıkımı.
Hepatitis associated antigen : Hepatit ilişkili antijen
Herbicide : Bitki öldürücü
Hereditary : Kalıtsal
Heterochromatin : Heterokromatin, interfaz aşamasında yoğunlaşmış halde bulunan kromatin.
Heterocylic : Heterosiklik, halkasında karbon dışında atomlar da bulunduran moleküller.
Heterogeneous : Heterojen, değişik yapılara sahip olan maddelerin bira araya gelmesi her noktasında aynı olmayan karışım dağılımı.
Heterotroph : Dıştan beslenen, besinlerini kendi kendilerine sentezleyemeyen canlılar.
Heterozygote : Heterozigot, gen çiftinin her birinin farklı olması.
Hexagonal : Altıgen
Hexose monophosphate shunt : Heksoz tekfosfatlı şant, heksoz monofosfat yan yolu
Hole : Delik
Homeostatis : Homeostaz, veya dengeleşim, çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin aktif düzenlemesidir.
Homogeneous : Homojen, genel anlamda, birbiriyle aynı veya yakın özellikteki maddeleri tanımlamak için kullanılan bir terim.
Homologous : Homolog, yapı bakımından başka bir organın benzeri olan organ.
Homozygote : Homozigot, gen çiftinin birbirinin aynı olması.
Horizontal : Yatay
Hormon : Hormon, vücudun işleyişinde yer alan ve birtakım metabolik oluşumlara aracılık eden sinyal molekülü.
Humid : Nemli
Humidification : Nemlendirme
Humidifier : Nemlendirici
Humidity : Nemlilik
Humidity chart : Nem grafiği
Humoral : Vücut sıvılarından ileri gelen.
Humoral humidity : Humoral nem
Hybrid : Melez
Hybridisation : Melezleşme
Hydrate : Hidrat, su ie birleştirmek
Hydrated : Sulu
Hydration : Sıvı desteği
Hydride : Hidrojenli bileşim
Hydrogenation : Hidrojenasyon, bir kimyasal reaksiyon sınıfıdır ve organik bileşiklere hidrojen eklenmesi işlemidir.
Hydrolysate : Hidrolizat, bazı organik bileşiklerin su ile tepkimesi sonucu yapısına hidrojen iyonu ve hidroksil iyonunun girişi ile ortaya çıkan daha basit madde ya da maddeler.
Hydrolsis : Hidroliz, vücutta bulunan büyük moleküllerin su ile reaksiyonları sonucunda küçük moleküllere dönüşmesi.
Hydrophobic : Hidrofobik, bir molekülün sudan kaçma özelliği.
Hydrophile : Hidrofil, bir molekülün hidrojen bağları kurarak suya bağlanabilme özelliği.
Hydrophilic : Hidrofilik, su çeken, nem çeken,suyu seven.
Hydrostatic pressure : Sıvı basıncı
Hygrometer : Nem ölçen cihaz
Hygrometry : Nem ölçümü
Hyperalimentation : Aşırı beslenme
Hyperchromic : Aşırı boyalı
Hypertonic : Aşırı yoğun, aşırı gergin
Hypothesis : Hipotez, varsayım
Hypotonic : Az yoğun, gergi azlığı ile ilgili
İdeal : Mükemmel, kusursuz
İdentification : Kimlik
İdentify : Belirlemek, kimliğini tespit etmek
İmbalance : Dengesizlik
İmmersion : Daldırma
İmmiscible : Karışmaz, karışmayan
İmmobilized : Hareketsiz
İmmunity : Bağışıklık
İmmunization : Bağışık kazandırma
İmpotent : İktidarsız
İmpregnation : Emdirme, doyurma
İmpulse : Uyarı etkisi
İnactivated : İnaktif, etkisiz
İnactivation : Etkisizleştirme
İnbreeding : Akraba, soyiçi ¬melezleme
İncorporation : Birleşme, birleştirme
İncrease : Artırmak
İncubation : Kuluçka
İndependent : Bağımsız
İndex : Fihrist, gösterge
İndicator : Gösterge
İndirect : Dolaylı
İndividuality : Bireysellik
İnduce : Başlatmak, uyarmak
İnduced : Başlatılmıi uyarılmış
İnduced¬fit model : İndüksiyon modeli
İnduced¬fit theory : İndüklenmiş uyum teorisi
İnducer : Başlatıcı, uyarıcı
İnducible : Uyarılabilir
İnduction : İndüksiyon, özel bir enzimin sentezine neden olan herhangi bir bileşik veya özel bir genin ifadesine neden olan herhangi fiziksel veya kimyasal uyarıcı.
İnfection : Enfeksiyon, bulaşma
İnfectious : Bulaşıcı
İnfiltration : Süzülme, sızma
İnflammatory : İltihaplı, yangısal
İnfrared : Kızılötesi
İnhalation : Soluma
İnherited : Kalıtsal
İnheritance : Kalıtsallık
İnhibition : Engelleme
İnhibitor : Önleyici, durdurucu
İnitial : Başlangıç, ilk
İnitiate : Başlatmak
İnjection : Enjeksiyon, zerk
İnlet : Giriş
İnput : Giriş
İnsertion : Yerleştirme
İnsolubility : Çözülmezlik
İnsoluble : Çözülmez
İnspiration : Soluk alma
İnstability : İstikrarsızlık, kararsızlık
İnsufficiency : Yetersizlik
İntact : Tam, bütün, dokunulmamış
İntake : Alım
İntegration : Entegrasyon, bütünleşme
İnteraction : Etkileşim
İnterconversion : Dönüşüm
İnterference : Girişim, engelleme
İntergenic : Genler arası
İnternal : İç
İntermediate : Ara, ara madde
İntensity : Yoğunluk
İnterstitial : Dokular arası
İntestine : Barsak
İntestinal : Barsak ile ilgili, barsağa ait, barsağın
İntoxication : Zehirlenme
İntra : İçi
İntracellular : Hücre içi
İntragenic : İntragenik baskılayıcı mutasyon, aynı genin birincil mutasyonunun etkisini hafifleten bir gende meydana gelen ikinci bir mutasyon.
İntramoleculaer : Moleküliçi
İntramuscular : Kas içi
İntranucleotide : Nükleotit içi
İntravascular : Damar içi
İntrinsic : İçsel
İnversion : Ters çevirme
İn vitro : Laboratuvar ortamında, canlı dışında
İn vivo : Canlı içinde, canlıda
İon : İyon
İon exchange : İyon değişimi
İon exchange column : İyon değişim sütunu
İonic : İyonik
İonic strength : İyonik güç
İonization : İyonizasyon
İrreversible : Geri çevrilemez, tersinmez
İschemia : Yerel kansızlık, lokal kansızlık, yetersiz kanlanma
İsoelectric : İzoelektrik, aynı elektron dizilimine ve aynı sayıda değerlik elektrona sahip iki atom, iyon veya moleküle izoelektrik denir.
İsoelectric focusing : İzoelektrik odaklama
İsoenzyme : İzoenzim, bir enzimin amino asit dizisi bakımından çok az farklı olan, aynı veya farklı genler tarafından kodlanan fakat katalizledikleri (hızlandırdıkları) kimyasal reaksiyon aynı olan biçimlerinin her birine verilen ad.
İsolation : İzolasyon, ayırma
İsomer : İzomer, kapalı formülleri aynı, atomların uzayda üç boyutlu düzenlenmesi bakımından farklı organik bileşiklere izomer denir.
