2007'den Bugüne 92,577 Tavsiye, 28,263 Uzman ve 20,024 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yalnızlık
MAKALE #23208 © Yazan Psk.Dnş.Hilal GÜNEŞ | Yayın BUGÜN Temmuz 2024
GİRİŞ
Yalnızlık literatürde genel anlamda insanın çevresinde başkalarının olmaması veya başkalarıyla ilişkilerinin istenen düzeyde olmaması sonucu ortay çıkan fiziksel veya duygusal bir durumdur. (Svendsen, 2018. Akt; Koç, 2021). Yalnızlık bireyin yaşamını tüm yönlerden etkileyen bir olgudur (Yakut, 2019). İnsanın kompleks doğasıyla bağlantılı olarak çeşitli yönleriyle ilişkilendirilebilen yalnızlık, epistemolojik olarak tek bir tanıma sığdırılması zor, çeşitliliği ve karmaşıklığı yüksek bir olgudur. Yalnızlığı açıklamaya çalışan uzmanlar genellikle bu kavramı kendi uzmanlık alanlarına veya benimsedikleri teorik çerçevelere göre tanımlamışlardır (Kızılgeçit, 2011). İnsanlar için olumsuz bir durum olarak yalnızlık tanımı için araştırmacıların büyük çoğunluğunun kabul ettiği tanım şudur; yalnızlık bireyin gerçekte var olan sosyal ilişki ağı ile olmasını istediği arasında tutarsızlık olduğunda ortaya çıkan hoş olmayan bir duygu durumudur (Pepleu, 1984; akt.: Bilgi, 2005, syf:46). Yalnızlıkla ilgili literatür incelendiğinde son dönemlerde yalnızlığın kuramsal olarak iki şekilde açıklandığı görülmektedir. Birinci bakış açısı yalnızlığı çeşitli ilişkilerin yoğunluk ve nitelik olarak eksikliklerinden kaynaklanan tek boyutlu bir yapı olarak değerlendirirken, ikinci bakış açısı yalnızlığın duygusal ve sosyal olmak üzere iki boyuttan oluştuğuna işaret etmektedir (Çeçen, 2007).
Yalnızlık farklı yazarlar tarafından değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Bazıları onu nesnel koşulları olan bir durum, bazıları ise tamamen öznel bir durum diğer bazıları ise varoluşsal bir durum olarak görmektedirler. Hepsinin ortak olan yanı ise yalnızlık duygusunun insana acı verdiğidir (Eskin,2001).
Yapılan tanımların bazı noktalarda birleştiği görülmektedir. Bunlar:
• Yalnızlık sosyal ilişkilerdeki eksiklikle ilgilidir.
• Bireylerin beklenti ve algılamalarına bağlı ve öznel bir süreçtir.
• İstenilmeyen yaşantılardır.
• Bireylerin yalnızlıkla baş etme ve üstesinden gelme çabalarını geliştirir (Jones, 1982; akt.: Karahan, 2004, syf:20).
Yalnızlığın insanlar için anlamının niceliksel bir sorun olmaktan çok niteliksel bir sorun olduğu görülmektedir. Yani insanların yalnızlık duygusunu yaşamasındaki belirleyici etken bireyin sosyal ilişki ağındaki kişi sayısı değil ne derece doyum verici ilişki yaşadığıdır. Kişilerin sahip oldukları yalnızlık duyguları kendi yaşamlarından aldıkları yaşam doyumları ile ilişkilendirilebilir (Yılmaz ve Altınok, 2009). Yalnızlık kişinin çevresi ile etkileşimini azaltarak kişinin sosyal, psikolojik ve fiziksel bütünlüğünü bozabilecek, kendi iradesi ile yaşadığı bir duygu halidir (Gün, 2006; akt.: Yılmaz ve Altınok, 2009).
Bebeklik ve çocukluğun sevgiden yoksun bir ortamda geçmesi, doyurucu ilişkiler kurulamaması, beklentilerin karşılanamaması, sosyal hayatta yaşanan problemler, samimiyetsiz ortamlarda bulunma zorunluluğu, yaşanan travmatik olaylar, iletişimde yaşanan sıkıntılar yalnızlığın nedenleri arasında gösterilebilir (Yakut, 2019). Yalnızlığın sağlık sorunları, intihar düşüncelerinin artması, benlik saygısının düşmesi, depresyon, öznel iyi oluş ve psikolojik dayanıklılık yani iyi olma halini negatif yönde etkilediğini söylemek mümkündür (Yakut, 2019).
