İzzet Güllü'den Seçmeler
Dindarlığını Allah'a göster, bana senin insanlığın lazım (Bu sözüm başkasına maledildi)
Önce insan ol, sonra ne olursan ol
Sorunlarınızı yokmuş gibi yaşayın ki yok olsunlar.
Doğru algılanmış bir sorunla hiç yaşanmamış bir sorun arasındaki fark fanta ile yedigün arasındaki kadardır
Siz sorunların üzerinde durmazsanız sorunlar da sizin üzerinizde durmaz
Bir şey tek başına sonuç doğurmaz. Yağmur sırf yağdığı için değil, şemsiyesizlik tepkimizle karşılık görürse ıslatır. Sorunlar da böyledir. Bir problem hatalı sorun algımızla buluşursa etkilenme sonucunu ortaya çıkarır.
Bir ilacın etki etmesi ayrıdır, tedavi etmesi ayrıdır. Psikiyatri ilaçları etki eder, tedavi etmez. Tıpkı içildiği sürece sorunları unutturan alkol etkisi gibi.
Psikiyatride hastalık yoktur, bozukluk vardır. Kültürümüz bozuldu deriz. Kültürümüz tıbben hasta oldu demek değildir. Bozukluğu millete hastalık diye pompalıyor, boş yere hastalık algısı oluşturup alakasız tıbbi tedavileri devreye sokuyorlar.
Tanımlama hayatidir. Tanımlama yaklaşım belirler. Bir sorunu eğitimsel sorun diye tanımlarsanız eğitimsel bir çare, tıbbi diye tanımlarsanız tıbbi tedaviler devreye girecektir.
Sorun olması demek hasta olmak demek değildir. Eğitimsel, siyasi, sosyal, kültürel, iletişimsel sorun gibi elli çeşit sorun türü vardır. Psikiyatriye ve onun güdümüne girdikçe kendisini daha değerli hisseden modern psikolojiye göre ise şu ikisinden birisi sözkonusudur: Ya hastasınızdır ya da sağlıklı!
Panik atak hastalık değildir, bir kaygı ve korku koşullanması sorunudur. Takıntı bir hastalık değildir, olumlu olumsuz düşünce kategorileştirmesinin bir sonucudur. Bu sebeple psikiyatrinin popülerliği arttıkça zehirledikleri insan sayısı, buna bağlı olarak da bu sorunlar artar.
Uzmanlar hastalık etiketlemesini çok sever. Hasta değilsiniz dense kapılarına bile uğramayacak nice kişi hastalık var dendiğinde kliniklerin gedikli müdavimi olur
Major depresyon dediler. İki hafta hastaneye yatırdılar. Sevgilisi ansızın geri gelince ertesi gün taburcu ettiler. Besbelli ki sevgilisi geri gelirken serotonin getirdi
Adam Mehdi gelecek dedi. Şizofren dediler. Oysa adam Şiiydi, Mehdiyet inancı bu mezhepte merkezi bir akideydi, bilmiyorlardı. Sadece tıp ya da psikoloji okumakla psikolojide uzman olunmaz.
Tıpta kronik hastalık yoktur, senin tedavi edemediğin hastalık vardır. Suçu kronik diyerek hastalığa atma
Sorunlar uzman sayısı ile paralel artıyor. Hastane sayısı artıyor ama hasta sayısı azalmıyor. Hastaneler baktıkları hasta sayısı ile övünüyor.
Statüko yağmur yağdığı için ıslanıyorsun diyor, ben ise hayır şemsiye kullanmadığımız için ıslanıyoruz diyorum
Çoğu uzman hissetmek diye tarif ettiğimiz duygunun doğasını bile bilmez. Kendini kötü hissetmeyi bir tanı kriteri olarak ele alır, insanları bu histen kurtarmaya çalışırlar. Oysa en temel psikoloji bilgisidir: Hisler çoğu zaman gerçeği yansıtmaz. Kendini kötü hissediyor olman kötü olduğun anlamına gelmez. Tıpkı kar tıpi boran olmasının felaket ve kıyamet anlamına gelmemesi gibi. Kendini dünyanın en kötü insanı gibi hissetsen bu, senin dünyanın en kötü insanı olduğun anlamına mı gelir? Niye etkileniyorsun? Çünkü nasıl hissettiğine bakarak nasıl olduğun hakkında yargıya varıyorsun. Neden hatalı bilgi ve yol açtığı hatalı algı. Çare doğru bilgi ve bunun inşa edeceği doğru algı
Bilim Mars'a adam götürüp getiriyor, modern tıp hala kolesterol faydalı mı değil mi onu tartışıyor.
Teşhisi cihazlar koyuyor, ilacı eczaneler, şifayı da Allah veriyor. Ancak sonunda hepsi hekimlere malediliyor.