İsomerism : İzomerizm
İsotonic : İzotonik, aynı basınçlı
İsotop : İzotop, atom numarası aynı
İsotropic : İzotropik, fizikte her yönde maddenin özelliğinin aynı olması.
İsozyme : İzozim, aynı enzimik aktiviteyi gösteren değişik protein molekülleri.
Kaolin : Kil
Karyo : Çekirdek
Karyokinesis : Çekirdek bölünmesi
Karyolymph : Çekirdek sıvısı
Karyon : Karyo, çekirdek
Karyoplasm : Karyolymph, Karyoplazma, çekirdeğin iç kısmını dolduran sıvı.
Karyosome : Karyozom, çekirdek içinde bulunan özel kromatin topluluğuna verilen ad.
Katalysis : Kataliz, bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.
Key enzyme : Anahtar enzim
Kind : Tür, çeşit
Kinetic : Kinetik, hareketle ilgili
Kinetics : Hareket bilimi
Knife : Bıçak
Knob : Topuz, tokmak
Label : Etiket
Labeled : Etiketlenmiş
Labeling : Etiketleme
Labile : Kararsız
Laevo : Dalga
Lag : Gecikme
Lag period : Gecikme süresi
Lag phase : Gecikme evresi
Lamella : İnce katman
Lamellar : İnce katmanlı
Laminar : İnce katmanlı
Laminate : Katmanlanmış
Latent : Gizli, tespit edilmemiş
Latent enzyme : Tespit edilmemiş enzim
Latent period : Geç dönem
Lateral : Yan
Lattice : Kafes
Law : Kanun, yasa
Layer : Katman
Leak : Sızıntı
Leakage : Sızmak, sızıntı
Left handed : Solak
Lenf handed helix : Sol sarmal
Lens : Lens, mercek
Leuko : Ak, beyaz
Leukocyte : Akyuvar, lökosit
Level : Düzey, seviye
Leveling : Tesviye
Levo : Dalga
Life : Yaşam, hayat
Life cycle : Yaşam döngüsü
Ligament : Bağ
Ligate : Bağlamak
Light : Işık
Light chain : Işık zinciri
Light path : Işık yolu
Light scattering : Işık saçınımı
Limit : Sınır, uç, kısıtlama
Limited : Sınırlı
Line : Hat, çizgi
Linear : Doğrusal
Linearity : Doğrusallık
Linkage : Bağlantı
Lipid : Lipit, yağ
Lipoid : Yağsı
Lipophilic : Yağ sever
Liquid : Sıvı
Literature : Kaynakça
Local : Yerel
Localization : Yerelleştirme
Location : Yerleşim
Localized : Yerel
Locus : Yer
Longitudinal : Uzunlamasına, boyuna
Loop : Döngü
Loss : Zarar, kayıp
Luminescence : Işıldama
Lymph : Lenf, akkan
Lymphocyte : Lenfosit
Lyophilization : Liyofilizasyon, vakumlu kurutma
Lysis : Erime
Macro : Büyük, iri
Macromolecule : Büyük molekül
Macrophage : Makrofaj, patojenlere etkenlere (mikroplara) cevap olarak oluşan sinyaller ile kanda dolaşan monosit hücrelerinden farklılaşan hücre.
Magnetic : Manyetik, mıknatıslı
Magnetic field : Manyetik alan
Magnetic stirrer : Mıknatıslı karıştırıcı
Magnetism : Manyetizma, mıknatıslık
Magnitute : Büyüklük
Maintenance : Bakım, onarım
Malign : Kötü huylu, kötücül
Malignant : Kötü huylu
Malnutrition : Kötü beslenme
Manifold : Düzenek
Manipulation : Uygulama
Manometer : Basınç ölçer
Manual : El ile
Map : Harita
Maping : Haritalama
Marker : İşaretleyici
Mass : Kitle, kütle
Mass balance : Kütle dengesi
Mass flux : Kütle akışı
Material : Malzeme
Matrix : Matriks, herhangi bir canlı ögenin gelişimine köken oluşturan doku ya da ana madde.
Matter : Madde
Maximum : En fazla
Mean : Ortalama
Measure : Ölçü
Mesured cylinder : Ölçülü silindir
Measurement : Ölçme, ölçüm
Mechanism : İMekanizma
Mediated transport : Aracılı taşınma
Medium : Orta
Meiosis : Mayoz, Mayoz bölünme bir diploid hücrenin ilk hücresi bölünerek genelde gamet olarak adlandırılan haploit hücrelere bölündüğü hücresel bir süreçtir.
Melting : Erime
Membrane : Zar
Memory : Hafıza, bellek
Mesh : Örgü
Mesh size : Örgü sayısı
Messenger : Haberci
Metabolik : Metabolik
Metabolic pathway : Metabolik yol
Metabolite : Metabolit
Metabolism : Metabolizma
Metal : Metal
Metalloprotein : Metaloprotein
Metamorphism : Başkalaşım
Meter : Metre
Method : Yöntem
Methodical : Yöntemli
Mikro : Mini, küçük
Microscope : Mikroskop
Microscopic : Mikroskopik
Microscopy : Mikroskopi
Migratation : Göç
Minimum : En az
Mirror : Ayna
Miscibility : Karışabilirlik
Miscible : Karışır
Mitosis : Mitoz, ana hücrenin bölünerek iki yeni hücre oluşturması.
Mixed type inhibition : Karışık tip engelleme
Mixer : Karıştırıcı
Mixing : Karıştırma
Mixture : Karışım
Mobil : Hareketli
Mobile phase : Hareketli evre
Mobility : Hareketlilik
Model : Örnek
Moderate : Orta, ılımlı
Modarator : Arabulucu, başkan
Moist : Nemli
Moisture : Islaklık, nemlilik
Molal : Molal, mol sayısı
Molality : Molalite, bir kilogram çözücüde çözünmüş halde bulunan maddenin mol sayısıdır.
Molar : Molar
Molarity : Molarite, bir litre çözeltide çözünmüş olan maddenin mol sayısıdır.
Molecule : Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen ad.
Molecular sieve : Moleküler eleme
Moleküler weight : Molekül ağırlığı
Moment : Moment, Mekanikte bir merkezin dolayında dönmekte bulunan bir cismin güç miktarı ile bu cismin merkeze olan uzaklık ölçüsünün çarpımına moment denir.
Monitor : Monitor, İzleyici
Monomer : Monomer, mikro moleküller kategorisinden olan ve dev moleküller veya makromoleküller oluşturmak için bir araya getirilebilen en küçük kararlı saf madde formudur.
Mono¬ : Bir, tek
Monochromatic : Tek renkli
Monochromatic radiation : Tek renkli ışınım
Monochromator : Tek renk seçen
Montage : Montaj
Morphology : Şekil bilimi
Motion : Hareket
Motive : Güdü, dürtü
Moving : Hareketli
Multi¬ : Çok
Multi chanel analyzer : Çok katlı çözümleyici
Multicompenent : Çok bileşenli
Multi enzyme complex : Çok enzimli kompleks
Multilayer : Çok katmanlı
Multimolecular : Çok moleküllü
Multiple : Çoklu
Multiplication : Çoğalma
Musle : Kas
Mutagen : Mutajen, canlı organizmaların DNA veya RNA gibi hücresel bilgi ve yönetim zincirlerinin moleküler yapısını değiştirerek söz konusu organizmanın doğal olarak beklenen seviyenin çok üzerinde mutasyona uğramasına sebep olan fiziksel veya kimyasal etmenlerdir.