Yapılan araştırmalarda yalnızlık çeken insanların sosyal becerilerinin diğer insanlara göre daha az düzeyde geliştiği ve diğer insanlara karşı kötümser bir beklenti içerisinde olduklarını göstermiştir (Eskin, 2001).
Yalnızlık ve yaş değişkeni arasındaki çalışma sonuçları incelendiğinde bireyler için öznel bir deneyim olan yalnızlığın bireylerin deneyimleri, kişilik özellikleri ve durumsal değişkenlerden kaynaklandığı ve farklı yaş dönemlerinde farklı yoğunlukta yaşanacağı ileri sürülmektedir (Orzeck, 2004; akt.: Kozaklı, 2006, syf: 32). Yapılan çalışmalar yalnızlık duygularının ergenler arasında sıkça görüldüğünü göstermektedir (Brennan, 1982; akt.: Eskin, 2001). Yalnızlığın araştırılmasında ergenlik dönemi en ideal gelişim dönemi kabul edilmektedir ve bu gelişimsel değişmeler oldukça önemlidir ( Inhelder ve Piaget, 1958; akt.: Eskin, 2001). Çalışmalar ergenler arasındaki yalnızlık duygusunun depresyon, özgüven eksikliği, alkolizm, mutsuzluk duyguları, kendini çekici bulmama ve sosyal çekingenlikle ilintili olduğunu göstermiştir (Eskin, 2001). Yapılan araştırmalar incelendiğinde ergenlik ve yaşlılık dönemlerinde yalnızlık konusunun daha fazla gündeme geldiği gözlemlenmektedir. Kimlik bunalımı, sosyal kabul, fiziksel değişiklikler, romantik ilişkilere bakış açısı, abartılı sosyal normlar ve ait hissetmediği gruba dahil olma yalnızlık duygusunun ergenlerde daha fazla görülmesine sebep olmaktadır.Yalnızlık ve cinsiyet değişkeni açısından yapılan araştırmalar incelendiğinde ise bir araştırmada üniversite çağındaki erkeklerin yalnızlık düzeylerinin, kızlarınkinden anlamlı ölçüde yüksek olduğunu ve bu sonucun cinsler arasındaki geleneksel cinsiyet rol ve duygusal tepkileri sergileme davranışlarının farklı öğrenilmesi sonucu meydana gelmiş olabileceğini belirtmiştir (Demir, 1990; akt.: Kozaklı, 2006, syf:34). Ancak yapılan başka bir araştırmada ise bu bulguların tam tersine kız öğrencilerin erkeklerden sayı olarak daha büyük sosyal ilişki ağına sahip oldukları; fakat memnuniyet değerlerinin düşük olduğu için kendilerini daha yalnız hissettikleri bulunmuştur (Kim, 2001; akt.: Kozaklı, 2006, syf:34). Pancar’ın (2009, syf: 66) yaptığı bir araştırmada ise akademik başarı düzeyi yüksek ergenler sosyal ilişki ağı içerisindeki okul, aile, arkadaş çevrelerinden daha fazla destek almakta, övülmekte, ilgi görmektedirler. Böylece akademik başarısı yüksek ergenlerin yalnızlık düzeyi azalmaktadır. Bu sonuçlara dayanarak akademik başarı düzeyinin olması yalnızlığı tetikleyebileceği düşünülebilir. Anne baba eğitim düzeyleri ile ilgili sonuçlara baktığımızda; eğitim seviyesi düşük olan babaların ve annelerin çocuklarının yalnızlık düzeylerinin, eğitim seviyesi yüksek olanlardan daha yüksek olduğu, aile destek düzeyi arttıkça lise öğrencilerinin yalnızlık düzeyinin önemli derecede azaldığı görülmektedir (Tan, 2000; akt.: Kılınç, 2005, syf:40).Aile ortamı incelendiğinde ise aile ortalama demokratik olan öğrencilerin yalnızlık düzeylerinin aile yapısı otoriter olan öğrencilere göre daha düşük olduğu görülmektedir (Buluş, 1996; akt.: Kılınç, 2005, syf: 37).Araştırma sonuçlarında kardeş sayısı çok olan öğrencilerin yalnızlık düzeylerinin, az kardeşlilerden daha yüksek olduğu bulunmuştur (Buluş, 1996).