Aşk maskelenmiş şehvettir. O yüzden çoğunlukla ergenlikle başlar, yaz aylarında artar, yaşlılıkla ve hastalıkla birlikte azalır.
Üç beş milyon dolarlık yalılarda arayıp da sonunda üç beş kuruşluk bir kaç bardak sıcak çayda bulduğumuz şeyin adıdır; mutluluk
Zihin köleleşince vicdan kömürleşir
Dini, ideolojik veya siyasi görüşüyle duygusal bağ kuranlar önce adalet duygusunu, ardından da hak yiye yiye vicdanını ve merhametini yitirir
Çoğunluk doğruya ölçü olsaydı Kabe'ye gidenler değil, Ganj nehrine girenler hacı olurdu.
Bir İncil dört kitap olunca Hristiyanlık bozuluyor. Başlangıçta bir kitaptan ibaret olan bizimki sekiz on kitaba çıktığı halde neden bozulmuyor?
Papaz görüşü dine girince o din batıl oluyorsa ulema görüşü dine girince neden olmuyor? Bir dinin bozulması için illa papaz elinin mi değmesi gerekiyor?
İlim denince bilim anlama! Dini ilim dediklerinin çoğu zandır
Allah dininin tamamını peyderpey indirdiği halde 23 senede tamamladı. Sonra gelenler öyle bir din yarattı ki sadece Fıkhını öğrenmeye 23 sene yetmiyor
Kaynak bir olmadan ümmet bir olmaz
Zan kaynak olursa hurafe din olur
Şeriattaki hataları insana mal ediyor, demokrasilerdeki insan kaynaklı hatalara gelince rejime yüklüyorlar
Din ideoloji değildir, muttakiler için bir öğüttür. Din ideoloji olur ve devlet haline gelirse elçiye bile "Sen onların üstünde bekçi değilsin" denen bir dinde Allah adına kural koyan, Allah adına denetleyen, sırtını kutsala dayadığı için eleştirilemeyen ve eleştirilemediği için de içten içe çürüyen bir tağuta dönüşür
Allah'ın rejimi olmaz. Bir rejim Allah'ın ise ekonomik siyasi ve sosyal kriz üretmez. Çünkü Allah'ın sisteminde hata da kusur da olmaz.
Demokrasi beşeri imiş! Soruyorum: Bize anlatılan dinin hepsi ilahi mi?
Hüküm sadece Allah'ındır diyenlere soruyorum: 61 gün kefaret hükmünü dine Allah mı koydu
İçkiyi Atatürk'ün müslümanlığına mani görenler şarabı padişahın halifeliğine engel saymadı
Adaları kaybettik, Kerkük'ü verdik vs diyerek çaktırmadan Atatürk'e vuranlara: Kondisyonu bitmiş 600 yıllık takım mı son anda maça giren forvet mi suçlu?
Dindarın hatası dini bağlamaz. Zenginin hatasına bakıp paraya düşman olunmaz diyenler bazı yobaz laiklerin hatasına bakarak laikliğe, bir kısım dogmatik Kemalistlerin yanlışına bakarak da Cumhuriyete düşman oldu.
Örfi hukuk Osmanlının İslam devleti olmasına mani olmadı ama Medeni hukuk Türkiye Cumhuriyetinin din dışı sayılmasına yetti
Huzur İslamda derler. Hayır, tam tersine! İslam insana yüksek düzeyli bir sorumluluk duygusu verir. Sorumluluk duygusu gelişen insan dünyada tek bir insan bile acı çekse huzurlu olamaz, huzursuz olur. İnsanın huzursuzluğu kemalat seviyesiyle doğru orantılıdır.
Sürüden ayrılanı kurt kapar diyenlerin dili iki hakikati açığa vurur: Kendilerini sürü, seni ise koyun gördüklerini
Ben her iletiyi öyle düşündüğüm için paylaşmam. Toplumumuzda düşünme, sorma, sorgulama, eleştirme ve farklı açılardan bakabilme kabiliyeti gelişsin diye paylaşırım.
Bilgi beyinde taşımak, hamallığını yapmak için değildir; kullanmak içindir. Kuru bilgi yeterli olsaydı en kıymetli nesne flash bellek olurdu
Eleştiri yoldaki işaret levhasıdır. Kaza yapmadan manevra yapmayı sağlar
İnandığın yolda tek bile kalsan yürümeye devam et! Kimse gelmese bile bıraktığın izler gelir peşinden
Niye sadece psikoloji değil diyorlar. Ben sadece psikolog değilim. Duyarlı, her konuda söyleyecek sözü olan, söyleyecek sözü olanın söylemesi gerektiğine inanan, mesuliyet hissi ile dolu olan biriyim
...