Mutant : Mutant, organizmaların X, Y, Z, Gama ve benzeri hiper ışınımlara maruz kalması sonucunda hücre çekirdeğindeki DNA dizilimlerinde ve sarmallarında bozulmalar meydana gelmesiyle canlının fizyolojik ve biyolojik özelliklerinde gözle görülür değişmelerin görülmesi, Mutasyona sahip bir organizma da mutant olarak adlandırılır.
Mutarotation : Mutarotasyon, optikçe aktifliğin zamanla değişmesi, optikçe etkin maddelerin özgül çevirme derecelerinin değişmesi.
Mutation : Mutasyon ya da değişinim, bir canlının genomu içindeki DNA ya da RNA diziliminde meydana gelen kalıcı değişmelerdir.
Narrow : Dar, sınırlı
Native : Doğal
Native formation : Doğal biçim
Natural : Doğal
Natural immunity : Doğal bağışıklık
Natural selection : Doğal ayıklama
Nature : Doğa
Nebulizer : Nebulize, çözelti durumundaki ilaçları inhalasyon – solunum yoluyla alınmak üzere çok ince sis şeklinde dağıtan cihaz.
Nebulizator : Nebülizatör, soğuk su buharı oluşturmak için su moleküllerini yüksek frekansta ses dalgaları ile titreştirerek birbirinden ayıran ve bu sayede suyun kaynama noktasına ulaşmadan buhar durumuna gelmesi için kullanılan cihaz.
Necessary : Gerekli
Necessity : Gereklilik
Need : Gereksinim, ihtiyaç
Neddle : İğne
Negative : Olumsuz, eksi
Negative cooperativity : Olumsuz işbirliği
Negative feedback : Olumsu geribildirim
Neglect : İhmal, bakımsızlık, ilgisizlik
Negligible : Önemsiz
Neighbour : Komşu,yan
Neighbouring : Komşu, bitişik
Nephelometry : Nefelometri, bir çözeltinin bulanıklık derecesini bulanık ortama 90o'lik açı ile gelen ışığın difraksiyonunu ölçme suretiyle, bulanıklığı oluşturan maddenin konsantrasyonunu tayin yöntemi.
Net : Ağ
Network : Ağ örgüsü
Neutral : Nötr, tarafsız
Neutralization : Nötrleştirme
Nitration : Nitratlama
Noble : Asil, soylu
Noble gas : Asal gaz, soy gaz
Nocturnal : Geceleyin
Nodular : Yumrulu
Nodule : Yumru
Nomenclature : Adlandırma
Nomograph : Nomograf, hızlı hesaplama ve karmaşık eşitliklerin çözümünde kullanılan grafiksel ölçekler, çizgili kartlar.
Noncompetitive : Yarışmasız
Noncompetitive inhibition : Yarışmasız engelleme
Noncongugated : Bağlı olmayan
Nonsaturated : Doymamış
Norm : Norm, standart, örnek
Normal : Normal, olağan
Normality : Normallik, olağanlık
Normalization : Normalleştirme
Nuclear : Çekirdek, çekirdeksel
Nucleophile : Nükleofil, elektron çiftlerini bağışlayabilen bir atom veya moleküldür.
Nucleophylic : Nükleofilik
Nucleophylic addition : Nükleofilik bağımlılık
Nucleophylic attack : Nükleofilik saldırı
Nucleophylic catalysis : Nükleofilik kataliz
Nucleophylic displacement : Nükleofilik yer değiştirme
Nucleophylic substitution : Nükleofilik yer değiştirme
Nucleus : Çekirdek
Nutrient : Besin, gıda
Nutriment : Besleyici
Nutrition : Beslenme
Nutritional : Beslenme ile ilgili
Obese : Obez, şişman
Obesity : Şişmanlık
Objective : Tarafsız, nesnel
Obligate : Zorunlu
Obligate aerobe : Zorunlu oksijenli
Obligate anaerobe : Zorunlu oksijensiz
Obstruction : Engelleme, engel
Occult : Gizli
Occult blood : Gizli kan
Occupancy : Doluluk
Octa : Sekiz
Octamer : Sekizli
Ocular : Oküler, optik cihazlarda objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi.
Odd : Tek
Odd number : Tek sayılar
Oil : Sıvı yağ
Old : Yaşlı, eski
Old cells : Yaşlı hücreler
Oligo : Az
Oligomer : Küçük polimer
Oligonucleotide : Oligonükleotit
Oligopeptide : Oligopeptit
Oligosaccharide : Oligosakkarit
Onco : Tümör ile ilgili anlamında önek
Oncogene : Onkojen, kanser gelişimine katkıda bulunan, mutasyona uğramış bir gendir.
Oncogenic : Tümör oluşturabilen madde
Oncology : Tümör bilimi
Oncotic : Onkotik
Oncotic pressure : Onkotik basınç, başlıca proteinlerin oluşturduğu osmotik basınç.
Opacity : Opaklık, donukluk, şeffaf olmayış
Opalescence : Opalesans, rengarenk ışıma durumu, bulanık renk oynaşımı, yanardönerlik, çeşitli renkler gösterme hali, yanardönerlik.
Operator : İşletici
Operator gene : İşletici gen
Operon : Operon, genetikte tek bir promotörün kontrolü altında bir gen kümesi içeren DNA'nın işlevsel bir birimidir.
Operon network : Operon ağı
Operon hypothesis : Operon hipotezi
Optical : Görme, görme ile ilgili
Optical activity : Optik aktivite
Optical antipode : Optik antipod
Optical dencity : Optik yoğunluk
Optical isomer : Optik izomer
Optical path : Optik yol
Optical quenching : Optik söndürme
Optical rotation : Optik rotasyon
Optical rotatory dispersion : Optik dönüşlü dağılım
Optically active : Optik olarak aktif
Optimum : En uygun, ideal
Optimum pH : En uygun pH, ideal pH
Optimum temperature : En uygun sıcaklık, ideal sıcaklık
Oral : Ağızdan, ağız yolu ile
Orbit : Yörünge
Orbital : Yörünge ile ilgili
Order : Düzen
Ordered : Düzenli
Ordered mechanism : Düzenli mekanizma
Order of reaction : Reaksiyon ısısı
Ordinate : Ordinat, genellikle apsise dikey olarak çizilen ve bir noktanın uzaydaki yerini belirtmeye yarayan çizgilerden biri.
Organ : Organ
Organelle : Organel, küçük organ
Organic : Organik
Organism : Organizma, canlı
Organ spesific enzyme : Organin spesifik enzimi
Orijin : Köken
Orijinal : Orijinal, özgün
Osmolality : Ozmolalite
Osmolar : Ozmolar
Osmolarity : Ozmolarite
Osmole : Ozmol
Osmometer : Ozmometre, bir çözelti, kolloid veya bileşiğin ozmotik gücünü ölçmeye yarayan cihaz.
Osmoreceptor : Ozmoreceptör, Ozmotik basınçtaki değişme ile uyarılan hücre.
Osmoregulation : Ozmoregülasyon, bir canlının su içeriğinin homeostazını sağlamak için o canlının sıvılarının osmotik basıncının aktif olarak düzenlenmesidir.