Depresyon ile yalnızlık arasındaki ilişkiyi bütün yalnız olan insanların depresyonda olmadığı; ancak depresyonda olan bütün insanların yalnız olduğu şeklinde açıklanmıştır. Ayrıca yalnız hisseden insanların stresli durumlarla daha zor başa çıktığı da görülmektedir (Demirtaş, 2007, syf:32).Yalnızlık düzeyi yükseldikçe; uykuya dalma ve sürdürmede güçlük yaşama, sinirlilik, çarpıntı hissi, tırnak yeme, kabus görme, baş ağrısı ve ellerde titreme gibi psikosomatik yakınmaların arttığı bulunmuştur (Karahan ve ark., 2004). Ayrıca yapılan çalışmalara bakıldığında çocukların anne babasının ayrılması gibi nedenlerle anne baba ve çocuk arasındaki bağlılık zedelenirse çocukların yoğun kaygı ve yalnızlık hissettiği görülmektedir (Duyan, 2008).
Yalnızlıkla baş etmede en sık kullanılan yöntemler, hayal etme, düşünme, ders çalışma, kitap okuma, kendini etkinleştirme ve ilişki arama olduğu görülmektedir (Eskin, 2001).

I. YALNIZLIĞIN TÜRLERİ

1) Duygusal Yalnızlık
Duygusal yalnızlık, bireyin başka bireylerle yakın ilişki içinde olmaması ve duygusal olarak bağlanamamasıdır (Akgül, 2020). Duygusal yalnızlık yaşayan bireyler kalabalık bir sosyal çevreleri olsa dahi kendilerini yalnız hissederler. Samimi ve içten duygular hissetmekten uzaktırlar.
2) Sosyal Yalnızlık
Sosyal ağın ve sosyal ilişkilerin olmamasından kaynaklanan depresyon ve sıkıntı ile birlikte görülen bir durumdur (Kılınç, 2005).


3) Fiziksel Yalnızlık
Fiziksel yalnızlık; bireyin hayatının büyük bir bölümünde etrafında birilerinin olmaması, tek başına üstesinden gelemeyeceği durumlarda da yardım isteyebileceği kimsenin olmamasıdır.
4) Psikolojik Yalnızlık
Bireylerin çevresinde birçok insan bulunmasına rağmen kendilerini yalnız hissetmeleridir (Geçtan, 1984; akt.: Bilgi, 2005, syf:44).
5) Kültürel Yalnızlık
Bireylerin bulundukları toplumlardaki kültürlere ve değerlere kendilerini ait hissetmemeleri veya yabancılaşmalarının getirdiği ve sonraki kuşaklarla çatışma potansiyeline sahip yalnızlık türüdür (Yakut,2019).
6) Gizli Yalnızlık
İçsel üzüntülerle kendini belli eden ve dışarı yansıtılmayan bir yalnızlıktır (Yaşar,2007).
7) Derin Yalnızlık
Depresyonun eşlik ettiği yalnızlıktır (Yaşar, 2007). Derin yalnızlık, bireyin kendisini izole hissetmesi, anlaşılamama duygusu, sosyal bağlantıların yetersizliği ve ilişkisel boşluk gibi duygusal zorlukları içerebilir. Bu durum, sosyal izolasyonun yanı sıra duygusal kopukluğu da içerebilir. Birey, çevresiyle derin bir bağ kuramamış, hissetmiş veya sürdürmekte zorlanmış olabilir.
8) Zamana Bağlı Olarak Yalnızlık
• Durumsal Yalnızlık: Bireyin geçici bir süre ilişkilerinden doyum alamamasıyla ortaya çıkan ve bireyin yaşamında meydana gelen değişikliklerden etkilenen yalnızlık türüdür.
• Geçici Yalnızlık: Kişilerin günün herhangi bir saatinde hissedebildiği ve başka birisinin onunla konuştuğunda son bulduğu yalnızlık türüdür. Diğer yalnızlık türlerine oranla en fazla hissedilen yalnızlık türüdür.

• Kronik Yalnızlık: Uzun süreli davranışsal ve duygusal düzensizlikler sonucunda oluşur. Yaklaşık birkaç yıl sürebilir. Çevreden çok duygusal süreçleri içeren iç faktörlerle ilgilidir.

9) Kozmik Yalnızlık
Bireylerin Tanrıdan veya doğadan uzaklaşmalarının sonucunda oluşan yalnızlıktır (Sadler ve Johnson, 1980; akt.: Yakut, 2019).