"İzzet Güllü'nün felsefesini benimsedim, ruhumu kurtardım, Canan Karatay'ın felsefesini benimsedim, bedenimi kurtardım" (Fazıl Öcek)
Önce insan ol, sonra ne olursan ol
Sorunlarınızı yokmuş gibi yaşayın ki yok olsunlar.
Doğru algılanmış bir sorunla hiç yaşanmamış bir sorun arasındaki fark fanta ile yedigün arasındaki kadardır
Siz sorunların üzerinde durmazsanız sorunlar da sizin üzerinizde durmaz
Bir şey tek başına sonuç doğurmaz. Yağmur sırf yağdığı için değil, şemsiyesizlik tepkimizle karşılık görürse ıslatır. Sorunlar da böyledir. Bir problem hatalı sorun algımızla buluşursa etkilenme sonucunu ortaya çıkarır.
Bir ilacın etki etmesi ayrıdır, tedavi etmesi ayrıdır. Psikiyatri ilaçları etki eder, tedavi etmez. Tıpkı içildiği sürece sorunları unutturan alkol etkisi gibi.
Psikiyatride hastalık yoktur, bozukluk vardır. Kültürümüz bozuldu deriz. Kültürümüz tıbben hasta oldu demek değildir. Bozukluğu millete hastalık diye pompalıyor, boş yere hastalık algısı oluşturup alakasız tıbbi tedavileri devreye sokuyorlar.
Tanımlama hayatidir. Tanımlama yaklaşım belirler. Bir sorunu eğitimsel sorun diye tanımlarsanız eğitimsel bir çare, tıbbi diye tanımlarsanız tıbbi tedaviler devreye girecektir.
Sorun olması demek hasta olmak demek değildir. Eğitimsel, siyasi, sosyal, kültürel, iletişimsel sorun gibi elli çeşit sorun türü vardır. Psikiyatriye ve onun güdümüne girdikçe kendisini daha değerli hisseden modern psikolojiye göre ise şu ikisinden birisi sözkonusudur: Ya hastasınızdır ya da sağlıklı!
Panik atak hastalık değildir, bir kaygı ve korku koşullanması sorunudur. Takıntı bir hastalık değildir, olumlu olumsuz düşünce kategorileştirmesinin bir sonucudur. Bu sebeple psikiyatrinin popülerliği arttıkça zehirledikleri insan sayısı, buna bağlı olarak da bu sorunlar artar.
Uzmanlar hastalık etiketlemesini çok sever. Hasta değilsiniz dense kapılarına bile uğramayacak nice kişi hastalık var dendiğinde kliniklerin gedikli müdavimi olur
Major depresyon dediler. İki hafta hastaneye yatırdılar. Sevgilisi ansızın geri gelince ertesi gün taburcu ettiler. Besbelli ki sevgilisi geri gelirken serotonin getirdi
Adam Mehdi gelecek dedi. Şizofren dediler. Oysa adam Şiiydi, Mehdiyet inancı bu mezhepte merkezi bir akideydi, bilmiyorlardı. Sadece tıp ya da psikoloji okumakla psikolojide uzman olunmaz.
Tıpta kronik hastalık yoktur, senin tedavi edemediğin hastalık vardır. Suçu kronik diyerek hastalığa atma
Sorunlar uzman sayısı ile paralel artıyor. Hastane sayısı artıyor ama hasta sayısı azalmıyor. Hastaneler baktıkları hasta sayısı ile övünüyor.
Statüko yağmur yağdığı için ıslanıyorsun diyor, ben ise hayır şemsiye kullanmadığımız için ıslanıyoruz diyorum
Çoğu uzman hissetmek diye tarif ettiğimiz duygunun doğasını bile bilmez. Kendini kötü hissetmeyi bir tanı kriteri olarak ele alır, insanları bu histen kurtarmaya çalışırlar. Oysa en temel psikoloji bilgisidir: Hisler çoğu zaman gerçeği yansıtmaz. Kendini kötü hissediyor olman kötü olduğun anlamına gelmez. Tıpkı kar tıpi boran olmasının felaket ve kıyamet anlamına gelmemesi gibi. Kendini dünyanın en kötü insanı gibi hissetsen bu, senin dünyanın en kötü insanı olduğun anlamına mı gelir? Niye etkileniyorsun? Çünkü nasıl hissettiğine bakarak nasıl olduğun hakkında yargıya varıyorsun. Neden hatalı bilgi ve yol açtığı hatalı algı. Çare doğru bilgi ve bunun inşa edeceği doğru algı
Bilim Mars'a adam götürüp getiriyor, modern tıp hala kolesterol faydalı mı değil mi onu tartışıyor.
Teşhisi cihazlar koyuyor, ilacı eczaneler, şifayı da Allah veriyor. Ancak sonunda hepsi hekimlere malediliyor.
Aşk maskelenmiş şehvettir. O yüzden çoğunlukla ergenlikle başlar, yaz aylarında artar, yaşlılıkla ve hastalıkla birlikte azalır.