Osmosis : Osmoz, ortamlar arasındaki madde yoğunluğunu dengelemek üzere suyun yarı geçirgen bir zar üzerinden geçişine ozmoz denir.
Osmotic : Ozmotik
Osmotic barier : Ozmotik bariyer
Osmotic coefficient : Ozmotik katsayısı
Osmotic concentration : Ozmotik konsantrasyon
Osmotic potancial : Ozmotik potansiyel
Osmotic pressure : Ozmotik basınç,hücre içindeki çözünmüş maddelerin hücre zarına yaptığı basınca ozmotik basınç denir.
Osmotic shock : Ozmotik şok, veya ozmotik stres , bir hücrenin etrafındaki çözünen konsantrasyondaki ani bir değişikliğin neden olduğu ve suyun hücre zarı boyunca hızlı bir değişime neden olan fizyolojik işlev bozukluğudur .
Out : Dışarı
Outer : Dış
Outlet : Çıkış
Output : Çıktı
Ovalbumin : Ovalbumin, yumurta albümini
Ovary : Yumurtalık
Overflow : Taşma, aşırı akış
Overlap : Üst üste binme, örtüşüm
Overlapping code : Örtüşme kodu
Overloading : Aşırı yükleme
Overnutrition : Aşırı beslenme
Oviduct : Yumurta kanalı
Ovum : Yumurta
Oxidant : Oksidan, yükseltgen
Oxidation : Oksidasyon, yükseltgenme
Oxidative phoshorylation : Oksidatif fosforizasyon
Oxidizing agent : Oksitleyici ajan
Paired : Eşleştirilmiş
Palendromichelix : Bakışımlı sarmal
Paperchromatography : Kağıt kromotografisi
Para : Yan
Parabiosis : Parabiyoz, Aynı anda gelişen iki organizmalardan birinin kendi imkanlarıyla yaşamını sürdürmesine karşın diğerinin ancak eşinin yaşamına bağlı olarak yaşayabildiği canlı topluluğu
Parallel : Paralel, koşut
Parallel chains : Paralel zincirler
Parallel spin : Paralel dönüş
Paramagnetic : Mıklatısla çekilebilen
Paramagnetic matter : Mıklatısla çekilebilen madde
Paramagnetism : Paramanyetizma , manyetik alanlara zayıf bir şekilde çeken belirli malzemelerin bir özelliğini açıklar.
Parameter : Katsayı, karakteristik özellik
Paraprotein : Paraprotein, kan serumunda görülebilen herhangi bir anormal protein, Bence Jones proteini, kriyoglobülin gibi.
Paraproteinemia : Paraproteinemi
Parasite : Parazit, asalak
Parent : Ebeveyn
Parent cell : Ana hücre
Parent DNA : Ana DNA
Parenteral : Barsakdışı
Parietal cell : Parietal hücre
Partial : Kısmi
Partial hydrolysate : Kısmi hidrolizat
Partial hydrolysis : Kısmi hidroliz
Partial inhibition : Kısmi engelleme
Partial pressure : Kısmi basınç
Particle : Tanecik, parçacık
Particulate : Partikül
Particulate antigen : Partikül antijeni
Particulate enzyme : Partikül enzimi
Particulate fraction : Partikül fraksiyonu
Partition : Bölüm, Bölme, ayrılım
Partition chromatography : Bölüm kromatografisi
Partition coefficient : Ayrılım katsayısı
Partition function : Bölüm işlevsel
Partition isoterm : Bölüm izotermi
Partitionary phase : Bölme aşaması, bölme evresi
Passive : Pasif, edilgen
Passive immunity : Pasif bağışıklık
Passive transport : Pasif taşınma
Pasteur pipette : Pastör pipeti
Pathogen : Patojen, hastalık oluşturan mikrop
Pathogenesis : Patogenez bir hastalığın kaynağı ve gelişmesi sırasında organizmada meydana gelen değişiklikler bütünü.
Pathogenic : Patojenik
Pathogenicity : Patojenlik
Pathologic : Patolojik
Pathological : Patolojikal
Pathway : Yol
PBI : Proteine bağlı iyot
Pellet : topak, yumak
Pentozphoshate shunt : Pentozfosfat şantı
Pentosuria : Pentoz işeme
Peptide : Peptit
Peptonuria : Pepton işeme
Percent : Yüzde
Percent error : Yüzde hata, hata yüzdesi
Percent saturation : Doygunluk yüzdesi
Percent solution : Yüzde çökelti
Percent transmittance : Geçiş yüzdesi
Percentage average deviation : Ortalama sapma yüzdesi
Perfusate : Perfusade
Perfused organ : Perfused organ
Perfusion : Perfüzyon, doku, organ ve hücrelerin beslenmesi..
Period : Dönem
Periodic : Dönemsel
Periodicity : Dönemsellik
Peripheral : Çevresel
Periphera nervous system : Çevresel sinir sistemi
Peristaltic : Barsak hareketlerine ait
Peristaltic pump : Peristaltik pompa
Permeability : Geçirgenlik
Permeability barrier : Geçirgenlik engeli
Permeable : Geçirgen
Permeant : Geçirgen
Permeate : Geçmek
Perpiration : Terleme
Petridish : Petri kabı
Phage : Yutma, yeme
Phagocyte : Fagosit, vücudu zararlı partiküllere, bakterilere, ölü ya da ölmekte olan hücrelere kısacası tüm patojenlere karşı koruyan hücre.
Phagocytic : Fagositik, yutan, yiyen
Phagoctic cell : Fagostik hücre, yıkıcı, yutan hücre
Phagocytosis : Fagositoz, bir hücrenin diğer bir hücre veya partikülü sitoplazması içine alması olayına fagositoz, bunu yapan hücreye de fagosit denir.
Phase : Aşama, evre
Phase shift mutation : Faz kayması mutasyonu
Phenotype : Fenotip, dışyapı, genetik ve çevresel etkenlerin yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansıması.
Phenotypic : Fenotipik, dışyapısal.
Phenylketonuria : Fenilketon işeme
pH gradient electrophoresis : pH geçişim elektroforezi
pH meter : pH metre, pH ölçer
Phosphorescence : Fosforesans, floresansla ilişkili bir çeşit ışıldama şekli, floresanstan farklı olarak fosforesant maddeler soğurdukları enerjiyi hızlıca geri vermezler.
Phosphorescent : Fosforlu, fosfor içeren
Phosphorimeter : Fosforimetre, fosforesansın ölçülmesi
Phosphorimetry : Fosforimetri, bir örneğin UV veya görünür ışıkla uyarılması sonucunda yaptığı fosforesansın spektrofotometrik olarak ölçülmesine dayanan analiz yöntemi.
Phosphorolysis : Fosforoliz, fosforik asitle bir bileşiğin esterlerinden ayrılması.
Phosphorylation : Fosforilasyon, bir fosfat grubunun organik moleküle bağlanmasıdır.
