Evliliğinizdeki Sorun Depresyon Olabilir !
EVLİLİĞİNİZDEKİ SORUN DEPRESYON OLABİLİR !
Birlikte karar verilerek güzel hayallerle başlayan evlilik sürecinin zaman içinde çatışmaların olduğu bir ortama dönüşmesi eşleri evlilikleri üzerine düşünmeye zorlayabiliyor.
TÜİK ( Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre son yıllarda boşanma oranları hızla artıyor . Bu oranın yüksekliği hepimiz için endişe verici. Dağılan aileler.. mutsuz, hayal kırıklığı yaşayan ve güvensiz bireyler .. ortada kalan veya bir tercih yapmakla baş başa bırakılan çocuklar.
Tüm bu değişimleri uzman olarak üzülerek izlesek de ailelere verdiğimiz destekle, yazdığımız bilgilendirici makalelerle gerekli önlemleri almaya çalışıyoruz.
Danışmanlık için başvuruda bulunan eşlere : “Ne kadar zaman önce sorunların başladığını , Bu sorunları ortaya çıkaran bir olay olup olmadığını düşünmelerini istediğimizde ilginç cevaplarla karşılaşabiliyoruz.
Çatışmaların başlangıcı bazen ailenin yaşadığı maddi sorunların olduğu bir döneme , bazen bir hamilelik sürecine , bebek veya bir yakının kaybına , bazen de eşlerden birinin artan iş temposuna bağlı olabiliyor. Bu süreçler evlilik için riskli dönemlerdir. Eşlerden birinin bu dönemlerde yaşadığı olumsuz duygular diğer eşe yansıyabilir. Yaşanan duygusal değişimlere bağlı olarak eşlerden birinin veya her ikisinin bu duygular konusunda dikkatli hareket etmesi gerekir. Diğer eşin yaşadığı duygusal zorlanmaların aşılmasında verilecek destek veya dönemsel bir anlayış evliliği kurtarabiliyor. Sıklıkla karşılaştığımız, eşlerin bu süreçlerde birbirindeki bu duygusal değişimleri fark edememeleri.
Diğer eşin zor bir dönemde olduğunu göremeden beklenti içine girmek o kişiyi fazlasıyla yorabilir ve zamanla o kişiyi de olumsuz duygulara sürükleyebilir.
Eşlerden birinin yaşadığı yoğun olumsuz duygular bazen bize bir depresyonu işaret edebiliyor. Eşler bu durumun tabi ki farkında olamıyor. Sorunu “bir depresyon süreci” olarak değil eşinin kendisi ile eskisi gibi ilgilenmemesi , artık onu sevmemesi olarak yorumluyor. Depresyonda olan eş de; eşinin kendisini anlamadığını, onu artık yorduğunu , ondan çok şey beklediğini , buna enerjisinin olmadığını ve artık bu evliliğe devam etmek istemediğini ifade edebiliyor. İşte boşanmaya giden bir evlilik .. nedeni kişilerin anlaşamaması , birbirini sevmemesi veya evlenirken yanlış bir karar vermesi değil, eşinin içinde bulunduğu zorlu dönemi görememesi .
Bu nedenleri bilimsel olarak ortaya koyduğumuzda sorunun asıl kaynağını gören eşler bu olumsuz havadan yavaş yavaş kurtularak evlilikleri için yeniden düşünmeleri ve hızlı karar vermemeleri gerektiğini fark ediyor.
Bu dönemde olan benzer evliliklerde önerimiz ; eşlerin boşanma gibi bir kararı hemen vermemesi . Bu tip önemli kararlar kişinin ruhen sağlıklı olduğu, sağlıklı düşündüğü dönemlerde verilmelidir. Bu şekilde verilen kararlar hem kişinin yaşamı hem de çocukların psikolojisi için daha doğru olacaktır.
Mutlu bir yaşam dileği ile ..
Birlikte karar verilerek güzel hayallerle başlayan evlilik sürecinin zaman içinde çatışmaların olduğu bir ortama dönüşmesi eşleri evlilikleri üzerine düşünmeye zorlayabiliyor.
TÜİK ( Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre son yıllarda boşanma oranları hızla artıyor . Bu oranın yüksekliği hepimiz için endişe verici. Dağılan aileler.. mutsuz, hayal kırıklığı yaşayan ve güvensiz bireyler .. ortada kalan veya bir tercih yapmakla baş başa bırakılan çocuklar.
Tüm bu değişimleri uzman olarak üzülerek izlesek de ailelere verdiğimiz destekle, yazdığımız bilgilendirici makalelerle gerekli önlemleri almaya çalışıyoruz.
Danışmanlık için başvuruda bulunan eşlere : “Ne kadar zaman önce sorunların başladığını , Bu sorunları ortaya çıkaran bir olay olup olmadığını düşünmelerini istediğimizde ilginç cevaplarla karşılaşabiliyoruz.
Çatışmaların başlangıcı bazen ailenin yaşadığı maddi sorunların olduğu bir döneme , bazen bir hamilelik sürecine , bebek veya bir yakının kaybına , bazen de eşlerden birinin artan iş temposuna bağlı olabiliyor. Bu süreçler evlilik için riskli dönemlerdir. Eşlerden birinin bu dönemlerde yaşadığı olumsuz duygular diğer eşe yansıyabilir. Yaşanan duygusal değişimlere bağlı olarak eşlerden birinin veya her ikisinin bu duygular konusunda dikkatli hareket etmesi gerekir. Diğer eşin yaşadığı duygusal zorlanmaların aşılmasında verilecek destek veya dönemsel bir anlayış evliliği kurtarabiliyor. Sıklıkla karşılaştığımız, eşlerin bu süreçlerde birbirindeki bu duygusal değişimleri fark edememeleri.
Diğer eşin zor bir dönemde olduğunu göremeden beklenti içine girmek o kişiyi fazlasıyla yorabilir ve zamanla o kişiyi de olumsuz duygulara sürükleyebilir.
Eşlerden birinin yaşadığı yoğun olumsuz duygular bazen bize bir depresyonu işaret edebiliyor. Eşler bu durumun tabi ki farkında olamıyor. Sorunu “bir depresyon süreci” olarak değil eşinin kendisi ile eskisi gibi ilgilenmemesi , artık onu sevmemesi olarak yorumluyor. Depresyonda olan eş de; eşinin kendisini anlamadığını, onu artık yorduğunu , ondan çok şey beklediğini , buna enerjisinin olmadığını ve artık bu evliliğe devam etmek istemediğini ifade edebiliyor. İşte boşanmaya giden bir evlilik .. nedeni kişilerin anlaşamaması , birbirini sevmemesi veya evlenirken yanlış bir karar vermesi değil, eşinin içinde bulunduğu zorlu dönemi görememesi .
Bu nedenleri bilimsel olarak ortaya koyduğumuzda sorunun asıl kaynağını gören eşler bu olumsuz havadan yavaş yavaş kurtularak evlilikleri için yeniden düşünmeleri ve hızlı karar vermemeleri gerektiğini fark ediyor.
Bu dönemde olan benzer evliliklerde önerimiz ; eşlerin boşanma gibi bir kararı hemen vermemesi . Bu tip önemli kararlar kişinin ruhen sağlıklı olduğu, sağlıklı düşündüğü dönemlerde verilmelidir. Bu şekilde verilen kararlar hem kişinin yaşamı hem de çocukların psikolojisi için daha doğru olacaktır.
Mutlu bir yaşam dileği ile ..
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.