Üç beş milyon dolarlık yalılarda arayıp da sonunda üç beş kuruşluk bir kaç bardak sıcak çayda bulduğumuz şeyin adıdır; mutluluk
Zihin köleleşince vicdan kömürleşir
Dini, ideolojik veya siyasi görüşüyle duygusal bağ kuranlar önce adalet duygusunu, ardından da hak yiye yiye vicdanını ve merhametini yitirir
Çoğunluk doğruya ölçü olsaydı Kabe'ye gidenler değil, Ganj nehrine girenler hacı olurdu.
Bir İncil dört kitap olunca Hristiyanlık bozuluyor. Başlangıçta bir kitaptan ibaret olan bizimki sekiz on kitaba çıktığı halde neden bozulmuyor?
Papaz görüşü dine girince o din batıl oluyorsa ulema görüşü dine girince neden olmuyor? Bir dinin bozulması için illa papaz elinin mi değmesi gerekiyor?
İlim denince bilim anlama! Dini ilim dediklerinin çoğu zandır
Allah dininin tamamını peyderpey indirdiği halde 23 senede tamamladı. Sonra gelenler öyle bir din yarattı ki sadece Fıkhını öğrenmeye 23 sene yetmiyor
Kaynak bir olmadan ümmet bir olmaz
Zan kaynak olursa hurafe din olur
Şeriattaki hataları insana mal ediyor, demokrasilerdeki insan kaynaklı hatalara gelince rejime yüklüyorlar
Din ideoloji değildir, muttakiler için bir öğüttür. Din ideoloji olur ve devlet haline gelirse elçiye bile "Sen onların üstünde bekçi değilsin" denen bir dinde Allah adına kural koyan, Allah adına denetleyen, sırtını kutsala dayadığı için eleştirilemeyen ve eleştirilemediği için de içten içe çürüyen bir tağuta dönüşür
Allah'ın rejimi olmaz. Bir rejim Allah'ın ise ekonomik siyasi ve sosyal kriz üretmez. Çünkü Allah'ın sisteminde hata da kusur da olmaz.
Demokrasi beşeri imiş! Soruyorum: Bize anlatılan dinin hepsi ilahi mi?
Hüküm sadece Allah'ındır diyenlere soruyorum: 61 gün kefaret hükmünü dine Allah mı koydu
İçkiyi Atatürk'ün müslümanlığına mani görenler şarabı padişahın halifeliğine engel saymadı
Adaları kaybettik, Kerkük'ü verdik vs diyerek çaktırmadan Atatürk'e vuranlara: Kondisyonu bitmiş 600 yıllık takım mı son anda maça giren forvet mi suçlu?
Dindarın hatası dini bağlamaz. Zenginin hatasına bakıp paraya düşman olunmaz diyenler bazı yobaz laiklerin hatasına bakarak laikliğe, bir kısım dogmatik Kemalistlerin yanlışına bakarak da Cumhuriyete düşman oldu.
Örfi hukuk Osmanlının İslam devleti olmasına mani olmadı ama Medeni hukuk Türkiye Cumhuriyetinin din dışı sayılmasına yetti
Huzur İslamda derler. Hayır, tam tersine! İslam insana yüksek düzeyli bir sorumluluk duygusu verir. Sorumluluk duygusu gelişen insan dünyada tek bir insan bile acı çekse huzurlu olamaz, huzursuz olur. İnsanın huzursuzluğu kemalat seviyesiyle doğru orantılıdır.
Sürüden ayrılanı kurt kapar diyenlerin dili iki hakikati açığa vurur: Kendilerini sürü, seni ise koyun gördüklerini
Ben her iletiyi öyle düşündüğüm için paylaşmam. Toplumumuzda düşünme, sorma, sorgulama, eleştirme ve farklı açılardan bakabilme kabiliyeti gelişsin diye paylaşırım.
Bilgi beyinde taşımak, hamallığını yapmak için değildir; kullanmak içindir. Kuru bilgi yeterli olsaydı en kıymetli nesne flash bellek olurdu
Eleştiri yoldaki işaret levhasıdır. Kaza yapmadan manevra yapmayı sağlar
İnandığın yolda tek bile kalsan yürümeye devam et! Kimse gelmese bile bıraktığın izler gelir peşinden
Niye sadece psikoloji değil diyorlar. Ben sadece psikolog değilim. Duyarlı, her konuda söyleyecek sözü olan, söyleyecek sözü olanın söylemesi gerektiğine inanan, mesuliyet hissi ile dolu olan biriyim
...
"İzzet Güllü'nün felsefesini benimsedim, ruhumu kurtardım, Canan Karatay'ın felsefesini benimsedim, bedenimi kurtardım" (Fazıl Öcek)
43 Beğeni
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.