Photo : Işık
Photoaffinity labelling : Işığa duyarlılığı etiketleme
Photocell : Fotosel, optik elektronik sensör
Photochemical : Işık kimyasal
Photochemical reaction : Işık kimyasal tepkime
Photochemical sensitizer : Işık kimyasal duyarlaştırıcı
Photodisintegradation : Işık bozulması
Photodynamicsubstance : Işık dinamik madde
Photoelectron : Işık elektron
Photoinhibition : Işık engelleme
Photoisomer : Fotoizomer
Photoisomerization : Fotoizomerizasyon
Photolysis : Fotoliz
Photolytic : Fotolitik
Photometer : Işık ölçer
Photometry : Işık ölçümü
Photomulriplier tube : Işık güçlendirme cihazı
Photon : Foton, ışık enerjisi birimi
Photooxidation : Fotooksidasyon
Photophobia : Işıktan korkma
Photophosrylation : Fotofosforilasyon
Photoprotection : Işık koruma
Photoreaction : Işık ile birlikte oluşan kimyasal tepkime.
Photoreceptor : Işığı algılayabilen duyu hücresi.
Photorespiration : Foto solunun
Photosensitive : Işığa duyarlı
Photosensitivity : Fotosensitivite, güneş ışığı ve floresan ışığı gibi diğer kapalı ışık kaynaklarından gelen ultraviyole (UV) ışınlarına karşı duyarlılığı tanımlamak için kullanılan bir terim.
Photosensitization : Işığa duyarlılık
Photosynthesis : Fotosentez, yeşil bitkilerin ışıkta, su, karbondioksit gibi yalın bileşiklerden karmaşık yapılı organik moleküller oluşturması.
Photosystem : Fotosistem
Phototaxis : Fototaksis, bütün bir organizmanın bir ışık uyaranına doğru yönelmesiyle veya uzaklaşmasıyla ortaya çıkan bir tür taktizm veya lokomotif harekettir.
Phototroph : Fototrof, fotosentez yoluyla kendi besinini üretebilen.
Phyto¬ : Bitki
Pigment : Renk maddesi
Pigmentation : Hücrelerin renklenmesi
Pineal gland : Epifiz bezi, çam bezi
Pinocytosis : Pinositoz, hayvansal hücrelerin sıvı durumdaki maddeleri vezikül oluşturarak sitoplazmalarına verilen ad.
Pipette : Pipet
Placenta : Plasenta, ana ile fötüs arasında pek çok kritik rol üstlenen yapı, plasentanın temel görevleri arasında gaz değişimini sağlamak, besinleri fötüse getirirken, atık maddeleri fötüsten alıp anaya taşımak ve fötüsün büyümesinde önemli rol oynayan bazı hormonları salgılamak yer alır.
Plant : Bitki
Plasma : Plazma, hücre sıvısı
Plasmalemma : Plazmalemma, hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katman.
Plasma membrane : Hücre zarı
Plasmapheresis : Plazmaferez, Plazma değişimi, kanın vücut dışına alınarak dört bileşeninden biri olan plazmanın kandan ayrıştırılıp geri kalan kısmının replasman sıvısı ile tekrar dolaşıma verilmesi temeline dayanan bir tedavi yöntemi.
Plate : Plaka, tabak
Plateau : Plato, düzlük
Platelet : Trombosit
Plectonemic : Plektonemik, basit ve düzenli bir biçimde dizilerin birbiri etrafında net bir dönüşüyle ortaya çıkan moleküler polimerlerdeki yapı.
Plectonemic coiling : Plektoneik sarmal
Plot : Çizim
Point mutation : Nokta mutasyonu
Poison : Zehir
Polar : Kutup
Polarimeter : Polarimetre
Polarimetry : Polarimetri
Polarizability : Polarize edilebilirlik
Polarize : Kutuplaştırmak, polarize etmek
Polarization : Kutuplaşma, polarizasyon
Pole : Kutup
Poly¬ : Çok
Polycytemia : Polisitemi, alyuvar üretimi artışının kanda alyuvarların normalden fazla sayıda olması.
Polydipsia : Aşırı su içme
Polymer : Polimer, monomer denilen küçük moleküllerden meydana gelen büyük moleküllerin zincir yapısında bulunduğu tabii veya sun’i bir madde.
Polymerizasyon : Polimerizasyon
Polymorphism : Çok biçimlilik
Poyphagy : Çok yeme
Polyuria : Çok işeme
Polyvalent : Çok değerlikli
Pool : Havuz
Population : Toplum
Pore : Gözenek
Porosity : Gözeneklilik
Porous : Gözenekli
Pozitive : Olumlu, artı (+)
Pozitive control : Pozitif kontrol
Pozitive catalysis : Pozitif kataliz
Pozitive cooperativity : Pozitif işbirliği
Pozitive feedback : Pozitif geribildirim
Positron : Pozitron, Artı (+) elektron.
Posterior : Arka, arkada
Postmortem : Ölüm sonrası
Postnatal : Doğum sonrası
Postprandial : Yemek sonrası
Postprandial blood sugar : Tokluk kan şekeri – TKŞ
Potency : Güç, kuvvet
Potent : Güçlü, kuvvetli
Potential : Potansiyel, olası
Potentiometer : Potansiyometre
Prealbumin : A vitamini ve tiroksin taşınmasında görevli plazma proteini.
Precipitation : Çökelme
Precipitant : Çöktüren
Precipitate : Çökelti
Precipitation reaction : Çökelme tepkimesi
Precision : Hassas, duyarlı, ince
Precurcer : Öncü
Pregnant : Gebe, hamile
Preincubation : Ön kuluçka
Preparative : Hazırlayıcı
Pressure dialysis : Basınçlı diyaliz
Prestady state kinetics : Prestadi durum kinetiği
Primary : Birincil
Primer : İlkin, birincil
Primitive : İlkel
Primordial : İlkel
Printer : Yazıcı
Probability : Olasılık
Probable : Muhtemel, olası
Procaryote : Tek hücreden oluşan canlılar.
Product : Ürün
Proenzyme : Proenzim, Enzim öncüsü olan madde
Profile : Kesit
Promotor : Promotor, yapısal genlerin kopyalanmasında görev yapan ve bu olayı başlatan RNA polimeraz enzimi bağlandığı bir DNA bölümü, başlatıcı.
Promotor gene : Promotor gen, başlatıcı gen
Promotor site : Promotor site, başlatma yeri
Protein bound iodine : Proteine bağlı iyot (PBI gibi)
Proton : Proton, atomların çekirdeğini meydana getiren iki temel tanecikten biri.
Protoplasm : Pirotoplazma, yapı bakımından çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yan sıvı, saydam ve canlı hücrenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer.
Proximal : Yakın
Pseudo¬ : Yalancı, sözde
Pump : Pompa
Pure : Saf, temiz, katkısız
Purification : Arınma
Purify : Arındırmak
Putrification : Kokuşma
Pyrolysis : Proliz, organik maddelerin yüksek sıcaklıkta ve oksijensiz ortamda termal kırılmaya uğratılması süreci.
Qualitative : Nitel
Quality : Nitelik, kalite
Quantitative : Nicel, sayısal
Quantity : Nicelik
Quantum : Kuantum, nicem
Quarternacy : Dörtlü
Quenching : Söndürme
Quenching correction curve : Söndürme düzeltme eğrisi
Quenching of fluorescence : Flöresanın söndürülmesi
Raceme : Rasem, bir bileşiğin R ve S şekillerinin bir arada olma durumu.
Racemization : Rasemizasyon, aktif bir bileşiğin, optik olarak rasemik bir bileşiğe dönüşmesi durumu
Racemic mixture : Rasemik karışım, farklı katı fazlar halinde bulunan enentiyomerik moleküllerin eşit miktarlarının karışımı.
