Bugün sizlere son derece ilginç ve düşündürücü bir konudan bahsetmek istiyorum: mitomani. Belki bu terimi daha önce duymadınız, belki de hayatınızın bir köşesinde bu olguya rastladınız. Mitomani, sürekli ve tekrarlayan yalan söyleme alışkanlığına verilen isimdir. Günümüzde, bireylerin ve toplumların bu olguyla nasıl başa çıktığını irdelemek, belki de en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri.

Mitomani, “patolojik yalan söyleme” olarak da bilinir. Bu, kişinin sürekli olarak gerçeği çarpıttığı veya tamamen uydurduğu yalanlar söylemesi demektir. Bu yalanlar genellikle çok abartılı ve inanılması güç hikayelerden oluşur. Örneğin, biri sürekli olarak hiç yapmadığı şeyleri yaptığını veya hiç gitmediği yerlere gittiğini iddia edebilir.

Mitomaniye sahip kişiler, bunu bilinçli olarak birilerini kandırmak veya çıkar sağlamak için yapmazlar. Çoğunlukla düşük benlik saygısını telafi etmek, dikkat çekmek veya onay almak gibi psikolojik nedenlerle bu yola başvururlar. Bazen de travmatik bir geçmişten kaçış yöntemi olarak yalan söyleme alışkanlığı geliştirirler.

Toplum, genellikle sürekli yalan söyleyen kişilere karşı güvensizdir. Bir düşünün, biri size sürekli yalan söylese, ona ne kadar güvenebilirsiniz? Bu nedenle, mitomaniye sahip bireyler genellikle sosyal ilişkilerinde zorluk yaşarlar ve insanlar onlardan uzaklaşma eğiliminde olabilir. Ancak burada önemli olan, bu kişilerin aslında yardıma ihtiyaç duyduklarını unutmamaktır.

Birinin mitomaniye sahip olduğunu anlamak bazen zor olabilir. Çünkü yalan söyleme davranışı oldukça karmaşık ve dikkatlice saklanmış olabilir. Ancak, bazı belirtiler vardır: Tutarsız hikayeler anlatmak, gerçek olamayacak kadar abartılı iddialarda bulunmak ve yalanlar ortaya çıksa bile yalan söylemeye devam etmek.

Ülkemizde son 20 yılına baktığımızda, mitomaninin bireysel bir sorun olmanın ötesine geçtiğini ve toplumsal bir yansıması olduğunu görmek mümkün. Siyasetten, sosyal yaşamdan iş dünyasına kadar birçok alanda, gerçeğin çarpıtılması ve yalanın norm haline gelmesi, toplumun güven duygusunu zedelemiştir. Bu dönemde, gerçeklerin üstü örtülerek oluşturulan sahte söylemler, bireylerin ve toplumun genel güven duygusunu ciddi şekilde sarsmıştır.

Toplumsal güvenin yeniden inşa edilmesi için, gerçeklerin açıkça konuşulması ve kabul edilmesi gerekir. Mitomaniye sahip bireylerin olduğu gibi, toplumsal olarak da yalanın ve gerçeğin çarpıtılmasının üstesinden gelmek için profesyonel yaklaşımlar ve samimi çabalar gereklidir. Toplum olarak mücadele göstermek göstermek, daha dürüst ve güvenilir bir geleceğe adım atmamızı sağlayacaktır.

Sevgiyle ve sağlıcakla kalın,