10) Kişilerarası Yalnızlık
Bireyin kendisini sosyal ilişkilerinde diğer kişilerden uzak ya da farklı olarak algılamasıdır (Sadler ve Johnson, 1980; akt.: Yakut, 2019).
II.YALNIZLIKLA KARIŞTIRILAN KAVRAMLAR
1) Sosyal İzolasyon
Sosyal izolasyon kavramı bireyin diğer insanlarla ilişki kuramadığı ya da çok az kurabildiği, sosyal olarak aidiyet duygusunu kaybettiği bir durum olarak tanımlanmaktadır (Olufemi, 2017). Sosyal izolasyon kavramı kişilerinin beklentilerinin karşılanmadığı, ihtiyaçlarının doyurulmadığı durumlarda kendini daha çok belli eden ve kaliteli ilişkiler kurulmasına engel olup hoş karşılanmayan bir durumdur. (Schmitt ve Lawrence, 1985; Perlman ve Peplau, 1982.Akt; Duru,2008). Weiss'e göre bireyler bir gruba dahil olsalar da grup içinde yakın ilişki geliştiremediklerinde, aidiyet hissetmediklerinde, duygusal ihtiyaçlarının doyuma ulaştırılmaması da bireylerin sosyal izolasyon yaşamalarına sebep olabilir. (1973; Akt: Kaplan, 2011).
2) Tek Başınalık
Yalnızlık ve tek başınalık kavramları birbirine benzer kavramlar gibi gözükse de aslında birbirlerinden ayrı olarak değerlendirilirler. Yalnızlık daha çok negatif bir durum olarak değerlendirilirken tek başınalık ise daha pozitif bir durum olarak değerlendirilir. Yalnızlık genellikle dışsal faktörlerle sosyal bağlantıların eksikliğiyle ilişkilendirilirken tek başına olma daha çok içsel bir tercihtir. Tek başınalığı seçen bireyler hayatını, duygu ve düşüncelerini gözden geçirme fırsatı yaratır. Tek başınalıkta kişi kendi kendine yetebilir. Tek başınalık bağımsız olmayı ifade eder (Kaya, 2022).
3) Yabancılaşma
Yabancılaşma, insanın özüyle çevresinin uyuşmazlığı sonucu ortaya çıkan bir durumdur. İnsan, toplumun dayatısıyla bazı eylemleri uzerinde karar verme ve yorum yapma hakkının kısıtlanması, isteklerinin kısmen karşılanmasıyla davranışları üzerinde bir hakimiyet kurulması, kendine verilen rol sebebiyle bilişsel çatışmalar yaşaması sonucu kendine ve diğerlerine yabancılaşır ve bunun bir uzantısı olarak yalnızlık yaşantısı ortaya çıkar. (Marx; Akt: Erdoğan, 2007). Fromm'a (1981) göre nevrotik insanı ele geçiren tutkusu tüm davranışlarında onu yönetmeye ve tutkuyu ön planda tutmaya başlar. Bunun sonucu olarak da insan tek bir tutkunun esiri olarak bütüncüllüğünden uzaklaşarak kendine yabancılaşır (Akyıldız, 1998).

II. KURAMSAL ÇERÇEVE
1)Gelişim Psikolojisi ve Yalnızlık
Gelişim Psikolojisi yalnızlığın evrensel bir ihtiyaç olduğunu ifade eder. Nesne sürekliliği; bebeğin ihtiyaç duyduğunda bakım verenin ihtiyacını karşılaması ve bakım veren kişi ortamda olmadığında da onu hatırlaması ve kaygı duymasını engellemesidir. Çocukluk çağında nesne sürekliliğini kazanan bireyler yaşamının ileri dönemlerinde de yalnız kaldıklarında bunu tehlikeli bir durum olarak algılamazlar. Eğer birey çocukken ihtiyaçları yeterli düzeyde karşılanmamışsa nesne sürekliliğinde problem yaşanır ve yalnızlık bu bireyler için kaygı verici bir duruma dönüşür (Meehan, 2013; Akt: Kahraman, 2018).