Radiation : Radyasyon, ışınım
Radical : Kök, kök ile ilgili, kökten
Radioactive : Radyoaktif, ışınetkin
Radioactive decay : Radyoaktif bozunma
Radioactive disintegration : Radyoaktif parçalanma
Radioactive halflife : Radyoaktif yarılanma ömrü
Radioimmunoassay : Radyoimmünoesey, radyoizotop ile işaretlenmiş test maddesi kullanılarak kandaki spesifik antijen, antikor veya diğer bir proteinin (hormon vb.) çok az miktarlarını belirlemede kullanılan duyarlı bir immünolojik yöntem.
Radioimmunoelectrophoresis : Radyoimmünoelektroforez,
radyoaktif bir izotop ile işaretlenmiş olan bir antikorun kullanıldığı aşırı duyarlı immunoelektroforez işlemi.
Radiolysis : Radyoliz, kimyasal maddelerin iyonlaştırıcı ışınımlar etkisiyle yarışması.
Radiometer : Radyasyon ölçer, Işın ölçer
Radiosensitivity : Radyosensitivite, bir hastanın kanser gibi belirli bir hastalıkla başa çıkmak için radyasyon terapisi kullanımına verdiği yanıt derecesini tanımlamak için kullanılan bir terim.
Radius : Yarıçap
Random : Gelişigüzel, rastgele
Random coil : Gelişigüzel düzensiz sargı
Range : Aralık
Rare : Ender, nadir
Rapid : Hızlı
Rapid flow kinetics : Hızlı akış kinetiği
Rate : Hız, oran, değer
Rate constant : Hız sabiti
Rate determining step : Oran belirleme adımı
Rate equation : Oran denklemi
Rate limiting step : Hız sınırlama adımı
Ratio : Oran, orantı
Ray : Işın
Reabsorption : Geri emilim
Reactant : Reaktan, kimyasal tepkimedeki başlangıç maddesi.
Reaction : Tepkime
Reaction order : Tepkime sırası
Reactive : Tepki gösteren, tepkili
Reactive residue : Tepkime kalıntısı
Reactivation : Etkinleştirme
Reagent : Rekatif, ayıraç
Rearrangement : Yeniden düzenleme
Rearrengement reaction : Yeniden düzenleme tepkimesi
Ressesive : Çekinik
Ressesive gen : Çekinik gen
Receptor : Alıcı
Reciprocal : Karşıt, ters
Reciprocity : Karşıtlık
Recombination : Rekombinasyon, yeniden birleştirme, iki ayrı DNA molekülünün birleşerek yeni DNA molekülleri oluşturması.
Recorder : Kayıt cihazı
Recovery : Kurtarma, geri kazanma
Recovery period : İyileşme dönemi
Rectangular : Dikdörtgen
Recycle : Geri dönüştürmek
Recycling : Geri dönüşüm
Redox : İndirgenme - ¬yükseltgenme
Redox carrier : Redoks taşıyıcı
Reduce : İndirgemek
Reducing agent : İndirgeyici ajan
Reducing end : İndirgiyi uç
Reductant : İndirgeyici madde
Reduction : İndirgeme
Reference electrode : Örnek elektrot
Reference tube : Örnek tüp
Reference voltage : Örnek gerilim
References : Kaynaklar
Reflection : Yansıma
Reflector : Yansıtıcı
Reflux : Geri döndürme
Reflux ratio : Geridöndürme oranı
Refolding : Yeniden katlama
Reforming : Düzeltme
Refraction : Kırılma
Refractive index : Kırılma indeksi
Refractometer : Kırılma ölçer
Refractometry : Kırılma ölçümü
Refractory : Kırılma ile ilgili
Refractory period : Kırılma periyodu
Refrigeration : Soğutma
Regeneration : Yenilenme
Region : Bölge
Regular : Düzenli
Regulation : Düzenleme
Regulator : Düzenleyici
Regulator gene : Düzenleyici gen
Regulatory enzyme : Düzenleyici enzim
Regulatory site : Düzenleyici bölge
Rejection : Reddetme
Relation : İlişki
Relationship : İişki
Relaxation : Gevşeme
Relaxation kinetics : Gevşeme kinetiği
Relative : Göreceli
Relativity : Görelilik
Release : Serbest bırakmak, salıvermek
Reliability : Güvenilirlik
Remission : Azalma, hafifleme
Renal : Böbrekle ilgili
Renal threshold : Böbrek eşiği
Renaturation : Yeniden doyurma, doğallaşma
Repair : Onarım
Repeatibility : Tekrarlanabilirlik
Repeating unit : Çoğaltma birimi
Replicating form : Çoğaltma formu
Replication : Çoğaltma
Replication form : Çoğaltma formu
Replication order : Çoğaltma sırası
Replicative form : Kopya formu, kopya biçimi
Repression : Baskılama
Repressor : Baskılayıcı
Reproducibility : Üretilebilirlik
Reproduction : Üreme
Requirement : Gereksinim
Reserve : Yedek
Reserve alkali : Yedek alkali
Reservoir : Rezervuar, kap, yedek kap
Residue : Kalıntı
Resin : Reçine
Resistance : Direnç
Resolution : Çözüm
Resolving power : Çözme gücü
Resonance : Yankılanma, sesi yansıtma
Resorbtion : Emilim
Respiration : Solunum
Respiratory chain : Solunum zinciri
Respiratory phosphorylation : Solunum fosforizasyonu
Respiratory control : Solunum denetimi
Responce : Yanıt
Resting : Dinlenme
Resting cell : Dinlenmiş hücre
Resting muscle : Dinlenmiş kas
Restriction : Kısıtlama
Restricted diffusion chromatography : Dinlenmiş difüzyon kromatografisi
Result : Sonuç
Resultant : Sonuç
Retardation : Geciktirme
Retardation coefficient : Geciktirme katsayısı
Retarder : Geciktirici
Retention : Alıkoyma, tutma
Reticulocyte : Genç ve olgunlaşmamış alyuvar hücresi
Reticuloendothelial system (RES) : Retiküloendoteliyal sistem – RES
Reticular : Ağsı
Reticulum : Ağ
Retrograde : Geriye doğru giden
Retroinhibition : Retroinhibisyon
Reverse : Ters, geri
Reversible : Tersine çevrilebilir, tersinir
Reversibility : Tersine çevrilebilirlik, tersinirlik
Ribosomal RNA : Ribozomal RNA
Ribosome : Ribozom
Rigid : Katı
Rigidity : Katılık
Right handed : Sağ elini kullanan
Right handed helix : Sağ sarmal
Ring : Yüzük
Ring test : Ring testi, Brusella teşhisinde kullanılan bir test
Rotating evoporator : Döner buharlaştırıcı
Rotation : Dönme
Rotator : Döndürücü
Rotatory evaporator : Döner buharlaştırıcı
Rotor : Pervane, döneç
Run : Koşmak
Routine : Rutin, alışılagelmiş, sıradan
Saline : Tuzlu
Salting in : Tuzlama
Salting out : Tuzlamak
Salivary juice : Tükürük suyu
Salivary gland : Tükürük bezi
Salt fractionation : Tuz ayrıştırma
Salt precipitation : Tuz çökeltme
Salvage metabolic pathway : Metabolik kurtarma yolu
Sample : Örnek
Sampler : Örnekleyici
Sampling : Örnekleme
Saponification : Sabunlaşma
Satellite : Uydu
Satellite phenomenon : Satellit fenomonu
Saturated : Doymuş
Saturation : Doyma
Scale : Ölçek
Scaler : Ölçekleyici
Scanning : Tarama
Scattering : Saçılma
Scintillation : Parıldama
Scintillation counter : Parıldama sayacı
Scission : Kesilme
Sclerosis : Serteşme, doku sertleşmesi
Screning : Tarama
Secrete : Salgılamak
Secretion : Salgı
Secondary : İkincil
Section : Bölüm
Sedation : Yatıştırma
Sedative : Yatıştırıcı
Sedimentation : Çökelme
Sediment : Çökelti
Segment : Parça, bölüm
Segmentation : Bölünme, parçalara ayrılma
Selection : Seçim
Selective : Seçici
Selectivity : Seçicilik
Semi : Yarı
Semi permeable : Yarı geçirgen
Semiconservative replication : Yarı korumalı çoğaltma
Semisensible : Yarı duyarlı
Semisensibility : Yarı duyarlılık
Sensibility : Duyarlılık
Sensible : Duyarlı, hassas
Sensitive : Duyarlı, hassas
Sensitivity : Duyarlılık
Sensitization : Duyarlılık
Separation : Ayırma
Separator : Ayırıcı
Sequence : Sıra
Sequential : Sıralı
Sequential mechanism : Sıralı mekanizma
Sequential model : Sıralı model
Sex : Eşey, cinsiyet
Sex¬linked gen : Eşeysel gen
Shaker : Karıştırıcı
Shape : Şekil, biçim
Sharp : Keskin
Sheath : Kılıf
Sheet : Yaprak, katman
Shift : Değiştirme
Shunt : Şant, paralel devre, yan yol
Shock : Şok, darbe
Shuttle : Mekik
Sickle cell : Orak hücre
Side : Yan
Side product : Yan ürün
Sieve : Elek
Sigmoid : S¬ biçimli
Sign : İşaret
Signal : Sinyal, işaret
Significant : Anlamlı, önemli
Sign mutation : İşaret mutasyonu
Silent : Sessiz, çekinik
Silent gene : Çekinik gen
Silent mutation : Sessiz mutasyon, çekinik mutasyon
Sound : Ses
Source : Kaynak
Special : Özel
Specific : Özgül
Specific activity : Özgül etkinlik
Specific gravity : Özgül ağırlık
Specific heat : Özgül ısı
Specific immunity : Özgül bağışıklık
Specific retention volume : Özgül tutma hacimi
Specific rotation : Özgül rotasyon, özgül dönüş
Specific viscosity : Özgül viskozite, özgük kıvam
Specification : Tanımlama, özgülleme
Specificity : Özgüllük
Spectrophotometer : Spektrofotometre, madde renginin yoğunluğunun ölçülmesiyle madde miktarının veya konsantrasyonunun bulunmasını sağlayan cihaz.
Spectroscope : Spektroskop, görünür ışığı dalga boylarına ayırmak için kullanılan bir cihaz.
Spectroscopy : Spektroskopi, üçgen prizmadan geçerek dağılan bir ışık demetini gösteren animasyon.
Spectral : Spektral, görüntüye dayanan
Spectral analysis : Spektral analiz, maddelerin yaydığı ışınları inceleyerek, maddeyi oluşturan elementleri nitel ve nicel olarak inceleme işlemi.
Spectropolarymeter : Spektropolarimetre, döndürülme özelliği olan bir maddeden geçerek, değişik dalga uzunluğundaki ışınların optik rotasyonunu belirlemek için kullanılan optik cihaz.
Spectrum : Spektrum
Speed : Hız
Spermatocyte : Spermatosit, erkek üreme hücresi
Spermatozoon : Sperma hücresi, erkek üreme hücresi
Spin : Çevirmek, döndürmek
Spleen : Dalak
Spleenectomy : Dalağın operasyonla çıkartılması
Spiral : Sarmal
Spontaneous : Kendiliğinden
Spot : Nokta
Spray : Püskürtmek
Sprayer : Püskürtücü
Spraying : Püskürtme
Spreading : Yayma
Stability : Kararlılık
Stability constant : Kararlılık sabiti, kararlılık değişmezi
Stabilization : Dengeleme, dengede tutma
Stabilizer : Stabilizatör, dengeleyici
Stable : Kararlı
Stage : Aşama, evre
Standard : Standart
Standard curve : Standart eğri
Standard deviation : Standart sapma
Standard error : Standart hata
Standard tube : Standart tüp
Standardization : Standardizasyon
Starter : Başlatıcı
Starvation : Açlık
State : Durum
Static : Sabit, durgun
Stationary : Sabit
Stationary phase : Sabit evre
Stationary state : Sabit durum
Statistics : İstatistik
Sready state : Kararlı durum
Steady state kinetics : Kararlı durum kinetiği
Stem cell : Kök hücre
Step : Adım
Stepwise : Adım adım
Stepwise elution : Kademeli yıkama
Stereoisomer : Stereoizomer, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.
Stereoisomerism : Stereoizomerizm, Stereoizomerler, aynı sırayla birbirine bağlanmış aynı atomlardan oluşan, fakat değişik 3-boyutlu yapıları olan bileşiklerdir.
Stereospecific : Stereospesifik bir reaksiyon, reaktifin stereokimyasının, başka bir seçenek olmadan ürünün stereokimyasını tamamen belirlediği bir reaksiyondur.
Steric : Yapısal
Steric hindrance : Sterik engel, yapısal engel
Stimulate : Uyarmak
Stimulation : Uyarma
Stimulator : Uyarıcı
Stimulus : Uyarıcı
Stirring : Karıştırma
Stopped flow technique : Durdurulmuş akış tekniği
Storage : Depolama
Store : Depo
Strand : İplik
Strain : Gerginlik
Striated : Çizgili
Striated muscle : Çizgili kas
Stream : Akış
Stress : Gerilme
Stroma : Bağdokusundan oluşan kısım
Structure : Yapı
Sub¬ : Alt¬
Subcutaneous : Deri altı
Subjective : Öznel
Sublimation : Sublimasyon, bir maddenin, ısı uygulandığı zaman katı halden, sıvı hale geçmeden gaz haline geçme olayıdır.
Substance : Madde
Substrate : Substrat, biyokimyada enzimlerin tepkimelerinde işlenen maddelere verilen addır.
Substitution : Yer değiştirme
Substituent : Yer değiştiren
Subunit : Alt birim
Subvital : Hayati, yaşamsal
Sufficient : Yeterli
Super : Üstün, aşırı
Supercoiled : Aşırı sargılı
Superheated : Aşırı ısıtılmış
Supernatant : Süpernatan, bir süspansiyonun santrafüj edildikten sonra ayrılan ve üstte kalan, çözünmeyen ve tortu oluşturan kısmı.