2) Varoluşsal Kuram ve Yalnızlık
Varoluşçu kurama göre insan doğuştan dünyaya yalnız gelir ve dünyadan yalnız döner.Yani yalnızlık insanın varoluşunun doğal bir parçasıdır.Yalnızlık her ne kadar bireye acı veren ve her ne kadar da kaçınılmaz olsa da aynı zamanda bireysel olgunluk ve gelişim için gereklidir. Bu kurama göre önemli olan bireyin yalnızlıkla nasıl başa çıktığıdır. Yalnızlığı kabul etmek, duygularını anlamak ve ve bu deneyimi kişisel gelişim sürecine entegre etmek bireyin sağlıklı bir şekilde yalnızlıkla başa çıkmasına katkıda bulunabilir. Yalnızlık bireye kendi iç dünyasıyla daha derin bir bağlantı kurma ve kendini daha iyi anlama fırsatı verir. Yani yalnızlık sadece bir sorun olarak değil aynı zamanda bireyin kişisel büyüme ve farkındalık kazanma sürecine katkı sağlayan bir deneyim olarak da değerlendirilebilir.(Yakut,2019).
3) Etkileşimsel Kuram ve Yalnızlık
Etkileşimsel kurama göre yalnızlık bireylerin ait olma ve bağlanma duygularının doyurulamadığı zamanlarda toplumsal etkileşimin sonucu olarak kişinin kontrolünün dışında gelişen bir duygudur (Peplau ve Perlman, 1982;Akt: Yakut,2019).
4) Psikodinamik Kuram ve Yalnızlık
Psikodinamik yaklaşıma göre yalnızlık, bireyin egosuna çekilmesi sonucu kendini yalıtılmış hale getirmesi ve egosunu merkeze alarak ideal bir benlik yaratması sonucu oluşur. Bunun sebebi ise bebeklikte yaşanan bağlanma sorununun ileriki yaşama aktarılarak narsistik bir şekilde egoyu koruma ihtiyacıdır (Gençtan, 1998; Akt: Armağan, 2014).

SONUÇ
Bu araştırmalar, yalnızlık konusunun psikolojik sağlık üzerindeki önemini vurgulamaktadır. Yalnızlık, bireyin kendisini bağlı hissetmediği, sosyal ilişkilerde yetersizlik yaşadığı durumları ifade etmektedir. Araştırmalar, yalnızlık duygusunun çeşitli psikolojik bozukluklarla ilişkili olduğunu göstermektedir. Şizofreni, sosyal kaygı bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve narsistik kişilik bozukluğu gibi durumlar, yalnızlık hissini artırabilecek etmenler arasındadır. Yaşlı bireylerde yalnızlık düzeyinin artışı, sosyal ilişkilerin azalmasıyla ilişkilendirilmektedir. Aynı şekilde, teknoloji kullanımı gibi faktörlerin yalnızlık üzerinde etkileri incelenmiş ve sosyal medya gibi platformların yalnızlık üzerinde karmaşık bir rol oynadığı gözlemlenmiştir. İşkoliklik gibi çalışma alışkanlıklarının da yalnızlık hissini artırabileceği belirtilmektedir. İşkolik bireylerin yoğun iş temposu nedeniyle sosyal ilişkilerini ihmal etmeleri, yalnızlık duygusunu tetikleyebilir. Ancak, sosyal destek ve bağlılık gibi pozitif etmenlerin yalnızlık hissini azalttığı ve psikolojik sağlığı olumlu yönde etkilediği de araştırmalar tarafından gösterilmiştir. Bu nedenle, sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi ve sosyal destek sistemlerinin oluşturulması, yalnızlıkla mücadelede önemli bir strateji olabilir.
Sonuç olarak, yalnızlık duygusu psikolojik sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve çeşitli faktörlerle ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, bireylerin sosyal ilişkilerini güçlendirmeye yönelik çabaları desteklenmeli ve yalnızlıkla mücadelede etkili stratejiler geliştirilmelidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yalnızlık" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Hilal GÜNEŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Hilal GÜNEŞ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Hilal GÜNEŞ Fotoğraf
Psk.Dnş.Hilal GÜNEŞ
Denizli (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Hilal GÜNEŞ'in Makaleleri
► Yalnızlık Psk.Dila HOTLAR
► Yalnızlık Dr.Psk.Tayfun DOĞAN
► Yalnızlık Hissi Psk.Dilara ZEYBEK
► Yalnızlık Sendromu Psk.Namık ACAR
► Mobing ve Yalnızlık Erhan SARICA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,024 uzman makalesi arasında 'Yalnızlık' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
--
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


20:15
Top