Supersaturated : Aşırı doygun
Supersaturation : Aşırı doygunluk
Supersonic : Ses üstü, süpersonik
Support : Destek
Supressor : Baskılayıcı
Supressor gene : Baskılayıcı gen
Supressible : Baskılanabilir
Supressible mutation : Baskılanabilir mutasyon
Surface : Yüzey
Surface active agent : Yüzey etkin madde
Surfactant : Sürfaktan, yüzey etkin madde
Tableau : Tablo, grafik, çizelge
Tabulation : Listeleme
Tachometer : Takometre
Tailing : Kuyruklanma
Tail¬to¬tail : Kuyruk kuyruğa
Tank : Tank, kap
Tare : Dara, boş ağırlık
Target : Hedef
Target cell : Hedef hücresi, Target hücresi
Target organ : Hedef organ
Target theory : Target teorisi
Tautomer : Totomer
Tautomeric shift : Totomerik değiştirme
Tautomerism : Moleküldeki karbona çifte bağ ile bağlı oksijenin (karbonil denen kısmın) tersinir tepkimeyle hidroksile dönüşmesi ve o çifte bağın yerine tek bağ gelmesi durumu.
Taxis : Yönelme, Hareketli bir organizmanın herhangi bir uyarana karşı yönelme cevabı.
Technique : Teknik
Technical : Teknik
Technology : Teknoloji
Temperature : Sıcaklık
Template : Kalıp
Tendency : Eğilim
Tension : Gerginlik
Tensile : Gerilme
Tensor : Geren, gerici
Terminal : Son
Termination : Sonlama
Terminus : Son
Ternary : Üçlü
Ternary complex mechanism : Üçlü kompleks mekanizma
Ternary mixture : Üçlü karışım
Terreactant reaction : Terreaktan tepkimesi
Tertiary : Üçüncül
Test : Deneme
Theory : Teori, kuram
Theoritical : Teorik, kuramsal
Therapeutic : Tedavi edici
Therapeutic index : Tedavi indeksi
Therapy : Tadavi, sağıltım, sağaltım
Thermal : Termal, sıcak
TAHLİL TERİMLERİ
KAN TAHLİLİ TERİMLERİ
Hemogram: Tam kan sayımı anlamına gelir.
RBC: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır. Alyuvarlar dokulara oksijen taşıyan kan hücrelerdir.
HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını gösterir. Hemoglobin kanda var olan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.
HCT: Hematokrit. Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir.
PLT: Platelets yani trombosit sayısını gösterir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır.
MPV: Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir.
PDW: Kandaki trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.
MCV: Oksijen taşıyan alyuvarların - kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğünü gösterir. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.
MCH: Alyuvarlardaki - kırmızı kan hücrelerindeki toplam hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Alyuvar hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak anlatımıdır.
RDW: Alyuvarların – kırmızı kan hücrelerinin dağılımı genişliğini gösterir.
WBC: Lökosit sayısı, beyaz kan hücrelerinin sayısıdır. Akyuvarlarlar – lökositler vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevli kan hücreleridir.
CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir.
PNL: Nötrofiller. Bakteryel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.
NE%: Nötrofil yüzdesi. Nötrofil hücrelerinin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve yapılarını bozmaktır.
LY%: Lenfosit yüzdesi. Lenfosit hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar. Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda lenfosit yüzdesi düşer.
MO%: Monosit yüzdesi. Monosit hücreleri fagositoz yapma yeteneğine sahiptirler ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar.
EO%: Eozinofil Yüzdesi. Eozinifil hücreleri vücuttaki yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerdir. Eozinofil yüzdesine allerjik ve paraziter hastalıklarda bakılır.
BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofiller hücrelerini de fagositoz yeteneği vardır ama asıl işlevini, çeşitli maddeleri salgılayarak gösterirler.
İDRAR TAHLİLİ KISALTMALARI
PRO: Protein. Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz.
GLU: Glikoz. Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir.
Sg: Dansite (Yoğunluk). Referans aralığı 1.010 ile 1.020 arasındadır.
pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir.
LEU: Lökosit. İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.
NIT: Nitrit. İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.
KET: Keton. Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir.
UBG: Ürobilinojen Değeri
BIL: Bilirubin. Ölü kan hücrelerinin karaciğer ve safra kesesi aracılığıyla atılımını gösterir. Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.
ERY: Eritrosit. İdrarda kan olduğunu gösterir.
BİYOKİMYA TAHLİLİ KISALTMALARI
CA: Kalsiyum. Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.
PHOS: Fosfor. Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
UREA: Üre. Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.
GLU: Glikoz. Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.
TP: Total Protein. Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.
HB: Hemoglobin. Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
UA: Ürik Asit. Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.
BİL-D: Direkt Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
BİL-T: Total Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT: Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir.
ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.
AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.
GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.
ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Vücutta neredeyse tüm dokularda vardır; fakat ne iş yaptıkları pek bilinmez.
LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.
HDL: Kandaki yağ oranını gösteren, yararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
LDL: Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. Kandaki yağ oranını gösteren, zararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
TK: Toplam Kolesterol. Toplam kolesterolün değerini gösterir.
VLDL-K: VLDL Kolesterol. Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
CK-MB: Kreatin Kinaz. İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
AMYL: Amilaz. Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.
TG: Trigliserid. Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.
FE: Demir. Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.
Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.
Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.
Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
Kreatinin Klerensi: Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve böbrek hastalıklarının takibinde kullanılır. Burada ise böbrek hastalıkları ve şok kreatinin klerensi düzeyini azaltır.
AKŞ: Açlık Kan Şekeri. Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
TKŞ: Tokluk Kan Şekeri. Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.
OGTT ve OGL: Şeker yüklemeleri
Asit Fosfataz: Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır.
Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.
Lipaz: Pankreas fonksiyon testlerindendir.
DBK: Demir Bağlama Kapasitesi. Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.
HEPATİT TAHLİLİ KISALTMALARI
HBsAg: Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır.
Anti-HBs: HBV’ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır.
Anti-HAV IgM: Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır.
Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.
HBeAg: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar.
Anti-HBe: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.
Anti-HIV: HIV, Aids tanısında kullanılır.
Anti-HCV: HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur.
HORMON TAHLİLİ KISALTMALARI
FERR: Ferritin. Demir eksikliği anemisi, kronik hastalık anemisi, talasemi, hemakromatozis ve demir yükleme tedavisinin takibinde kullanılır.
B12: Vitamin B12. Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir.
FOL: Folik Asit. Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.
T3-T4-FT3-FT4: Total T3, Total T4, Serbest T3, Serbest T4. Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon. Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Tek başına yeterli değildir, ek yöntemler gerekir.
E2: Estradiol. Vücuttaki en potent endojen östrojendir.
ß-HCG: Beta HCG. Gebeliğin teşhisi, ektopik gebelik şüphesinin değerlendirilmesi ve in vitro fertilizasyon hastalarının takibinde kullanılır.
AFP: Alfa-Fetoprotein. Hepatoselüler ve germ hücreli kötü huylu tümörlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.
CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar.
CA 125: Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir.
CA 15–3: Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır.
CA 19–9: Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar.
PSA: Prostat-Spesifik Antijen. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Free PSA: Serbest PSA. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Sağlıklı günler dileği ile...
Doç.Dr. Ali AYYILDIZ - İnsan Anatomisi Uzmanı (Ph.D.), Veteriner Hekimi
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Biyokimya Terimleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Vet.Hek.Doç.Dr.Ali AYYILDIZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
![](/images/kalpbeyaz.png)
![Facebook'ta paylaş](images/share_facebook-min.png)
![Twitter'da paylaş](images/share_tweeter-min.png)
![Linkin'de paylaş](images/share_linked-min.png)
![Pinterest'de paylaş](images/share_pinterest-min.png)
![Epostayla Paylaş](images/share_mail-min.png)
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.